17 Mayıs 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

17 Mayıs 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

yünden Cafuoğlu İsmail ile oğlunun ve ül Ağa ile Yusuf Ağa- nın çocukları ve torunları, Ba- libeyinde — de Ağanın ve —Davu- -un — oğulları sağdı. Ekrekhum- mada ise Musto Oğlunun oğlu Emi- si. Kırkıç İbrahim, — sorulduğun- da, bütün hikâyeyi anlatabılıyordu Gene aynı köyden Seyit Papilin o- ğulları da babalarının nasıl öldürül- düğünü yakından görenler — arasın- daydı bütün bunlara ne m vardı? Bizzat Doğan Kılıç, gözleri- nin önünde dedesinin nasıl süngüle- nerek öldürüldüğünü — hatırlamıyor ydu. Onun hakk aramalıydı. İstanbula döndüğünde bir dilekçe i- le Cumhuriyet Savcısının huzuruna çıkmıştı. Gördüklerim ve bildikleri- ni bir bir saymıştı. Doğrusu, Doğan Kılıçın ihbarı cesaret isteyen bir iş- ti.'Zira anlattığı, öylesine inanılmaz bir hâdiseydi ki, böyle bir ihbarda bulunanın meczup damgası — yiyip Bakırköy Akıl Hastâhanesini boyla- ması işten bile değildi. Fakat Doğan Kılıçın ihbarını çorap söküğünü an- dıran şekilde başka ihbarlar takip etmişti. Doğan Kılıcın ihbarından iki gün sonra İstanbulda nkapa- nında berberlik yapan Murat Koç da aynı mahiyette bir ihbarda bulun- muştu. İhbarda, görgü şahitleri ile katledilenlerin adları sıralanıyordu. Bu iki'ihbarın gazete sütunlarında yer almasının hemen — akabinde Erzincan Savcılıgına yeni — ihbarlar yağmağa bağlamışt Doğan Kılıcın ihbarında, — katle- dilenlerden onbeşinin ismi kaydedil- mişti. Sonra yirmibir isim — daha bulunmuştu. İstanbul Savcılığı, Do- ğan Kılıç ile Murat Koçun ifadele- rini almıştı. Müteakiben hâdise ile ilgili dosya — Erzincan — Savcılığına gönderilmişti. İşte, Doğan Kılıça Er- zincan Savcılığından gelen yazı, meselenin aldığı şekli bildiriyordu. Siyasi akisler H âdise, D. P. çevrelerinde hiç iyi karşılanmadı. Hatta, büyük bir asabiyete yol açtı. Katliam tahki- katı iyiydi ama, bunun 1938 yazına tesadüf ettırılmesımn manası var mıydı? 1937 yılına ait bir Karaköp- rü hikâyesi ortaya atılmış, o nevi işlerde Başbakanların mesul olduğu ma edilmişti. 1937'de — Başbakan İnönüydü. 1943'ün Ozalp vakası ne- vinden işlerde ise rkiyenin Şe- ini manen mesuliyetı Sabri — Di- tarafından — ilân — olunmuştu. 1943 de Türkiyenin Şefi —İsmet İnönüydü. imdi, demek lâzım- dı ki, Mercan Surbahan katliamı ne- Viinden işlerde bütün mesuliyet sa- dece ve sadece Malatya milletvekil- lerindendir. Zira Doğan Kılıcın de- desinin öldürüldüğü tarihte İsmet İ- nönü Malatya Milletvekili sıfatın- dan başka sıfat taşımıyordu ve hü- kümet başkanlığını bırakmıştı. Ama en müfrit D. P. liler bile böyle bir hükmü vermenin güçlüğünü gördü- AKİS, 17 MAYIS 1958 Murat Koç Unutmayan — berber ler. Asabiyet o yüzden dogdu Nıte— kim şıkayetçıler derhal "C. P. nin âleti" olmakla suçlandırıldılar Geçen haftanın başında Doğan Kılıç gazetelere bir beyanat — vererek bu ithamları reddetti Şikâyetçiler sa- orlardı. Particilikle, polıtıkacılıkla alakaları yoktu. Hakikaten C. H. P. bu haftanın başlarında, Genel Başkan — İnönüye yapılan bütün ısrarlara rağmen hâ- diseyi bir siyasi mesele haline getir- meyi ve bazı şahısları itham için kullanmayı şiddetle — reddetti. İsmet İnönünün nazarında bu, bir adli, hâ- diseydi. Adli makamlar tahkıkatla— rını yaparlar, varsa, suçluları ceza- landırırlardı. başı — nereye kadar giderse gitsin.. C. H. P. İktida- rı zamanında da Özalp vakası aynı şekilde karara baglanmamış, koca bir Orgeneral mahkü edilmemiş miy- di? C. Genel Başkanı "Bir cemiyette cinayet de. hırsızlık da olur. Fakat bu cemiyet hırsızları, ve katilleri mahkemeye verebiliyor mu? Onları cezalandırıyor mu? Bunu ya- pan cemiyet temizdir'" dedi ve ka- rarından caymadı. sebebi Bunun bir hususi daha vardı. İsmet İnönü tek parti devri- ni kendi elleriyle kapatıp, bu nevi- den cinayetlere daha az mu sait Oo- lan çok parti devrini — birinci dev- rin böyle mahzurlarını bıldıgınden açmamış mıydı? Bu satırlar yazıldığı sırada tah- kikat devam ediyordu. seleyi Meclise getırmıyecektır . me- Me- YURTTA OLUP BİTENLER rakla beklenen "tek parti devri fa- ciaları" nı deşmek merakında plan sayın D. P. milletvekillerinden biri- nin -meselâ Sabri Dilekin- 1938 ya- zında, evet 1938 yazında — cereyan etmiş bu faciayı da bilinen hassasi- yetle deşmek vazifesini — üzerine a- lıp almayacağıdır. Zira bu, o bili- nen hassasiyetin hakiki maksadını gösteren bir miyar olacaktır. Kıbrıs Maratonun son turu Bu haftanın başında Ankarada,- ki yabancı siyasi çevreler, baş- kentte hüküm süren sükünet kar- şısında biraz merakta biraz endişe- deydiler. Sükünet, Kıbrıs mevzuun- da muhafaza edilen sükünettir. Ger- çi bu mesele Türkiyenin sessiz kal- masıyla ortaya çıkmıştı ama, bir muayyen müddetin sonunda milletçe sesimizi - duyurmaya başlamıştık. Nisbeten ehemmiyetsiz — hâdiselerde bile, ziyadesiyle kuvvetli reaksiyon gösterdiğimiz hatırlardaydı. Meselâ Harriman'a, Makariosu New York'a çağırdı — diye ateş — püskürmüştük. Halbuki şimdi, bir çok belirtiye go- re dananın kuyruğunun kopmak ü- zere bulunduğu sırada başkentte ha- va sakine benziyordu. Bir çok kimse bunu zorlu sözcümüzün yurt dışında, ekserisi protokoler birtakım mese- lelerle meşgul bulunmasına verdi. Hakikatte Ankara — Konferansın- dan beri Kıbrıs mevzuunda sesi çık- mayan Muhafazakâr Hükümet Yu- nan seçimlerinin arifesinde, bire harekete geçmiştir. Geçen haf- tanın son günü, Dışişleri Bakanı Sel- wyn Lloyd sömürgeler Bakanı Len- nox - Boyd ve Vali Foot Başbaka- nın malıkanesınde Adanın istikbali- ni tâyin edecek olan — görüşmelere başlamışlardır. Ertesi gün İskoçya- dan, dönen Macmillan da konuşmala- ra katılmıştır. NATO toplantısında Selwyn Lloyd'la konuşan Yunan Dış- işleri Bakanı ise, Lloyd'un kendisi- ne "Kıbrıs meselesinin halli için. ka- ti mahiyetteki tekliflerini bugünler- de açıklayacağını umduğunu" söy- lediğini büyük bir "seçim hediyesi" olarak ilânda kusur etmemiştir. Londranın Yunan seçimleri arifesin- de gösterdiği bu'"canlılık" herhalde seçmenlerın Karamanlisin partisine olan güvenini arttırmıştır. Maamafih İngilterenin isticali Yunan seçimle- rinden çok Vali Foot'un haftalardır gönderdiği S. O. S. işaretlerinin ne- ticesidir. Foot, Londraya yolladığı raporlarda yeni kararlarla — ortaya çıkılmadığı takdirde EOKA'nın es- kisinden şıddetlı bir tethış hareketi- ne girişeceğini, — mute Rumlarla İngiltere arasında kurdugu köprüsü" nün yıkılacağını, Makari- osun daha fazla tahammül göstere- miyeceğini ısrarla tekrarlamaktadır. EOKA'nın iki İngiliz askerini öldür- mesi, londrayı da durumun ciddiye- tine inandırmış ve Vali Sir Hugh,

Bu sayıdan diğer sayfalar: