17 Mayıs 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

17 Mayıs 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Birinciliği Alan Yazı Demokratik Rejim içinde Yaşamağa Azimli Milletler Ne Şekilde Hareket Etmelidirler? Bu mesele her milletin tarihi ge- lişimine ve sosyal yapısına göre farklar arzeder. Bununla be- raber yüzyılları dolduran uzun mü- cadelelerin, tecrübe edilen — çeşitli yolların verdiği neticeler — ortada- dır ki; girişecekleri demokratik ha- reketi çok ağır bir bedelle ödemek ıstemeyen milletler insanlık alemi- nin bu müşterek hazinesinden fay- dalanmalıdırlar. Müesseseleri itibariyle — demok- rasi, devlet iktidarının suiistimal e- dilmesi ihtimalinde toplanan âm- me şüphesinin teşkilâtlandırılması- dır. Geniş planda ise, hu İhtimale karşı yatandaşların kollektif bir sa- vunmaya geçişini ifade eder. De- mokrasi, vatandaşın siyasi ılgısıne en fazla ihtiyaç duyan bir rejim- dir. Demokrasinin sağlam işliyebil- mesinde hiçbir şey vatandaşın u- yanık dikkati kadar müessir ola- maz. Çünkü iktidar sahipleri, bü- tün müesseseleri insan ve cemiyet saadetini ihmal edecek birtakım maksatların uygu istismar âleti haline getırebılırler Bu yüzden de- mokrasinin asıl garantisi, vatan- daşın sırası geldiğinde tepki gös- termesini, protesto etmesini bilen siyasi şuurundadır Bir memleketin vatandaşları iktidar — sahiplerinin hareketlerine bu tipten bir muka- bele gösterebilecek olgunluğa eriş- medikçe, o memlekette insan hak ve hürriyetlerinin 'ciddi bir önem taşıyıp taşımaması ancak iktidar- da bulunanların bu husustaki an- layış ve lütuflarına bağlı kalmak- tan kurtulamayacaktır. Burada realist bir müşahedeyi tesbit zarureti vardır: Cemiyeti teş- kil eden bütün fertlerin demokrasi- nin kurulmasında ye idamesinde aynı derecede hizmet görebileceği söylenemez. Yetişme tarzları, kül- türleri, kullandıkları yayın organ- ları sayesinde —olayları yakından ve derinlemesine tahlil — edebilecek güçte olanlar, bu imkânlı durumla- rının kendılerıne yüklediği — mesuli- yeti müdrik olmalıdırlar. Millet bir kere demokratik re- jim içinde yaşamak iradesini açık- ladıktan sonra, onu değerlendirmek ve şekıllendırmek ilk önce aydınla- ra — terettü ödevdir. Öyle ki demokratık idealin normal bir mecraya sokulmamasında dınlar ne kadar ridir. şuçlandırılsa ye- Hele demokrasinin — soysuz- taşmasında, bu kelimenin nihayet daima en samimi niyet ve ümitle- rini takibeden halk kütlelerini, kan- dıracak bir cazibe etiketi derecesi- ne düşürülmesinde en büyük kötü- lük aydınların — ihanetinden gelir. Aydınlar halka doğruyu bildirmez ve anlatmazsa karanlıktaki çoğun- luğa ışığı kim gösterecektir? Bilhassa aydınlar, küçük he- sapları davranışlarına ölçü yap- mamak, gayretlerini insan camia- sının gerçek saadetine yönelen ide- alin kadrosu içinde birleştirmek durumundadırlar. İdealizm, bir ba- kıma- insanın kuvvet önünde du- yulan tabii korkuyu aşması, kana- atlerini savunmak uğruna her teh- likeyi göze almasıdır. Bir memle- kette kuvveti ellerinde tutanlar bu idealizmi susturmak için her çare- ye baş Vurabılırler,, bütün — Zulüm ve işken makinaları durmaksı- zın çalıştırılabılır, fakat hiçbir şey inanmış insanların kuvvetine ve en zor şartları bile bertaraf edecek meşru imkânlar bulunacağına eşit veya üstün olamaz. Bu dâva uğru- na fedakarlar çıkartamayan bir millet, demokratik,rejim — içinde yaşayacağı hülyasına — kapılmama- ır. Diğer taraftan — aydınlar,' halkı demokratik düzenin icaplarını ye- rine getirebilir seviyeye ulaştırma- lıdırlar. Bir halk eğitimi seferber- liği, demokrasi prensiplerinin kök- leşmesinde ve tamamen benimsen- mesinde isabetli bir tedbir olur. En uzak köyde yaşayan çobana kadar herkes haklarını ve mesuliyetleri- ni öğrenmelidir. Aksi takdirde ana- yasa metinlerinde bir insan hak ve hürriyetleri listesinin bulunma- sı lâfzı bir kıymeti haiz olmaktan ileriye gidemez, böyle bir cemiyet- te anayasa istifade edilmeyen haya- lt hürriyetler katalogu olarak ka- labilir. Bu bakımdan aydınlar halkı yetıştırmek demokratik gelenekle- rin vücut bulmasına zemin hazırla- mak ödevindedider. Ayrıca, bizzat hareketleriyle, öncü ve örnek olma- lıdırlar. Demokrasinin ayrılmaz — vasfı siyasi partilerin mevcudiyetidir. Fa kat daha önemli bir taraf vardır ki, o da en başta parti bünyelerinin demokratik olması lüzumudur. Si- yasi partiler, memleket işlerinin hangi istikamette gitmesi gerektiği hakkında genel temayülleri temsil Hikmet Sami TÜRK ederler. Partiler genel halk tema- yüllerinin geniş bir müsamaha ha- vası içinde belirmesini kolaylaştırı- CI yapıda olmalıdırlar. Eğer parti- ler, güya disiplini korumak endişe- lerıyle monolitik bir karakterin do- nuk kalıplarında serbest düşünceyi boğuyorsa, eğer partilerin tutumu- nu alt kademelerden itibaren gele- cek bir goruşler tartışmasının mu- hassalası değil de sadece tepeden inme emirler tâyin ediyorsa; de- mokrasi denilen şey haddizatında cemiyette iktidar çarpışması halin- e bulunan birkaç lider veya oligar- şik zümre arkasından bütün bir mil- letın sürüklenmeğidir. Bu, bir dev- ler savaşının sanki cemiyetin dâva- sı buymuş gibi bir maske altında yürütülmesinden başka bir şey mi- dir? Demokratik bir hareketin ek- siksiz olabilmesi için siyasi alanda varılacak hedefler yanında sosyal demokrasiyi de — gerçekleştirmeyi gaye edinmesi gerektir. Her cemi- yet bütüne ait ortak noktaların ge- risinde bir menfaatler, — dolayısiyle bir sınıflar yekünundan ibarettir. İçerisinde dar bir azlığın dahi ol- sa ezildiği bir cemiyetin ne derece— e kadar demokratik olduğu, mokrasinin hangi sınıfın sınırında bittiği haklı soruların konusu ola- bilir. Tek başlarına haklarını savun- makta ekseriya —zayıf bir başarı şansına sahip olan fertler, mesleki teşekküller halinde birleşmeli, men- faatlerine gelecek tecavüzleri toplu ve kuvvetli bir tarzda karşılayabil- melidir. Üyelerinden birinin — veya bazılarının maruz kaldığı haksız- lık karşısında sesini yükseltmeyen bir cemiyet, yarın başka tecavüz- lerin artan bir cür'etle daha geniş tabakalarına gelmesini beklemelidir. Demokrasi bir defa kati surette teessüs ettikten sonra d n muhafaza edilmesi belki kurulma— sından daha çok emek ve ihtimam isteyen bir iştir. Zaman, kayıtsız- lığı hep cezalandırmıştır. Bir mil- letin fertleri, bir sabah uyandık- larında bütün haklarının müsadere edildiğini görmek istemezlerse, memleket işlerinin yürüyüşüne eksilmeyen bir dikkat — göster- mek — zorundadırlar. Demokrasi vatandaşların siyaseti takibetmele- rini bir askerlik mukellefıyetının lüzumu derecesinde olmak — üzere şart koşar. AKİS, I7 MAYIS 1958

Bu sayıdan diğer sayfalar: