17 Mayıs 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 32

17 Mayıs 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TİYATRO Ankara "Kamp 17" 954 yılında Haldun Dormen adlı Muhsin Ertuğrulun sinde cilerini tanıdıktan sonra yapmıya koyuldu. nda sahneye koyduğu eserlerle kü- çük bir odada tiyatro kurulabileceği- ni gösterdi bunun üzerine de Hal- un Dormen ismi tiyatro çevrelerini işgal etti. Nihayet geçen yıl Haldun ormen, birtakım şahsi — meseleler yüzünden dağılan Küçük — Sahnenin başına geçti ve böylece Türkiyede ciddi mânasında hususi bır tiyatro kurulmuş oldu. İşin mühim tarafı bu teşebbus başarı kazandı Bu a- rada "Küçük Sahne - Haldun Dor- men" tıyatr su için bir hayli dediko- du da yapıldı. İhtimal ki geçen haf- a Ankaraya gelen tiyatronun oy- nadığı "Stalag 17 - Kamp 17"nin ilk gecesinde salonun dopdolu — olması sebebi buydu- "Kamp 17" yi Bevan ve Trzcinski adlarında iki kişi yazmıştır. Eser ba- erikan geçen hikâyeleri komik içinde seyirciye aktarılmaktadır. Ya- zarlar bu arada 1 kalmış erlerin sıla ha sreti nı, casu: luğa kurban giden arkadaşlarındı ölmeleri karşısındaki yaslarını bir- kaç çizgiyle eserin şurasına bura- sına sıkıştırmışlardı akikaten Haldun Dormen sah- neye koydug Tennessee Williams'ın görüşü olmuştur. ha çok tuluat anlayışı ile yazılmış- tır. Bu bakımdan Haldun Dormen diyaloglar arasına bazı mizansenler sıkıştırabılmekte, böylece bir çeşıt cambazlığı yaparak seyır İsi- nı tutabılmektedır Tiyatro bir temsil sanat oldug u duşunenler için bu dönüş" ola- rak tefsır edılebılır Bununla beraber tiyatroda muhteva arayanlar için bu hususiyeti yüzünden Haldun Dorme- ne sahne tüccarı denilmektedir. sı muhakkaktır kı halk Dor- İ birkaç yıllık sahne tecrübeleri olan aktörler -başta en büyük kusurları, diksiyon noksanlığı olmak üzere- bel- L bir birlik içinde oynuyorlar, böy- lece sahne acemiliğinden gelen aksak- lklar umumiyetle seyircinin gözün- den kaçmıyor. 32 Tiyatromuzun Meseleleri Yersizliğe Bugün büyük şehirlerimizde ye- ni tiyatro toplulukları meydana getirmek isteyenlerin karşılarına çıkan ılk problem şuphesız ki yer bulm ğudur. Hattâ bu 1şe nıyetlenenlerden bazıları 'asıl me sele"nin bina bulmak olduğun lerı surmekt di l Hern kadar bu iddia insanın bı hibi olup ta çalamayan çok insan gorulmuştur ama, sırf evlerin- de bir piyano bulundugu için çalma- ğa merak sarıp sonradan virtüöz olanlar da eksik değildir. Şehirle- rimizde trup bekleyen birçok ti- yatro binası bulunsa veya bunla- k TI olayc ınşa etmek imkânı ol- saydı kak ki şimdikinden çok dal h fazla insan bu işe atı- hr ve tiyatro faaliyetlerimizin ge- lişmesi de o nisbette hızlanırdı. Bır tıyatro bınasının -şayet bü- yük bir handikap göze alınmıya- caksa -şehrin merkezine ve eğlen- ce muhitine yakın bir yerde bu- lunması şarttır Böyle yerlerdekı arsa fiatları ise dünyanın tiyatroculardan de ans erini ılgılen- direcek seviyededir. Öyle ki, ba- şarılı profesyonel trupların öde- yebildikleri kiralar ehir merkezlerindeki tiyatro binalarının arsalarına bağlanmış bulunan ser- mayenin normal şamamakta, bu yüzden böyle bi- nalar sahipleri tarafından yıktırılıp arsaları daha kârlı yapılar için kullanılmaktadır. Meselâ —New Yorkta, yakın bir tarihte adetleri yüz kadar olan tiyatro binalarının sayısı bu sebep lerle bugün otuzun altına duşmuş ür. Bizde büyük şehırlerın merkezlerındekı arsalar umumi fi- at seviyesine kıyasla busbutun a— teş pahasıdır. Bundan let müdahalesi mesi ancak azami, kâr peşinde ol- mayan, sanatı hesabın üstünde tu- tan bir se mayedarın- ortaya çık- masına bağlıdır. Bunun da ço| uzak bir ıhtımal olduğunu söyle- mek herhalde fazla — kötümserlik sayılamaz. Bereket versin, tiyatro binası yapılması için bir arsanın sırf bu işe tahsis edilmesine artık lüzum yok modern teknik sütunsuz bir büyük salonun üstüne birçok kât- lar çıkılmasına ve salonun ses ge- çirmez duvarlarla bu katların gu- rültüs und en tecrid edilm kân Tİiyor. de bu imkândau faydalanılarak tiyatro W Bir Çare Refik ERDURAN salonları çok katlı ve sahiplerine başka gelirler de getiren binala- ım içine oturtuluyor. Bizde de usulun tatbik edılmemesı için hiç- bir sebep yoktur. Büyük şehirle- rimizin en Iyı yerlerınde durma— dan oteller, iş hanları, muazzam apartmanlar vesaire yapılıyor. Boy le bir binanın pl nlanma safha- sında sahibiyle görüşmek, inşaat bitince kendisinden kiralamak ü- zere anlaşıp yapının zemin katına bir tiyatro oturtmasını temin et- mek olmayacak birşey değildir. Hattâ birkaç sene evvel bu yo- la gidilmemiş olması yazıktır. Son yıllardan meselâ Ankarada Ata- türk Bulvarı üstünde veya İstan- bulda Radyoevı sırasında inşa e- dilmiş birçok büyük apartmanla- rın gayet geniş bodrumları vardır. Hale bomboş dur: a bir kö- şesine kömür yı gl b oskoca yerler, biraz gayret sarfıyla yarı- bodrum — seviyesinde, fuayesıne sekiz on basamakla inilen, yüz elli ilâ üç yüz kişi alan mükem- mel birer küçük tiyatro halinde inşa edilebilir, şahiplerine de şim- di binlerce lira fazla kira — getir- mekte olurdu. Hele yine son yıl- larda büyük şehirlerimizde inşa edilmiş olan gayet geniş arsalı iş hanları ve oteller bu işe daha da saitti; hem iyi bir tiyatro et- raftakı sosyal hayatı hızlandırdıgı ve civarına prestij kazandı d çin böyle yerler bir salonun cudiyetinden daha da fazla fayda görürlerdi. Memleketimizdeki yapı liyeti durmuş değildir ve rın neresinden dönülürse Tiyatro müteşebbisleri yeni bina yaptıracak şahıslar, bankal veya resmi müesseselerle bir vvel temasa geçerek bu yolda bır anlaş anın iki tarafa da faydaları izaha çalışmalıdırlar Tapı sahıplerı tıyatronun içi için göze asraftan kaçınab ırler 0 t kd de, eğer müteşebbislerin elinde lüzumu ka- dar sermaye yoksa, kazançtan ö- demek üzere kredi temini yoluna gidilebilir. Bankalarımızın bütçe- lerinde yardım — fasılları vardır son zamanlarda ban uyanık zen- ginlerimiz de batı teamülüne u- yarak sanat ve kültüre — yardım tesıslerı kurmağı duşunmege baş- mışla mkâ ardır. Bütün bu imkânla- TI ellerınde bulunduranlar, şehir- lerimizdeki iyi arsala eğerlen- dırılırken halka bırer tiyatro ka- ırılması na dım etmeni b n Türk s t kültürünü gayet hesaplı ve pratık bir yol- dan desteklemek olacağını hatır- lamalıdırlar. AKİS, 17 MAYIS 1958

Bu sayıdan diğer sayfalar: