30 Ağustos 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

30 Ağustos 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KADIN Sosyal Hayat Bir "Gönüllü Abla" ğustosun ortalarında İstanbulda yapılan Pedagoji — kongresinde kimsesiz çocuklar konusu ele alın- dığmda, ilgililer arasında birçok tar- tışmalar yapılmıştı. — Bazı hatipler devletin bu dâvayı esaslı bir surette terkettiğimizden, yerine koyamadığımızdan şikâyet ediyordu. Bir hatip, "İzmir gibi zengin bir memlekette dilenen çocukların mev- cudiyeti affedilemez" diyordu. İşte tam bu sırada, genç bir dinleyici ha- nım söz istedi ve konuşmaya başla- dı. Dinleyici hanımın, sıcağa rağ— men, pedagoıı kongresının ilk günün bütün toplantılarını İzmirli zenginleri savunmak değildi ama son seneler- de İzmirde ve daha başka büyük şe- hirlerimizde içtimai dâvaların hal- kın ilgisini çekmeğe başladığına işa- ret etmek istiyordu. Bilhassa devlet eliyle kurulmuş olan sağlam yardım müesseselerinde bu ilginin tesirleri görünmeğe başlamıştı. Meselâ Ko- runmaya muhtaç çocuk komutunda İzmirde bugün Belediyeye, Sağlık ve Maarif vekâletlerine bağlı olarak kurulmuş üç modern yetiştirme yur- Nermin Arpacıoğlu yurı le bu'lıkte yurtta yaşıyor, la g cukları oyalamak için gayret goste- riyorlar, onlara her türlü mânev yardımda bulunuyoı'laı'dı Gene bır— çok derneklerden ve bılhassa kız ens- titülerinden gönde selerle yetiştirme yurtlarının depola- rı daima ta halk devlete yardımcı olmakta ı— Evlilik ocuk ilk terbiyeyi, yani en mühimini aileden alır. Bu ba- kımdan ve daha birçok bakımlar- dan aile müessesesi milli bünye- nin temelini teşkil eder. Memle- ketimizde, bilhassa son senelerde aile müessesesi, dış tesirlerle cid- di bir sarsıntı geçirmektedir. Dış tesirlerin, yani iktisadi güçlüklerin — neticesinde — yarın memlekete en geniş münevver ta- bakasını yetiştirecek olan — orta halli ailelerin zor duruma düşme- si bu ailelerde mânevi kıymet öl- çülerinde bazı değişiklikler yarat- maya doğru gitmektedir ki, bunu gormemezlıkten gelmek imkân- sızdır. Bunun yanında, zaman ve değişen hayat şartları bütün dun- yada aile müessesesinin iç bünye si üzerinde bazı fena tesirler ya- ratmıştır. Bunu düzeltmeye çalış- mak, fert olarak hepimizin vazi- fesidir. Eski âdetler ve görüşler terkedilirken, bunların yerine ye- nilerinin tam olarak yerleşmemiş olması belki bu sarsıntının başlı- ca sebebidir. Eskiden evlenecek o- lan gençler, kadında güzellik ya- erkekte kâfi ahlâk arar- vazeneli bır hayat için de başka ne düişünülebilinirdi? Halbuki bu- gün sosyologların, ruh mütehas- sıslarının, meşhur psikanalistlerin ortaya attıkları yeni görüşler ve sızdır. Mesut kadınla, mesut er- keğin kurduğu yuvada mesut ço- cuk yetişecektir! ugün artık, yalnızca evini i- dare etmesini bilen ve kocası ile hiçbir surette arkadaşlık yapamı- du yardı. Bunlar, ihtiyacı karşılaya- cak miktarda çocuk makla beraber, bakımından çok ümit Yurt! barındırama- kuruluş ve işleyiş eri arda barınan yedi ile onsekız yaş arasındakı çocuklar, kabiliyet- lerine göre okutuluyor Veyahut sa- nat atolyelerıne gonderılıyorlardı Bu öğr idare eden öğretmen, ailesi i- yurda bir ev havası vermeye çalışı- yordu Birçok derneklerden ve okul- rdan gelen “gönüllü ablalar” n hediye elbi- dolu tutulmakta, bu husus- ' " Dinleyici hanım d "ilginin" bir eğitim isi oldugunu soy- Jale CANDAN yan, onu anlamı yan kadın elbette ki ideal zevce olamıyacaktır, Bir erkeğin de, kazancını evine geti- rip kumar veyahut İçki gibi iftira- ları almaması kâfi değ Tilikte anlaşma, arkadaşlık sevgi şarttır. Ama bu acaba eski gö- ruşlerın tamamile terkedılmesı de- midir?. Kadın gene, (tabii şartlarına uyarak) ev kadını, erkek ev erkeği olmak zorunda değil midir? En büyiik, aşklarla evlenen gençlerin çok kısa zamanda birbirierinde bu eski klâsik meziyetleri aradıkları bir hakikattir. Anlaşma ve aşk kelimeleri üzerinde de durmak ge- rekir. Aşk, hiçbir zaman — ebedi olmamıştır. ve devamlı bir sevgi alışkanlığı şekline inkılâp ettirile- miyeıı aşklar ne yazık k çok kı- sa aşm edil- dıgı gıbı ebedi degıldır Nışaıılılık devresi ne kadar uzatılırsa uzatıl- ın, bu devrede mesele teşkil et- n birçok ufak tefek hâdiseler, evlılıkte birer mesele olabilir, İ- deal anlaşma zannettiğimiz müş- terek arzular, görüşler, tutumlar dahi bazan sıkıcı bir yeknesaklık şeklini alabilir. Bir dış tesir, yaş izleri, beklenmedik — değişiklik- ler çok anlaştığımız eşimizi - bir anda anlaşılmaz insan olarak kar- şımıza çıkarabilir Evlilikte aşkı , anlaşmayı ai ideal şeklıyle aramak hatadır Bu yüz- den ellerindeki saadeti değilse bi- le, saadet imkanını kaybedenler çoktur. Evlilikte hakikaten mesut olduğunu bildiğim bir yakın arka- aşım, birgün bana, saadetini de- vam ettirebilmek için bazan çok yorulduğunu itiraf etmış ve koca- ynı şeyi yaptığını his- settiğini soylemıştır Galiba mese- le bu adeti yalnız aramak değil biraz da yapmak lâzımdır, lorken bu konudaki son gelişmele- rin İzmirde oturan Amerikalı hanım- ların teşviki ile başladıgını da açık- ça ifade ediyordu. Amerikalı hanım- lar, ilk önce gönüllü olarak hastaha- neleri ziyarete başlamışlardı. Bugün Izmırde, hafta sonu tatilinde kimse- siz çocukları evlerinde — misafir e- den, onlarla yakından ilgilenen bir- çok Türk aileleri vardı. Dernekler ve sıyase D inleyici hanım yerine oturunca, Galatasaray Lısesının koııferans salonunda bulunan gazeteciler etra- aldı. Kanun maddeleri söyli- yerek, içtimai meselelere bu kadar vuku eren hanım yordu. Nermin Arpacıoğluydu. içtimai davaları ele alarak, yazıyor AKİS, 30 AĞUSTOS 1958

Bu sayıdan diğer sayfalar: