13 Ocak 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

13 Ocak 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER nin kafasında ilk kıvılcım parladı. Sıralar biraz sonra boş kalacaktı ha.. Halbuki Akpınar, işin başında neler olacağını anlatmıştı da Hiçbir D. P. li bunun tam manasıyla farkı- na varamamıştı. Sözcü, İçişleri Ba- kanlığı bütçesinin, Meclis tahkikat önergeleri neticeleninceye kadar te- hirini ıstıyord beli Gedik İçişleri Bakanlığının kol- tuğunu işgal ederken, İçişleri Bakan- lığının bütçesini müzakere etmek im- kânsızdı. C.H.P. milletvekilleri bu me- suliyete D.P. milletvekilleriyle birlik- te iştirak etmek istemiyorlardı. Do- layısıyla da müzakereleri terkedecek- lerdi Dogrusu istenirse D. P. millet- vekillerinden pek çoğu bu karara se- vinmişlerdi. C. H. P. milletvekilleri- nin yapacağı hareket umumi efkâr- da nasıl karşılanırdı? Bunun tesiri ne olurdu? D. P. milletvekillerinin bunu — umursayacaklarını — zannet- mek, biraz safdillik — olacaktı. Zira milletin reyinin ü kaybettiklerini bilmekteydi. Sevinmelerine bunun için pek çok sebep mevcuttu. İ Bakanlarının bir yükten kurtulması gelmekteydi. Fazıl Yalçının kürsüden inmesi- ni müteakip kapıya doğru bir akın başladı. Önde iri cüssesiyle — Van milletvekili Ferit Melen ilerlemek- teydi. Bazıları D. P. sıralarına dö- nerek : "İçişleri Bakanınız uğurlu ol- sun" diyorlardı. D. P. milletvekille- ri ise cevâp olarak: "Uğurlar olsun.. demekteydiler. Yine bekleriz" rine günün ikinci sürprizi oldu İçiş- leri Bakanı başkanlıktan oturumun saat 21 e kadar tatilini istiyordu. Ne var ki bu gibi hâdiselerde daima hem şişi hem de kebabı yak- mamasını bilen Halil İmre, gene mutad taktiğini kullandı ve talebi reddederek oturuma devam edilece- ğini bildirdi. Şevgili Bakan.. Imrenin oturumu tatil etmemesin- dendir ki İçişleri Bakanının sert cevabı bir gün gecikti. Ertesi gün gazetelerde Gedikin sadece mali mevzular üzerinde söylediği bir kaç kelime görülüyor ama daha ertesi gün — muteber — Zafer — gazetesinin manşetini İçişleri Bakanının şiddet- li sözleri süslüyordu Gedik bir gün- 16 lük rötarla neler demiyordu? Mu- halefet başsızdı. Muhalefeti, liderler değil partizanlar idare ediyordu. Ve en mukaddes — müesseselerimize ya- pılan tecavüzlere D. P. hükümeti ola- rak göz yumulmayacaktı. Menderesin sevgili İçişleri Bakanı -şimdilik- atlatmış sayılır- dı. Ne var ki D. P. grubunda pek çoğu Gedikle alâkalı tahkikat ö- nergeleri konuşulmak için bekliyor- du. Muhtemelen bütçe müzakereleri- nin umumi heyetteki müzakerele- rinden evvel D. P.grubunda konuşu- lacak olan önergeler İçişleri Baka- nının uykularını zaman zaman kaçı- racaktı. Ama beyfendinin sevgili İç- işleri Bakanı için yeni bir formül bulması da zor bir iş değildi... Namık Gedik Keskin sirke... D.P. Hazreti İbrahim 1I1I... ortalarında kısa (;eçen haftanın boylu, seyrek — saçlı, göğsündeki rozetten doktor olduğu anlaşılan bir adam, elindeki viski bardağından bir yudum alarak — karşısındakilere heyecan ve teessürle: "Olmaz böyle şey.. Haklısınız olmaz. Yirminci asrın ikinci yarısın- da bunlar olmamalı" dedi. Ufak tefek doktoru bu derece heyecanlardıran - hadise Menderesin Mersin seyahati sırasında Ali Baya- toğlu adında bir vatandaşın, — oğlu Süleymanı Başbakana kurban etme- ğe kalkışmasıydı. Ali — Bayatoğlu Menderesin Londradaki uçak ka- zasına uğradığı sırada gördüğü bir rüyadan sonra buna karar vermişti. Başbakanın Mersine gelişini duyunca da verdiği kararı tatbike kalkmıştı. Gerçi hiç bir şeyden haberi ol- mayan küçük Süleyman kurtarılmış- tı ama hadisenin umumi efkarda tepkileri büyük — olmuş, bizzat de- mokratlar bile üzülmüşlerdi. Hadiseye Başbakan — Menderes de üzülmüştü. Seyahati sırasında ardarda husule gelen hâdiseler bey- fendinin sinirlerini adamakıllı yor- muştu. Menderes haksız sayılmaz- dı. Adanada kendisini dinlemek, görmek, bağrına basmak için topla- nan halkın Kasım Güleki omuzlara alması olacak iş miydi. Hele Basının bu hadiseyi büyütmesi, göklere çı- karması, pireyi deve yapması ina- nılır şey değildi. Gerçi Gülekin omuz- larda taşınmasını Adananın enerjik belediye reisi Ali Sepici tekzip ede- cek, radyo bu tekzibi bütün gücüyle duyurmağa çalışacaktı ama beyfen- di biliyordu ki tekzip müessesesi i- nandırıcı bir müessese — olmaktan çoktan çıkmıştı. Sizler istisnasınız Efem.. İşte bu sinir bozgunluğudur ki Baş- bakanı Silifkede basının aleyhine atıp tutmağa sevketti. Yalnız üze- rinde durulacak nokta — beyfendinin bu tip tarizleri meydan nutukların- dan çok hususi sohbetlerde yapma- sıydı. Gene öyle oldu. Karayolları binasında Menderes, bölge müdürün- den izahat alıyordu. Bölge müdürü- nün arada sırada sözünü kesen bey- fendinin, baraj ve sulama gibi bu — mevzuda da epey çalıştığı ve bazı rakamları hafızasına nakşet- tiği belliydi. Bir ara sinirlerinin bo- zulduğu iyice belli lan Menderes, uzakta görülen yol kavşağını işaret- le: "— Bunlar, bu adamlar körmü- dür görmüyorlar mı yaptığımız şu eserleri" dedi. İş bununla kalmadı. Muhalefetin bu işlerden anlamadığı- nı Başbakan uzun uzun izah etti. Hele son cümlesi doğrusu pek tı: "— Gazeteciler de kübradan atıyorlar. Kiralanmış ka- lemler var. Yazıyor, yazıyorlar.." Bunları söyleyen Menderes et- rafında toplananlara bir göz atınca, bazı kalemlerın not defterleri üzerin işkembeyi ma yine metod degıştırmege lüzum gormedı ve ilâve etti: abii sız bunlara dahil de- gılsınız çocuklar eyfendinin etrafını alan gazete- ciler nelere dahil olmadıklarını pek anlayamamışlardı. Bildikleri tek şey AKİS, 13 OCAK 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: