24 Ekim 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 31

24 Ekim 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 31
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TİYATRO Ankara Gerçekleşen bir dilek da Tiyatrosu bu mevsim başından itibaren özlediğimiz, bu sahifeler- de sık sık belirttiğimiz bir tutumu benimsedi. Yeni ifade şekilleri geti- ren değişikliği, tazeliği olan piyesler oynamağa başladı. Repertuvarımızı zenginleştirecek, tâbir caizse, bir "a- vant - garde" karakteri taşıyacak bu çeşit eserlere, her bakımdan muhtaç olduğumuz bir hakikattir. "Avant - garde" tiyatro, Batı memleketlerinde umumiyetle hususi ve genç teşeb- büsün işidir. Ama Ankarada henüz normal ölçülere bağlı bir hususi te- şebbüs tiyatrosu bile mevcut olma- dığına göre, bunu da Devlet Tiyatro- sundan beklemekte haksız değildik. Çünkü "avant - garde" tiyatronun larıyla devamlı temas halinde bulun- durmak, hem de bu alanda bizde ye- tişecek yeni değerlere imkân vermek gibi mühim bir görevi vardır. Devlet Tiyatrosu bir kâr müessesesi olmadı- ğına, gişe gelirine bel bağlamadığına göre, bu denemeye girişmekle 65 kişi- lik Oda Tiyatrosunu en faydalı, en verimli şekilde kullanmış olacaktı. Sevinerek görüyoruz ki bu dileği- miz timdi gerçekleşme yolundadır» Devlet Tiyatrosu, büyük tiyatrolarda pekâlâ seyirci bulabilecek tanınmış yabancı yazarların eserlerini artık, faaliyete geçirdiği "Yeni ya, yahut diğer sahneletine aktarmak ve Oda Tiyatrosunu sâdece yerli ve yabancı yazarların yem bir şey geti- ren eserlerine ayırmak kararım ver- miştir. Oda Tiyatrosunda mevsimi a- çan Güngör Dilmenin "Midasın Ku- lakları" ile Fernando Arrabal'ın "Cephede Piknik" adlı bir perdelik piyesi bu kararın ilk tatbikatıdır. Kanlı "Piknik" wyygidasın Kulakları"ndan evvelce söz etmiş olduğumuz için bu haf- ta "Cephede Piknik"i ele alıyoruz. Fernando Arrabal, tıpkı Samuel Beckett gibi, ana yurdunu bırakın Pariste yerleşmeği ve Fransız diliyle eser vermeği tercih etmiş, genç bir İspanyol yazarıdır. 1932 de ispanyol Fasında doğmuş olduğuna göre, da- ha otuzunda bile yok. Oda Tiyatro- sunda oynanan, Sâdun Altunanın di- limize çevirdiği "Cephede Piknik'"i de 19 yaşında iken yazmış. Böyle ol- duğu derhal göze çarpıyor, "Cephede Piknik” bir gençlik eserinin bütün hususiyetlerini taşıyor: Cephede, atış hattında, telefon başında nöbet bek- leyen bir ere F. Arrabal yün ördürü- AKİS, 24 EKİM 1960 yor, annesiyle babasını oraya getiri- yor, bir pazar günü kır gezintisine çıkmışlarcasına güle oynaya ailece "piknik" yaptırıyor, hattâ bu pikniğe -farkında bile olmadan- esir aldığı düşman erini de iştirak ettiryor. Ya o konuşmalar.. Arasıra duyulan bom- bardıman Ve makineli tüfek sesleri de olmasa, seyirci, bu insanları cep- hede, atış hattında değil, amatörce yapılan bir harb oyununda, yahut ciddiye alınmayan bir askeri manev- rada zannedecek. İşin şaka olmadığı- nı son perde kapanırken anlıyoruz. Bu kır safası bir "kanlı piknik" hali- ni aldığı zaman, çocuklar kadar sâf ve temiz yürekli, çocuklar gibi hür yaşamaktan başka bir şey istemeyen gunu da gösteriyor. Onun için bu bir perdelik piyes, yazarın maksadına uygun bir şekilde, yaratmak istediği hava verilerek, yâni vakanın kan ve lüm saçan bir harb sahnesinde, b hattında geçtiği seyirciye "du mak" değil, tersine, mecbur kalım» madıkça, hatırlatılmak bile istenme- yerek oynanıyor. Metinlerin ruhuna değil da, dış görünüşüne bakan ve mi- zansende, herşeyden önce, reji kud- retini göstermek isteyen nice sahne- ye koyucular böyle bir eser tilerine geçince, sahneyi hakiki bir harb mey- danına çevirmek için kim bilir neler yapmazlardı!... Bellibaşlı rollerden er Zapo'da Şe- ref Gürsoy, çoktandır sahnede göreme diğimiz bu sevimli aktör, rejiye hâ- kim olan "eaprit"ye tamamiyle uy- gun olarak, çok tabii, tertemiz bir o- yunla muvaffak oluyor ve Arrabal'ın "Cephede Piknik"ten bir sahne Mevzu: ve kimseye kötülük etmeği akılların- dan bile geçirmeyen bu insanlar, lok- maları ağızlarında, boylu boyunca yere serildikleri, bir kurşun yağmu- ru altında can Verdikleri zaman!.. Çocukluğu iç harbin sebep olduğu ıstıraplar içinde geçmiş olan Fer- nando Arrabal, bu 1 perdelik esere, kan ve barut kokusundan duyduğu nefreti, sadeliği içinde derinliği olan şairce bir ifadeyle, acı bir gülümse- menin arkasına sindirmiş. Sahnedeki oyun “gephede Piknik"i Cüneyt Gökçerin sahneye koymuş olması, Oda Ti- yatrosunda bu tarz eserlerin temsili- ne verdiği ehemmiyeti gösterdiği gi- bi, bu eseri ne kadar sevmiş, dolayı- sıyla da "duymuş, ve anlamış" oldu- Harbin kötülüğü kahramanını istediği o safiyet içinde yaşatıyor, sinyor ve sinyora Tepan'- da Şahap Akalınla Mâcide Tanır, bu kısacık rollere sanatlarının ve tec- rübelerinin ağırlığını kazandırıyorlar. Esir düşman eri Zepo'da Bozkurt Ku- ruç, Şuurlu oyunuyla, Zapofrah bir eşi, ona hiçbir kini, nefreti olmayan bir başka insan, ismi gibi, onun bir "benzeri" bir kardeşi olduğunu duyu- ruyor. İstanbul Davetsiz misafir kr kardeşler geçen yıl Karaca Tiyatroda başlıyan bağımsız sa- nat hareketini, bütün anlaşmazlıkla - öl

Bu sayıdan diğer sayfalar: