24 Ekim 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 6

24 Ekim 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YASSIADA DURUŞMALARI Başol, gözlüklerinin üzerinden Ökmene birkaç saniye baktı. Arka- dan, önündeki mikrofona (eğilerek: — Tamam efendim, buyrun otu- run" dedi. Sonra, Divan Üyelerine eğilerek durumu onlarla müzakereye başladı. Fısıltı iki dakika kadar sürdü. Başol tekrar mikrofona eğildiğinde salonda çıt çıkmıyor, sâdece o sırada nöbet değiştirmeğe gelen kıtanın sert a- yak sesleri duyuluyordu. iddia makamının, esas hak- kındaki mütalâasından başka, sanık i şimdi o sorduklarına karşı, söyliyeceği obir şey var mı- dır?" diyen Başola, başsavcı Ege- sel cevap verdi. Tevsii tahkikatla reddi isteniyordu. Zira sanıklar daha evvel köpeğin değeri hakkında Çift- likte fikir beyan etmişlerdi. Köpeğin olmadığı gerekçesiyle (o başladı. Ba- yar satıcıydi. Köpeğe 200 bin lira da istiyebilirdi! Gene de azmettirmiş ol- mâzdı. Bunlar o söylenirken Bayar hafifçe öne eğilmiş, elinin birini ku- lağına köymüş ve dikkat kesilmişti. Avukat devam ediyordu. Sanığın bu işle yakından ve uzaktan alâkası yoktu. Alâkalılar o sıralarda mesul mevkide olanlardı. Çiftlik (Müdürü köpeği bu fiyata almıyabilirdi. Aldıy- sa suçluydu. Görevini kötüye kullan- mıştı. Ama Yüksek Soruşturma Ku- rulu bu zat için meni muhakeme kararı vermişti. Sıra Savcının iddialarını redde gelince Nail Taner bir parça durak- ladi. Önünden, bir kitaptan koparıl- mış birkaç yaprak aldı. Savcı, Ba- yarın Milli Mücadelede o saklandığı- nı iddia ediyordu. Halbuki Bayarın Amerikalı gazeteciler İrtibat Bürosunda Heyecanlı bekleyiş 30 bin liraya satılması Cumhurbaş- kanlığı tarafından empoze edilmişti. Başol Başsavcıyı da dinledikten son- ra gene küçük mikrofonuna eğildi ve kararı tebliğ etti. Talep reddedil- mişti. Sanıklar kararı ayakta dinle- diler. Başol konuşmağa başladığın- da ökmen süratle yarinden fırlamış, Bayara gelince avukatının İhtarı ü- zerine sükünetle ve biraz da gecike- rek kalkmıştı. Atatürkten şahit ına Bayarın müdafiinin savunma- S sını yapmasına gelmişti. Nail Ta- ner cüppesini düzeltti -şaşılacak bir şey yok, cüppesini düzeltti- ve önün- deki notlara bakarak müdafaa sade- dinde konuşmağa başladı. Sanık avukatının müdafaası Ba- yara "azmettirme suçu"yla alakası 6 Milli Mücadeledeki rolü bizzat Ata- türk tarafından Büyük Nutukta be- lirtilmişti. Sözün burasında Başol küçük mikrofonuna eğildi: "- Milli Mücadeleyi karıştırma- yın” dedi. Taner devama çabaladı: — Efendim bu nutkun..." Başol gözlüklerinin üzerinden avukata bak t ve sesinin tonunu yükselterek: özümü kesmeyin. Size söy- lüyorum, kesmeyin" Taner bir kere daha davranacak oldu. Başkanın ikinci İhtarı hiç de yenilir yutulur cinsten değildi Taner cüppesini düzelterek sustu. Başol, hâdiseyle Milli oMücadelenin alâka- lı olmadığını söylüyordu. Bayarın Başbakanlık yaptığı da herkesin bil- diği bir husustu. Başkan sözünü bağladı; " — Ama insanın sonradan gözü kararabilir. Yolunu şaşırması müm- kündür. Bu itibarla dâvanın çerce- vesi dışına çıkmayın Sanık avukatı mecburen çerçeve içine girdi ve sözlerini bitirdi. Gerçi aynı konuda birkaç kelime daha söy- lemeğe yeltendi. Sözlerinin Savcının iddialarına karşı olduğunu anlatmak istedi ama Başol işi kısa kesmiş ve Ökmenin avukatı Nadim Aptullaha söz vermişti. Taner cüppesini düzel- terek tekrar yerine oturdu, Ökmenin genç avukatı bu sırada ayağa kalk- mis ve yana yakıla Başola, müdafa- alarını arkadaşı Bülent Güçerle be- raber hazırladıklarını, o savunmanın bu kısmının onun tarafından yapıla- cağını anlatmağa çalışıyordu. Başol birkaç saniye düşündükten sonra sırayı bozmağa karar verdi ve Bü- lent Güçeri kürsüye çağırdı. Güçerin savunması suçun sabık Cumhurbaşkanına alt olduğu tezi ü- zerine bina edilmişti Ökmen Bakan- dı. Cumhurbaşkanı tazının satın a- lınması için tesir etmiş, alâkalı me- murları baskı altında tutmuştu. Ok- menle direkt temasları olmamış, es- arım Bakanı hâdiseye daha son- ra muttali olmuştu. Muttali olduğun- da da istemiye istemiye işin yapıl- ması gerektiğini ifade etmişti. Yâni Ökmenin tak basmasıydı. Bakanlarıma da yaptığı tek iş geti- rilen evrakı bir güzel imza etmekten başka neydi ki ? Vaziyet böyle olun- ca suçun tamamen Bayara ait oldu- gu meydana çıkıyordu, Ökmen be- raat etmeliydi. Ve Bayar konuştu jin bundan sonrası, "Köpek Dâva- sı'nın tek ehemmiyetli o sahnesini i. Bütün müdafaalar sıra- sında sandalyasında ellerini iki ba- cağı arasına sıkıştırarak oturan Ba- yar, kendisine söz verildiğinde diri adımlarla mikrofona yöneldi. Elleri- ni parmaklıklara dayayarak Başka- na baktı. Başkan Bayara, sorgu "sı- rasındaki ifadesinin ve (omüdafilerin sözlerinin dışında bir şey söylemiyeceğini (soruyordu. Cumhurbaşkanı sesinin tonunu ayar- lıyarak, şimdiye kadar söylenilenle- rin dışında bir şey söyledi: "— Aslında bu masum bir hare- kettir ve kimseye bir menfaat temin etmemiştir. Adalet Divanınızın vere- ceği karar müspet olsun, menfi ol- sun benim için mühim değildir. Sâ- dece vicdanlarınızda bu meselede sa- mimiyetimin ve masumiyetimin ka- bulünü rica ederim Sabık Cumhurbaşkanı bundan sonra ağır ağır yarine oturdu. Diri görünüyordu, O sıralarda dinleyici AKİS, 24 EKİM 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: