26 Haziran 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

26 Haziran 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

hinde Cumhuriyet Savcılığına müra- caatla kanuni takibat talep edece- gimi bildiririm," İhtarın bu resmi şekli muhatap- lar üzerinde duş tesiri yarattı. Tabii Öymen vazifesinden ayrıldığı ve her zaman kendisini müdafaa edecek bir sebep bulabileceği için pek endişe et- medi. Zaten Ziya Tansunun Altan Öymenle bir alış verişi yoktu. Heye- canlanan, Aydın lider ve zarif eşi oldu. Y. T. P. idarecileri ise başları- na örülen çorabın maddi bilançosunu çıkarmağa koyuldular. Tansunun ta- leplerinin bir müfredatı gözler önüne serildi. Öncünün eski sahibi -ve halen Ön- cü işletmesinin sahibidir- Tansunun protestosuna göre borç, bini çoktan aşmıştı. Evvela 350 bin liralık o bir borç, bir meşhur bankanın Galata ve Beyoğlu şubelerine vardı. Başka bir bankadan alman ve karşılığı, Tansunun imza ettiği bonolar olan 100 bin liralık bir borç ödenmeyi bek- liyordu. Bir şahıstan ılınan 30 bin lira ise, cabasıydı. Bunun o dışında, Tansunun, Öncü kurulurken yatırdı- ğı 49 bin 67İ lira da Yetimler Parti- sinin baş derdiydi. Bir de biriken fa- iz borçları hesaba vurulursa, miktar 600 bin lirayı geçiyordu. Kara kara kazanlar işte bu mali levha, Y. T. P. yürütü- cülerinin (oakıllarım (başlarından almağa kâfi geldi. Bir oyuna kurban gittiklerini biliyorlar, fakat namus belâsı ses oçıkaramıyorlardı. Ancak, ne de olsa borç borçtu ve 10 gün zar- fında ödenmesi emrediliyordu. Tansu bir defa daha sahneye çıkmıştı! Aslında Y.T. P. nin başına gelen- ler çok daha evvelden pişirilip ha- zırlanmış ve Genel Sekreter Yardım- cısının önüne sürülmüştü. Hakikaten devir ve tescil işi, geçen haftanın son- larında, cuma günü tamamlandı. O gün orta boylu, değirmi çehreli, mavi gözlü, cin gibi bir genç adam, açık gri skoç ceketine uygun o kravatım az daha sıktıktan sonra, hürmetkar bir tavırla masasının Önünde bekle- yen beyaz gömlekli, lâcivert panta- lonlu gence baktı. Umursamaz bir ta- vırla na istediğini sordu. Genç, elinde tuttuğu yazılı kâğıt tomarım uzata- rak, mahcup bir şekilde: " — Efendim, ben öncü gazete- sinden geliyorum. Bunlar, Öncünün Güneş Matbaacılık Şirketi ile olan temdit mukaveleleri. İmza edilecek- miş" dedi. Az önce umursamaz bir şekilde davranan değirmi çehreli adam, kâ- ğıtların üzerine eğilerek muhatabı- na: "— n bey imzaladı mı?" de- di ve ka nn cevabını bekle- AKİS, 26 HAZİRAN 1961 Ziya, meden kâğıtları birbir kaldırarak, li yerlere okkalı birer imza kon . Sonra gene eski umursa- maz eni takınarak günlük işle- riyle meşgul olmağa başladı. Ertug- rul Aletlinin o gün, kemali iftiharla attığı imzadan sonra Öncü gazetesi artık tamamiyle bir parti organı ha- line geliyordu. Aslında gazetenin suyu çoktan kaynamıştı da bu kü- çük imza merasimi sâdece bir takım formaliteleri yerine getirmek için ya- pılıyordu. Yeni Türkiye Partisi, bitirdiğimiz hafta içinde, bir taraftan, en büyük dayanak olarak gördüğü Öncüyü ken- dine mal etmeğe çabalarken, diğer taraftan da, son günlerde artık ken- disi için bir hayati mesele olan Teş- kilât işleriyle uğraştı. Partinin dira- yetli Genel Başkam Ekrem Alican, hafta içinde Genel Merkezi terkede- rek, sönüklüğü kimsenin gözünden kaçmayan kongrelere biraz renk katmak için yurt gezisine çıktı. Şeyhin kerameti.. Genel Başkanın yurt gezisine çıktığı günlerde, Genel Merkez için de çalışmıyor demek, doğrusu iftira o- lurdu. Parti ileri gelenleri her sabah Genel Merkeze -Hür. P. devrindeki gibi- muntazaman geliyorlardı. Kah- veler söyleniyor, sonra ilmi tartış- malar başlıyordu. Seçimler ve par- tilerin kazanma şansları ilmi olarak ele alınıyordu, Öğleye kadar süren tartışmalar sonunda varılan ilmi ne- tice, her zamankinin -Hür. P. devrin- de de öyleydi- aynıydı. Seçim kaza- nılacak, Y. T. P. İktidara gelecekti! Hu konuda bilhassa Genel Sekreter İrfan Aksu ziyadesiyle nikbindi. Ma- sasının başında Genel Sekreterliğin tadım çıkaran Aksu, yakınlarıyla yap tığı konuşmalarda iktidarın çantada Hİ olduğunu-belkl de samimidir. . P. devrinde de samimiydiler- söylüyordu. Ancak kazın ayağı teşkilâtta Öy- le değildi. Y. T. P. nin şimdiye kadar kurduğu teşkilât büyük rakipleri A. P. ninkiler yanında devede kulak OPERATÖR - DOKTOR MUZAFFER ARGUN iJoğum ve Kadın Hastalıkları Mütehassısı Muayenehane : Meşrutiyet caddesi No. 1 ANKARA Tel : 12 79 43 AKİS - Reklâm — 39 YURTTA OLUP BİTENLER kalıyordu. Bütün bunlar bir yana, . T. P. nin kurduğu teşki- lâtın vi üzerine konuyor, - el Y.T. P. çekiyor, parsayı A. P. toplu- in. Bir başka mesele, geride bıraktı- gımız hafta içinde Y. T. P. nin bası- na bayafı dert oldu. Teşkilât, A. P. ile birleşmek için türlü oyunlara baş- vuruyordu, malum ya- rışta A. P. nin çok gerisinde kalma- sı ve bütün çabasına rağmen aradaki farkı kapatamaması, teşkilâtta bü- yük gedikler husule getirmişti. Ama ne oluna olsun, P. nin aydın liderleri birleşmeyi düşünmüyorlardı bile.. Onlarca, iki parti arasındaki fark elle tutulacak kadar barizdi! Üst kademeleri teşkil edenleri şöyle yanyana koysalar bunu farketm nin imkânı yoktu! Şimdi şu kosko- caman ilim heyetinin, A. P. nin Adli- ye koridorlarından çıkmıyan Genel İdare Kurulu üyeleriyle aynı masada çalışabilmesine imkân var mıydı? Üstelik fazla telâşlanmanın âlemi de yoktu. A. P. yi kacaklardı. da Y. T. P. ileri gelenleri bunun çâ- resini bile buldular. Genel Sekreter Yardımcısının odasına büyük bir Türkiye haritası asıp, A. P. nin teş- kilât kurduğu yerleri yeşil raptiye- lerle tespit ettiler. A. P. teşkilâtı ar- tık avuçlarının içinde sayılırdı! Bir kere hasmın kuvvetini tesbit ettik- ten sonra, Hem debilirlerdi canım! Türkiye sının üzerindeki 40-60 raptiyeyi sö- küp atmaktan kolay ne vardı yâni! M.B.K. İşler kolaylanınca.. Gökin yüzlü Kurmay Binbaşı masanın başına geldiği sırada, saatler 10.05'di. Sühunet, gölgede 21 dereceyi bulmuştu. Meclisin serin ko- ridorlarında bile terlememek müm- kün değildi. Binbaşı Ali Armağan, beraberinde- ki kâğıtları büyük bir itinayla masa- nın üzerine yerleştirdi. Söyliyecekle- rini fazla merak etmiyor Ö basın mensuplarına şöyle bir göz at- tı ve konuşmağa başladı. O konuştuk- ça gazetecilerin ilgisi artıyor, kalem- ler daha fazla işliyor, genç Binbaşıya yönelen gözlerde dikkat okunuyordu. Binbaşı Armağan sözlerinin bir ye- rinde: uzun — Üzerinde dindir" dedi. Sonra ilâve etti duracağım konu, 3 w » E 2 » a 5 < © İY. Ss N G B R m o İri 5 v9 © Bun- 19 niş istismarına uğramaktadır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: