26 Haziran 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

26 Haziran 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haftanın İçinden İdam Kararı Verilirse... Bi süredir bütün Türkiyede en ziyade konuşulan me- sele olan "Yassıadada idam kararı verilirse..." hu- susu ve o konuyla ilgili olarak çıkarılan bin söylenti nihayet, Basının en cefakeş erleri olan "siyasi muha- birler" tarafından bizzat Başkan Gürsele aksettirilmiş bulunuyor. Doğrusu istenilirse, lâfı asıl açan yabancı gazeteler olmuştur. Şu anda bin tefsir yapılagelmekte, herkes işi bir taraftan çekmekte, çeşitli şahsiyetlere çeşitli temayüller atfedilmekte ve bir neticeye varılma- sına çalışılmaktadır. Başkan Gürsel, ortada kendisinin infaza taraftar olmadığı söylentilerinin dolaştığı bildi- rildiğinde, düşünülebilecek cevapların en basiretlisini bulmuştur. İbtilâlin sayın başı demiştir ki: "Yassıada- da idam kararı verilirse, bunun infaz edilip edilmemesi gerektiği hususunda M.B.K. söz sahibidir. Benim ora- da bir, hadi bilemediniz, başkanlık sıfatım dolayısıyla iki oyum var. Ekseriyet ne derse, o olacaktır!" Gerçek budur. M.B.K. ni sa- tesir altında bırakmak, türlü gayretlerin sarle- Gerçek bu olduğundan dolayıdır ki, lim düşünceden alakoymak, hisleri tahrik etmek yolundu dildiği hiç kimsenin gözünd sa- pıkların "Asamazlar! Bir assınlar da, tar zındaki kamçılamaları, bu gayretlerin sâdece bir tane- sidir. Dışardan gelecek tazyiklere bel bağlanması ise, bir başka misaldir. Aslında bunlar, idam kararı veril- diği takdirde infazı önleyecek değil, varit kılacak dav- ranışlardır. M.B.K. 27 Mayıstan bu yana her hayati meselede olduğu gibi gene basit veşiklern değişik is- tikametteki iğnelemelerin üstü alacak, hadiseyi tam bir serinkanlılık içinde Te ari milli menfaati- mize en uygun kararı bulup alacaktır. Evvela, bir kaç noktayı gözler önüne sermek lâ- zımdır. M.B.K. nin çözmek zorunda bulunduğu muade- lenin üç unsuru vardır: Cürüm, Ceza ve Şartlar. İlk iki unsur üzerinde, M.B.K. dahil, hiç kimsenin ne durmak, ne münakaşa açmak hakkı mevcuttur. Cürüm ve Ceza hakkında hüküm yetkisi sâdece Yüksek Adalet Diva- ninindir. Bu Divanın vereceği "her karar bugün için de, yarın için de mukaddestir ve daha tefhimi anından iti- baren dokunulmazlık kazanacaktır. Türk Silâhlı Kuv- vetleri, Türk Gençliği, Türk Basını ve memleketin bü- tün sağlam kuvvetleri bu dokunulmazlığın yılmaz bek- çileri olarak vazife görecekler, en küçük bir kapının açılmasına müsaade etmeyeceklerdir. .M.B.K. kendi kendine, sâdece üçüncü unsurun, Şartların değerlendi- rilmesi hakkını tanımıştır ve onu -o da, ancak idam karan verilirse- kullanacaktır. Bu Lakımdan, esas hü- küm konunun dışındadır. İnfazın, o hükmün mutlaklığı noktasından bir rolü mevcut değildir. İdam kararı verilirse, bunun infazının mı, müebbet hapse a sürgüne tahvilinin mi milli menfa- atlerimize en uygun tutum olacağı elbette o andaki pa birinci derecede alâkalı bulunacaktır. Bugün- en görülen, sâdec r kaç basit hakikattir. Evvelâ, Yassıada Divanı gibi i bizzat sanıklar tarafın- dan teslim edilmiş bir makamın ölüm cezasına lâyık bulacağı kimseler hakkındaki bu cezanın İnfazının memlekette kıl kıpırdatmayacağı bilinmelilir. Türki- yedeki kuvvet muvazenesi, bir ufak dalgalanmayı bile imkânsız kılacak mahiyettedir. Menderesin en hara- AKİS, 26 HAZİRAN 17961 yoksa- Metin TOKER retli e üstadın kanatlı beyaz atlarla kurtarıla- cağı min şampiyonudur. Yoksa kendisi tarafından deği ii Dost yabancı çevrelerin, bilhassa anglo - sakson- ların Kansız İhtilalin kansız kalmasını istedikleri hiç kimsenin meçhülü değildir. Centilmen İhtilâlin bu ka- rakterindeki değişiklik, hele hâdiseden ondört, onbeş ay sonra vuku bulacağına göre, şüphesiz bizi sevimsiz kılacak ve aleyhimizde hava yaratacaktır. Ancak, mil- letlerarası münasebetlerin bugünkü durumunda dost- ukları ve düşmanlıkları bambaşka faktörler ali maktadır. Devletlerin hafızalarının beşerin hafızası dan da çok nisyanla malül bulunduğu Mletlraras Münasebetler Tarihi ile sabittir. Bu bakımdan ne dıştan bir tazyik M.B.K. tine sahiptir. Mesele, günü geldiğinde, sâdece bizim, memleketin sağlam kuvvetlerinin kendi aramızda hal- ledeceğimiz bir iç meselemiz olarak ele alınacak, de- ğerlendirilecektir. İdam kararı verilirse bunların infazı, bazı kimse- lerin sandığının tamamen aksine, kısa vadede hiç bir huzursuzluk yaratmayacakta. Bilâkis, bazı azgınlık- lar son bulacak, cüretkârlığın sarhoşu haline gelen bir takım şirretler, sokak veya sütun külhanbeyleri süt dökmüş kediye döneceklerdir. Buna mukabil, memleke- tin politika hayatına tedavi kabul etmez bir huzursuz- luk tohuma mutlaka ekilmiş olacaktır. Kan dökme- menin, kan dökmeye nazaran bir çok fazilet taşıdığını inkâr nasıl mümkün olabilir? Memleketin ozon vade- deki menfaatleriyle kısa vadedeki menfaatlerinin bura- da bir çatışma halinde olduğuna sezmemek imkânsız- dır. gen olan bir âdet, siyasi mücadelelerde ye- değişik ousüller olacaktır. Bir mem- lekette di * sehpalarının kurulması yolunu açmak, bundan sonra Türkiyeyi hep demokratik idare altında yaşatmaya azimli olduğumuza göre müstakbel ikti- darların, bilhassa birinci iktidarın işini kolaylaştırır mı, zorlaştırır mı? Bunlar, hep inceden inceye düşünül- mesi gereken hususlardır. Buna mukabil, verilecek bir idam kararının infa- zı yoluna gidilmemesinin kısa vadede çok huzursuzlu- lâzımdır. Bir demagoji ve ci kösteklemesi- ni göze almak şarttır. D.P. nin zaten ağır yükünün handikapı mevcutken, o vadide bir yeni huzursuzluk kaldırılabilir mi? Elbette ki yeni iktidar bir başarılı iktidar olursa sular kısa zamanda durulur, cezalarını çeken düşükler milletin merhamet hislerini dahi artık meksizin unutulup giderler ve her şey bitip sokağa e hiç kimse dönüp te suratla- rına tükürmez Gori e er şey, bugünden çok yarının ikü- arının başarı derecesine bağlı kalıyor. Öyle ölüler vardır ki dirilerden tehlikelidir. Öyle de ölüler mevcut- tur ki, son nefesleriyle birlikte bir mesele olma hassa- ları da çıkıp gidi üzlü madalyonun Un cephesinden sâdece bir kaçıdır. Asıl kabul edilmesi ge- reken husus, bu konuda bir kararın basite alınmaması, her şeyin inceden inceye hesaplanması lüzumudur. Zi- ra aradaki fark, kıl payıdır

Bu sayıdan diğer sayfalar: