11 Eylül 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

11 Eylül 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

zine kaydolmakla başladı: Genç a- dam hariciye mesleğini seçmişti. Ni- tekim 1940 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesinin siyasi şubesinden diplo- ma aldı. Ancak fakülte hayatının, bu halim selim talebeyi bir yöne doğru ittiği görülmektedir. Yalçın mektebi bitirince Hariciyeci olmaktan vaz- geçmiş, akademisyen olarak hayatına devama karar vermişti. (o Fakül- tede sosyoloji asistanı olarak kaldı ve ilmi çalışmalara o başla- dı. Muvaffak bir akademisyen- di. Muntazam çalışıyordu. Fazla ha- vai değildi. Kendi sahasında ilerliyor ve oldukça iyi bir istikbal vaadedi- yordu. Çalışmasının semeresini gör- dü. 1945 yılında, sosyoloji doçenti o- larak mesleğinde ilk merhaleyi aştı. Artık şansı da yaver gidiyor, hayat genç doçente iyi şeyler hazırlıyordu. 1947 yılının Mayıs ayında talih Yal- çına adamakıllı güldü. Genç adam, Londraya gitme ve ilmi araştırma- larda bulunabilme fırsatım kaçınma- dı. Mayıs ayında Londra Kültür A- taşeliğine sekreter olarak atandı. Böylece hem vazife görecek, hem de kendi sahasında araştırmalar yapa- bilecekti. Londrada çalışmaktan bık- madı. London School of Economics'- de doktorasını yaptı. Bu defa ekono- mi kolunu seçmiş ve bu yönden ça- -ışmalarını derinleştirmişti. 1949 yı- lında Londrada talebe olarak bulu- nan son derece güzel bir genç kızla . Şimdi eşi olan Nilüfer Yal- dikkatleri çekecek İki genç hemen o yıl evlendiler. İlk çocukları Ali, Londra- da doğdu. Yalçınlar Türkiyeye 1951 yılının Eylül ayında döndüler. Aydın Yal- çın Siyasal Bilgiler Fakültesinde E- konomi doçenti olarak yeni bir haya- ta başladı. Gene sessiz sedasız bir gençti. Bu sessiz hayat 1954 yılına kadar devam etti. 1954'de, o sıralar- da gazeteciliğe merak sarmış olan e- şinin teşvikiyle Forum dergisini çı- karmağa başladı. Forum, Yalçın için mâceralı bir hikâye oldu. 1955 yılın- da Senato, profesörlüğünü tasdik et- ti. Gelgelelim, o günün iktidarı genç rdu. Mi deres Senatonun kararını sumeninin altına attı ve genç doçentin profesör- lüğünü bekletti. Sebeb-i felâket 1 956 yılında Aydın Yalçının adı po- litik bir olaya karıştı ve memle- kette birden duyuldu. Siyasal Bilgi- ler Fakültesinden istifa eden akade- misyenler arasında Yalçın da bulu- nuyordu. Feyzioğlunun hafızalarda nabza göre şerbet vermeyin" şek- linde kalmış olan meşhur nutkuyla başlayan hadise, beş akademisyenin istifasıyla sonuçlanmış, bu arada Yalçın da, çok sevdiği kürsüsünden, zamanın idaresini protesto amacıyla ayrılmıştı. Dehşetengiz Başyazarın talihi, o sırada döndü. İlk hatası, yanlış ata oynamak oldu. Feyzioğlu politikaya girmek için C.H.P. kapısını seçerken Aydın Yalçın Hür. P. yi tercih etti. Fakat C.H.P. Feyzioğluya şan, şeref ve başarı, Hür. P. ise Yalçına fiyas- ko, hezimet, hayal sukutu getirdi. Bu, genç ilim adamının içine korkunç komplekslerin çıkmamacasına gir- mesine yol açtı. Artık Feyzioğlu, C. H.P. ve İnönü adım duymaya daya- namıyor, kırmızı görmüş boğaya dö- nüyordu. Hür. P. nin C.H.P. ye en ziyade düşman ucunu teşkil ederek seçim- lere kadar çalıştı. O sırada, Yem Gün Hür. P. nin organıydı. Orada dehşetli makaleler döktürdü ve bu mecmuadan "Dehşetengiz Başyazar" sıfatım kazandı. Şimdi herkes kendi- sim bu etiket altında e ari 1957 seçimleri Hür. P. için de, Yalçın için de şamarların en ser- tim teşkil etti. Yalçının Hür. P. içinde şampiyonluğunu yaptı- ğı fikir şuydu: Memlekette kö- rü körüne bir C.H.P. ve İnönü düş- YURTTA OLUP BİTENLER manlığı vardır. O yüzden geniş küt- leler, oylarım altı oklu bayrağa asla vermeyeceklerdir. Ece, D.P. den de memnun değillerdir. O halde, Hür. P. kazanacaktır! Seçim günü seçmen Yalçına, bahis konusu ettiği C.H.P. ve İnönü düşmanlığının pek küçük bir zümreye inhisar ettiğini, daha zi- yade komplekslere duçar oYalçının kafasında bulunduğunu, yepyeni seç- men nesillerinin oy hakkı kazanmış olduğunu gösterdi ama gözleri ihti- rastan, kinden, nefretten ve en çok kıskançlıktan dönmüş olan ilim ada- mı bunu göremedi bile.. Bundan do- layıdır ki seçimlerden sonra Hür. P. nin aklıbaşında idarecileri oGüçbirli- ğinin tahakkukuna çalışırlarken o tamamile aykırı vaziyet aldı. Bu, ikinci hezimetim teşkil etti. Güçbir- liği gerçekleşince Yalçın için yapıla- cak iş kalmamıştı. Hür. P. nin acıklı mâcerası bit- tiğinde Yalçınlar bir müddet politi- kadan ayrılmayı düşündüler. Bu, kendileri ve etrafları için pek fayda- lı olacaktı. Nitekim meselenin hal çaresini kolaylıkla buldular. Colum- bia Üniversitesinin oYalçına yaptığı teklifi oreddetmediler ve mâaile A- merikaya göçtüler. Memleketin için- de bulunduğu hürriyet mücadelesini, Amerikadan büyük bir dikkat ve di- rayetle tâkip ettiler. Hattâ Amerika- da Türk kolonisinin yaptığı nüma- yişlere bile katıldılar. Böylelikle Tür- kiyede İhtilâlin çabuklaşmasını, or- tamın hazırlanmasını gerçekleştirdi- ler. Yalçın bunları hâlâ ciddi ciddi anlatır. 27 Mayıstan sonra Türkiyeye dö- nen ilk aile Yalçınlar oldu. Bütün ta- lerim bıraktılar ve parsa toplamaya koştular. Bu sırada bir kudretli Al- bay, Alpaslan Türkeş bir takım kona binezonlar opeşindeydi. Gençliğinin bir devresinde ırkçılık cereyanlarına kendim kaptırmış olan, fakat kısa zamanda ayılan Yalçın derhal Tür- keşle ahbaplık kurdu Ama iki haris AKİS, II EYLÜL 1961 "ALTINA HÜCUM"

Bu sayıdan diğer sayfalar: