11 Eylül 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

11 Eylül 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yok, bu kadarı olmaz! Yüksek (| Soruşturma Kurulunun vardığı neticelere göre, D.P. devri Türkiyesinin 1 numaralı vur- guncusu Raif Dinçkök adında bir “iş adamı"dır. (o Yassıadanın kadın erkek sâkinleri, gayrımeşru servet iktisabı bahsinde bu zatın fersah fersah gerisindedirler. Onlara ait olup ta radyolarda okunan bütün rakkamların mecmuu, tek başına Raif Dinçkökün aynı kaynak tara- fından tesbit edilen vurgununun miktarını ya bulmaktadır, ya bul- mamakta.. Haydi, denilsin ki Yas- sıada sâkinleri politikacıdır, vur- gun vurmaktan çok vurgun vur- durtmuşar ve bunlardan çöplen- suçları siyasidir. Ama, D.P. devrinin aylarla tutuklu ka- lan aynı çeşit akl-ı evvel iş adam- ları da, meşhur Oğuz Akallar ve benzerleri, hattâ 5 milyonluk bir gayrımeşru servet ithamının hedefi Sait İbrahim Esi bu zatın yanında basit birer çıraktırlar. Raif Dinç- kökün 10 D.P. iktidarı yılında tek başına edindiği gayrımeşru serve- tin tutarı -lütfen kendinizi sıkı tu- tun- 9 milyon 287 bin 904 liradır. Bu gaynmeşru servettir. Yoksa, Yüksek Soruşturma Kurulu D.P. devrinin “ticari deha"sının 7 mil- yon 504 bin 939 liralık bir kazancı- nı meşru saymıştır. 10 yılda, 9 mil- yon 287 bin 904 lira! İşte, Kalkman Türkiyenin Raif Dinçköke sunduğu şahsi kalkınma. Niçin Raif Dinçköke de, başka- sına değil? Ha, onun da sebebi or- tadadır. Raif Dinçkök, Menderesin İstanbul Sanayi Odası Başkanı o- larak bir sınıfın hizmetini düşük e- fendiye sunmuştur da, ondan. Nite- kim, Beyazıt meydanında gençlere Zihni Betil 18 kurşun sıkılmasından sâdece onbeş gün önce, böyle bir idarenin baskı- sına karşı ciddi ve namusla iş a- damlarını direnmeye dâvet eden İs- met İnönünün üzerine D.P. iktidarı Raif Dinçkök ile Sait İbrahim Esi- yi saldırtmıştır. İşte, bu. hizmeti gö- rürken 9 milyonluk vurgun sahibi- nin İnönüye kibar hitabı: "Türk sanayici ve iş adamlarına olduğu kadar memleketin muhtelif şerefli ve vicdanlı zümrelerine sık sık yap- tığınız yersiz taarruzlar, onlara tevcih ettiğiniz tehditler memleket üzerinde kurduğunuz eski sultanın hâlâ devam ettiği hususunda sahip olduğunuz vehmin çok açık bir te- zahürüdür. İtham, isnat ve iftira- larınızı' şiddetle ve nefretle iade e- deriz." Şimdi, lütfen daha da sıkı duru- nuz. Yüksek Soruşturma Kurulu- nun hesaplarına göre vurgununun miktarı şu, onu vuruş metodu bu olan Raif Dinçkök kendisini savun- sun diye kimi tutmuştur? Avukat Zihni Betili. Zihni Betil adı, politi- kaya âşinâ kimseler için meçhul değildir. Zihni Betil, 1950 - 54 dev- resinde, yâni 1954 hezimetinin are- fesindeki devrede C.H.P. de Genel Sekreter (Yardımcılığı © vazifesini deruhte etmiş, partinin sevk-i ida- resinde birinci derecede sorum ta- şımıştır. Ama, vakta ki 2 Mayıs 1954 günü çanlar C.H.P. için çal- mıştır, Zihni Betil nefesi ilk tüke- nen babayiğitler arasında, batmak üzere olduğunu sandığı gemiyi ter- kedivermiştir. O yılın Ağustos a- yında toplanan Kurultay sırasında C.H.P.nin gidişatını beğenmediği ve bu teşekkülün, kendi beklediği demokratik zihniyete kavuşamadı- ğı mucip sebebiyle partisinden ay- rılmıştır. Denilecek ki, "İyi ya, adam a- damı bulmuş!" Ama, kazın ayağı öyle değildir. 27 Mayıs ihtilalinin D.P. iktidarını devirdiği günün a- kabinde, C.H.P. bir taleple karşı- laşmıştır: Zihni Betil C.H.P. ye dönmek istemektedir! Zihni Betil C.H.P. ye dönmüştür ve bugün -aman, kendinizi daha da sıkı tutu- nuz- C.H.P. nin Tokat il başkanıdır Raif Dinçkök, Yüksek Soruşturma Kurulunun tesbit ettiği vurgunları- nı ve bunları vuruş metodunu CM. P. Tokat il başkanına müdafaa et- tirtmektedir! Adamın, gerçekten akl-ı evvel olduğunun bundan mü- kemmel, bundan şahane delili olur mu, bulunur mu? * İktdar C.H.P. sizi bekleyen en bü- yük tehlikenin ne olduğunu, ta mecmua son haftalarda hep belirt- miştir. Bir takım açıkgöz bezir- gânların kendilerine bu teşekkül içinde de hâmiler aradıklarını, bul- duklarını yazmıştır. Bu bezirgân- lar, belirli şartlar altında hangi parti veya kuvvet iktidara gelirse gelsin aynı yolu tutacaklardır. C. H.P. bu şartları ortadan kaldıra- cak mıdır, kaldırmayacak mıdır? Mesele burada düğümlenmektedir. C.H.P. nin başlıca vazifesi, se- çimlerden sonra iktisadi hayatı derhâl huzura, istikrara, ferahlığa kavuşturmaktır. Partinin idarecile- ri bu noktada ittifak halindedirler. Nitekim, psikolojik faktörlerin se- lâh bulmasıyla birlikte piyasanın canlanmasına şahit olunacaktır. Bu canlanma içinde, geçen D.P. devrinde olduğu gibi "siyasi hâmi" lere sahip kimseler namuslu, dü- rüst ve vicdanlı iş adamlarına na- zaran bir faikiyete sahip olacaklar mıdır, olamayacaklar ve herkes ta- mamile eşit şartlar altında, haraç vermeden, nüfus ticaretinin kapı- lalım zorlamadan mı çalışacaktır? Bunu, iktidar arefesinde C.H.P. nin Zihni Betil tipi kimselere karşı takınacağı tavır tâyin ei Unutulmamalıdır ki, C.H.P. nin, düşükleri C.H.P. li avukatların sa- vunmaması için bir kararı vardır ve yüzlerce C.H.P. li avukat kendi- lerine teklif edilen bazıları haki- katen astronomik meblâğları elle- rinin tersiyle itivermişlerdir. Pa- ranın yüzü başkaları için tatlı ola- bilir, ama o başkalarına CEP, nin yüksek kademelerinde asla yer ol- mamalıdır. Simdi ilk söz, Tokatlı C.H.P. li- lerindir. Raif Dinçkök

Bu sayıdan diğer sayfalar: