18 Aralık 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

dilmiş ve harp sonuna kadar faal hiz- metten alıkonmuş olduğunu da be- lirtmek gerekir. Ancak bu vakiaların yanısıra, NATO'nun en yüksek askeri merci- inde bir Nazi Generalinin bulunduğu hakkındaki Sovyet propagandası yi- ne de dünya kamu oyunun bazı ke- simlerinde tahribat yapmaktan hali Sovyetlerin NATO Konseyi toplan tısı arefesinde ortaya attıkları di- ğer bir mesele de, Baltıkta kurulma- sı kararlaştırılan omüştere ani- marka - Alman kumandanlığıdır. Bu kumandanlığa iştirak (obahsi Dani- marka Meclisinde müzakere ve ka- bul edilmiştir. Şimdi Sovyetler Dani- markaya verdikleri notada "İnti- kamcı Almanlarla" işbirliği iddiası- nı tekrarlamaktadır. Bir yandan General meselesinin bu şekilde ması, diğer y Heusinger ortaya atıl- yandan ve aynı zaman- da Baltık okumandanlığı o bahsinde gösterilen asabiyet, (Sovyetlerin bu bölgede bazı olağanüstü icraat için bahane aramakla meşgul olduğunu düşündürmektedir. Hatırlamak ge- rekir ki, Finlandiyaya verilen nota bu Baltık kumandanlığı tasarısına sıkı surette bağlı bulunuyordu. Sov- yetler Helsinki hükümetine 948 an- laşması gereğince oaskeri müzakere teklif ederken, buna sebep olarak Al- manyanın veya müttefiklerinin bir tecavüzde ulunmaları (o ihtimalini ileri sürmekteydi. Şimdi Danimarkaya verilen nota vranın başlangıcı Sovyetler bu ma- nevrayı hangi istikamette yürüte- cektir? Finlandiyaya tekrar , askeri diyadan tekrar üs istemek, daha kısa bir tabirle, bu memleketin Sovyet- lerce istilâsı olabilir. O zaman bütün İskandinav memleketlerinde derin bir endişe (o başlıyacaktır. Hattâ bu memleketler böyle bir ihtimali önle- mek maksadile peşin yatıştırma ted- birleri almayı da düşünebilirler. Mos- kovanın maksadı da bundan ibaret- tir. Yâni, NATO'un kuzey kanadın- da bir çözülme sağlamaktır, denebi- lir, Bütün bu m aydınlığında dahi, Sovyet Rusya ile müzakere yo- luna gidileceği muhakkaktır. Ancak, bugün Batılılar arasında buna karşı duranların ısrarı bu müzakereleri belki başlangıçta sâdece izahat iste- Nitekim bahsinde mutattık okaldıkla formülü NATO Konseyine getirdik- leri görülmüştür. AKİS, 18 ARALIK 1961 KA DIN Ankara Dernekler Siyah elbiseli, zincir kolyeli şık ve zarif hanım, etrafına biraz hay- retle baktıktan sonra, yüksek sesle konuşmağa başladı: "— Maşallah, bugün bir hayli kalabalığız. Bundan böyle bütün top- lantılarımıza erkekleri de davet ede- lim." İsmi Bilge o Sıvacı olan genç ve zarif kadın, geride bıraktığımız haf- ta içinde Süreyyada, bir öğle yeme- ğinde konuşuyordu. 1961 yılının son ayı, kadın Ankaradaki kararların, iyi tanzim edilmiş bir ye- mek sofrasında daha kolaylıkla ka- bul ettirilebileceği prensibine uyula- rak hanımlar, sık sık Ankaranın şık lokallerinde (o toplandılar. Bazen er- kekler de onlara katıldılar. (o Fakat yemekten sonra aynı hanımlar has- tahane koğuşlarına koşup, yardıma muhtaç ri a uzattılar veya toplana gene d muhtaç kimselgi Yari dikiş dik- tiler. Şık bir defilenin hasılatı, bir çocuk hastahanesinin temel harcı ol- du. Topluluktan, birlikten doğan fi- kirlerin tatbikine geçildi. Bilge Sıvacı, , Amerika an Kız Ko- lejlileri lantı, her zamankinden çok kalaba- lıktı. Üyeler, her ayın ikinci salısı top- lanıp, derneğin ya gelmek değildir. Dernek, kültürel faaliyetlerde istidatlı, irkaç öğrenciye Amerikan Kız lejinde burs temin etmektedir. An lundan seçilmiştir ve bugün kolejin parlak öğrencilerindendir Süreyyadaki öğle yemeğinde üye- lerin eşleri, İstanbuldan gelen müte- veli heyet ve Robert Kolejliler de hazır bulunuyorlardı. Sadun Kâtib- oğlu güzel bir konuşma yaptı. Kar- damlar gayet neşeliydiler. | Osman Okyar, Orhan Mersinli ve Nermin Streater, kendilerini tanımıyan üye- lere, esprilerle kendilerini tanıttılar. Topluluk (dağılırken, sadık üye Cavidan Atam, elinde hesap defteri, aidatları toplamakla meşguldü. Gis ne sadık üyelerden Nazan Kırkbire gelince o, elinde kocaman bir dikiş bohçası, üyeleri Ayşe Abladaki e toplantısına davet ediyordu. Anka- ranın meşhur Ayşe Ablası Neriman Hızır da kolejlidir ve her salı günü evinde dernek üyeleri için bir dikiş günü tertiplemektedir. Üyeler o gün, bohçaları koltuklarında, Ayşe Abla Okulunun üst katına tırmanmakta ve burslu çocuklar yararına her ilk