12 Şubat 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 17

12 Şubat 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

tarafından davet edilmemişlerdi!.. Fakat bunlardan bir kısmı, başka çevreler (o tarafından seçilip oŞüraya yollanmıştı. Şaşılacak -ama şaşılacak ne var ki?- bir nokta üraya gelen üyeler- den bir çoğunun kendilerine bir ay önce ei teklifleri ye tasarıla- rı okumadan, konular ve teklifler üzerinde düşünmeden MM gel- dikleriydi, komisyonlar seçildikten ve uzun saatleri usül tartışmaları al- dıktan sonra ancak ve güç hâlle ça- lışmaya başlayan komisyonlar, gün- demleri tesbit edip işe koyuldukların- da bu gerçek kendisini iyiden iyiye hissettirdi. Uzun günler ve aylar boyunca çalışarak hazırlanıp Şüraya getirilen raporlar, teklifler, tasarılar yığını ortasında üyelerin birçoğu şaşırıp kalmıştı. Meseleye bütünüyle o eğili nince ortaya çıkan gerçek şu oldu: Türkiyenin milli eğitim dâvası, kal- kınma dâvasından ayrı, bağımsız bir dâva değildir. Eğitim Şürası kalkın- ma dâvasının vazgeçilmez bir parça- sıdır. Böyle olunca, bütün hazırlıkla- ra hâkim olacak düşüncenin ve bu düşüncenin ışığında hazırlanacak ta- sarıların, plânların Kalkınma dâvası- na yaslanan bir yön kazanması gerek inektedir. Bunun kadar önemli bir me sele de şudur: Türkiyenin herşeyden önce bir eğitim felsefesine (ihtiyacı vardır. Şüraya getirilen teklif ve tasarı- lar yığınının bir temel eğitim felsefe- sinin ilkelerinden gıdalandığı söylene- mezdi. Yani herseyden önce yapılma sı gereken yapılmamış, Türkiyenin e- gitim sistemine verilmesi gereken yön çizilmemişti. Böyle olunsa da, günlerce sürecek tartışmalardan ve hattâ varılacak kararlardan müsbet sonuçlar beklemek, olsa olsa hayali fazla geniş kişileri memnun edebile- cekti Teklif ve tasarıların bir başka yönden de ele almak gere- kiyordu. Bu teklif ve tasanlar, letin maddi ve manevi imkân ve kay- nakları gözönünde tutularak hazırlan mamıştı. Ne yapılması lâzımdı? Bu- nun cevabını aramak kadar, "Ne ya- pabiliriz?" ve "Ne kadarını, nasıl ya- pabiliriz?" sorularına, esvap aramak, bulmak ve gerçekleşmesi, uygulan- ması mümkün tedbirleri içine alan teklif ve taşanlarla gelmek gereki- yordu. Çalışmalar ancak böyle mâna kazanabilirdi. Teklifler ve taşanlar- da ileri sürülen hususların gerçekleş- mesi için önümüzdeki on yıl içinde Türkiye bütçesinden 30 milyar ayır- mak gerekeceği anlaşılıyordu. 80 mil- yar! Türkiye bu parayı on yıl içinde bütününü AKİS, 12 ŞUBAT 1962 eğitim alanına ayırabilecek (miydi? yırmasına imkân var mıydı? 30 milyarlık bir harcamaya göre hesap edilmiş, düzenlenmiş plânların, tek- liflerin ve tasarıların uygulama şan- sı ne olabilirdi? Bunun hiç düşünül- mediği anlaşılıyordu. Gerçekleştiril- me ve uygulanma şansı böylesine az plânlar üzerinde konuşmanın havan- da su dövmekten daha farklı olabile- ceğini iddia etmek ise, en iyimserler için de kolay olmasa gerekti. Rakamların dedikleri Türkiyenin önümüzdeki on çinde 92 bini bulan ne ihtiyacı vardır. yıl i- ilköğretme- Bu nasıl karşıla- nacaktır? Şüraya getirilen o"öğret- men Yetiştirme Plânı", bu büyük ih- tiyacı karşılamaktan uzaktır. Geçen EGİTİM Üniversitesi Profesörlerinden larını ve destekleyiciliklerini de P. li senatör Cahit Okurerin yaptığı grubun ekmeğine bu husus tereyağı sürdü. Okurer ve avenesi, memleket- te ilköğretim dâvasının o hâlledilme- mesi için ne yapmak mümkünse yapı- yorlardı! Yâni bu millet en kısa za- manda hiç olmazsa ilköğretimden geçmesin de, sağlamak için, artık işlemez bir silâh hâline gelmiş olan malüm taktikler- le hücuma geçmekten geri kalmıyor- lardı. Doğrusunu söylemek ogerekir- se, bu mücadelelerinde yer yer başarı kazandıkları da oluyordu. Ba- kanlık teşkilâtında kafa dengi kim- seler de bulmuşlardı. VII. Eğitim Şürası çalışıyor Havanda osu dövülüyor yıl üç sınıflı öğretmen okullarına 7650 kişi başvurmuş,, bunun ancak 1800 kadarı okullara kabul edilebilmiştir. Altı sınıflı öğretmen okullarına mü- racaat edenlerin sayısı 18 bini geçtiği hâlde, sâdece ve sâdece 1700'e yakın sayıda öğrenci okabul edilebilmiştir. Bu yalnız İlköğretim bakımından görülen acıklı durumdur. Orta Öğ- retimin durumu bundan parlak değil- d Önümüzdeki on yıl içinde yılda ortalama 3300 ortaokul öğretmenine ihtiyaç vardın Oysa bugün 5 eğitim enstitüsünden ortalama 800 kadar Öğ- retmen çıkabilmektedir. özellikle ilköğretmen yetiştirmede izlenecek yol da açık ve seçik değil- dir. Şüraya getirilen teklifte Köy Enstitülerinden vebadan kaçılır gibi kaçılmıştır. Akıl hocalıklannı İstan- Memleketin istediği neydi? Bu önemli değildi. Köy enstitüleri den- di mi, Okurerlerin akıllan başların- dan çıkıyordu. Ama bir de memleket gerçekleri vardı. Bu gerçeklere uy- gun adam yetiştirmek gerekiyordu. Şüranın alacağı kararlar, ların uygulanması ne olacaktı? Bu şimdiden kesin olarak bilinemezdi a- ma, memleket bünyesine ve gerçekle- rine uygun düşmiyecek hiç bir kara- rın ne uygulama imkânı olacaktı, ne de bir yaran e Bu da gün kadar açık bir ge Şüradaki le e ie ve "es- kiler" olmak üzere ikiye ayrılmış du- rumdaydı. Yeniler, devrimci ve genç eğitimcilerdi. Eskiler, alışılmış düze- ni bozmak istemiyenlerle Okurerler tarifesiydi. öğretmen Yetiştirme Ko- 17

Bu sayıdan diğer sayfalar: