12 Şubat 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 9

12 Şubat 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Jet subayı Beşer hadisesiyle | ilgili telgraflarını Karma Komisyon Baş- kanlığına göndermişler ve adeta teh- dit etmişlerdi. Apaydın bu tip telg- rafların Meclis Başkanlığına hava- le edildiğini bildirdi. Sonra izahatını kâfi görmüş ola- cak ki bir AKİS muhabirinin koluna girerek basın odasını terketti. Fakat kolunda bulunan muhabirle de dert- leşmekten kendini alamadı. Apaydın, gazeteci dostuna: — Jet pilotlarıyla ilgili tahkikat talebimiz hakkında izahat vermek isterim" diyerek söze bağladı ve Ha reketinin sebebini izah etti. Karma Komisyon Başkanının ba- şına dert açan jet pilotlarıyla ilgili tahkikat talebinin arkasında Burhan Apaydına göre son derece masum bir niyet yaptmaktaydı. Apaydın is- tiyordu ki Karma Komisyonun kara- rının umumi efkârda tesiri müspet olsun ve hiç kimse komisyon sir altında kaldığını iddia edemesin. Fakat talep ne wi masum O- lursa olsun, gene aydınların büyüğü Jet e yıkımların üzerine çeken bir parat Beşer meselesinden dolayı Apay- dının başına gelen tek dert jet pilot- lan meselesi olmadı. Karma Komi* yonun ilk toplantısında bir alt-ko- misyon kurulmasıyla ilgili karar a- lındığında bunun bir tebliğle yayın- lanması uygun görülmüştü. Tebliğ kaleme alınıp. Basın * Yayın ve Tu- rizm Umum Müdürlüğü Dairesine gönderildi, Tebliğin altın- da komisyon başkanı Apaydının im- mayınca, radyoyu ilgi ile takip eden yeni politikacının nevri döndü, Der- hal telefona sarılıp adının neden o- pumasının kaldırılmış bulunduğu şek- lindeydi. Apaydın talebinde ısrar e dince, dunun Basın . Yayın Umum Müdürü Bekir Tünaya bildirildi. Tü- nay Apaydının talebini reddetmekte tereddüt göstermedi. Karma Komis- yonun diğer tebliği de aynı minval üzre okununca A.P. küplere bindi. Telefona sarılıp Ha- berler Dairesindeki memurları o bir güzel haşladı. Ellerindeki yetki mah- dut olan vazifeliler durumdan gene Basın - Yayın Umum Müdürünü ha- berdar ettiler. Bekir Tünay bu defa, sp basıla basıla söylenildi tarafı, Beşer hadisesiyle ilgili haber- de H. Grup Başkan Vekili İb- rahim Öktemin demeci. Basın - Yayın AKİS, 12 ŞUBAT 1962 Yeter! bıktık artık! Bir söz, Meclis koridorlarında ce- reyan eden bu tartışma vesile siyle gazete sütünlarına aksetmiş bulunuyor. Sözün sahibi bir A.P.| temsilcisi, İhsan Ataöydür. İzmir- deki, artık meşhur olan "Telefon | Memuresi Hâdisesi" dolayrsiyle Le- bit Yurdoğlunun İthamlarına Ulaş- tırma Bakanı Cahit Akyar hedef olunca, onun yanında bulunan Ataöv bl ve "Yeter! Bıktık artık e tehditlerden.. Ne olacakta İhsan Ataöv Bu isyan, aslında sadece bir tek A P. temsilcisinin Uyanı değildir. Pek çok kimse, pek çok A. P. li veya Y.T.P. İlden, daha doğrusu onların siyaset hayatına D. P. den müdevver olanlarından bu çeşit bir söz, tami- mi ve açık bir feryat duymuştur. Nitekim, zaman; zaman karamsar ay- nı sınıf mensubu yazarlar da, kendi gazetelerinde bunu ( söylemişlerdir. Gerçekten, bir Damokles Kılıcının altında yaşamanın hiç bir zevki, en ufak rahatlığı yoktur. Meclisteki A.P. ve Y.T.P. temsilcilerinden dir çoğunun, onların yazar takımının, şu yahut bu sebepten eski alakalı, ama suçsuz görülmüş kimselerin a üstünde böyle bir eli em varlığını İnkar da dürüstlüğe sığm Hadisenin buraya kadar Olan ir, “Ataövün İsyanına hak verme- mek imkansızdır. Onlar da İnsandırlar, onlar da anlar da kar hakka sahiptirler. Bir manevi işkence, asla tasvip görem Ama, Ataövün İsyanında, Nuri Beşerin gene gazetelere geçmiş “Kaya- kili, gerçekten perişan nalda "Vuracaklarsa vursunlar.. diye feryat etmiştir. Ancak bu perişanlık bir sadizmin neticeni midir, sana yaptırtmayacakları, kudretinin asla yetmeyeceği işlere kalkıştın mı kafanda Dameoklesin kılıcını bulmandan daha tabii ne olabir u memlekette bir ihtilâl olmuştur. D. P. den yeni siyaset hayatına müdevver temsilciler kalplerinin ve beyinlerinin içinde bu ihtilâlin sebep- lerini teslim etmedikçe, onların e samimiyetle oanlamadıkça, "Canım, ne kusurumuz vardı, bizim?" dedikçe ve o ihtilâlde devrilmiş zalimlerle uğraşanları vazifesini ei kimseler saymadıkça bu toprak- ları onların her birine, kendileri gibi düşünen bütün sülâlelerine (o zehir etmek her Lebit Vurduğumun, sadece hakkı değil, aynı samanda vazi- fesidir de.. Tasvip edilmeyen, durup dururken tehditler savurmak, ha- karetler yağdırmak, mazinin defterlerini karıştırmaktır. İnsanlıkla, te- lif edilemeyecek olan budur. O defterin kapatılması lazımdır, tarttır. Ama, ihtilâli yapanlara kim kin kusarsa, kim, bir Başola, bir Kübalıya, bir Onara devirde zalimlerin karşısında cephe aldı diye tahammül edememe hakkına kendini sahip sanarsa, kim ihtilâlcileri za- lim, zalimleri mazlum saymaya teşebbüs ederse şimdi asılı duran a kı- lom ipi mutlaka kopacaktır. "Yeter! Bıktık artık!" diye ieryat etmeme- nin tek yolu, hislerin alevi üzerine su serpmek ve gerçeği kabul ötmek, pak basit alaturka kurnazlıklara, küçük intikam heveslerine İltifat et- memekten ibarettir. Bu da, madalyonun öteki yarısıdır. Bay Ataöv !

Bu sayıdan diğer sayfalar: