2 Temmuz 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

2 Temmuz 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CEMİYET Adam kalın kaşlarını çatarak: — B ihtilalden haberim olsaydı, zor olurdu bu ihtilâl bi- raz" dedi. Karşısındaki merakla sordu: Sahi mi? Peki nasıl aldınız İhtilal haberini ?" Kalın kaşlı adam gene kaslarını çattı: "— Nasıl mi? 87 Mayıs sabahı. Geldiler rm iken evimden a lıp götürdüler Kalın kaşlı adamın adı o Yusuf Demirdağdı 27 Mayıs sabahı Ar- kara Zırhlı Birlikler Kumandan bulunuyordu. . Hikaye bu sıralarda A. P. siyasi kulisinde birinci derecede tesir icra ettiği söylenen bir (hikayedir. A. P. li mutedil grupa dahil genç bir milletvekilinin başından a Hikayenin kahramanı A. P. Zon- Sadık ek — İsrail Milli bir zatla karşılaştı. oğlu ismini vermemekte ısrar oet- mektedir - genç milletvekiline oya- naştı ve: — Merhaba İsmet Bey.. Nasıl- sınız, Geçen gün -İsmet bey dediği o sıralarda A. P. Genel İdare Kuru- lu üyesi İsmet Sezgindir- Genel Ku- rulda yaptığınız konuşmaya doğru- su bayıldım. Zevkle dinledim" o de- i. Müftuoğlu evvelâ anlamadı. Son- ra meseleyi kavradı ve bozmadı. Ge- nel İdare Kurulu üyesiyle vedalaşa- rak ayrıldı. Hikâye burada bitmedi. o Birkaç gün sonra aynı Genel İdare Kurulu üyesi, Meclis koridorlarında tüoğluyu bazı A.P. li milletvekilleri arasında gördü. Koluna yapışarak: — İsmet bey bu işler nereye gi- diyor.. Nasıl (o halledilecek bunlar?" dedi. Bu defa şaşıran diğer A. P. liler oldu. Müftuoğlu bozmadı o ve Genel İdare Kurulu arkadaşına cid- diyetle izahat verdi! Verdi ama arkasını döner dön- mez İsmet Sezginle karşılaşınca durumun kötüye gittiğini (osanarak Genel İdare Kurulu üyesi arkadaşı- na korkuyla baktı. ( Müftüoğlunun yanındaki Genel İdare Kurulu üyesi İsmet Sezgini gülerek selamladı ve yoluna devam etti, Bir iki dakika sonra, Müftüoğhı ve Sezgini kahkahayla gülerken gö- renler, neden böyle güldüklerini an- lamadılar. AKİS, 2 TEMMUZ 1962 Dedikodu yazarı bir hanımcağızın -Moliere'in M. Jourdain'inin "ne- sir yaptığı"nı okeşfetmesi gibi, o bi- zimki de İhtilâlden itibaren "fikri yazı" yazdığım yüzünde güller aça- rak keşfedivermiştir! bir fıkrasına koyduğu başlık bütün başkenti pek güldürdü: "Yeni Hükümet bana ne verecek?" Bir zamanlar hamına gazetesin- le dedikodu sütunu yazdırmış olan Malik Yolaç, izah etti: "— Şaşılacak bir şey yok, ca- vın.. Yazdıklarına baksanıza: ah- baplarıyla birlikte kendisini (o ağır- kunduracıların methiyesi, piyesini oynattıran tiyatro idarecilerinin methiyesi, piyesini oynayan artist- lerin methiyesi! Sütun değil, reklâm programı mübarek.. Anlaşılan, Hü- kümeti methedecek ama, yaş tahta- ya basmak istemiyor." Allah, Allah! Bir tahminin bu ka- dar çabuk çıkması da görülmüş şey değildir. Daha geçen hafta, 25 Haziran günü bu sütunlarda şu ya- zıçıktı: Bir adama bugünlerde bir şeyler olmazsa, bir daha olmaz. Bahis ko- nusu olan zat, Safa Kılıçoğlu. Ki- min önünde diz çökse, elin tersiyle reddediliveriyor. - İhtilâlden sonra Ko- mitecilere yanaşmak istedi. "Haydi ordan!. Başka kapıya.." cevabını" aldı Daha sonra askerlere kur yaptı Kimse metelik vermedi. e Geçenlerde. İsmet © Paşanın nezdinde bir daim dansını denedi, "Tek çare, onun iş- teklifler yaptı, başya- zılar döktürdü. Değil, 0003 numaralı arabanın — kapısının o açılması, yazdık- larının bir ufak alâka çektiğini dahi görmedi. Şimdi, Komitecilerden o ve askerlerden sonra, aynı İsmet Paşa- nın da aleyhine (veryansın (ediyor veli nasıl aramasın İdeal Arkadaşım ve EN Uç gün sonra bir şey- lerin olduğu 29 Haziran tarihli Yeni Sabahtan anlaşılmasın mı? O günkü gazetenin dedikodu sü- tunlarında şöyle bir yazı Bunları bana dün, yeni kabine hakkında ne düşündüğünü sorduğum biri söyledi. "Aynen yazabilir, hat- tâ ismini de verebilirsin" dedi, o a- ma ben şimdilik buna lüzum görme- dim. Birinin kanaati olarak okuyun bakalım: "Birinci karma hükümetin C. H. Malik Yolaç Eski tanış P kanadında damat yakınları ekse- i hâli vuzu karga olanların sonunu keş- için kâhin olmaya hiç de oktur. Ciano o kayınpederi o Mus- soliniye ne kadar uğur (o getirdiyse, bizim damat Kof Toker'in de kayın- pederi nâmına 27 Mayıs'tan evvel ve sonra olduğu gibi şimdiden sonra da çevireceği dolaplarla, değil yalnız kayınpederinin, memleketin başına da meşum felaketler getirebilir. Da- matların memleketlerin felâket o â- mili oldukları nâdir haller delil- ir, "Allah bu milleti bütün Türkle- rin menfuru o u damadın şer- rinden o korusun Ama, de dikoducu da, doğrusu patronuna iyi oyun etmiş. Hop otu- rup hop kalkanın Kılıçzadenin ta kendisi olduğunu daha açık imâ e- demezdi.. Bir defa, yazının o başlığı "Dikte". Patron dikte etmiş, onca- ğız yazmış. Daha iyisi, ya söylenen lafın türkçesi? İlkokul öğrencisi öyle gi kçe yazsa, sınıfta döne döne başı dön nım, adamın elifi görse mer- tek sandığını herkes biliyor. Biliyor ama, insanlık, şöyle bir küçük rö- tuş yapmayı da mı gerektirmez? una, "Kör kör, parmağım gö- züne" derler. 21

Bu sayıdan diğer sayfalar: