2 Temmuz 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 34

2 Temmuz 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 34
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Demokrasiyi Yürütmeliyiz Jale CANDAN Son yıllarda geçirdiğimiz politik, ekonomik ve sosyal krizler ve bun- ların doyurduğu hayal kırıklıkları ve umutsuzluk, bizi nihayet, “acaba demokrasi mi, yoksa başka bir rejim mi bizim için daha elve- rişlidir ?" sorusunu sormaya götürmüş bulunuyor. Bu soruyu alabildiği- ne işliyor, bu arada memleket için tehlikeli aşırı ocereyanların kuvvet- lenmesine de yol açmış oluyoruz. Soru, bugün gündelik hayatımıza tesir edecek, bizi evlerimizde hu- zursuz bırakacak kadar önem kazanmıştır. İnsanlar zorlukları dalma kolay yollardan yenme temayül ve arzusunu gösterirler. Bence, işte sorurun ortaya atılmasının psikolojik sebebi budur. Bugün memleketli- miz çok ciddi ekonomik ve sosyal problemler karşısındadır. Böyle kriz- leri atlatmak için milletlerin çok çalışmaları, sabırlı, fedakâr olmaları şarttır. İşte buna katlanmak istemiyenlerdir ki, hal çâresini ancak re- jim değişikliğinde arar ve kendi kendilerini aldatarak oyalanırlar. Bugün memleketimizde bir rejim değişikliği olsa, Türkiyenin mese- leleri bir anda hallolunacak mıdır? Hiç şüphe yok ki meselelerimize ansak yeni meseleler katılacaktır. Gerici yok olmıyacak, sinecek ve ka- palı ortamda daha çok artacak, aşırı solcu gizli silâhları ile toplumda daha çok tahribat yapacaktır. Beceriksiz, liyakatsiz veya kötü niyetli idareci - belki çok daha fazla miktarda-, başımıza geçecek, üstelik ne tenkit edilebilecek, ne de kolay kolay yerinden atılabilecektir. Bugün memleketimizde her türlü tecrübeden alnının akı ile çıkmış bir tecrübeli, köklü siyasi parti mevcuttur ve yeni partilerde de şimdi- den güvenebileceğimiz birçok politikacılar yetişmektedir. Bunların dü- zeltemiyeceklerini düşündüğümüz büyük meseleleri başka bir rejimin idaresi altında, hiç tanımadığımız ve bir daha da başımızdan alanlıya- cağımız tecrübesiz, belki de maceraperest kişilerin düzeltebileceğini ta- savvur etmek bence affedilmez bir hafifliktir. Demokrasi, bütün güçlük- lerine rağmen, tecrübe ile sabittir ki, en iyi idare tarzıdır. Ama de- mokrasiye inanmak ve onu yürütmeye azmetmiş olmak, güçlüklerden kaçmamak ta şarttır. Bütün sorumluluğu tek bir kişinin, bir diktatörün omuzlarına yükleyen milletlerin, meselelerini yendiklerini ancak onların sansürlü gazetelerinde okursunuz. Halkın inancı ve gerçek, tam aksi yoldadır. Meseleleri kapamak, onları yok etmek demek değildir ki!.. Bundan iki yıl önce, Amerikada, bir küçük şehirde, kocaman afiş- ler taşıyan iki kadına rastlamıştım. larından aşağıya b sallandırdıkları muazzam afişlerde gibi sözlerin reklâmını yapıyorlardı. Bunlar, Amerikada 128 bin üyesi bulunan "Kadın Seçmenler Birliğinin" faal üyeleriydiler. Bu birlik hiç durmadan çalışıyor, kitap, broşür basıyor, konferanslar, tar- tışmalar tertipliyor, kanun teklifleri ortaya atıyor, parlâmentoda tar- tışılan kanunları etüd edip halka anlatıyor, destekliyor ve baltalıyor, senatörlere, yazarlara, mebuslara özel mektuplar yazıyor, akla gelmez faaliyette bulunuyordu. Demokrasinin, bütün ilkeleriyle yerleşmiş oldu- ğu bir memlekette bu kadar çabaya neden lüzum gördüklerini bir Ame- rikalı kadına sordum. Bana şöyle cevap verdi: ” — Demokrasi sistemi yalnızca anayasaya girmekle yürürlüğe gir- mez. Onu yürütmek için dalma çalışmak lâzımdır. Çünkü, oda hata- lardan muaf değildir. Bu rejimin diğerlerine en büyük üstünlüğü, hata- ların daima tamir edilmesini sağlamasıdır." Beğenmediğimiz bir koalisyon çabuk bozulur ama, beğenmediğimiz bir şef sistemini bozmak elimizde değildir. Kadının demokrasilerde rolü büyüktür. Öyle zannediyorum ki bugünkü şartlar içinde, türk kadını olarak memleketimize yapabileceğimiz en büyük hizmet, insan şe- ref ve haysiyetine yakışan tek sistemin, demokrasi sisteminin yerleşme- sine yardımcı olmaktır. umumiyesinde bir zamanlar tepki yapmıştı. Birlik konuyu inceledi. Bu- nu ruret olduğu sonucuna vardı, halkı uyardı. Fakat birlik dajma hüküme- tin yanında değildir. Birçok mesele- lerde de onun karşısına geçmiş, yıl- larca ona karşı fikrini, inancım koru» muştur. Güzellik Değişen moda Güzellik modası, en aşağı elbise mo- dası kadar önemlidir. Soluk kadın modası bugün artık tarihe karışmış bulunmaktadır. Soluk modada dudak- lar ya hiç boyanmıyor, ya belirsiz şekilde boyanıyor, yada boyandık- tan sonra pudra ile maskeleniyordu. Dudak boyalarının rengi soluk renk- lerdi. Bugün ise dudak boyalarının parlak, görünen, canlı renklerden se- çilmesi şarttır. Bunu kelimelerle ta- rif ederken söylenebilecek en yerinde tâbir "gerçek kırmızı" tâbiri olacak- tır. Kadınlar ciltlerinin rengine göre ya alev kırmızısını, ya da pem- be - kırmızıyı seçeceklerdir. Teni tek- nik, dudak rujlarında artık mavi kul- lanmamaktadır. Portakal rengi, mor veya soluk pembe ruj modası tama- miyle kalkmıştır. Dudakların yeniden önem kaza- nıp ortaya çıkması, göz makyajını bir hayli hafifletmiştir. . Kömürlük penceresi gözler de soluk dudaklarla beraber, tabii şimdilik, tarihe "gömül- müştür. Bu yıl, gözlerin kenarındaki çizgiler ince çekilecek ve göz kapak- ları jad rengi göz kremi ile belirsiz şekilde renklendirilecektir. Dudakları boyarken onların şekli- ni değiştirmek tehlikelidir, çirkin ka- çabilir. Üstüste bütün gün ruj sür- mek doğru değildir. Ruju temizleyip sürmek lâzımdır. Ruj dudakları de- nizde, rüzgârda muhafaza eder, çat- lamaları önler. Spor yaparken ruf sürmek iyidir. Rujun fazlasını emici kâğıtla çıkarmak, dudak kenarlarını fırça veya kalemle iyice huduttandır- mak şarttır. Tırnakların rengi, dudaklara uy- durulmalıdır. Dudak rujunu sürme- den, dudakları hafifçe opudralamak, ruju sürdükten sonra da bir damla gliserinle canlandırmak lâzımdır. LOSYON MELODİ GENÇTÜRK Ulus İşhanı C/5 Ankara Tel : 11 1529 AKİS — 374 AKİS, 2 TEMMUZ 1962

Bu sayıdan diğer sayfalar: