13 Ağustos 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

13 Ağustos 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

malümdur. Burada görev alacakların, birinci derecede üzerinde durdukları husus ücret meselesidir. Mütehassıs Hekime projede verilen para 4 bin lira brüt maaştır. Hekimin eline bu paradan net olarak 2500 ilâ 2700 lira arasında bir miktar geçecektir. Bü- yük şehirlerde çalışan orta derecede bir mütehassıs hekimin, bu paranın üzerinde kazandığı bilinmektedir. He- le Devlet hizmetlisi olarak görev ka- bul edecek olan mütehassıs hekimle- rin, derece olarak bir hayli ilerlemiş olmaları gerekmekte, böyle bir ele- man ise hali hazırda verilen paranın pekçok üstünde kazanmaktadır. Sağlık Bakanlığı bu hususları dü- şünerek Bölgedeki denemenin muvaf- fakiyetle sonuçlanması için ilk adımı attı. 4 bin liralık birinci derecede he- kime verilmesi kararlaştırılan ücre- ti 6 bin liraya çıkardı ve personel dai- resine başvurdu. Böylelikle Muş mah- rumiyet bölgesinde çalışmayı kabul e- den mütehassıs hekim ayda 4 bin li- ranın üzerinde bir para kazanacaktı ki, ilgililer bu paranın her mütehas- sıs hekim tarafından heryerde kaza- nılamıyacağı konusunda müttefikti- ler. Projede birinci derecedeki hekim- lerin dışında küçük personele ihti- Bunlar omukavele- olarak Sağlık ba- kanlığınca bulunacak ve mahrumiyet bölgelerinde çalışmaları sebebiyle üc- retlerine oldukça önemli meblağ ek- lenecektir. Ancak, bu meblağla oda hekimi tatmin biraz güç olacaktır. Zira Muş Pilot Bölgesinde çalışacak hekimin dışarıda hiçbir işi olmıyacak- tır. Sâdece aldığı maaşla geçinecek- tir. Genç doktorların Muşa gönderil- mesi bu bakımdan biraz müşküldür. Ancak, bakanlık gençlerin işi benim- sediği fikrindedir ve eleman sıkıntı- SI çekmiyeceğini sanmaktadır. Meselenin aslı oktorluğun sosyalize edilmesi, ik- Disaden geri kalmış memleketler- de sağlık dâvasının halli için gerekli görülmektedir. Bunun açık sebeple- rinden biri, hastanın bıçak kemiğe dayanmadan doktora başvuracak ma- li kudrete sahip olmadığıdır. Hal böy- le olunca, hele hastalık bulaşıcı cin- sinden olunca, durum adamakıllı ka- rışmakta kambur üstüne kambur yüklenmektedir. Sosyalize edilen hekimlik, halkın mahallinde tedavi edilme imkânlarını devlet eliyle sağlıyacaktır. Devlet hizmetinde çalışan, hekimlik mesle- ginin emeğini sâdece bu konuda har- camak mecburiyetinde - devlet Z0- ruyla- olan doktorların işlerine iyi sa- rıldıkları, meslek haysiyetlerini ve memleket sevgilerini gözönüne alarak YURTTA OLUP BİTENLER Hastahanelerden birinde sıra bekleyen hastalar Dert çok, hem dert yok çalıştıkları süre meselenin halledil- memesi için sebep kalmıyacaktır. Türkiyede güç olan, hastanın doktora kadar gelememesidir. Yol im- kanlarından, iktisadi zorunluklardan ötürü ortaya çıkan bu güçlük Devlet etiyle bertaraf edilmek suretiyle sağ- lık dâvasının önemlice bir kısmı hal- ledilebilecektir. Azizoğlu ve beraberindekiler Muş Pilot Bölgesinde yaptıkları tetkikler sonucunda, 1963 yılı başlarında başla- nacak tecrübenin muvaffak o olabile- ceği kanısına vardılar. Bakan tetkik- leri sırasında etrafındakilerin büyük sevgisini topladı. Herşeyden evvel din- liyor ve bilmediğini uzmanlara sor- maktan çekinmiyordu. o Azizoğlunun bu hassası kendisini yeni tanıyanları son derece sevindirdi ve yeni Sağlık Bakanı geniş bir sempati çemberi içi- ne giriverdi. Bir doktorun hayatı eN Azizoğlu 1917 yılında Silvan- ğdu. Babası Silvanın ünlü a- galarından, sayılı ozenginlerindendir. Silvan ve civarında büyük ünü olan ailenin, çifliği bir hayli büyük, çif- likte çalıştırmakta olduğu işçi sayı- sı bir hayli yüksektir. Küçük Yusuf ilk ve orta tahsilini Silvanda yaptı. Son derece sakin, iyi ve çalışkan bir çocuktu. Ailesinin törelerine harfiyen riayet eden bir a- şiret çocuğu olarak çocukluğunu bi- tirdi bie tahsilini hali vakti yerinde o- lan her Silvanlı gibi Diyarbakır li- sesinde yaptı. Derslerinde oher za- man muvaffak oluyor bu bakımdan babası tarafından pek seviliyordu. Li- seyi sınıfta kalmadan bitirdi. —o 1936 yılında Yusuf, artık İstanbulda tek başına okuyacak kadar büyümüş, bir delikanlı olmuştu. Küçük Yusufun, aşırı insan sev- gisi, şefkati küçüklüğünden beri ken- disine "Ne olacaksın?" diye o sorul- duğunda "Doktor olacağım" diye ce- vap vermesinin sonuçlarını ortaya çı- kardı ve liseyi bitiren Yusuf, tered- düd etmeden Tıb tahsili yapmak üze- re İstanbula gitti İstanbulda altı yılık tahsil haya- tı, sakin Doğulu çocuk üzerinde de- rin tesirler yaptı. Tıbbiyeyi altı yıl- da bitirdi ve memleketine döndü. Kı- sa bir müddet sonra vatani vazife- sini yaptı ve Silvanda Azizoğulları- nın büyük çiftliğine yerleşti. Azizoğlu 1950 yılına kadar bu il- çede serbest hekimlik yaptı. Azizoğ- lu ailesinin bunca yıllık ünü, bu be yıl içindeki kadar müsbet olmamış- tır. Dr. Azizoğlu, hekim olarak pa- ra kazanmayı bir tarafa o bırakmış, şefkat hislerinin verdiği içgüdüyle o hastadan, bu hastaya koşmağa, fa- kir halkı bir kuruş almadan tedavi ekmeğe başlamıştı. Nitekim bu ünü kendisine Silvan Belediye Başkanlığını sağladı. Hem- şehrilerinin ısrarıyla 1950 yılına ka- dar Belediye Başkanlığı yaptı. Politikacı Azizoğlu 950yılı her ilçedeki sevilen adam 1 gibi Azizoğlunu da (Milletvekili yaptı. 1950 - 54 D. P. Diyarbakır mi'- 19

Bu sayıdan diğer sayfalar: