6 Nisan 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 17

6 Nisan 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

dan giderek kendisini düşürdüler. " niversite içinde son olay Pa- zartesi günü cereyan etti. Gericiler safında çalışan acan a- dında bir öğrenci. Adana Talebe Yurduna giderek, GÜÇ teşkilâtının bütün Adanalı öğrencileri gericilik- le itham ettiğini söylemişti. Bu yan- lış nakledilen söz Adanalı öğrenciler arasında derin bir infial yarattı. A- danalılar Pazartesi günü Hukuk Fa- kültesi Kantinine gelerek, kendile- rinin Atatürkçülüğünden şüphe ede- nin kim olduğunu öğrenmek iste- diklerini bildirdiler. Ancak kısa bir görüşme sonunda böyle bir ithamın mevcut olmadığı meydana çıktı ve gençler kolkola, gülerek dağıldılar. Yeni İstanbul ve bazı gazeteler, bu Hukuk Fakültesi (o Kantininde Milliyetçi Gençlerle -yani gerici grup. TİPli tedhişçiler | kapışmış- lar ve TİP'liler tartaklanmışlardı. Halbuki ortada ne Milliyetçi Genç- lik diye bir grup, ne de TİP'liler vardı. Ortada, gericilerin karşısında dimdik, herzaman uyanık bir Ata- türk gençliği vardı. Nitekim hem A- danalılar ve hem de GÜÇ teşkilâtı a ertesi gün bir açıklama ni İstanbul ve benzeri gazeteleri yalanladılar. Üniversite "Komisyona havale!" “Türkiyenin meşhur "Komisyona ha- vale" formülü -bunun patenti, sa- dece Türkiyeye ait değildir ya. bir süredir bütün tıp çevrelerinin üze- rinde en ziyade heyecanla durduğu bir konunun hal suretini biraz daha geriye itti Ankara Üniversitesi Se- natosu. Hacettepe Tıp Merkezinin bir Tıp Fakültesi olma isteğini kur" duğu bir "Tetkik Komisyonuna sev- ketti, Ama meselenin önemini şura- dan kalantor Senato o gün bu yüzden tam. 20.80'a kadar toplantı halinde kaldı. Tıp Fakültesi dekanı Behiç Onulla iki arkadaşı ve Hacettepeyi yaratmış olan adam. İh- san Doğramacı konuştular, görüşleri- ni anlattılar. Tıp Fakültesinin Pro- fesörler Kurulu, kendisine yaman birtakip hüviyetiyle ortaya çıkacak olan Hacettepenin talebinin reddi hu- susunda daha önce zaten bir karar almıştı. O aksam Behiç Onul, görü- -ünü söye ifade etti: "“— Yurdumuzda ilim ışığından yirmi şehirler dururken Ankara (gibi 500 bin nüfuslu bir şehirde ikin- ci bir tıp fakültesinin kurulması hem mahzurludur, hem lüzumsuzdur, hem de diğer şehirlerin hakkının yenme- sidir." Ama gerçek şudur ki, Ankara Tıp Fakültesinin itirazının altında yatan sebeplerin hepsi bu kadar masum se- bepler değildir. Mesele, 5 Yıllık Plânda Türkiyede plân devresi sonuna kadar tıp fakül- telerinin adedinin üçten sekize çıka- doğdu. Hacettepe, bir fakülte, olma- ütün şartlarını haiz olduğunu i- ie bl talebini yaptı. Bu tale- parken Hacettepenin başındaki İma? Doğramacı umumi efkârı der hal kendi tarafına çekecek bir for- mülü de beraberinde ortaya attı. Bu formüle göre yeni fakültenin hoca- Prof. Behiç Onul Kim haklı ? ları muayenehane sahibi olmayacak- lar ve tedris devrelerinin bir kısmın- da Anadoluda mecburi hizmet göre- ceklerdir. Tıp fakültelerindeki | bil- hassa klinik şeflerinin ve büyük ho- caların büyük kısmının açgözlülük- lerinden ve buraları bir çiftlik haline getirmiş olmalarından bizar olan, A- nadoluya ra an tıp ya lerine hınç bes umumi Hacettepenin ei sempatik teklif üzerine onun tezini kuvvetle tuttu. Zaten Hacettepe, sahiden de, Türki- yede yepyeni bir ruhla, dinamizmle çalışan bir merkez halindedir, orga- nizatör vasıfları en koyu düşmanları tarafından dahi inkâr edilmeyen İh- san Doğramacı buraya en kabiliyetli genç elemanları toplamaya muvaf- YURTTA OLUP. BİTENLER fak olmuştur ve bunlar orada örnek bir ilim havası yaratmaya muv: olmuşlardır. Binalardan tesislere her şeyin yeni olması ve Doğramacının gelir bulmaktaki mahareti değirme- nin suyunu da temin etmektedir. Doğramacı, Hacettepe ile alâkalı o- larak kurduğu ve adeta iç ve dıs yardımın tekelini elinde tutan bir dernek sayesinde, bütün mesailerini hastahaneye teksif eden mensupları- akültesinin verdiği para ya nında astromik sayılacak ücretler ö- deyebilmektedir. Nitekim arzusu ye- rine getirildiği takdirde, bu ayrı sta- tünün nimetlerinden faydalanmakta devam edecektir. Hacettepenin teşebbüsleri, Tıp Fakültesine ayrılması gereken para- lardan bir kısmının yani fakülteye akması tabil olacak, üstelik avantaj- lı şartlarıyla Hacettepe eski fakülte- yi örümcekli halde gösterecektir. Ni- tekim Orta Doğu Teknik Üniversite- sinin fen kısmı, bugün dünya çapın- da Türk ilim otoritelerine sahipken ve batılı bir araştırma, çalışma sis- temi oraya hâkimken Fen Fakülte- sinde eski ve cansız bir ruh esmek- tedir. Bunun üzerine Tıp Fakültesi ha- rekete geçti ve ora hocalarının da muayenehanelerini, kanuna uydurula- cak bir tazminat mukabilinde kapat- maları yolundaki cereyan tekrar su üstüne çıktı. Tıp Fakültesi hocaları o istikamette adım atmışlardır, ama biraz gönülsüzlükleri, biraz da mev- zuat güçlükleri bir neticeye varma- larını mümkün kılmamıştır. Böylece Hacettepenin teşebbüsü, bütün tıp â- leminde bir yeni hareketin sebebini teşkil etmekten geri kalmadı. ii yeni fakültele- rin Ankara ve İstanbulun dışında ku- rulmaları gerektiği yolundaki tezi- nin doğru tarafı da, yanlış tarafı da yok değildir. Hacettepenin talebi ka- bul edilirse, İstanbuldaki Haydarpa- şa Hastahanesi de fakülte olmak i- çin müracaata hazırlanmaktadır. Böylece sekiz fakülte de, isim değiş- tirmiş hastahaneler olacaktır. Ama sayın tıp otoritelerimizin gönül rıza- sıyla taşraya gidip orada çalışmaya yanaşmadıkları da, bir gerçektir, ni- tekim Erzurum üniversitesindeki tıp fakültesi ismi var cismi yok bir aca- iplik halindedir. "Tetkik Komisyonu" tıp öğret- minin bazı hususiyetleri hakkında güzel bir tetkik hazırlarsa, Hacette- penin talebinin neticesi ne olursa ol- sun Doğramacı ve arkadaşları mes- leklerine büyük bir hizmette bulun- muş olacaklardır. AKİS/17

Bu sayıdan diğer sayfalar: