29 Mayıs 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

29 Mayıs 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SOSYAL HAYAT Gençlik Bir mesele daha! Bundan birbuçuk ay kadar önce, Şir yasal Bilgiler - Fakültesi , Talebe Cemiyeti seçim kampanyası. sırasında bir genç, Cemiyete seneliği takdirde, öğrencilere (o 250 kuruşa öğle yemeği ve 160-170 kuruşa, akşam yemeği te- min etmek üzere çalışacağını vadedi- yordu. Gencin adı Abdulkadşr Ateşti. İlericilikle gericiliğin akâdemik tartış- masını yanan birçok öğrenci birden, bu sözlere kulak kabarttı: Ve Ateşin Seçim beyannamesi elden ele dolaş- maya, başladı. Ada; armak bastığı yara, 1964 Türkiyesinde özellikle büyük şehir- lere üniversite tahsili yanaya gelen ye evlerinden uzak bulunan gönçlerin başlıca meselelerinden o biridir. Ço- cuklar (o bir sıcak yemeğe günlerce hasret kalmakta, paralarını gıda de- geri olmıyan kuru sandviçlerle, üzeri- ne bir nebze (o kıyma serpiştirilmiş lahmacun, şişkinlikten başka birşey vermeyen aldattcı gıdalara yatırmak- ta, bunları da bulamayınca simit ve çayla yetinmek zorunda kalmaktadır-- lar. Bir sandviç 60 kuruştur. Bu tip dengesiz bir yemek için öğrencinin cebinden çıkan para ise, bir öğünde u bulmaktadır. Halbu- ki fakülte kantinlerinde kurulacak bir organizasyon sayesinde gençler bu pa- ra ile, iyi bir beslenmeyi sağlıyacak o- lan proteinli ve vitaminli, dengeli bir gıdâi alabilirler. (o Çalışabilmenin ilk şartı da zaten budur: İyi beslenmek! Bir AKİS muhabiri, geride bırak- tığımız hafta içinde, Milli Eğitim Ba- kanlığı Beslenme İşleri Müşaviri ve Ankara Tıp Fakültesi Biokimya kür- süsü uzmanı, ayni zamanda, beslen- me konusunda 34 kitabın yazan Doç. Dr. Osman Koçtürke başvurarak bu konuda düşündüklerini sonlu. Eğitim meselesi Koçtürk de, öğrenci Abdülkadir Ateş gibi, bu mesele ile dolu görünüyor- du. Hemen söze başladı: «— Beslenme, herşeyden önce bir eğitim meselesidir. Birkaç yıldır ilk- okullarda bu eğitimi vermeye çalışı- . o Çünkü asıl mesele, çocuğun çok küçük yaştan sade, fakat dengeli i sistemine (o alışmasıdır. Bunu sağlıyacak olan şey de âile ve ilkokuldur. İlkokul (öğrencisini süte alıştırmak için çok emek sarfettik. Ya- yınlar, seminerler ve konferanslarla, okullarda direkt temaslarla'hem aile- yi, hem çocuğu bu yolda aydınlattık. Bu yıldan itibaren ilkokul program- larına beslenme dersi det eklenmiş .bulunmaktadır. Fakat bugün, ünüveiv site kantinleri ve diğer okullar he- ÜZ rımıza (yeterli bir gıda sağlıyacak teşkilâta sahip değildirler. Öğleyin fakülteden O çıkan bir genci izleyin; kantin ona lüzumlu imkân- ları sağlıyamadıği için, karnını do- yurmak için civardaki bir tostçuya ve- ya ayakta yemek O yiyebileceği çucuz bir büfeye dalacaklar. (Aldığı iki-üç sandviçi, yüzü daima duvara dönük olarak, âdeta, yediğini etrafa göster- mekten çekinerek, acele ile yutacak ve acele oradan uzaklaşacaktır. Buna gıda almak değil ancak karnını tok tutmaya çalışmak diyebiliriz. Bu şe- kilde gıda alan çocuktan derslerde randıman beklemek çok zordur. İyi beslenmeyen genci verem gibi birçok tehlike obu arada çeşitli huzursuz- luklar tehdit eder. Batı ülkelerinde- birçok üniversite gezdim. o Gençlerin gıda meseleleri faktiltelerce ön plâna alınmış, muhtelif şekillerde halledil- Kimisi teşkilâtım o kendisi elif hayır cemiyetlerin- alarak öğrenenlere proteinli, vitamin- li yeterli gıdayı, çok ucuza sağlama yoluna gitmiştir. Meselâ veremle sa- vaş cemiyeti, gençler vereme tutulma- dan ilâç yardımı yerine gıda yardı- ı yapmayı tercih etmektedir. Gene bazı ülkelerde, meselâ Amerikada serbest teşebbüse bir takım imkânlar cilere gıda maddelerini tanıtır, bir şekilde reklâmlarını yapmış olur- lar. Demek ki, yapılacak. ilk iş, fakül- te binasını kurarken, sınıfları düşü- nür gibi sade, fakat bütün öğrencile- ri içine alabilecek obüyüklükte terti- batlı bir büyük kantin yapmak, bu- nun işletmesini öğrencileri sömürecek kimselere değil, bir teşkilâtlanma so- nucu, öğrenciye yardımcı olabilecek kimselere, şarta bağlı olarak vermektir. Fakat bunun yanında hiç küçümsene- miyecek bir faktör daha vardır ki bu da, genci kendisine (o faydalı olacak işi olduğuna onu inandırmaktır." Ne yemeli? Dr. Koçtürk, sözlerine şöyle devam giti; "— Genç, pahalı lokantaya gidemez. Haklıdır. Ama, kuru sandviç ve lah- macun yerine, işkembeciye uğrayabilir, et alamıyorsa, yetine ku- ru fasulyeyi daha sık yemeğe çalışır. Gazoz yerine süt içer, mevsiminde marulu, vitaminli meyvaları çukola- taya tercih eder, bol domates yer, u- cuz olan bütün mevsim meyvelerinden, havuçtan, taze soğandan, tabiatın cö- mertliklerinden o faydalanır. o Meselâ köylümüzün bugün halen başlıca gı- dasını teşkil eden ve şehirlerde âdeta unutulan tarhana, avrupalı beslenme uzmanları tarafından en mükemmel

Bu sayıdan diğer sayfalar: