1 Mayıs 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

1 Mayıs 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAFTANIN İÇİNDEN Gerçekler Karşısında Sermaye Sermayenin ürkek olduğu, çok söylenen bir iddiadır. Bu iddia yerli sermaye için tekrarlanır, yabancı sermaye için tekrarlanır. Maksat, sermayenin bu ürkekliğini gide- recek şartların tesisini telkindir. Servet Beyannamesi mi?. Aman aman, sakın! Sermaye ürkektir.. Ödenen ver- ege açıklanması mı?. Allah korusun! Sermaye ürkek- Kıl ? Hemen bitirin bu meseleyi! Sermaye ürkektir. Petrol Kanununun değiştirilmesi temayülü, a rolün millileştirilmesi lafları, Ereğli Demir ve Çelik sisleri hakkında tenkitler mi? Bırakın bu konuları! ai maye ürkektir Bu kadar ürkek olan sermayenin dünyanın dört bir tarafına nasıl kerem agi oralarda büyük karlar sağladığını, bırakın yı, insanların yenmek tehlike- siyle karşı karsıya bulunduğu bölgeleri hala nasıl çalış- tığını böyle düşününce anlamak imkanı yoktur. Gerçek şudur ki, sermaye ürkek filan değildir. Ser- maye, kendisine en rahat faaliyet göstermesine elverişli ortamın peşindedir. Sermayenin, asırlarca Çini ne halde tuttuğu, çinlilerin bu durumu değiştirmek için her gay- ret göstermelerinde ingiliz ve amerikalısıyla, rusu ve Ja- ponuyla, almanı ve fransızıyla bu sermayenin ne tepki gösterdiği hiç kimsenin meçhulü değildir. Ama Çin buna rağmen değişmiş, yeni bir rejim edinmiş, komünist ol- muştur. Sermaye, eğer gerçekten ürkek olsaydı, böylesine tehlikeli bir diyardan kaçar giderdi, değil mi? Hayır! imdi sermaye, kendisini Çinin yeni şartlarına uydurma- nın gayreti içindedir. Nitekim. Bolşevik İhtilalinden sonra da aynı gayreti Rusyada göstermiştir. Sermaye, para kazanmayı düşünür. Tabii bu kazanç ne kadar kontrolsuz, hesapsız kitapsız, büyük olursa ser- maye o derece memnun kalır Bunun adı vurgundur. An- cak bir sermayenin çalıştığı tek ortam bu değildir. Böyle ortamlar dünyanın her tarafından yavaş yavaş kalktığı için sermaye daha mütevazi şartlarla daha mütevazı ka- zançları gereği gibi değerlendirecek kadar akıllı davran- aktadır. Türkiyede toplum yeni bir havanın içindedir. Bu top- lumun aşırı uçları vardır. Bunlardan bilhassa bir tanesi, aşırı sol, sesini gerçek gücünün çok üstünde bir patırdıy- la yükseltmeye muvaffak olmaktadır. Aşırı solun karşı- sındaki cephe bir rehavet içinde armut devşirdiği ve hat- ta, tam bir gafletle, değiştirilmesine imkan olmayan şart- ları "kendisine mahsus ikna usulleri" kullanarak değiş- tirmeye kalkıştığı için tesirsizdir, kıymetsizdir, itibarsız- dır. Aşırı sol sorum ve görev sahibi dünya kadar insanın yüreğine bu sayede "Ne derler?" endişesini yerleştirmiş- tir. mi denge, en ziyade bu eksiklik yüzünden mektedir. Gerçek şudur ki Türkiyenin yeni şartları iyi bilindiği ve sermaye için "mümkün" ile “im- kansız" tesbit edildiği takdirde sermayenin yerlisinin de, yabancısınn da güven içinde çalışmaması için hiç bir sebep yoktur. Aramızdan ayrılmış olan Atatürkün, hatta aramızda AKİS, I MAYIS 1965 Metin TOKER bulunan İnönünün, kendi fikirlerini a gibi gö- rünen bir nutuk parçasını çıkarabili için arşivleri di- dik didik edenlerin Atatürk tarafından söylenmiş olan şu sözleri şimdiye kadar niçin hiç yayınlamamış olduk- larını sormak lazımdır: “İstiklal ve hakimiyeti maliyemize hürmetkar millet- lerin, emniyetle hükümetimizle temas eylemeleri ve ka- nunlarımız dahilinde anlaşmalar ile faaliyete geçecek- lerini söylemeye hacet görmüyorum. Memleketimizi az bir zamanda mamur etmek için milletimizin yetersiz kaldığı işlerde yabancı sermayesinden, vesaitinden, ihtisasından istifade etmek, hakiki menfaatimiz iktizasındandır." Atatürk bu sözleri 1923 Ocağında İzmitte, halka hi- taben söylemiştir. Cumhuriyetimizin yabancı sermaye nusundaki felsefesi bu olmuştur, bu kalmıştır ve ia kalacaktır- Üçbuçuk medi e iğ ne olursa olsun, bir ksenofobiyi ve sermaye düşmanlığını Türkiyenin ha- vasına hakim kılmak diy GE hiç bir zaman başarı ka- zanmayacaktır. e var ki, sermayenin "hakimiyeti maliyemize hür- metkar olması" başta gelen şartlardan biridir. Türkiye- de Servet Beyannamesi usulünü kaldırmaya kimsenin gü- cü yetecek değildir. Türkiyede "iman ile paranın kimde olduğu** prensibi geçer akçe olmaktan çıkmıştır. Zengin- ler hakkında, paralılar hakkında konuşulacaktır, yazıla- caktır. Hiç bir hükümet bunları susturmak yoluna gitme- yecektir, gidemeyecektir. Boşuna "Alçak komünistler! Tutun şunları!" diye bağırmanın faydası yoktur. Bun- larla isteyen kolaylıkla başa çıkabilir. Mesele en az bu şirretler kadar medeni cesaret sahibi olabilmektir. Bu şartlar altında çalışmaya razı ii sermaye, yerli veya yabancı sermaye, çalışır, s gibi azanç da sağlar oçun, Daran a Hm yetin, Yapı ve Kredi ve- ya İş Bankasının ve daha erce, küçüklü büyüklü, he- saplarını açık tutmaya hazır müessesenin karları mey- dandadır-, çalışmayı göze almayan, buyurur gider. Arzu- ladığı şartları bir başka yerde bulursa, oraya yerleşir. Türkiyenin havası bu olduğu içindir ki, bu olarak kala- cağından dolayıdır ki Türkiyede servetlere el koyma, zenginleri parçalama, mallarını yağma etme, karşılıksız devletleştirme veya millileştirme gibi hareketler olmaya- caktır. Bunlar Cumhuriyetin tarihi ıştır. Bir defa, Cumhuriyet bir tek sahayı devletleştirmemişitir. Ya- pılan sadece millileştirmedir. r in en sıkı- n a -ık zamanlarında, ilgili şirketlere üzerinde anlaşılmış taz- minatları ödenerek yapılmışlardır. Şimdi Türkiyede Petrol Davası tartışılıyor. 1954'ün mi kı muvaffak olursa dı menfaatler için en uygun ye- ni düzeni bulmak imkansız olmayacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: