12 Haziran 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 14

12 Haziran 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER ratmak için çiğnedikleri bir sakız, bir vasıta haline gelmektedir. Balık ve koku Haftanın o başlarında Pazartesi günü Senatoda, Başbakan Yardımcısı Süleyman Demirele, Petrol Kanunu i- le ilgili değişiklikler konusunda ne dü- şündüğü sorulduğunda, Demirel tam kendisinden beklenen cevabı verdi: "— Hükümet bir koalisyon hükü- metidir. Protokolünde ve programında bu konu yoktur. Petrol Kanununda de gişiklik isteyen bir teklif halen Mil- let Meclisindedir Sayın milletvekille- ri ve senatörlerin, Türkiyenin menfa- atlerine uygun kararı alacaklarından eminim..' Cevap ilk bakışta gayet yerinde gö- rünmektedir. Ama meselenin biraz de- rinine inildiğinde, Bulvardaki "em- peryalizm" veya münizm" sayha- larından petrol konusundaki kürsü ve gazete demagojilerine kadar pek çok şeyin, Başbakan yardımcısı Süleyman Demirelin bu cenabından doğduğunu görmek mümkündür Bir hükümet kurulmuştur ve bu meselelerinden bir tekine temas edil- miştir. Gene aynı Hükümet, Bul- varda gençlerin birbirine girdiği, "Kah rolsün komünizm", "Kahrolsun em- peryalizm" naralarının (atıldığı, he- men hemen hergün gazetelerin ilk sayfalarında yer alan, Parlâmento ko- ridorlarında, üniversitelerde, açık otu- rumlarda hararetle tartışılan bir konu ile ilgili olarak Parlâmentoya bir ka- nun teklifi sunulduğunda vaziyet ala- mamakta, fikirsizliğini ispat etmekten öteye gidememektedir. Tabii (böylece, her türlü uç görüş de hislere hakim olabilmektedir. Demirel Senatoda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Turgutun yerine konuştu. O gün iktisadi devlet teşekküllerinin denetlenmesi ile ilgili olarak Karma Komisyon raporu tar- e görüşmeler sonuçlanmış, son Z Hükümet adına Başbakan Yardım cısına verilmişti. Demirel her kürsüye çıkışında yaptığı gibi, o gün de akıl- ılık ederek, iyi bilmediği veya tehli- keli bulduğu konulara değinmedi. Kısa bir konuşma yaptı. (Böylece vartayı zayiat vermeden atlatacaktı ki Baş- kan Muhittin Kılıç. Demirelin terle- me fermanını okudu: "— Şimdi sorulara geçiyoruz. İste- yen yerinden soracak ve Sayın Başba- kan Yardımcısı da bunları cevaplandı- racaktır Demirel kürsüde birbuçuk saatten çok dikildi ve sık sık bardağa uzan- 2 mak, alnından boşalan terleri silmek zorunda kaldı. Başbakan Yardımcısına devletleştirilmesi, li ile ilgili sorulardan Petrol Kanununa, ya- bancı şirket yatırımlarının miktarla- rından sondaj kuyularının derinlikle- rine ve kâr transferlerine kadar her çeşit soru Soruldu. Demirel, bu soruları hissi cümle- lerle cevaplandırıyor ve (o özellikle ra- kamları ezbere söylemesi dikkati çeki- yordu. Zaten bocaladığı sorular rakam larla değil, Hükümetin petrol politi- kası ile ilgili sorulardı. Nihayet bu tip sorulardan birinde dayanamıyarak, bu konularda fazla konuşmasının doğru olmadığını, mazur görülmesini istedi. Ama senatörler bir türlü tatmin olun- petrolün Süleyman Demirel Zikri ve fikri bir muyorlar, özellikle, görüşmeler boyun- ca CHP'nin ağır topları olarak gürle- yen Fikret Gündoğan ve Sırrı oAtala- yın oturdukları sıradan kürsüye yağ- mur gibi soru yağıyordu. O gün Ata- lay da Gündoğan da hayli keyifliydi- ler. Üç gün süren son derece çetin bir mücadeleden galip çıkmışlar, AP'li Karma Komisyon Başkanı Baki Gü- zeyin el çabukluğu ile komisyon rapo- runa aktarı verdiği, son derece tehli- keli bir ara raporu, ana rapordan kal- dırtmışlardı. Milyarlar konuşunca Bu rapor, son bir haftadır artık iyi- ce ün kazanan 10. madde raporu- dur. Bu madde, Yüksek Denetleme Kuruluna, iktisadi devlet teşekkülle- riyle ilgili olarak her yıl kaleme aldı- ğı kesin hesap ve bilanço raporlarının yanı sıra, fevkalâde hallârde, sadece uyarma niteliğinde olmak üzere, Hükü- mete ara rapor verme hakkını da ta- nımıştır. Kurul da bu yetkiye daya- narak 1964 yılında TPAO'nun bazı u- sülsüzlüklerde (o bulunduğunu, bir ara raporla Hükümete sunmuştur. o Aynı rapor, Karma Komisyonun iktisadi devlet teşekkülleriyle ilgili olarak ha- zırlamış olduğu iki ciltlik ana rapo- run içinde de yer almaktadır. İşte son günlerde Senatoyu birbiri ne katan olay budur. Raporda TPAO' nun usulsüz olarak sermaye tezyidine gittiği (o belirtilmekte ve O aktiflerine yeraltı rezervlerinin de alınması ge- rektiğine işaret olunmaktadır. CHP'li senatörler, Karma Komis- yon Başkanı Baki Güzeyden ilk ola- rak şunu sormuşlardır: — Karma Komisyon, prensip ola- rak, 1959-1963 yuları arasındaki ra- porları -1963 dahil- (o incelemeyi ka- rarlaştırdığı hakte, neden sadece bir tek konuda, TPAO ile ilgili olarak 1964 tarihli bir rapora, ana raporda yer ver mistir?" Güzeyin bu soruya cevabı, binbir dereden su getirir nitelikte, yuvarlak sözlerden ibaret, kalmıştır. Bunun üze- rine kendisine, gerçekten olayda bir kasıt olup olmadığını günışığına çıka- racak sorular sorulmuştur. Meselâ, ra- porun resmi olarak mı Komisyona in- tikal ettirildiği öğrenilmek (o istenmiş Güzey son derece rahat bir şekilde: "— Hayır, şifahen istedik" cevabı- nı vermiştir. Bir başka soru ise, rapo- run Komisyon çalışmalarını bitirdik- ten sonra mı, yoksa çalışmalar de- vam ederken mi istendiği yolunda ol- uş, Güzey, bunu da "bittikten sonra" diyerek cevaplandırmıştır. Bütün bü sorular ve cevaplardan sonra ortada bir kastın bulunup bu- lunmadığı -eğer bir kasıt kriteri mev- cutsa- açıktır. Esasen raporun bir bö- lümü de birçok şeyleri açıkça ortaya koymaktadır. o Raporda, TPAO'nun aktiflerine yeraltı rezervlerini de da- hil etmesinin istenmiş olması zihinler de bir çok istifhamlar yaratmıştır. Zi- ra Petrol Kanununa göre, yabancı şirketler de TPAO ile aynı haklara sahiptirler ve ilerde bir millileştirme veya devletleştirme işlemi o sözkonusu olduğunda bu şirketler, aktiflerinde bu- lunacak petrol rezervlerini, yani Tür- yenin malını Türkiyeye, hem de mil- yarlarca lira ödeyerek satmış olacak- lardır. Bu son derece tehlikeli husu- sun ana rapor kabul edilirken, dola- yısıyle de olsa, onaylanması, ilerde yabancı şirketlere bir hak iddiası için tutamak olabilir açısından hareket e- den CHP'li senatörler, üç gün boyunca AKİS, 12 HAZİRAN 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: