12 Haziran 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

12 Haziran 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gökçer - Kaçmaz çifti bir kokteylde Strateji hazırlanıyor nat değeri bakımından olmasa bile-, kendisine tanınan imkânlar ve güzel- lik bakımından, en önde gelen aktri- sidir. Türkiyeye bir yabancı (o rejisör geldiği ve sanat olayı teşkil edecek bir oyun sahneye konulduğu zaman -çoğunlukla Cüneyt Gökçerin karşı- sında- başrol Ayten Kaçmazındır ve ihtiraslı genç kadın, bugünkü duru- munu sadece, bir başlangıç saymakta- ır! Madalyonun diğer yüzü bu imtiyazlı durumu kıs- kançlıklara, o kırgınlıklara, o skan- dallere yol açmaktadır. Ancak, Devlet Tiyatrosundaki karışıklıkların ve ak- saklıkların tek ve ana sebebinin "Kaç maz" olmadığı da muhakkaktır. Ger- çekte Devlet Tiyatrosunun içinde bu- lunduğu problemlerin boyutları Kaç- mazı çok aşmaktadır. Bu problemler, Devlet Tiyatrosunun imkânlan, kadro- sunun büyüklüğü ve etkinliği bakımın dan Türk Tiyatrosunun o problemleri halini almaktadır. Devlet Tiyatrosu, geçen yıl 8 sahnede 1695 temsil ver- miş, yarım milyon seyirciyi salonla- rna çekmiştir. Bu büyük bir sorum- luluktur. Türk halkının verdiği vergi- AKİS, 12 HAZİRAN 1965 lerden -her yıl 20 milyon lIlranıh üze- rinde- ayrılan bir para Devlet Tiyat- rosuna tahsis edilmektedir. Memleke- timizde, Darülbedayiden bu yana ge- çen 50 yılda, tiyatro alanında büyük mesafeler alınmış,önemli bir tiyatro potansiyeli yaratılmıştır. Türk Tiyat- rosunun bu gelişmede (gösterdiği öÖ- nemli bir özellik, tiyatronun ilerleme- siyle seyircinin o ilerlemesinde o -kısa bir devre hariç-, bir paralel kurula- mamasıdır. Başlangıçta tiyatro sürat- te gelişirken, o salonlar boş kalmıştır. Son yıllarda ise salonlar tıka basa dolmakta, halk bilet bulabilmek için kuyruklara girmekte, oObuna karşılık duraklama devresine giren Türk Tiyat rosu, seyircinin daha da artacak plan ilgisine ayak uyduracak gelişmeyi gös- terememektedir, Son defa memleketi- mize gelen büyük otorite Haris Sch- weikart bu noktaya dikkati çekerek, şöyle demiştir: — Tiyatronuzun beni şaşırtan, hayran eden tarafı, seyircisi! Son 50 yılda meydana gelmiş, naif, ama her oyuna, her denemeye, her fikre teces- süsle ilgi duyan yepyeni bir seyirci topluluğunuz var. Seyirciniz, Shakes- TİYATRO peare"den Dürrenmatt'a, Albee'ye ka- dar çok çeşitli bir repertuvar içinde, her eseri aynı zevkle seyrediyor. Türk Tiyatrosu için büyük şanstır bu." Schweikart, tiyatromuzun gelişme- si ile ilgili fikrini ise şu şekilde açıkla- mışlar: "— Bizim sanatımız, Avrupada bi- raz rutin hâlini almıştır. Onu taklit etmeğe kalkmamalıdır. Şüphesiz, m dinize ait bir üslüba varmak, bu üs- lâbu geliştirmek ancak milli bir dial ro edebiyatı ile mümkündür. Biz ne yapıyoruz? Tiyatromuz bu imkânlara, bu potan- siyele ve bu seyirciye sahipken ve hızlı gelişen seyircinin oardında kal- mak tehlikesi mevcutken, Devlet Ti- yatrosunun Cüneyt Gökçerin yöneti- minde yaptığı, Tiyatro yetkililerinin üzerinde birleştikleri ifade İle "statü- koyu korumak ve bugünü kurtarmak" tan ileri ogeçmemektedir.. Oyunların seçiminde, Türk Tiyatrosunu bir milli üslüba götürecek şuurlu bir mekaniz- ma kurulmuş değildir. Batı aleminde çoktan modası geçmiş olan edebi he- yet sistemli hâlâ yürütülmeye çalışıl- maktadır. Bu sistem, bir heyetin, sa- dece kendisine gönderilen eserleri in- celemesi esasına dayanmaktadır. Oy- sa, bir gelişimin sağlanması için, ileri ülkelerde çoktanberi dramaturji sis- temi uygulanmaktadır. Bu sisteme gö- re, Tiyatroyu çok iyi bilen, bütün ti- yatro akımlarını izleyebilecek nitelik- te bir yetkili adam tayin edilmekte ve emrine bir de büro verilmektedir. Dramaturg denilen bu yetkili araştı- rılır, takip eder ve milli tiyatronun ihtiyaçlarını ve gelişme yönünü tayin ederek oyun seçer. Ama idari işlere karışmaz.. İleri o ülkelerde, bunun ya- ---da deneme sahneleri de faaliyet göstermektedir. Bizde ise, gönderilen eserlere iki yılda cevap veremiyen bir edebi heyet, yetkiden ve imkândan mahrum, kör topal yürütülmeğe çalı- şılmaktadır. Edebi heyet üyesi Özde- mir Nutku, gecen yıl yapılan Müzik ve Sahne Danışma Kurulu toplantı- sında: " — Ben edebi heyet üyesi olarak, edebi heyetin köhnemiş ve yetersiz bir kurum olduğuna inanıyorum!" diye- rek, durumun komikliğini ortaya koy- muştur. Bunun dışında, Tiyatronun idare- si de büyük ölçüde aksamaktadır. Ge- nel Müdür Cüneyt Gökçer, aktörlerle rekabet etmekten, küçük işlerle uğ- 31

Bu sayıdan diğer sayfalar: