24 Temmuz 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 21

24 Temmuz 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İestirmişti. Atatürk, fikir kuvvetlinin her türlü cebir ve madde kuvvetinden daha etkili olduğuna ve gençleri, mil- leti kapsayacak bir milli kültür teşkilâ- i Bugün memleketteki en büyük buhran, ger- çek atatürkçülüğün bilinmemesinden doğmaktadır. Şu halde halkevlerinin bugün baş- lıca görevi, halka gerçek atatürkçülü- gü öğretmek; gençleri, aşırı akımlar- dan kurtaran atatürkçü görüşler etra- fında yeni baştan toplamaktır. Yeni- den kurulan ve yekunu 200'ü bulan halkevleri ve halkodaları ile teşkilât bu önemli görevini başaracaktır." Olay, bitirdiğimiz hafta içinde An- karada, Atatürk Bulvarı üzerindeki Halkevleri Gehel Merkezinde geçti. Ge- nel Sekreter Şevket Evliyagil bir yan- dan AKİS muhabiriyle konuşuyor, bir yandan da yandaki odalardan gelen sesleri dinliyordu. Anakarada herkesin tatile girmiş olmasına rağmen Genel Merkez gine umutlu, hareketli genç- lerle dolu idi. Güzel çalışmalar, güzel gösteriler yapacaklarına inanıyorlardı. Bu sırada AKİS muhabiri bir mu- ziplik yaptı ve: — Galiba, yeriniz biraz dar?" de- yiverdi. Genel Sekreter yerinden fırladı: "— Biraz dar da ne kelime! Görü- yorsunuz, açıktayız. Birçok yerlerde halkodaları şunun bunun yardımına sığınarak, iğreti ve ödünç evlerde, o- dalarda kurulmuştur. Eski halkevleri- nin bize iade edilmesi fırsatı kaçırıl- mamış olsaydı, bugün bu teşekkül Tür- kiyenin en güçlü bir teşekkülü olarak, en büyük bir ihtiyaca cevap verecekti. Ne yazık ki bu fırsat kaçırılmıştır. 15 Kasım 1964'te Türkiye Büyük Millet Meclisine başvurduk ve 5830 sayılı ka- nun ile elimizden alınan halkevleri bi- nalarının, kitaplarımızın, müzik ve spor âletlerinin iadesini istedik. Bekli- yoruz" dedi. Vurulan darbe ve seması yy in bundan otuzüç yıl önce, 19 Şubat 1932'de Atatürk tarafından açılmış ve aynı günde 14 halkevi bir- den faaliyete geçmiştir. (o 1950 yılında memleketteki halkevlerinin sayısı 478 ve halkodalarınınki ise 4 bin 322 idi. Böylece, 5 bin kuruluş, halkı en etkili bir şekilde, atatürkçü fikirler etrafında toplıyarak, halk eğitimine tabi tutu- yordu. Fakat bu faydalı kurum, CHP- nin propagandasını yaptığı gerekçesiy- le ve CHP'ni kösteklemek amacı ile DP tarafından çok çirkin şekilde kapatıldı ve dokuz yıl süreyle kapalı kaldı. Niha- yet, 27 Mayıs devriminden sonra kuru- lan Türk Kültür Derneklerinin, 21-22 Nisan 1963 günkü olağanüstü kurulta- yında Halkevleri olarak isim değiştir- 24 Temmuz 1965 Pahalılık K adın Haklarını Koruma Demeği, İstanbulda sebze ve meyva boykotu- na girişmek üzere hazırlığa başlamış bulunmaktadır. Bu vesileyle Der- nek Başkanı Mediha Gezgin, İstanbul kadınlarını 1 Ağustostan itibaren pazarlardan alışveriş yapmağa çağırmıştır. Gezgine göre kadınlar, fiyat- lar normal hale ininceye kadar manavlara uğramamalıdırlar. Bu tip mücadeleler, badın teşekküllerinin başlıca (o görevlerindendir. Kadın Haklarını Koruma Derneğini bu teşebbüsü için kutlamak lâzımdır. Eğer İstanbullu kadınlar birkaç gün sebze yemezlerse sonuç daha etkili olur ve hiç sebze yiyemiyenlere veya bu yaz hiç sebze yiyemiyeceklere yar- dımcı olurlar. Çünkü, şunu kabul etmek lâzımdır ki, İzmirde başarıyla so- nuçlanan sebze ve meyva boykotuna katılanların bir kısmı, keselerinin zo- ru ile katılanlardır. Varlıklılara göre ayarlanan sebze ve meyva fiyatları, halkın çoğunluğunu bir mevsim boyunca vitaminsiz kalmağa mahküm et- mektedir. Zengine güvenen sömürücü, sebze ve meyvayi, kurtaracak fiyata satmaktansa, dökmeyi kendi menfaatine daha uygun bulmaktadır. Aslında sebze ve meyva, gerçekten de boykota dayanabilecek bir şey değildir. Ni- tekim, Türk-İş III. Bölge Temsilcisi Burhanettin Asutay, sebze ve meyva boykotunun beşinci gününde İzmirde, tüketimin yüzde 40 düştüğünü, buna paralel olarak da, fiyatların yüzde 30 indiğini açıklamıştır. Ne var ki pahalılaşan yalnız sebze ve meyva değildir. Birkaç ay içinde, bütün gıda maddelerinde belirli bir fiyat artışı olmuş, ev kadını gine kara kara düşünmeğe başlamıştır. Türklerin geleneksel yemeği fasulye ve pilâv, bugün artık, çoğu evler için bir lüks olmuştur. Çünkü pirincin yanma yak- laşmak değme babayiğidin harcı değildir. Birdenbire beliren ve halkı sıkacak şekilde kendisini hissettiren bu pa- halılığın gerçek ve psikolojik sebepleri nelerdir, biraz bunun üzerinde durmak gerekir. Ekmeğe zam yapılırken, bunun enflâsyonist bir gidişe yol açacağı söylenmişti. Bazı emmarelere bakılacak olursa, enflâsyon teh- likesi bugün herzamankinden fazladır. Maliye Bakanı sayın Gürsan, "asıl mesele, enflâsyona karşı tedbir almaktır" diyor. Bu muhakkaktır, ama asıl mesele, zayıf hükümetlerin, seçimler arefesinde, oy toplamaya çalışırken, bu- tedbirleri alıp alamıyacaklarıdır. Psikolojik sebeplere gelince bunların daha az önemli olmadığı bir gerçektir. Bazı esnaf ve tüccar grupu için DP devri hayatlarının "altın devri" olmuş, cepleri hergün biraz daha büyüyen para tomarcıkları ile dolmuştur. Gerçi bu durmadan artan paranın satın alma gücü azaldıkça, işte bir aksaklık olduğunu anlayanlar gittikçe ço- galmıştır ama, paranın yüzü tatlıdır, daha birçokları enflâsyon macerası nın vehametini tam anlamıyla idrak etmiş değillerdir. İşte eski devre bu yönden hasret duyanlardır ki, iktidar değişir değişmez, ceplerini, her ne pahasına olursa olsun para ile doldurmağa heves etmişlerdir. Kadın dernekleri politik çalışmalar yapamazlar ama, bugün manav- ları etkilemeye çalıştıkları gibi, rın da hayat pahalılığını getirenlere karşı mücadele açmalı, oylarının gücünü hissettirerek, hükümetleri enf- lâsyonist gidişlerden geri çekmelidirler. Çünkü ev kadını, enflasyo- nun tehlikesini en iyi bilen kimsedir. Ev kadım, enflâsyondan, ço- cuklarının ve evinin emniyet hissini zedelediği için, salgın hastalıktan ve savaştan ürker gibi ürker. O, fazla paranın daima fazla şey getirmediğini ve çarşı filesinin daha fazla dolmadığını tecrübe ile öğrenmiştir. Jale CANDAN mesiyle yeniden hayat buldu. Halkev- lerine, bu ikinci açılıştan sonra çokla- rı şüphe ve tereddütle baktılar. Birçok- ları halkevlerinin politikaya girmesin- den endişe ediyor,birçokları da dokuz yıl kapalı kalan bir kurumun bugünkü şartlar altında canlanamıyacağına inanıyordu. Fakat politik cambazlık- lardan bıkan birçok eski o halkevliler, politikada bulunmakla beraber, halkev terinde atatürkçülüğün temiz havasını teneffüs etmek istiyenler, o taşıdıkları değişik siyasi rozete rağmen orada bir- leştiler ve halkevleri kısa zamanda ye- niden bir varlık olmağa başladı. Bugün gösteri çalışmaları, en fazla ele alman çalışmalardır. 85 halkevinde tiyatro faaliyeti başlamış, iki yılda 110 ayrı piyes sahneye konulmuştur. Halk- evleri'ayrıca, kitaplık ve yayın çalış- maları, sağlık ve sosyal yardım çalış- maları, kurs çalışmaları, köycülük, folklor ve oyun çalışmaları, spor çalış- maları yapmakta, sergiler açmakta, ö- düllü yarışmalar düzenlemektedir. Kurs çalışmaları okuma-yazma-söz söyleme, müzik âleti kullanma, halıcılık, ma- rangozluk, muhasebe, yabancı dil gibi çeşitli faaliyetleri ele almaktadır. İfa yılda 600 kurs açılmıştır. 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: