19 Kasım 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 17

19 Kasım 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

O R T Urdün Çölde bir tecrübe (Kapaktaki Kral) Ammanın yedi tepesinden vel i zerine kurulmuş olan Bas sarayının, kapısı iki kazak tarafın. dan beklenen bir küçük odasına gi- renler karşılarında ortadan kısa, sağlam yapılı, saçları hemen ta dip- ten kesilmiş, üzerinde ekseriya ba- tı tertibi sivil elbise bulunan, siyah bıyıklı bir genç adamla karşılaşır- lar. Bu, sadece o sarayın sakini de- gil, aynı zamanda ülkenin de mü- nakaşasız hâkimi olan Kral Hüse- yindir. Bugün bütün dünyada, ver- miş olduğu yaman imtihanlara rağ- n genç krala hâlâ bir çocuk gö- Zi bakanlar, onu annesinin ve- ya şunun yahut bunun idaresinde bir kukla hükümdar sananlar mev- cuttur. o Şatafatlı bir üniformayla kralı iri yapılı Kraliçe Elizabeth ve uzun Prens Philip'in yanında gören- ler, Başkan Johnson'un adeta gök- ten uzanmış elini sıkarken seyre- denler, uçurtmalı bir deniz kayağı- nın üstündeki, son model bir yarış otomobilinin içindeki resimlerine bakanlar için, eğer bunlar son on yılın hadiselerinden fazla haberdar değillerse, Hüseyini Irakın talihsiz Faysalı tipinde bir hükümdar san- mak şaşırtıcı sayılmamalıdır. e An- cak Basman sarayında, duvarı Kral Abdullahın resmiyle süslü, gösteri- şe kaçmayan zarif bir şark üslu- buyla döşenmiş çalışma odasında bu genç adamla konuşanların, pe- in düşünceleri ne olursa olsun, karşılarında bir "müstesna adam"- ın bulunduğunu hissetmemeleri im- kânsızdır. Uzun bir fasıladan son- ra Haşimi ailesi, Emir Hüseyin ve- ya Kral Abdullahın çapında, aile- nin vasıflarını şahsında (toplamış yeni bir gerçek hükümdar çıkarmış- tır. Kral Hüseyin bugün 31 yaşında- dır. Fakat şakakları, batta saçının üst tarafları çoktan kırçıllaşmıştır. Tarihe gömüldüklerinde hayati ö- nemlerini, bilhassa onu yaşamamış olanlar için çabuk kaybeden hadi- seler, kahramanlarının firiklerinde izlerini bırakıyorlar. Bu ağarmış saçlara eklenen kalın, davudi bir ses ve bilhassa Orta Doğu konusu görüşülürken a mel Mai asman sarayının, hâkim Sİ- yah odasındaki Emr ae m 19 Kasım 1966 A ilgi çekici yapmaktadır. Kral Hüse- yin için şu anda Orta Doğuda, arap- lar arasında cereyan eden hadise iki zıt ideolojinin savaşıdır. Ürdü- nün genç hükümdarı için, en ziya- de Başkan Nasır tarafından temsil edilen ihtilâlci sosyalizm araplar ü- zerindeki büyüsünü artık hemen ta- mamile kaybetmiştir ve mısırlı li- derin son sinirlilikleri, çırpınışları bundan gelmektedir. İhtilâlci SOS- yalizmin itibarım yitirmesi, (Kral Hüseyinin "tekâmül yolundan kal- kınma" adını verdiği (o ideolojinin devrini açmaktadır. Kendisi bu ide- olojinin sembollerinden biri oldu- DO ĞU madan daha hafif değildir. "Gere- kirse bütün arapların İsraile karşı birleşecekleri ve kendi iç ihtilâfla- rını unutacakları" iddiası ise, daha ziyade böyle bir ihtimalin yakın ge- lecekte hiç varit olmaması sayesin- de söylenebilmektedir. Sesi kısılan Nasır Kral Hüseyinin, arap âleminde Na- sırın bütün itibarını yitirdiği teş- hisi Orta Doğunun her hangi bir ülkesinin her hangi bir şehrinin her hangi bir sokağında dolaşmakla doğ- rulanmaktadır. Bundan sadece bir kaç yıl önce her arabın kulağında bir transistörlü radyo ogörmemek Metin Toker Basman Sarayında Kral Hüseyinle Öğrenmek için görmek lâzım gundan, Kral Hüseyin omuzlarına konan yükün ağırlığım müdrik gö- rünmektedir. Genç hükümdarın na- zarında Nasır, şimdiye kadar he- men hiç bir arap büyüğünün malik bulunmadığı bir sansa sahip olmuş- tur. Arap Birliğinin onun eseri ol- duğunu da Hüseyin inkâr etmemek- tedir. Fakat Nasır eliyle kurduğu bu birliği eliyle yıkmış olan adam- dır ve bugün Arap Birliğinden bah- setmek bir zümrüt-ü anka kuşunu anmaktan farksızdır. Dış görünüş ne olursa olsun arap liderler arasın- daki anlaşmazlık, bunlarla İsrai'li liderler arasındaki gösterişli çatış- ve bu radyoda Nasırın sesini duy- mamak imkânsızdı. Ünlünün veya Suriyenin, Lübnanın veya Irakın bü- tün çarşılarındaki dükkânları süs- leyen resim Mısır liderinin resmiy- di. Nasır o tarihlerde, çok zor bir "üçlü zaferi kazanmıştı: Arap âle- minde kendisini aydınlar, subaylar ve halk kütleleri tutuyordu. Bu üç grup için de Nasır, araplığı ingiliz emperyalizminin sultasından kurta- ran, ona eski parlaklığını vermeye namzet, arapları batılılarla diyalog- da eş seviyeye getiren adamdı ve bölgenin, hatta bütün bir dünya parçasının yeni mesihi olacaktı. Bu- 25

Bu sayıdan diğer sayfalar: