19 Kasım 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 21

19 Kasım 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Türkiye, İsrail ve Araplar Arap âlemi, belki de dünyada de- magojinin en ziyade rahatlıkla kol gezdiği bölgedir. Türklere kar- şı düşmanlık, daima, bu demago- jinin başlıca unsurunu teşkil et- miştir. Arapları türklere karşı kış- kırtan ingilizler ve fransızlar, türk- ler çıkarıldıktan sonra onların ye- rini alınca, bunu araplara unut- turmak için hep, eski düşmanlığı canlı tutmuşlardır. Nasıra gelince, o da Orta Doğunun liderliğinde türkleri kendisine rakip görmüş ve mandacıların plâğını çalmakta devam etmiştir. Şimdi, Orta Doğunun çok mem- leketinden bu düşmanlık kalkmış- tır. Ama, bunu kışkırtmak iste- yenler bizim İsraille münasebetle- rimizi dile dolayarak bu konuyu araplarla olan dostluğumuzun bir şartıymış gibi göstermektedirler ve arap siyasetçileri karşılıklı ko- nuşmalarda serzeniş yapmaktan kendilerini alamamaktadırlar. 1 — Türkiye, Filistinin taksimi- nin, Birleşmiş Milletlerde aleyhin- de oy kullanmış ender memleket- lerden biridir. — Türkiye, arapların bütün şikâyetlerinde onları tutmuştur. 3 — Her şeye rağmen İsrail bir Tehlikeler devam ediyor Fakat Ürdünde rahat hayat ancak bir yıl devam ediyor. 1957'de bir solcu, Nabulsi Başbakandır. Giupp Paşanın yerine ise bir muhteris Na- sıra general, Abu Nuvar Başkomu- tan ve Genel Kurmay Başkanıdır. Sovyetlerin Suriyede ve Mısırda teş- kilâtları vardır. Bunlar, Ürdünde de bir solcu darbe hazırlıyorlar. Hem de, kiminle? Memleketin Baş- bakanı ve Başkomutanıyla. Bir sadık subay, durumu Krala haber veriyor. Kral derhal tedbiri- ni alıyor. Fakat karşı taraf da boş duracak değildir, Hükümet Araman- da, Krala karşı halk nümayişleri tertipliyor. General Abu Nuvar ise Başkenti, emrindeki kuvvetlerle sa- rıyor. Kral, adeta mahpustur. O ka- dar ki, ailesi adına dayısı genç hü- kümdara geliyor, her şeyin bittiği- ni söylüyor, memleketi terketmek i- çin bavulların yapılması gerekip ge- rekmediğini soruyor. Hüseyin."Ha- yır!" diyor. Sonuna kadar çarpışa- caktır. Başbakanı azlediyor. Başko- 19 Kasım 1966 devlet olarak kurulunca, Birleş- miş Milletlere alınınca Türkiye el- bette ki onu tanımış, onunla nor- mal münasebet kurmuştur. "Sür- kiye bir müstakil devlettir ve dış siyaseti ipotek altında değildir. Üstelik, bu münasebetin öyle çok gösterişli olmamasına da Türkiye aima dikkat etmiştir. Zira İsra- ilin bunu, propagandasında istis- mar hevesine kapıldığını Türkiye farketmemiş değildir. Ece, ne ister arap siyasetçileri! Hem asıl, İsrailin nasıl kurul- duğunu da unutmak imkânı var mıdır? Birinci Dünya Harbinin kritik yılları. Hicaz Emiri Şerif Hüseyin Mısırdaki ingiliz temsilcisi MeMa- hon ile temasa geçiyor ve meşhur "Hüseyin - McMahon Mektuplaş- ması" cereyan ediyor. Bu vesika- ya nazaran İngiltere, arapların türklere karşı isyan etmeleri, on- ları sırtlarından hançerlemeleri ve Müttefiklerin yanında yer almala- rı karşılığı Orta Doğuda müstakil bir büyük arap devletinin kurul- masını vaad ediyor nradan öğreniliyor ki, McMa- hon İngiltere Hükümeti adına Şe- rif Hüseyine bu resmi teminatı ve- rirken gene İngiltere Hükümeti a- mutanı Saraya çağırıyor. Ona Yü- rü, Zerka kışlasına gideceğiz!" emri- ni veriyor. Ürdün bir defa daha ih- tilâl içindedir. Fakat Orduyu teşkil eden bedevi subaylar ve askerler, ba- zı birliklerin Tamamı Krala sadıktır- lar ve General Abu Nuvarı dinle- memektedirler. Zerkada, Ammana hakim olacak birlikler vardır. Abu Nuvar her şeyin meydana çıktığını görerek korkuyor. Kral Hüseyin, o- tomobiline atladığı gibi Zerkaya gi- diyor. Askerinin karşısına çıkıyor. Ordu, bu cesur ve genç hükümdarı bağrına basıyor. Kral gece yarısına kadar orada, askerlerinin arasında kalıyor. Bu sırada Abu Nuvar son denemelerini yapmaktadır. Kraldan ayrıldıktan sonra o da Zerka kam- pına gizlice gitmek istemiştir, fakat havayı müsait bulmamıştır. Bunun üzerine Ammana dönmüş, Basman Sarayına giderek idareye el koymak istemiştir. Hazırlıklarına göre, bir- likler gelip OoSarayı saracaklardır. Gerçekten de birlikler Sarayı sarı- yorlar. Fakat bunlar Abu Nuvara dura bir başkası, Sir Arthur Bal- four da Lord Rothschild'e başka bir resmi vaadde bulunuyor: İn- giltere, Filistinde yahudilere bir vatan sağlayacaktır. İngilterenin oyunu bu kadar da değil. İngiltere aslında Orta Doğuyu ne araplara, ne yahudile- re bırakmak niyetindedir. Tümle- ri oradan çıkardıktan sonra böl- geyi fransızlarla birlikte paylaşa- caktır. Üçüncü gizli vesika, Skyes - Picot anlaşması da bunu tescil et- mektedir. Nitekim Şerif Hüseyi- nin oğlu Faysal, McMahon un va- kalktığında yorlar. İngiltere de, bir süre son- ra, Osmanlı İmparatorluğunun müsaade etmediği "Filistine yahu- di göcü"ne izin veriyor, onu des- tekliyor. Bu, İsrail Devletinin atılan te- melidir. Araplar ingilizlerle elele ver- mişler, türkleri bölgeden çıkarmış- lar. Tamam! Bölgede bundan son- ra olanlar karşısında, türklerden, bugün yaptığımızdan daha fazla- sını istemek biraz "aşırı talep" sa- yılmaz mı? değil, Krala sadık askerlerdir. Gene- rali tevkif ediyorlar. Kral sabaha karşı Saraya döndüğünde Başkomu- tanını bir odada, adeta mahpus bu- luyor. General, merhamet talep edi- yor. Kral, ona memleketi terketmek müsaadesini veriyor. Dramatik gecenin şafağında üç senelik Kral şahsi cesareti ve kud- retiyle Ürdünü ve Ürdün tahtını bir defa daha kurtarmıştır. Fakat her şey bununla da bitmemiştir. Hüseyi- nin önünde daha, Iraktaki ihtilâlin Ürdündeki tesirlerini yenmek (de vardır. 1958'de Irak ile Ürdün arasında bir birlik kurulmuştur. Temmuzun 14'ünde meşhur Bağdat ihtilâli pat- lak veriyor ve Hüseyinin amca to- runu Faysal, katlediliyor. İki gün sonra, ihtilâl yeniden Amman sokak- larındadır. Ürdünlü ihtilâlciler Am- mandaki darbeyi de 14 Temmuz i- çin planlamışlardır. Ancak Oo son- radan, bunu iki gün geri bırakmış- lardır. Fakat Kral, artık bu işlerde tecrübe sahibi de olduğundan darbe- 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: