18 Mart 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

18 Mart 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Menderes ailesi İhtilâl günlerinin ve sonrasının acı günlerinde en ziyade vekarla hareket eden aile oldu. Yüksel Menderes 1961 seçimlerine gi- dilirken Y.T.P.'ye girdi, fakat aday olmadı ve bir süre sonra da politikadan çekildi. Bunda, babası tarafından yapıldığı söylenen "oğlum po- litikaya girmesin" vasiyetinin rol oynadığı ya- zılmıştır. Yüksel Menderes şimdi bir A.P. mil- letvekili olduğuna göre ya, bir vasiyet yoktur, ya, Yüksel Menderes şartların değişmiş oldu- gu inancındadır. Yukarda, Berrin Menderesin yanındaki küçük oğludur. Dışarı çıktım. Bol güneşli ve rüzgârın he- men tek yaprağı kıpırdatmadığı nefis bir son- bahar havası Marmaranın bu kuru adasına bi- le güzellik getirmişti. Bu sırada bir başka dram Ankarada oy- nanmaktaydı. İdam cezalarının infaz edilip e- dilmemesini hukuken hükme bağlayacak olan M.B.K. üyeleri kafalarında bir kararı vermiş bulunmalarına 'rağmen derin ve hiç şaşırtıcı olmayan bir heyecanın içindeydiler. Komiteci- ler çok gözün kendi üzerlerine dikilmiş bulun- duğunu biliyorlardı. Millet onlara bakıyordu. Yabancı âlem onlara bakıyordu. Dışişleri Ba- kanı Selim Sarper o günler iki büyük ve dost memleketin başkanından ve hükümdarından gelen mesajları M.B.K. Başkanı Cemal Gürsele 174 iletmişti. Bunlar Komite üyelerine duyurulmuş- tu. Amerika Cumhurbaşkanı Kennedy ve İn- giltere Kraliçesi Elizabeth Yassıada sanıkları için şefaat ediyorlardı. O günler, bir NATO manevrası dolayısıyla Türkiyede çok miktarda amerikan askeri vardı. Kennedy böyle bir sıra- da "radikal tedbirler"e gitmenin bazı nahoş söylentilere yol açabilmesinden endişe ediyor- du. Diyordu ki: "Acaba bu radikal hareketle - ri biraz tehir etmek kabil değil midir? O suret- le daha iyi düşünme fırsatı da ele geçirilmiş olur." Kraliçe ise, suçlu görüleceklerin hayat- larının bağışlanmasını niyaz ediyordu. Bir de, İsmet Paşanın mektubu vardı. İsmet Paşa bu mektubunu 13 Eylülde, ya- ni hükümlerin tefhiminden iki gün önce yaz- dı. Hitap ettiği kimse "Orgeneral Cemal Gür- sel - Sayın Silâhlı Kuvvetler Başkumandanı ve Milli Birlik Komitesi Başkanı", idi.. İsmet Paşa bu mektubunda idamların infazının tamamile karşısında olduğunu en açık dille bildiriyor, "siyasi suçlardan dolayı ölüm cezası bugün dünyada kalmamış gibidir" diyordu. İsmet Pa- şanın hiç bir tereddüde mahal bırakmayacak tarzda söylediği şuydu: "Memleketimizin bugünkü halinde ne ka- dar az sayıda olursa olsun, ölüm kararlarının tasdik ve infazı yüksek milli menfaatlere her suretle aykırıdır. Kansız bir ihtilâl (o yapıldı. Böyle bir ihtilâlden birbuçuk sene sonra geç- miş bir iktidar erkânının siyasi suçlardan do- layı idam edilmeleri, siyasi idamların bünye- sinde zaten mevcut olan hak tereddüdünü aza- mi ölçüde arttırmış olacaktır. Suçluların en ziyade kahrım çekmiş vatandaşlar bile bu in- fazı aşırı bulacak ve müteessir olacaklardır." İsmet Paşa bu görüşünü işin başından iti- baren, ilk Adalet Bakanı Abdullah Gözübü- yükten Cemal Gürsele, ve temas ettiği Komite üyelerine ifade etmişti. Mektubunda bunu da belirtiyordu: “İnfaz meselelerinde düşündüklerimi şim- diye kadar muhtelif vesilelerle size ve temas edebildiğim M.B.K. üyelerine tam bir açıklık ve kesinlikle, söylemekte kusur etmedim." Mektup şöyle bitiyordu: "Şimdi a vazife olarak 'son kararı ve- receğiniz anda M ne bu konudaki düşün- celerimin resmen bildirilmesini sizden niyaz ederim." Fakat bu mektup Komite üyelerine 13 Ey- lülde de, 14 Eylülde de gösterilmedi ve ihti- lâlciler 15 Eylül sabahı Mecliste, kendi arala- rında, gayrıresmi olarak toplandıklarında bun- dan hâlâ haberdar değillerdi. O toplantı daha ziyade hasbıhal şeklinde oldu, çeşitli konular görüşüldü. Tabii akıllardaki, hep Yassıadaydı. Bu sırada Yassıadada monoton sesli spiker sa-

Bu sayıdan diğer sayfalar: