18 Mart 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

18 Mart 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İKTİSAT Protokol Koleksiyonu Türtiye Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil, dört gün süre ile Yugoslavyayı resmen ziyaret et- miş ve bu temasların sonunda bir ortak bildiri yayın- lanmıştır. Ortak bildirinin dünya politikası, Balkan- lar ve Kıbrıs gibi konulara ayrılan, yuvarlak sözler- le dolu bölümünün dışında, ekonomik ve ticari iliş- kilere değinen bölümü üzerinde biraz durmakta fay- da görmekteyiz. Ortak bildirinin bu bölümünde, iki ülke arasın- daki ticari ve ekonomik ilişkilerin daha da genişleti- lerek sıkı bir işbirliğine gidilmesini dileyen satırları, şimdiden söyleyebiliriz ki, yakın bir gelecek için ha- vada kalmaya mahküm dileklerden ibaret saymak 70- rundayız. Bilindiği gibi, Sovyetler Birliği başta olmak üze- re, Doğu Avrupa ülkeleri ile Türkiye arasındaki ti- cari rejim Özel bazı kayıtlara bağlanmıştır. Her ülke ile imzalanmış bulunan birer ticaret anlaşması gereğince, her yıl iki ülkenin yetkili uzmanlarının bi- raraya gelerek yıllık protokoller imzalaması lâzımdır. Yıllık protokoller, tesbit edilmiş bir değişim hacmi- nin birinci yarısı kadar, ithalâtı, diğer yarısı kadar da ihracatı öngörür. Bu protokollerin imzalanması eski bir alışkanlık haline geldiği için, yüksek kade- melerin ilgilerini çektiği pek görülmez. İki ülkenin heyetleri, bir yıl Türkiyede, öteki yıl da anlaşmalı ülkenin başkentinde olmak üzere toplanırlar ve ge- nellikle turistik önem taşıyan gezinti ve temaslardan sonra, bir yıl öncekine çok benzeyen, yeni bir yıllık protokol imzalarlar. Bu protokollerin bir koleksi- yonunu yalandan inceleyen kimselerin hayretle gö- recekleri bir yan vardır. Protokoller, geleneksel ol- muş bazı mallan hiç şaşmadan kapsamakta ve yeni- leşmek gücünden genellikle yoksun kalmaktadır, Ge- leneksel malların, modası geçmiş olabilir, ilgili ülke artık bu malı satın almak istemeyebilir, ülkelerin ekonomik bünyelerinde görülen değişim ve gelişme protokollerin niteliğinin tamamen yenilenmesini em- redebilir!. Bütün bunlara pek aldırış edilmez. Hele şimdiye kadar, siyasal sistemleri Türkiyenin uygula- dığı sistemden farklı olduğu ve anti-komünizmin ma- raz! bir hâl aldığı zamanlarda, anlaşmalı ülkelerle olan ticarete ilişkin herhangi bir yetkilininağzını aç- ması bile pek tabii olarak düşünülemezdi. Her tek- lifin veya yenilik isteğinin, yanlış yorumlara dayandı- rılan bir. suçlama ile sonuçlanabileceği korkusu, yıl- lık protokolleri hiç değişmeyen, yılda bir defa yeni- lenen gereksiz vesikalar haline getiriyordu. Yugoslavyayı resmen ziyaret eden Dışişleri Baka- ra İhsan Sabri Çağlayangilin imzasını taşıyan ortak bildiri, iki ülke arasındaki ticari ve ekonomik ilişki- lerin geliştirilmesinden söz açtığına göre, bu gelişme- nin pratikte alacağı şekli meraka değer bulanlar her- halde çoğunluktadırlar. elde Ticaret Bakanlığı, büyük stoklar şeklinde, 24 Dr. Reşat TİTİZ kalmış bazı tarımsal ürünlerin anlaşmalı ülkelere gönderilmesi, protokollerden öngörülen seviyeyi aş- ma pahasına ihracat yapılması söz konusu olduğu 7a- anlı ok çekimser davranmaktadır. zalanan protokol, karşılıklı istek ve ticari taleplere rağmen değiştirilemeyecek katılıkta bir belgeymiş gi- bi... Kötü alışkanlıklarından ve memur zihniyetinden kurtulamayan ilgililer, böyle hallerde, cankurtaran simidi gibi, ' 'reexporte" tehlikesine sarılmaktadırlar. Tütün, , üzüm, zeytinyağı, hattâ pamuklardan ilâve partiler isteyen ülkelerin bu talebinin arkasın- da bazı gizli niyetlerin araştırılmasına girişilmekte- dir. Geçerli bir neden bulunsun veya bulunmasın, "herhalde, reexporte yapacaklar" denilmektedir. Ge- rekçe olarak da, "bu ülkeler, talep edilen hacimde dık, ü iyecek veya tütün içecek seviyede de- ğiller ki.." gibilerden lâflar öne sürülmektedir. Çağlayangilin imzaladığı ortak bildiri, bu konu- lan yakından incelemek üzere 'uzmanların toplanıp, pratik çareler arayacağını imâ eden cümlelerle süs- lenmiş almasına rağmen, Türkiyede sözü edilen bu zihniyet değişmedikçe, bunun nasıl mümkün olacağı, doğrusu, üzerinde durmayı gerektiren bir konudur. Nitekim, ayni zihniyet yüzünden, birçok anlaşmalı ül- ke ve Türkiye arasında yıllık protokollere göre öngö- rülen değiş-tokuş hacmi ile, bunun gerçekleştirilen bölümü arasındaki fark genellikle yüzde 40'a kadar inmektedir. Yani, protokole zorla sokulan bazı mal- ları ne Türkiye satın almak istemekte, ne de anlaş- mak ülkeler bunlara ciddi birer talip olmaktadırlar. Bu gerçek ortada iken, yine ayni my dizi e kap sayan yıllık protokoller düzenlemenin, büyük b raklık isteyen ticaret zihniyeti ile ilg ilgisini keşfetmek cidden zordur. Belgradda imzalanan ortak bildirinin ticarete iliş- kin bölümlerinin öngördüğü bazı temel işlemlerin emesi veya hedeflerin (gerçekleştirilmemesi, türk dış ticaretinde önemli bir yer işgal eden anlaş- mak ülkelerle olan alış-veriş konusunun yeniden ele alınmasına vesile teşkil ederse, bunu bile kazanç say- mak gerekecektir. Unutmamak gerekir ki, hergün biraz daha daral- ma tehlikesi gösteren batılı ülkelerle olan ticaret iliş- kilerinin yerine, İran ve Pakistan örneğinde olduğu gibi, doğulu ülkelerle yapılacak geniş ölçülü alış-veriş Türkiye dış ticaretinin rahatça nefes almasına ye- tecek bütün unsurları bünyesinde taşımaktadır. Bunların başında, anlaşmalı ülkelerin sanayileş- me yolunda Türkiyeye göre önemlice adımlar atmala- rı gelir. Bu nitelikleri ile, anlaşmak ülkelerin sanayi mamulleri ihracatı ve Türkiyenin tarımsal ürünlerini satmak zorunda oluşu her iki taraf için tamamlayıcı bir rol oynamaktadır. Bun e i yüzünden, anlaş- mak ülkelerle Türkiye arasındaki ticari ilişkilerin sü- rüp gelen gelişizüzelten bir an önce kurtulması ge- rekmektedir 18 Mart 1967

Bu sayıdan diğer sayfalar: