28 Nisan 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

28 Nisan 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

28 Nisan 1932 ... 09 Eski düğün Masal olanlar ler bir âlemdi, haftalarca hazırlığı, aylarca dedikodusu olurdu » Her cemiyette muayyen şeref davetlileri bulunurdu. Fatihe gelmeden, Millet kütüp- hanesinin (o yanından sapılıyor, yukuş aşağı biraz inildikten sonra “ dönülüyor... Hayriye Şevket ha- nımefendinin evi, Bir kat merdiven çıkıp numsu bir odaya girdik. Ne umulmadık bir manzara!.. Karşıda Marmara; Cerrahpaşa sırtları; Çapa; Yenibahçe çayırı; Topkapı servileri... Ikindi güneşi içinde, sanki (Eyyamı bahur) denir. Dışarda yaprak, içerde açık pencerenin tülü bile kımıldamıyor. Hayriye hanımefendi: — Kahve içmezseniz bir çay söyliyeyim mi? Ben, bu saatlerde çay içmeden bir türlü yapamıyo- rum! diyerek hizmetçiye emri verdi. Kalemi, kâğıdı cebimden çıkarırken, parmağile işaret ede- rek söze şöyle başladı: — Geçenlerde, cevaplarını yaz- dığınız bir hanım, eski güzelleri ve mesire müdavimi hanımları söy- ledi. Hepimize, bazı ahabapları ve tanıdıkları hatırlattı, Sözlerini seve seve okuduk. Bilmem amma, ben de büsbü- tün başka bir mevzudan bahset- sem olur mu? — Nedir? diye sordum. — Bazı meşhur eski düğünler- den! Dedi ve izah etti: — O zaman, düğünler başlı başına bir âlemdi. Bir nevi seyir ve eğlence mahalli, hanımlarımızın gösteriş ve şıklık müsabaka yeriydi. Bir düğünün, olmadan evvel haf- talarca ; hazırlığı ve sözü edilir, olduktan sonra da aylarca müna- kaşası ve dedi kodusu işitilirdi. Istanbulda, tabii çok düğünler gördük. Benim burada sayacak- larım, en belli başlı olanlar, en tantanalı ve şatafatlı bulunanlar. Eski, hafızamda kalmadı ya.. sıralarını karıştırırsam beni ayıp- lamasınlar | Doktor Ömer paşanın küçük kızının Göztepedeki düğününden başlayalım. Ömer paşa eski bir doktor ve kesirüahlap bir kimse olduğundan yüksek tabakadan da- vetliler müteaddit; seyirciler de çok. Mevsim yaz olduğu için ince saz, kâh köşkte, kâh bahçede idi. Gene o senelerde ve o civarda Muhasebat reisi Sadeddin paşanın küçük kerimesinin de £ velimesi oldu. Pek genç yaşında merhum olan bn zavallı taze, daha on be- şinde var yoktu. köşesinde, tel duvakla ayın on dördü gibiydi. Damat Diyarıbekirli Ismail Hakkı bey, yetişkin, iriyarı; oda büyükü gibi Mabeyin kâtibi. Bahçede, iki eli arkasında dolaşan paşada şan, şöhret, halâvet sakallının bu de- rece yakışıklısı nadirdir. Topçu reisi hacı Hüseyin paşa kerimesinin düğünü Beyazıttaki konaklarında yapıldı. Gelin, karakaş, kara göz gü- zeli; fevkalâde şirin; boylu boslu, endamlı. Damat, askeriyeden Rüş- tü bey, pençe pençe al yanaklı, sarışmm güzel. Melek (hanımın biraderi merhum Rüşlü paşadır. Hacı Hüseyin paşanın hanım efendi ile kızınm mücevheratı enfesti. Üstlerinde, başlarında, nadide pırlantalar pırıl pırıl par- lar, nazarı tecessüsü, daha doğ- salo- Mi ülkiyeden is ise e Sadrâzamın, b rusu tahassürü celbediyordu. Hayriye Şevket hanım Serasker Rıza paşa zadelerin Yıldızdaki cemiyetleri de pek meşhurudur. Ne maniim vardı bilmem, hernedense, o düğünde bulunamadım. Yanlışım olmasın amma galiba iki mahtumda aynı günde evlendiler. Yıldız kumandanı Şevket paşa- nın büyük oğlunun düğünü, paşa daha kumandan değil iken, Seli- miyedeki konaklarında oldu. Nis- beten mütevazıanedir. Gel gelelim, küçük oğlununkine söz yoktu. Gelin, Allah için melek gibi, yani sarışın, mavi gözlü, dilber; damat Mazhar bey de delikanlı, pembe beyaz, rütbesi ya miralay veya liva. Sırmalar, kor- donlar, nişanlar içinde. Sonra, konağın mükellefliği , davetlilerin güzideliği. Saray hazi- nedarları, saraylılar, vükelâ takım- ları... İncesazlar, ayrıca bando muzika. Bahriye nazırı Bozcaadalı Hasan paşanın oğlu Hilmi beyle Ahmet Ratip paşa kerimesinin velimesi, Kuruçeşmedeki yalıda icra edildi. Bu da birinci sınıflardandır. Bittabi gene saray takımları, Ma- beyin erkânı, müntahap davetliler Gelinin güzelliğine, endamına, kibarlığına uyar yok. Köşesinde genç bir prenses gibi; görümce hanımefendi de, giranbaha ziynet- leri içinde vakur bir düşes gibi... Mektebi Harbiye nazırı sanisi Rıza paşa, bilhassa gelin ve güveyin ikameti için, Nişantaşı civarında bir ev yaptırtmış, kızını orada evlendirmişti. Şehremini Rıdvan paşanın bira- deri Reşit paşanın büyük kerime- sinin cemiyeti de pek cazipti. Köşk Yoğurtçuda, derenin başında. Bahçenin içi, selâmlık kısmının daraçasının altı, pıtrak gibi hanımlarla dolu... Incesazlar.. Köşkün önünde, dere boyunda sayısız sandallar; içlerinde rengâ- renk maşlâhlar, yeldirmeler, şem- siyeler. Avlonyalı Süreyya beyin keri- mesile Naki bey zadenin Şişli'de yapılan velimeside pek temiz, kibar ve alafranga idi. Her dü- ğünden başka olarak misafirlere şampanyalar, likörler ikram edildi. Düğün dügün, Şehremini Rıdvan paşanin kızınınkidir. Hiç şüphesiz, aşkâtibin... » saydıklarımın en başta geleni, en misli ve naziri bulunmıyanıdır. Şimdi, Erenköy kız lisesi olan köşkleri yepyeni, (gıcır gıcır mef- ruşat muhteşem, (cihaz lüks, izaz ve ikram emsalsiz, davetliler en yüksek tabaka." Muhtelif incesaz- lar; merkez kumandanı paşanın çerkes o cariyelerden omürekkep meşhuru âlem orkestra takımı ve , rakkaseleri. O gün, güzümün önünden ge- çen bir manzarayı hiç unutamam. İsmi lâzım değil, Hariciye rica- linden bir zatın çok alafranga bir kerimesi, soygun kadınlardan birine muttasıl fransızca bir ke- lime söyleyip duruyor, türkcesi hatırına gelmeyiğinden, nasıl der- ler, nasıl derler? diye asabiyetle durmadan iki parmağını şıkırda- tıyordu. Imdada bir hanım yetişti ve sandaliye isteyorl derdemez ala- franga hanım, — Bravol sandalye! (Dikkat buyurun, sandaliye de- Zil frenk şivesile, sandalye) diye- rek müşkülünü halletti. Başkâtip paşanın kızile Teşri- fatçı Galip paşanın oğlu Fuat beyin düğünleri de pek saltanatlı olmuş. Bunu da maalesef göre- medim. Bu bahsi kapatmadan evvel şunu da söyleyim de öyle bitireyim. Her cemiyette, mevki ve itibara göre, - hemen hemen 'muayyen şeref davetlileri bulunurdu." Ev sahibi askeriyeden ise, Ser- askerin, Yıldız kumandanınn, Merkez kumandanının hanımefen- dileri mutlaka davet edilir; gelip en baş sedirleri işgal ederler. Ev sahibi mülkiyeden bulunu- yorsa Obaşkâtibin, sadrıâzamın, dahiliye nazırı gibilerin aileleri eksik edilmez. Koltuk resmine yetişmemiş itibarlı bir davetli geldi mi onun da görmesi için bu merasimin tekrar ettirildiği olur. Gelin etek öper; kuruşlar, ikilikler, hattâ bazen çeyrek lira- lıklar serpilir. Artık akşama kadar evin içi mahaşerallah.. Pek büyük dügün- lerde gibi biletle girilmek yoksa, seyirci olarak gelenin, gidenin haddi, hesabı yok.. Mevsim yazsa halkın çoğu bah- çede, sazın etrafına toplanacağı için köşkte nefes alabilmek müm- kündür. Şayet kış ise berbadın ber- badıdır. o Dışarıda OBerdelâcuz bile hüküm sürse, koskoca salon- lar hamamın göbek taşına döner; herkes durmadan ter döker. Sermet Muhtar maşer; (sandalye! Yaz meysimi yaklaşıyor! Kiralık köşkünüz varsa... Gazetemize bir küçük ilân koydurunuz, derhal kiracı bularsunuz. Akşan Sahile 7 Belgrat mektupları Sırp diktatörü ceneral zifkoviç nasıl istifa etti? Bu hususta Fransanın ve kralın mühim rol oynadıkları anlaşılıyor Belgrat, 22 (Hususi muhabiri- mizden) — Yugoslaya diktatörü ceneral Zifkoviç nihayet iktidar mevkiini terketti, istifasını verdi.. Ceneral Zifkoviç, yalnız başvekâ- letten uzaklaşmakla (o kalmamış, mebusluk sıfatı da kendisinden nezedilmiştir. Daha düne kadar Yugoslavyanın hâkimi mutlakı, kıral Aleksandırın emniyet ve “itimadini haiz addedilen ceneralın birden bire çekilmesinin sebebini, dahili değil, daha ziyade harici siyasette aramak icapeder. Bu tebeddülde, * en büyük rolu Fransız siyaseti oynamıştır. Bu inkâr edilmez bir hakikattir. Italyaya karşı bir istinatgâh ola- bilmek için fransızlar tarafından büyük yardımlar gören Yugos- lavyanın harici siyasetinde son zamanlar, Fransaya aleyhtar bir cereyan baş göstermişti. Frnsızlar, kendi paraları ve yardımlarile kuv- vetlenen Yugoslayada baş gös- termeğe başlayan bu yeni cere- yandan diktatör ceneral Zifkoviçi mesul addederek onu devirmek için fırsat arıyorlardı. Yugoslavya kralı Aleksandrın son zamanlarda Parise vukubulan seyahati, Fransızların aradıkları bu fırsatı hazırladı. Fransız ricali, kendilerile temas eden kral Aleksandra ceneral Zifkoviçin (o iktidar (o makamın- dan uzaklaştırılması ve memleke- tin dahili siyasetinde parlamanta- rizm esasına müstenit bazı tadilât yapılması lüzumunu söylediler ve bu tadilât yapılmadığı (takdirde “ Yugoslavyanın artık Fransadan hiç bir muavenet beklemmeesi icap ettiğini ima ettiler. İşte Fransız siyasetinin bu tavsiyeleri, ceneral Zifkoviçin iktidardan iskatını intaç eylemiştir. Vakia son zamanlarda, Yugo- slavyada diktatörlüğün koyduğu takyidat, hafifletilmiş, yeni intiha- bat yapılmış ve memleket yavaş yavaş, tekrar oparlamantarizme #dönmeğe başlamıştı. Fakat dahili "siyasette başlayn bu tahavvül, fkârı umumiyeyi tatmin edeme- mişti. Muhtelif siyasi fırkalar, parla- mantarizme doğru başlıyan bu rücua rağmen ceneral Zifkoviçe karşı düşmanlıkta ısrar ediyor- lardı. Bilhassa radikal ve sosyalist fırkaları diktatör ceneralın iktidar mevkiinde kalmasını fransız siya- setinden gördüğü (muzaherete atfettikleri cihetle, Fransaya aleyh- tar bir vaziyet almışlardı. Fransızlar bu vaziyetten hiç memnun değillerdi. Hattâ Yugos- lavyanın Pariste aktettiği son istikrazın bu yüzden akamete uğ- ramasına ramak kalmıştı. Fakat | kral Aleksandrın, ceneral Zifko- viçi oiktidardan o uzaklaştıracağı hakkında verdiği teminat vaziyeti kurtarmış, istikrazın muvaffakıye- tini temin etmiştir. Şunu da kaydedeyim ki, Fran- sızlar Kral Aleksandrı, Fransanın büyük bir dostu addeylemekte ve ora büyük bir itimat beslemekte- dirler. Kral Aleksandarın bu mü- dahalesi, hem Fransa ile Yugos- lavyanın arasının açılmasını men etmiş hem de Yugoslavya istik- razının muvaffakıyetini temin ede- bilmiştir. Yugoslavyada diktatörlüğün su- kutunu © intaç eden amiller hak- kında, bu izahatı verdikten sonra Jeneral Zifkoviçin nasıl düşü- rüldüğüne dair bazı malümat vermek icap eder: 1 nisanda, Bek grat darülfünunu talebesi diktatör- lük aleyhinde büyük bir nümayiş tertip eylemiş, darülfünuna da üzerinde “kahrolsun! diktatörlük,, lavhasını taşıyan siyah bir bayrak çekmişlerdir. Darülfünun talebe- sini bu nümayişi yapmağ teş- vik edenin de bizzat kral Alek- sandr olduğu söylenmektedir". Kralın, talebenin bu hareketini teşvik ettiğini gösteren diğer bir emare, nümayişin'ele başısı olmak sıfatile tevkif edilen gençlerin bizzat kral tarafından verilen emir üzerine serbes bırakılmış olmasıdır. Saraym yardımile tertip edilen bu nümayiş üzerine, cene- ral Zifkoviç, istifaya davet edil- miştir. Ceneral, harice çekilen telgraflarda iddia edildiği vechile, kendi arzusile iktidar mevkiinden çekilmemiştir. Kral, ceneral Zif- koviçi azl etmekle beraber Sırp ve Hırvat fırkaları arasında mev- cut zıddiyeti hafifletmeğe çalışmış ve hırvat fırkası reisi M. Maçeki saraya davet ederek “ Sırplar ile bırvatlar arasında bir mukare- net husulünü memnuniyetle göre- ceğini ,, söylemiştir. Hattâ kral hırvatları memnun etmek için hırvat milletine hita- ben bir beyanname de neşretmiş- dir. Kral bu beyannamesinde ay- nen şu manidar satırları kaydet- mektedir. “ Hırvat Omilletinin Oüzerinde yürüdüğü dikenli yol, nihayete ermek üzeredir. Basübadelmevt günü yaklaşıyor. ,, Şimdi yeni başvekil memleketi parlamantarizme irca için içap eden tedbirleri almakla meşgul- dür. Yeni kabinenin Almanya ve Italya ile de bir mukarenet zemini arıyacağı (o söyleniyor ise de, Yugoslavyada Fransız siyaseti hâkim bulunduğuna göre, bu rivayetleri £ ihtiyatla karşılamak lâzınıdır. Sofyada grev Sofya, 27 (A.A.) — Tramvay müstahdemini grev yapmışlardır. Bunlar günde 8 saat mesai saati- nin ibkasını ve fazla saatler için ücret verilmesini istemektedirler. Tramvay servisleri, (o şimendifer mektebi ( talebeleri (o tarafından temin edilmektedir. 1 Aylık abone 150 kuruş Muhterem karilerimize kolaylık Karilerimizden arzu edenler 150 kuruş mukabilinde gaze- temize bir ay için abone olabileceklerdir. Gazetemize bir aylık abone kaydedilecek muhterem oku- yucularımızdan ricamız: 150 kuruştan ibaret olan abone ücretini müddetlerinin hilamından evvel ve vakti zamanında idaremize göndermek. Aksi takdirde gazete irsalâtında ( teahhur : vukubulur ki bunu muhterem kari'lerimizin de arzu etmiyeceklerinden eminiz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: