28 Temmuz 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

28 Temmuz 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

28 Temmuz 1293 Akşam gisi Sahife 3 AKŞAMDAN AKŞAMA am Hususi müesseselerde çalışanların akıbetleri “ Cumhuriyet , (o gazetesinin “Doğru değil mi?,, sütunu altında şu satırları okudum: «.., Austro » Türk Tütün Şirketi me- murlarından Ihsan bey ölmüş, şirket münhal kalan vazifesine (merhumun refikasını tayin etmiş. Bizde, ecnebi şirketlerde çalışan me- murların ölüm halinde arkada bıraka- cakları ailenin hali değil, bizzat kendi- lerinin istihdamı, haklarının aranması, korunması bile ayrr bir gailedir, Bu vatandaşlar şirketlerde zaman zaman insani mevkilerinin bile unutulduğuna hükmedilecek kadar haşin ve Jâkayt muameleye uğrarlar. Hususi bütçeli müessesatta vazife alanların tekaütleri, dul ve yetimlerinin maaşatı işleri maalesef intizama girmiş değildir. Bu adeta teamülleşmiş ıztırap çerçe- vesino © kadar kanıksamışızdır ki Austro - Türk şirketinin gösterdiği ulüvvücenap ve kadirşinaslık bize hem hayret, hem minnet duyguları verdi. Şirkete teşekkürü bir borç addederken bu hamiyetli hareketin bütün şirket ve bankalarca, hattâ diğer müessasatça imtisal edilecek bir vazife nümunesi telâkki edilme- sini de temenni ediyoruz. Doğru değil mi? “ Cumhuriyet ,, teki muharrir arkadaşımıza cevap verelim; — Hem doğru, hem doğru değil... Yok, hayır!... Merhum Ihsan beyin zevcesinin işe alınmasına itiraz etmiyoruz. Bu hanım ma- demki kocasının işine ehilmiş, pek âlâ! Allah razı olsun. Austro - Türk şirketi onu istihdam ettiğine iyi yapmış... Fakat, arkadaşımızın tevsiye ettiği gibi, bu üsul, bütün şirket ve bankalarca tatbik olunabilir mi?... Şöyle bir vaziyet tasavvur edin: Her ölen memur yerine, haremi yahut biraderi, yahut “ekberi evlâdı,, tayin olunuyor... Hani eski mütevellilikler gibi... Bir makam, bir aileye gedik oluyor.. Meselâ, sizin babanız su şirketinin veznedar omuavini... Artık siz, bütün aile ve çocuklarınız, vezne- dar muavini olarak yetişiyorsunuz.. Kurunuvustada da böyleydi... Bit- tabi, tatbiki şimdi kabil olmıyan ve nümunesine hiç bir asri mem- lekette tesadüf olunmıyan bir şekil... Fakat, diğer asri memleketler- de - ki, biz de, sayei cumhuriyette onlar sırasına girmiş bulunuyoruz!- hususi müessesatta çalışanların sa'y şaraiti, ve akıbetleri kanuni bir zaptırapt altına alınmıştır. Devlet memurları nasıl tekaüt, eytam, eramil maaşına istihkak kesbediyorlar ve sair haklara nail oluyorlarsa, tıpkı bunun gibi, hususi müessesatta çalışanlar da aşağı yukarı akibetlerini temin etmiş vaziyettedirler. Büyük millet meclisinde bir iş kanunu hazırlanmadadır. Bununla ve Istanbulu imar Belediye plân için hazırlığa başladı Belediye, İstanbulun müstakbel imar plânını yaptırmak üzere 932 bütçesine elli. bin lira tahsisat koymuştu. (Fakat plânı yaptır- mak için bir mutahassısın celbi lâzım geldiğinden dahiliye vekâ- letine müracaat edilmiş, vekâlet belediyeye selâhiyet verdiği gibi bu hususta bir müsabaka açılma- sını da tebliğ etmiştir. Şimdi belediye, bu müsabaka için hazırlıklara başlamıştır. Bele- diye, müsabakayı açmadan evvel şehrin ihtiyaçlarını ve Istanbulun ileride nasıl bir şekil alması lâzım (geldiğini otetkik etme üzere bir komisyon teşkil Uedile- cektir. Istanbulun her sahada tanınmış mutahasıslarından mü- rekkep olacak bu komisyon kara- rını şehir mutahassısına tevdi edecektir. Yani komisyon, tıpkı bir mal sahibi sıfatile mutahassısa plânın ne şekilde yapılması lâzım geldiğine dair talimat verecektir. Komisyonun kararından sonra belediye mutahassıs için müsaba- kayı ilân edecektir. Hangi Mahmut? Sanayii nefiseye yardım namile para dolandıran adam aranıyor Sanayii nefiseye yardım namile bir kaç yere müracaat ederek para almakla maznun Mahmutj ismindeki adam hakkında tahkikat evrakı maarif müdürlüğü tara- fından vilâyete verilmiş ve polise havale edilmiştir. Zabıta bu adamın hüviyeti hakkında tahkikat yap- satta çalışan memur ve işçilerin akibetleri, devlet memurlarınınki derecesinde tahtı temine alınmıyor. Ve elbette alınacaktır. Çünkü, kendi çalıştırdığı insanlara hukuk veren hükümet, başka müessese- lerin, sa'y erbabına, kendi dere- cesinde insanlık hakkı vermesini isteyecektir. Austro - Türk merhametli bir şirketmiş; merhum İhsan beyin zevcesini naçar vaziyette bırak- mamış; mükemmel... Fakat itiraf etmeli ki, pek merhametsiz hususi müesseseler de vardır... Memur ve işçilerin mukadderatını onların insaflarına terketmemeli ve tekrar ediyoruz: - Devlet memurlarının derecesinde, kanunla tesbit edil- Kadın polisler Iki hanım polise müracaat etti Yeni kanun mucibince kadın- ların da polis mesleğine girebile- cekleri o malümdur. Bu karar üzerine polis müdüriyetine iki hanım Omüracaat ederek polis olmak istediklerini bildirmişlerdir. Bu müracaatlar encümen tara- fından tetkik edilmiştir. Tetkikat neticesinde hanımlar, memurin kanundaki şaraiti haiz oldukları takdirde polisliğe kabul edileceklerdir. Bundan başka daha bir çok hanımların da polis olmak iste- dikleri | anlaşılmaktadır. Kadın polisler zabıtanın sivil teşkilâtında istihdam edileceklerdir. 50 lira uçmuş! Aklı başına gelince paraları bulamadı Şaban isminde bir adam evelki gece Galatada bir kahveye git- miştir. Kahvede müşteriler dağıldığı sırada kahve sahibi bir şişe rakı çıkararak içmeğe başlamış ve Şa- bana da bir rakı ikram etmiştir. Bu sırada kahvede garsonluk eden Mustafa isminde biri daha sofraya oturmuş, karşı karşıya kadehler boşalmaya başlamıştır. Bir müddet sonra Şaban fena- laşarak olduğu yerde sızmıştır. Sabaha karşı Şaban ayılıp kah- veden çıktıktan sonra cebindeki elli lirasının aşırılmış olduğunu görmüştür. (Şaban derhal polise müracaat etmiştir. Kahveci ile çırağı yakalanarak tahkikata baş- lanmıştır. f Bir hırsız yakalandı Fener polis merkezi o civarda hırsızlık yapan Abdürrahman is- minde birini yakalamıştır. Maznun adliyeye teslim edilmiştir. Bunun daha başka arkadaşları olması ihtimaline binaen zabıta tahkikata devam ediyor. AKŞAM ABONE ücretleri © Türkiye Ecnebi SENELİK 1400 kuruş 2700 kuruş 6G AYLIK 750 » 1450 » 3AYLIK 400 » , 800 > | 1AYLIK 150 > — 4 me” Abone ücretleri doğrudan doğruya AKŞAM idaresi namına gönderilmelidir. Adres tebdili için yirmi beş ku ruşluk pul göndermek lâzımdır. Rebiülevvel 24 — Ruzuhızır: 84 S. İmsâk Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı E. 7,47 9,1 4,50 847 12 1,51 Va. 2,47 4,52 12,20 16,16 19,29 21,23 en Idarehane: Babıâli civarı ŞEHİR HABERLERİ İ Dil mesiresi Belediye burasını emlâk bankasın- dan satın alacak Parası sekiz taksitte ödenmek üzere Büyük Adadaki Dil mesi- resi emlâk ve eytam bankası vası- tasile satılığa çıkarılmıştır. Bir refikimiz Dil mesiresinin Büyükadanın başlıca şerefli yer- lerinden birini teşkil ettiğini, halkı bu mesire yerinden mahrum etme- nin doğru olmadığını kaydederek belediye ile eytam (bankasının anlaşmasını tavsiye ediyordu. Bu haber, Belediyenin de nazarı dikkatini celbetmiştir. Dil mesiresi vaktile evkaf tara- fından idare edilmekte idi. Sonra bir kaç sene evvel Ada çamlıkları ile beraber belediyeye kiralanmış ve belediye de Dil mesiresini Kadri bey isminde bir zata icar etmişti. Bu zat, Dilde gazino ya- pacak, burasını işletecekti. Fakat, belediyenin istediği te- sisat tamamile yapılamamıştı. Son zamanlarda Büyükadanın kadas- trosu yapılırken kadastro mah- kemesi Dilin emlâki milliyeden olduğuna karar vermiş ve bu suretle Dil maliyeye intikal et- miştir. Şimdi Emlâk bankası burasını satılığa çıkarmıştır. Be- lediye (o burasını satın almağı düşünmüyor. Iki hırsız Eşya sırtlarında giderken yakalandılar Samatya polis merkezi o civar- da türeyen yeni bir hırsız şebe- kesini yakalamıştır. Bir müddetten beri oralarda muhtelif hırsızlıklar olmuş, yapılan tahkikat neticesinde Remzi ve Siyam isimlerinde iki sabıkalı cürmü meşhut halinde yakalan- mışlardır. Bunlar son defa evvelki gece Samatyada Leylâ hanımın evine girerek bir çok elbiselik kumaş, halı, seccade, yorgan ve saireyi toplayıp bir çuvala doldurmuşlar- dır. Iki kafadar kapıdan çıkıp çuval arkalarında giderlerken dev- riyeler tarafından yakalanmıştır. Bu kumpanyaya mensup daha başka kimseler olup olmadığı tahkik edilmektedir. Bir kaçakçı yakalandı Yorgi isminde bir sabıkalı dün Nişantaşı (o civarında kahvelere girip çıkarken polisin nazarı dikkatini celbetmiş ve kendisi yakalanmıstır. Yorginin üzerinde bir miktar esrar bulunmuştur. Bunun kahvelerde dolaşarak gizli surelte esrar satmakta olduğu anlaşılmıştır. Ali isminde birisi de Ferikö- — Höir çarpadiza li Moda uğurunda hamallık Meğer bir kısım genç kızlar, delikanlılar arasında yep yeni bir moda çıkmış ta bizim haberimiz yokmuş... Sokağa yakın açık bir pencerenin önünde arpacı komrusu gibi odüşünüp. duruyordum... Baktım, pencerenin tam altında iki genç kız... Biri: — Kuzum, diyordu, yarın Ak- saraya teyzeme gideceğim.. Beyaz keten elbisemi giyeceğim.. Ço- rapsız keten iskarpinlerimi de ayağıma geçirivereceğim...Kuzum bari raketini ver de tamam olsun... Öteki itiraz etti: — Deli misin sen?.. Aksarayda tenis kordu yok... Tenisten gel mediğini hemen anlarlar.. — Aman... Ne bilecekler... Teyzemin oğulları var... Tenisin nasıl oynandığını bilmezler bile. Bu muhavereyi işittikten sonra aklım başıma geldi.. Tevekkeli değil nice zamandanberi oOher adımda bir, raketli bir genç kıza, raketli bir delikanlıya rast geli- yor, kendi kendime: — Yahu sporumuzun öteki saha- larında, futbolda filan getiliyoruz amma tenis gibi kibar bir oyun da memlekette amma alıp yürüyor. Baksana gençler tenise ne kadar rağbet gösteriyorlar.. Fakat Istans bulda bu kadar kişinin oynaya- bileceği kadar çok tenis kordu varmı ya.. Varmış zabir.. diyorum. Fakat bu raketlilere öyle müna- sebetsiz yerlerde tesadüf ediyo- rum ki hayrete düşmemek kabil değil.. Meselâ Edirnekapıda, Fa- tihde, Karagümrükte.. Buralarda kord ne arar?.. Nihayet işittiğim bu muhavere üzerine başımın içindeki istifham çözüldü. Modanın ammada cahili imişim ha... Tenis oynamak değil raket taşımak moda imiş.. Ben nebile- yim?. Bu suretle insana kibar bir tip geliyormuş... Ehhh: — Tenisten dönüyor!. Denil- mesi az şey mi?.. Hele bu yaz çorapsızlık moda olduktan sonra raket taşımak da büsbütün aldı yürüdü. Herne hikmetse moda uğrunda hamallık etmek öteden beri âdettir. Eskiden değil başka bir lisanı türkçeyi bile doğru dürüst konuşamıyanlar ellerinde fransızca, ingilizce kitaplar gezdirirlerdi.. O zaman ilmin mo- dası varmış... Bir vakitler ıslık çalmasını Obile (o beceremiyenler ellerinde bütün gün keman ku- tuları taşırlardı.. Hele bir genç tanırım... Koskocaman viyolenseli kolunda olmadan adım bile ata- mazdı.. Amma viyolonselin bütün telleri kopuktu. O da başka,bahis.. Kendisini şairane bir adam gös- mek istiyenlerin ellerinden hâlâ çiçek eksik olmaz... Şu şıklık denilen şey icabında > melidir. Acımusluk oskağı 13 No. yünde yaprak tütün kaçırırken | insanı mis gibi hamal yapıyor.. diğer kanunlarlar hususi müesse- (Wâ-Nü) yakalanmıştır. Hikmet Feridun — — —— ————— — Dün gece (Z...) hanıme- fendi bizdeydi Amca bey... B. — Nelerden bahsettiniz? Az Manikürden... Amca Beye göre... A. B. — (Havayici zaruriyej) den bahsettik, desene iki gözüml. ir

Bu sayıdan diğer sayfalar: