1 Eylül 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

1 Eylül 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e Akşam : Sahife 5 1 Eylül 1932 —— Kontenjan Ihracat komisyonları Komisyonların reisleri tayin edildi Son kontenjan kararnamesi mu- cibince, başlıca ihracat limanla- sındaki ticaret odalarında birer ihracat komisyonu teşkil edil miştir. Bu komisyonların reislerini ikti- sat vekâleti tayin etmektedir. Izmir tiçaret odası, ihracat komisyonu riyasetine ihracat ofisi raportörlerinden Avni bey tayin edilmiştir. . Gireson ticaret odası ihracat komisyonu riyasetine ihracat ofisi raportörlerinde (Halil Ibrahim, Ordu ticaret odası ihracat komis- yonu riyasetinde, ticaret müdiri- yeti ikraz ve istikraz sandıkları murakıbı Nahit Tahsin beyler tayin edilmişlerdir. Dün bu zevat yeni memuriyet- lerine harekej etmişlerdir. Meyva ihracı Nakliye tarifelerinin indirilmesi isteniyor Ihracat ofisi, hariç memleket- lere gönderilecek taze meyvaların daha ucuza naklolunması için, vapur ve şimendifer idareleri nez- dinde teşebbüsatta bulunmuştur. Yapılan tetkikat neticesinde, en ziyade Mersin ile Istanbul arasındaki vapur nakliye tarife- lerinin pahalı olduğu anlaşılmış- tır. Ofis bu münasebetle, Seyri- scfain idaresinden izahat istemiştir. Son zamanlarda Almanyaya iki vagon kavun ve bir vagon üzüm gönderilmiştir. Bunlar (küçük sandıklar oicindedir, ve hususi surette ambalaj yapılarak hazır- lanmıştır. Nakliye (tarifeleri (U indirilirse ihracatın hissedilecek derecede artacağı ümit ediliyor. Bari panayırı 16 müessese sergiye iştirak etti Eylülde Italyada Bari şebrinde beynelminel şark panayiri açılaca- ğından bahsetmiştik, şimdiye ka- dar panayra 16 türk taciri iştirak etmiştir. Bundan başka Izmirden de bir kaç tacir, pana- yırda üzüm ve incir teşhir ede- cektir. Inhisarlar müdürü, Bari pana- yırna Omabsus olmak üzere sigarolar imal etmiş, ayrıca likör nümuneleri göndermiştir. Ihracat ofisi onamına, Bari panayırında propaganda şubesi müdürü Akil bey bulunacaktır. Afyon kooperatifi Ticaret borsası umumi “kâtibi Nizameddin — Âli bey Afyon müstahsilleri kooperatifi umumi kâtipliğine tayin edilmişti. Mu- maileyh, kooperatifin teşkilâtına başlamıştır. Teşkilât bir iki ay içinde ikmal edilecektir. Bursa umumi kâtip- liğine, ticaret müdürü Muhsin beyin getirileceği söylenmektedir. Kitap panayırında karagöz . Kitap panayırında, her gece eğlenceler tertibedilmektedir. Dün akşam (o panayırda orta oyunu oynanmıştır. Bu akşamda karagöz oyunu vardır. Gerek orta oyunu ve gerekse karagöz seyretmek isteyenlerden duhuliye alınmıya- caktır. Herkes sergiden aldığı , kitabı göstererek eğlence yerle- “rine girebilecektir. GÜNÜN HABERLERE Harp mi? Bütün Arabistan büyük heyecan içinde Halep, 30 — Kral Ibnissuut Şarki Erden kralı Emir Abdullaha bir protesto göndermiş; Bunda Şarki Erden hükümeti bhudutta yapılan şekavet ve adavete sebe- biyet verenlerin derhal tecziyesini şayet buna muktedir olamazsa bu işi kendisinin bizzat yapabile- cek kudrette olduğunu zikretmiş- tir. Şarki Erden kralı Emir Ab- dullah bu ültimatoma şimdiye kadar cevap vermediği için bugün iki hükümet arasında gayet ger- gin bir vaziyet hasıl olmuştur. Kudüsten alınan son haberlere göre Hicaz ve Necit kralı Ibnis- suut kuvvetleri Şarki Erden hudu- duna muvasalat etmişler. Kudüste buludan Hasan Halit paşa derhal Ammana hareket etmiştir. Alınan malümata göre bu gün Şeria ordusu seferber halde bulun- maktadır. Çıkacak bir harp ateşininin bütün Arabistanı istilâ etmesinden korkuluyor. Kibar tavukçu Bir zamanlar çok zengin bir adam olan ingiliz asilzadelerinden Herbert Heaton şimdi beş parasız kalmıştır. Eski zengin şimdi Lon- drada büyük bir tavukçu dükkânı açmıştır. Burada, kardeşi lord Cheyslemorenin çiftliğinden gelen tavuk, kaz ve yumurtaları satıyor. Resmimizde ingiliz asilzadesi bir kazla birlikte görülüyor. Madam Mollisonun tavsiyesi Sydney, (Yeni Iskoçya) 31 (A. A.) — Madam Mollison zevcine İngiltereye avdet seferini yapma- masını tavsiye eylemiştir. Çünkü Mollison, son) zaman- larda yapmış olduğu havai seya- hatlerinden ve uhtesinde bulunan bir çok içtimai vazifelerden dolayı sıhhati haleldar olmuş bir vaziyet- tedir. Diğer taraftan hava şeraitinin de pek o kadar iyi olmıyacağı anlaşılmaktadır . Bir vapur battı 17 kişi boğuldu Hakodate “ Japonyada, 31 (A.A.) — Japon bandıralı Kumie Maru ile Mâtro Haru vapurları arasında Hokkeido adası açıkla- larında vuku bulan bir müsademe neticesinde birinci geminin müret- tebatından 17 kişi boğulmuştur. Kumie Meru vapuru 5 dakika zarfında batmıştır. Mürettebattan yalnız 7 kişi kurtarılmıştır. Müsavat esası Von Schleiherin beyanatı Almanya umumi terki teslihat istiyor Berlin 31 (A.A.) — Alman milli müdafaa nazırı ceneral von Schleiher, Resto del Conlino Itak yan gazetesinin Berlindeki muha- birine vaki olan beyanatında Al- manyanın terki teslihat mesele- sindeki prensipine ait talep ve arzularının şunlar olduğunu söy- lemiştir: 1 — Milletler cemiyetinin esas vazifesi olarak 1919 senesinde ilân edilen şekilde kati ve seri umumi bir terki teslihat yapılması. 2 — Almanya, amelibir sulh için mutlak surette lüzumlu ye- gâne şart olan hukukta müsavat prensipinin tasdik edilmesini daha şiddetle talep eyliyecektir. Gorgulof davası Katilin ikame etmek istediği bir dava reddedildi Paris 31 (A. A.) — Gorgulof, cezasını tehir ettirebilmek ümidile kazak Ivan Lazareff aleyhinde yalancı şahitlik iddiasile şikâyette bulunmuştur. Merkum, 6,000 frank depozito akçesini tevdi edememiş ve mu- afiyeti için vaki olan talebini de kabul ( ettirememiştir. £ Filvaki, Fransadau koğulmuş olduğundan dolayı Rus milletçilerinden adde- dilmektedir. Artigiio gemisinin denizden çıkardığı hazineler Londra 31 (A. A.) — Mağruk Egypt gemisinde kalan altın külçelerinin üçüncü (hamulesini nakleden Artiglio gemisi dün Plumouth'a vasıl olmuştur. Büyük bir düğün İsveç veliahtının oğlu Almanyada evleniyor Berlin 31 (A. A.) — Alman kanunları ahkâmına tevfikan Isveç veliabtinm oğlu prens Güstav- Adolf - Oscar - Saxe Cobourg - Gothanın prenses: Sybille ile izdivacı resmen ilân edilmiş ve afişleri Cobourg belediyesine asılmıştır. izdivaç merasiminin 20 teşrini- evvelde icrası tahmin edilmekte- dir. Bu izdivaç büyük harbi mü- teakip Alman hükümdarlık hane- danının sukutundan sonra Alman- yada icra edilecek ilk izdivaç olacaktır. Bütün Cobourg halkının işti- rake davet edilmiş olduğu büyük bir şenlik programı hazırlanmak- Ftadır. Bu münasebetle Cobourgda prenslerden mürekkep bir kütle- nin içtima edeceği ümit olunuyor, Merasimde bulunmağa davet edilmiş olan ingiliz veliahtı prens de Gellesin Almanyaya geleceği kati değildir. Diğer taraftan sabık Bulgaristan çarı Ferdinand ile sabık Alman veliahtının ve Nor- veç veliahtı ile zevcesinin ve 30 kadar alman prensinin bu izdivaçta hazır bulunacakları şimdiden mu- hakkak gibidir. Isveç kralı, bizzat Cobourg'a kadar yeğenine refaka edecektir. izdivaç şenliklerinin iptidası, bu küçük eyalet halkının okâffesinin iştirak edeceği bir fener alayile başlıyacaktır. Tefrika No. 15 al 1 Eylül 1932 Elarp zengininin Gelini Büyük milli roman İşte o günler içinde, bohğacı madam Şehben- der beyin evine baş vuruyor. ” Suat hanım, bu madamın cema- ziyelevvelden ta- nıdığı hiç değil. Civardaki bir köşkte tesadüf etmiş. Akça pak- ça, alafrangaca görünce, Fran- sızca konuştuğunu öğrenince adre- sini sormuş. Ma lüm a, ne olur, ne olmaz; hiniha- cette belki de lüzumu görülür. Hattâ, boh- çâcı, etekleri tutuşa tutuşa Cevdet efendile- rin evinden dön- dükten sonra evvelâ doğruca, Suat hanımı gör- düğü eve baş vurmuş; unuttuğu adresi (o oradan öğrenmiş; Onu müteakip yerlerini bulup meseleyi açmıştı. Kısmetin yazdığını bir şeyler bozmaz! O fehvasınca akıbet te bu neticeye girerek Cevdet efendi zade ile Suat hanımın başları birbirine bağlanmıştı. » .. — Bir yere mi gideçeksiniz yen- ge? — Evet. Korsesine bağlı jartiyeleri ço- rabına takmağa uğraşır. — Yoksa sinemaya mi? — Daha muayyen bir kararım yok. Beyoğluna bir çıkayım da... Nasıl, yavaş yavaş yavaş Kor- seye alışıyor mu sun? — Ayakta iken okadar rahat- sızlık verdiği yok; bir az karnım, yanlarım geriliyor amma oturunca, bir de çömelince fena acıtıyor. — Evvelâ sen, Avrupalıların alaturka oturuş dedikleri tarzdan vaz geç. Sonra, hiç tereddüt etme- den korseye alış. Bugün korse, kadına ayakkabı kadar lâzımdır. Bir spor, bir küriyozite diye belki çıplak bile gezecekler fakat emin ol ki korseyi katiyen feda etmi- yecekler. Bedriye, Suat hanımın odasında idi. Yengesi, aynanın önünde gene yarı çıplak, giyinmekle meş- gul iken, öbürü boynu bükük gibi seyrediyordu. — Bu kombolezon size daha ziyade yaraşıyor! Derken Suat sözünü kesti. — Bedriye, kaç defadır tenbih ediyorum, bir türlü kulak vermi- yorsun. Şunu hâlâ diline alıştıra- madın mı? Kombinezon. — Kombilezon. — Hayır, gene yanlış; kombi- nezon. — Aman, benim de dilimi eşek arısı soksun; vallahi beceremiyo- rum. Bedriye, sözünün alt tarafına devam etti: — Öteki daha süslü, tenteneli ama bu başka. — Şüphesiz öbürü daha ağır, daha lükstür; en pahalı krepdöşin. Fakat bu daha sempl, daha neg- lije gibi değil mi? — Beyoğluna çıkacakmısınız? daha Muharriri: Sermet Muhtar — Şunu hâlâ diline alıştıramadın mı? Kom- bolezon değil, kombinezon... — Istanbulda başka gezilecek yer var mı? Sen bir yere gitme- yor musun? — Şehzadeye kadar gideyim diyorum amma galiba geç te oldu. Suat, bileğindeki saate bakar: — Beş buçuk. — Yani ikindi okundu değil mi? Bu yeni saatler tuhaf; annemin de, haminnemin de bir Otürlü aklı ermiyor." Suat. — Orası malüm! deyip bir kah- kaha attıktan sonra Bedriyenin yüzüne bakarak sordu: — Bu saatten evvel gezmeğe kimler çıkar biliyor musun? Bedriye afallamıştı. Onun naza- rında, en bilgili, en akıllı adam yengesi olduğundan onun ağzın- dan ne sadır olursa derhal iman ederdi. Bir müddet durduktan sonra mahçup mahçup cevap verdi: — Ne söylesem yalan; siz el- bette benden daha iyi bilirsiniz. Suat, küçük şişedeki mayi allığı yanaklarına sürmekle meşgul, izah ediyordu: — Bu saatten evvel gezmeğe dadılar yahut hizmetçiler çıkar. Bedriye gözlerini aça aça din- liyor, yengesi anlatıyordu : — Madamlar, matmazeller için öğle üstü sokağa çıkmak pek ayıptır; adeta rezalet demektir; dadı, hizmetçi mevkiine inip her- kese rezil olmaktır. Bedriye, köskös dinlediği bu malümatı da kafasının bir kıyı- sına kaydettikten sonra sokağa çıkmağa can atmağa başlamıştı. O da fitili almıştı. Ağzından kaçırdı : z — Gülfidan bacı ile çıkıp Şeh- zadebaşındaki sira dükkânlara şöyle bir uğrayım, pamukaki, sakız, kestane şekerleme alayım! Diyorum amma bilmem hamınnem de geç oldu derse? Sırnaşık gibi Suadın eteğinin ucunda , yan halayığı vari, öte- berisini vermeğe koşuyor, yenge- sine hakipay oluyordu. Tuvalet (dolabının önündeki podra kutusunu eline aldı. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: