19 Haziran 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

19 Haziran 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ SULEYMAN KÂNİ Abdülhamidin, sultan Muradı, hal işinde alâkadar gö gö maksadı ne idi? iki rey püsulasi or- taya konuldu: 1 — Mahkümlar hakkında tem- Yizce tasdik olunan mücazatın ta» memen icrası; 2 — Temyiz ilâminda riç kanuni cezaların tahfi Uzun müzakereler neticesinde) 15 kişilik ekseriyet birinci şıkkı, 10 kişilik akalliyet ikinci şıkkı iltizam eyledi. (24 şaban 1298). Bu defa akalliyette kalanlar Saffet, Sait, Hayreddin, Arif, Kadri, Asım, Suphi, Ahmet Muh- tar paşalarla Hasan Fehmi ve Raif efendilerdi, Serter paşa il ci içtimada bulunmamıştı. Abdülhamit (Mahiut ve Nuri paşalar katil maddesinde âmir Murat efendi ile validesi olduğu- nu beyan eylediklerinden bu ei hetin dahi tetkikini mişti. Umumi meclisçe tanzim | olunan mazbatada bu nokta hak: kında şöyle denilmişti: (Heyeti ithamiyece Murat efen. de onunla be- lerek itham olunmakla Beraber Murat efendinin mecnu- mu mutbik olması hasebile istic- vabı ve muhakemesi kabil ola- mamış, validesi de ona tâbi bu- | lunmak cihetile bu ikisi hakkın- da bir şey denilememiştir. Ancak Mahmut paşa hükümden sonra takdim ettiği istintakriamede bu fili şeniin Murat efendi ile vali desinin emrile vuku bulduğunu ifade eylemiştir; Murat efendi uhun haftasında cinnet olunduğunu Mithat paşa rakasında beyan etmiştir; efendinin emektarlarından. makulesinden üç kişi a maaş ve otuz lira elbise ünde- irade eyle- | yüzer bahası verilerek fer'iyeye memur edilmiştir; Nuri paşa ile Seyit bey bunların Murat efendinin irade- sile fer'iyeye gönderildiklerini bildirmişlerdir; zaten Murat efen- di ile validesinin iradeleri olmas bunların Fer'iye sarayına gir. | meleri kabil olamaz. İşte bu istid- lâller ve sair emareler (acaba bunlar ne idi?) bu feci cinayette Murat efendi ile validesinin dahi sm malümatı . munzam olaca ğini teyit eden ahvalden yor. Amma heyeti âcizanemizce kanuni bir salâhiyet olmadığı ci hetle bittabi bunun tetkikine gir Fişilememiştir.) “Umumi meclisin mazbatasında Bulunan bu kayıt (buraya nakle dilirken mahsusen cümleleri ara- sındaki rebıtalar ve atıflar kal dırılmıştır). Abdülâzizin katli da- yasmdaki garabetlere ağırca bir yenisini daha ilâve ediyor! Bir heyeti ithamiye, bir cina- yet mahkemesi Sultan Murat ile yor amma bir şey diyemiyor. Vi 'kelâ, askeri ve mülki İ lar bu fili kendiliklerinden icra | etmiş ve ettirmişlerdir, işte bu 'konulmıyan - delilleri cinayete öyle bir emir ve malümatın da 19 Haziran 1934 | — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Gene bir şey demiyorlar! Bu | noktayı tetkike kanuni salâhiyeti haiz olan mahkemenin hatasını - belki farkına varmıyarak - yüzüne vuruyorlar! Abdülhamidin bu mazbataya z kayıt ettirmekteki oyunu hiç te kapalı deği Bir defa bu umumi mecliste şeye ülislâmdan başka ilmiye rice den kimseyi bulundurmayışı pek ziyade dikkati celbedecek bir key-| Fiyettir. Bunların şeriat ahkâmin-| dan bahse kalkışacaklarını mu- hakkak çi, meselenin bu nok-| tada dallanıp budaklanması ise biç işine gelmediği için eskiden bu gibi meclislerin en söz sa- hibi âzası addedilen ulemayı bu defa hariçte bırakmıştı. Abdülhamit fırsat bu fırsattır di- yerek Sultan Muradın Sultan Azi- zin ketlinde methali olduğunu | güya adli delillerle meydana koy) duktan sonra böyle bir cinayette parmağı olan bir padişahın artık saltanata avdetine hak ve imkân olamıyacağını herkese göstermek istemişti. Kurenadan Nişli Mab- gut Münir beyin meclise takdim pu talerir dahi sırf bu mak satla tertip olunmuştur. (Efendimiz. cümlenize | buyurdular. Fevkalâde meclisin | temyiz ve tefrikine havale buyur- dukları cihet Sultan Azizin katli için ya sabık hakanm cebri emri vardır, yahut mahküm olan paşa- iki süretten ibarettir. Sultan Muradın cebri emri ol duğu istidlâl olunuyor. Çünkü ka- tiller müşarünileyhin on beşer, yirmişer senelik adamlarıdır. Nu- Yi paşa mabeyin müşürü, Mahmut paşa damat, Mithat paşa o vakit vükelâdan müteneffiz bir zat ol- dukları halde sarayda bulunuyor- lardı. Mustafa ile şeriklerine ver- likleri emir de sarayda vuku bul- du, fer'iyesinde idi, Ancak mahkemelerin hükmün- den sonra, Nuri ve Mahmut paşa katillere verdikleri Sultan Aziz de gene sarayın rin Sultam Muradın cebri emrini onlara teb- liğden ibaret olduğunu bu kere mühürlü varakalarla beyan eyle- diler, İş bu hale müncer olduktan son- ra velevki mahkemenin hükmü mevcut olsun, mahkümlarn ida mina, yani mahkeme hükmünün icrasına gitmek adalete muvafık olamıyacağını. efendimizin ada letle meşhun olan vicdanı şaha neleri his buyurmaktadır. Eğer bu delil ve ifadeler kabul buyurulmaz ise © halde mahıküm- ların cezalarını tehfife hiç bir mahal olamıyacağı be Murat efendinin mücbir âmir | olduğunun kabulü müşarünileyhin | cezasını icra için bir vesile ola- az, Vakıâ Sultan Azizin katli için verdiği cebri emrin hali si batinde vuku bulduğu akşam Mithat paşanın Sul tan Muradın cülüsundan ii haf stermekten Bu meraklı eğlenceli kitabı oku! Telrika No. 305 sonra üç gün sıhhatte olduğu hal kında delillerile beraber verdi varakadan müsteban olmuştur. Ancak bugün Murat efendi mec- nun olduğundan kendisi ne şeran, ne de mizamen cinnet halinde mücazata uğrıyamıyacağı malü- mu şahanedir. (Bu cümle ile Sultan Hamit Sultan Muradın H. 1298 senesinde hâlâ deli bulun- duğunu göstermek ştir). Kendisinin vücudu memleketin inter menfaati için muzır olup ta kaldi rılması itikadında bulunulmuş ol saydı Suavi maddesi gibi bir hal den fırsat iğtinam Fakat şevketmeap olunabi efendimizin #efkatleri © gibi şeylere mâni ol- muş olmakta bulunmuş olduğu Mu: yat efendinin bugün kemali ra- hatta ve padişahımızın tahtı mah- fuziyetinde bittir, Şu iki noktanın temyiz ve tef- bulunmasile de sa- rikinden maksadı şahane mahza olduğunu, ba- ile beraber, pa- tebliğ eylerim) (Bu takrirde cümlelerin rabit | ve atıfları mükerrer | tl ve — cümleler; kaldırılmıştır). Sultan — Murat © mecnundur diye cezadan muaf olsa bile onun gibi âmir sayılan validesine de ttüp edil. memiş olması maksadın. Sultan bir ceza hüküm ve te Murat ile validesini mahküm et mekten ziyade bir cinayet şalbe- sile lekedar etmek olacağına şüphe bırakmıyor. Bundan sonra da padişah için büyüklük ve ulür vü cenap göstermek sırası, gel mişti! Sultan Hamit idam hükümleri- Di tahfif eti. Bu yolsuz, usulsüz muhakeme- bin, haksız hükmün tafsilâtma merak edenler Mithat paşa namı- ba oğlu Haydar bey tarafından neşredilmiş olan (Mir'ati Hay- Fat) tan bu meraklarını bir de- Fece tatmin edebilirler. Sultan Azizin katli davasına ait olarak İbnilemin Mahmut Kemal beyin ifadesile mevcudiyeti anla- şılan evrak adliye vekâletince tet- kik ettirilerek bir broşör hal de neşredile bu muhakemenin kim bilir ne garip safhaları daha meydana çıkardı mini Falk Sabri HAYVANLAR ALEMI Fiyet: rde 130 erol alına, misir dez | AKŞAM KITAPHANESİ | Hi amam ol, Para yerine posta palu da gönderebilirsiniz. Akşam, ın edebi tefrikası: 6 PAT Şirkete girdikten sonra vaziyeti düzelmişti. Şimdi klübe de yakın olmak arzusu ile Kadıköyünde küçük bir apartıman kiralamıştı. Şirketten aldığı ikramiye bu kü- şük apartımamı zarif bir bekâr yur vası haline sokmağa kâfi geldi. Bu, Moda caddesini Bahariye yoluna bağlıya ara yolun üzerinde küçük nezaretli, şık bir apartı manı. Suat Rahmi üçüncü kati işgal etti, Bir salon, bir yemek odasi, ar- kada iki oda, ortada mutfak, ban- ye ve hizmetçi odasi. Suat Rahmi arka odalardan bi- rine kitaplarını, yazıhanesini yer- Bekâr bir adam için K, dıköyünde gece hayatı ve dışarı- da yemek pek kolay değildi. De- likanlı arkadaşlarına davetli ol- madığı akşamları bazan iki tabak yemek yiyecek lokanta bulamıyor- du. Onun için çok defa geç vakte kadar latanbulda kalıyor, oyala- Bıyor, yemeğini de yedikten son- ra köye geçiyordu. Kısa bir zaman böyle devam et- #i, fakat bu hayat onu derbederli- ğe, hattâ sefahete işin klüpteki sporlarını da ihmal ediyordu. Nihayet apartımanın. mutfak dairesini de faaliyete ge- Hirmeğe karar verdi ve bir hizmet- gi aradı. Bir arkadaşı da ona yardım et- | | &. Eski konaklardı çıkta kal kimsesiz. miş terbiyeli, görgü bir Arap kalfa buldu. Her yere hizmetçi diye istemiyen bu devlet düşkünü bacı böyle bir eve saçını süpürge ede- kadındı. Onunla anlaştılar. Bahtiyar kalfa mek, cek namuslu, yaşlı bir sevimli, şirin, yaşıma rağmen çe- vik bir kadındı. Para meselesi bile konuşmadı. Suat Rahminin vaziyetini öğrenince tereddüt bile etmedi. Zaten Suat Rahmi yüksek bir hizmetçi aylığı verebilecek halde değildi. Bu kimsesiz bacı işine geldi. Bahtiyar kalfa eski terbiyenin ve görgünün tesirini kaybelme- mişti. Bu genç bekâra karşı bile: Beyefendiciğim. Diyo hitap ediyor. Evlâdı ye- rinde olmasına rağmen vazifesini ve mevkiini kavramış gö tertibini bozmuyordu. Şen, lötifeci Suat ona daha ilk sün. — Kalfal İsmini vermişti. O buna alı üünerek Bahtiyar kalfa iyi ev yemekle Yapıyor, küçük apartmanı terte- miz tutuyor, Suat Rahminin itiyat larmı öğrendiği için her işi saa- tünde, dakikasında bitiriyordu. Artık Suat Rahminin (kalfa) si arkadaşları arasında da meşhur olmuştu. Çok. akşamlar klüpten çıkarken: — Ey Suat, senin kalfa ne ye- mekler hazırladı acaba! diye bir kaçı takılıyor, apartımana kadar geliyor, teklifsizce yemeğe kalı yorlardı. O zaman Bahtiyar kalfa efendisini mahçup etmiyecek bir el çabukluğu ile hemen onlara ye- tişecek kadar yemek bazırlıyor, bu yüzden bazan kendisi bile aç kalıyordu, Sundın teklifsiz arkadaşları bar zan gündüzleri bile oradan geçer- erse apartımana uğruyor: Bürhan Cahit alıştırıyordu. | Sırf akşam yemeğini yiyebilmek RON Akşama ne yemekler var. Diye Suat Rahmiden evvel lis“ teyi haber alıyorlardı. Bahtiyar kalfa artık işine, köye” sine alışmıştı. Sunt Rahmi erken vapurla 1s- tanbala inerken o da mutfağına lüzumu olan şeyleri alp. geliyor. Akşama kadar bildiği gibi rahat rahat, karışanı, görüşeni olmadan sessiz sadasız çalışıyordu. Çok memnundu. Hele Suat Rahminin şakaci, ne şeli bir delikanlı olmasına. O bu yaştaki erkeklerin ne kaplarına mahlüklar olduklarını eski konak paşazadelerinden bilirdi. Ne beyzadeler, ne hanım velât- ları görmüş, işitmişti ki sabahtan akşama kadar konaktaki genç hiz- metçi kızları kıyıda köşede sıkış tırmak, komşu hanımlarına terbi- yesizce lâkırdı atmaktan başka şey düşünmez, haylâz, tembel, ah- lâksız şeylerdi. | Bahtiyar kalfayı ilk günlerde düşündüren bu nokta idi. Yanın- da ç şacağı bekâr gencin böyle sulu bir çapkın olmasından, evine bir takım macera düşkünü kızlar, kadınlar (e getirmesinden Okork- | muştu. | Günler geçip te Suat Rahı böyle bir hafifliğini görmeyince | müsterih oldu. Suat Rahminin şaka etmesine, arkadaşlarile beraber onunla senli benli görüşmesine rağmen bir gün olsun hürmetini bozmuyordu. Suat Rahmi de rahata alışmıştı. Her işi zamanında oluyor, ban- yosunu, yemeğini, kahvaltısını ta- yin ettiği saatte hazır buluyordu. Bahtiyar kalfa onun alıştığı ve Deli- eyleri öğrenmişti kanlı ne kadar erken kal ayakta bulu se kapıda Artık Beyoğluna çıkmaz oldu. Hergün beşte yazıhaneden çıkt yor. Çok defa apartmana ui madan doğru klübe ordu. Orada bazan tenis partisi yapı- yor, bazan klübün kiklerile Mo- da, Kalamış açıklarında. dolaşı- yordu. Arkadaşları ona takılmağa bap lamışlardı. Kadıköy kızları ara sında ismi esrarlı fısıltılarla ge- gen Macit: — Senin apartımandan bir şey anlamıyoruz Suat, diyordu. Bir gün kalfayı görüp iskandil ede ceğim, Suat Rahmi ciddileştiği zaman- larda yaptığı gibi gözlerini açtı. İstiklâl harplerinde kumanda et- meğe alıştığı sert sesile — öyle şey olmaz, de benden sorulur. evim yalı ki şöhretini hatırlamış gibi ilâve ekti: — Benim evime allık, pudra girmez. Oruspu kokusu arıyan hallâ bizim sokakta bile bulamaz. Macit dudaklarını büktü: — Kendi dairen için ber şey iddia edel Suat, fakat apar manın öteki katları için pek güvenme! Suat Rahmi yüzüne bakti. O bir çok şeyler bildiğini Tatmak ister gibi gülümsedi: — Eğer farkında değilsen hay- Tet ederim, Sizin iki numa kim oturuyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: