31 Temmuz 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

31 Temmuz 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 8 Yazan: SULEYMAN KÂNI SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ Tercüme, iktibas hakla makfuzdar — AKŞAM Tetrika No, 320 Rusya ile sulh akti ve Ayastafanosta Ayastafanos sulh müzakereleri bazan her gün, bazan da iki, üç günde bir cereyan ediyor, murah- has Saffet paşa ile Sadullah bey tarafından alınan neticeler hak- kında istanbula malümat verili. yordu. Ruslarm ellerinde devleti aliye ahvalini gösteren mükemmel ve muntazam haritalar mevcut iken devleti aliye murahhaslarmda kendi memleketleri hakkında ya- pilmış adamakalhı tek bir harita bile yokta; yalnız Sadullah bey Berlinden gelirken yolda bakmak üzere bir Rumeli, bir de Anadolu haritası almıştı; Osmanlı murah- hasları müzakereler eynasında hep, bu haritayı kullandılar! , Saffet paşa ve Sağallak bey Rusya çarı nezdine fevkalâde bir murahhas gönderilmesini teklif ettiler, Fakat Rus murahhası ce- meral İgnatiyef: — Hayır, hayır! Biz tuzağa bir Kere düştük! Bir daha düşmek İs temeyiz! Diyerek bu teklifi reddeti. Osmanlı murahhaslarınm İst Zahı üzerine dez — Vaktile Sultan Mahmüt Çar . birinci 'Niköla mezlihe damat Halil paşayı göndermişti. Halil paşa Petersburgda mazırlara padi- şahtan Çara selâm getirdiğini ve politikaya dair memuriyeti olma: diğinı temin eylemiş iken tavır. arı ve sözlerile Çarin hoşuma gi- “derek Edirne muahedesi akikâmin- da tadilât koparmuğa muvaffak olmuştu, Halil paşanın bu memur: Yiyeti bize ders ölmüştür. “Cevabını verdi, - Rusya #mrakbmslafi > Oenanli doranmasınm Rusyaya terkini is- iyorlardı. Abdülhamit ise buna yahaşmıyordu.. Padişah bunu kabul edemiyece- Zini vükelâya Ahmet Vefik paşa Bin kaleme almış olduğu şu hatti bümayunile bildirdi: (Başvekil paşaya ve Saffet pa» #aya ve sair vükelâya kasemle be- yan ederim ki donanmayı hüma- Yunumun elden çıkarılmasına ka tiyen reyim ve rızam yoktur. Her türlü fedakârlığı ederim; fakat bu donanma maddesini esasen reddeylerim ve esbabı mucibesini dahi beyana muktedirim. icabi halinde donanmayı kaybetmemek için canımı fedaya hazırım, “ (15 şubat 93) Başvekil Ahmet Vefik paşa bu- nu vükelâya tebliğ etti; Ayasta- fanosa gitti; devlet murahhaslari- rutçubaşıların köşkünde oturan Grandük Nikolaya mülâki oldu; padişahın bu teklifi kabul etme- mekte ne kadar musır olduğunu isbat için hattı hümayunu ona da gösterdi; saatlerce müküâleme ede. rek Grandükü bu tekliften vaz geçmeye meylettirdi. Ahmet Vefik paşa bu mükâle- ime esnasmala Grandike: — Padişah bu gemileri size ver. müyecektir. Israr ederseniz bü gemilere binip batmağa, ölmeğe bile razıdır demiş! Grandük hattı hümayunu: — Teberrüken bende kalsin! iki ziyafet Diye yanında alakoydu. Ahmet Vefik paşa avdetle key- fiyeti Abdülhamide bil. Padişah hata hümayundaki (her türlü fedakârlığı ederim) fıkrasının sair tekliflerinde Rus- lara senet olması düşüncesile hat- tı hümayumun Grandük yanında kalmasından pek bihuzur oldu; telâşını saklıyamadı. Ayni gün Ahmet Vefik paş li, e şu meilde bir hattı hümayun gön- derdi. (Nemikamın tehriri mücerret donanmamızın elden çıkarılma- ması maksadına müpteni ve mün- hasirdir. Bundaki her türlü feda- kârlik tabirine tercümece yanlış mana verilmemelidir; bu ibare- nin henüz derdesti mükâleme olup neticeleri meçhul bulunan sair hu- Susata şümulü zanmolunmamalı- dır.Bu fedakârlik sırf zati ve şah- sidir. Nemikamın esasen ve feran donanma maddesinden başka bir şeye ait olmadığına dair Grandü- ke izahat verip vermediğinizi se- ran işar eylemeniz matlâbum. dur.) Bu istizah üzerine Ahmet Vefik paşanın etekleri tutuştu; Gran. düke bu yolda izahat vermiş bu- Tunduğumu padişaha arzett; kat diğer taraftan Abdülhamidin dı hattı hümayunun Gran- dükün elinden kurtarılması oldu- Zunu da anladığından tekrar Ayas- tafanosu boyladı. Padişahın istediği tebliğati bu defa yaptı; tatlı diller dökerek hattı hümayımu İstirdada muvaf- fak oldu. açlığı bu yurttan her sene kai yetiştirm Yukarıda: Beypazarı Ulkü biçki diki Bu sene yurtlan mezun olan hanımlardan bir etli yurt müdiresi Münevver Rasim H-J Ankara 28 (Hususi mubabirimizden) — Ankaranın en mühim kazalarından biri olan Beypazarı “Ülkü biçki dikiş, yurdundan bu | Sene on hanım mezun olmuştur. Ders kesimi münasebetile yurt bir | sergi tertip etmiştir. Müessese müdürü Miinevver, ya on beş yirmi biçki diki bu büyük kazada hanımların hepsi dikişlerini Kendileri diktiğinden terziye para verilmemektedir. Ayastafanosta su mukadde | matı mukavelesinin devleti aliye murahhaslari tarafından kon ağ laya, ağlaya imzası üzerine Rus ordusunda şetaret çinde teza- hürler yapıldı; toplar atıldı; bir geçit resmi yapıldı. Gradük Rus askerlerine hitaben: (Türkler mağlüp oldu; musa- lâha aktolundu; öşte istanbul!) diyerek heyecanlı. Kir nutuk irat etti, Osmanlı murahhasları- pa bir ziyafet verdi, Sofrada çatal, bıçak gibi ne varsa ba kırdan idi. Grandük bu takımı seferberlikte kullanılmak © üzere smahsusan yaptırdığını. söyliye- rek kusura bakılmamasıni rica eti, Osmanli murahhaslari bu zi- yafetten Yıldızı haberdar ettiler, | Bunun üzerine © mukabeleten Grandüke ziyafet vermek emri- ni aldılar, Saraydan sandık, san- dık eşya, bir çok sofracı geldi. Takımlar kahve fincani zarflari- na kadar hep müzeyyen ve mu- rasa şeylerdi. Sadullah beyin içi taşlı; gözleri karardı; Saffet paşaya sai — Dünkü ziyafet galibin zi yafeti iken takımlarını “gördük; bizim vereceğimiz ziyafet ise mağlübun ziyafetidir. Bu mara: sa eşya ile biz nasıl ziyafet ve- viriz? Bu olacak iş değildir. Mut laka verilecekse ben böyle zi- yafette bulunamam! Dedi, Saffet paşa da bu Teye iştirak: etti, Sandıklar ve sofra- lar İstanbula İade olundu. (Arkasi var) yutdundan bir köşe, Rasim hamm botabı Ikşam, wn edebi tefrikası : 48 31 Tommuz 1934 PATRON Bu o demektir ki Türk çifçisinin emeğile yeğişen pamuk bu sefer Türk işçisinin elinde Türk milleti. nin işine yariyacak bir hale gel Ne zamandanberi susan söze karıştı: — Fakat istihsal masrafınız hesap ediyor musunuz. Bu nokta: da Avrupa bile yanlış hesaplara 'düşmi Bakınız. Japonya kendisinden aylarca uzak yerler. den pamuk alıyor. Onu kendi tez gâhlarında dokuduktan sonra ge- Be üyni mesafedeki yerlere gön- deriyor ve piyasayı altüst ediyor. italyan, Çekoslovak, Fransiz ser- mayesi bu yüzden buhrana düş- müştür. Rekabetin bu şekline si- Zin tahammül etmenize imkân var mi? Suat Rahmi dedi kir — Biz kimse ile rekabet ideia- sında değiliz. Bu rekabetten ayni kategoride sermayeler korkabi- lirler, Biz yalnız kendi ihtiyacı #mızı görecek bir sanayi istiyoruz. öyle bir çerçeve içinde ki arz üzerinde yeni bir cihan harbi ol duğu zaman iki arşın patiska için vesika aramıyalım, süt yavruları. mıza bir parça şeker bulmak içini kendimize müttefik / aramıyalım ve nihayet Türk mülletini biraz da fabrika mesaisinin uyandırıcı, hareketli hayatı içinde pişirelim, Ve küçük Türk sermayelerini işletelim, halka tasarrufun müs bet neticelerini gösterelim. Mister Grevs birdenbire hatıri- na gelmiş gibi: — Pardon Suat bey, dedi. Si- Zin bu şimendifer işlerinize “de hiç aklım ermiyor. Madem ki bahis böyle dostane açıldı, konu- şalım, Bugün İngilterede ve Ame- tikada yeni nakil vasıtaları © kadar aldı yürüdü ki artık eski sistem sabit nekliye kumpanya- ları birer birer iflâs ediyor. Oto- mobil ve kamyon şimendiferleri mahvetmiştir. İngilterede bir çok yerlerde tren hatlarını söküp kal- dırıyorlar. Amerikada ayni hal vardır. Serbes makil vasıtaları şi- mendiferi kötürüm etmiştir. Bu son zamanlarda Almanyada his sedilmiş, — şimendifere çok kıy- met veren Almanlar da artık kamyonu ve otomobili tercih et- mmeğe başlamışlar, Didis müdahale eti: — Hattâ sırf süratli otomobil. ler için hususi yollar yaptılar. Son zamanlarda (Potsdam) Ja (Na remberg) srasmda | yaptıklari yel milyarlarca marka maloldu. Grevs devam etti — Bakın bum ticaret iktisat noktasmdan çok sade bir ifade- | si var. Siz çifçi ve yahut fabrika- törsünüz. Malınızı, mahsulünüzü muhakkak bir ticaret merkeze götürüp satacaksınız değil mi, bu işi şimendiferle yapacak olursanız isas: malınızı veya mahsulünü yona kadar taşıyacaksınız. Tre- nin vaktini, saatini bekliyeceksi. niz. Tren malınızı öteki na kadar götürecek, orada bir çok üçüncü derecede masraflarla ma- mızı ambara, depoya, ticarethane- ye, silaya kadar götürecek bir dör. düncü vasıtaya müracaat edecek- siniz, hem vakit kaybedeceksi niz, hem para. Bu bindirmek ve indirmekten gelecek zararlarınız. da başka. Halbuki Mister Grevs piposunu tatlı tat- hı çektikten sonra devam etti: — Halbuki mahsulünüz yetişti, fabrikada paalınız hazır. Bir tele istasyo- Bürhan Cahit fon edeceksiniz. Kamyonlar tarla- nizin yanma, fabrikanızın avlusu- na kadar gelecekler ve hareket ettikten sonra malınız bir daha sa- liş yerinde indirilecektir. Bekle- mek ve yahut bir kaç el değiştir. mek yok.. Didis dedi — Bu yalnız ticarette değil, as- kerlikte de aynıdır. Almanlar bü- yük harpten evvel Fransiz hudu- duna doğru çift hatlı şimendifer- ler yapmışlardı. Şimdi bunlar de- mode oldu. Çünkü artık hatlara gö- re cephe kurmak imkânı yok. Esasen harplerde cephe kalmı- yor. Harbe giren memleket baş- tan başa cephe hayatı geçiriyor. Her noktadan gelen tehlikeyi kar- şılamak için süratli ve bir hatta bağlanmıyan nakil vasıtalarından istifade etmek lâzımdır. Bu da an- cak otomobil ve kamyondur. Bir ordu kumandanı düşmanı şaşırt mak için onu ümit etmediği nok- talarda karşilamayı, gafil avla mayı arzu eder,Bunun için eli altın: daki nakliye vasıtalarından isti- fade edecektir. Emrinde binlerce kamyon olan bir kumandan kuv: beklenmiyen umulmadık yerlere toplıyabilir. Bunun karşısında, yalmız şimendi- ere bel bağlıyan bir kumanda- Aim aczini tasavvur edin. Greve tasdik ettiz — Dostum iyi anlattı. Bunu Iâhiyettar olanlar da kabul edi- yorlar, Suat Rahminin milli mücade- edeki hatıraları tazelenmişti, Sa- karyada, Afyonda geçen heyecan- hı vakalar birer birer gözünün önünden geldi, geçti. Afyon - Es- kişehir hattı üzerindeki vaziyet- leri düşündü. Ta Kafkas hudutla- rından kağnılara bağlanıp top ta- #ıdiklarını hatırladı. Sonra ağır ağır cevap verdi: — Dedikleriniz doğrudur. Yal- miz siz bütün özü kendi memleketlerinizi düşünerek yapı: yorsünuz. Avrupa örümcek ağı gi- bi demirle örülmüştür. Her istika- mete ana yollar ayrılmıştır. Bun- lardan başka yeni iktiyaçlara göre Sirf askeri şoseler yapılmıştır. Fa- kat Türkiye böyle ana yollardan mahrumdur. Biz motörlü nakil vasıtalarının işe yaramadığını id- dia etmiyoruz. Fakat bunları ana yollarımızı açtıktan sonra yapa- cağız. Karadenizi Akdenize, şark hudutlarımızı garba bağlamak Bir. vazifemizdir. Bunun için demiryolu, kara yolu, hava yo- lu hepsini düşünmemiz lâzımdır. Çünkü hiç biri yoktur. Askerlik noktası için bir şey söyliyecek vaziyette değilim. Yalnız bence iddia ettiğiniz şoselerin de fenni kıymeti kalmamıştır. Çünkü harp tehlikesi dediğiniz gibi yalnız cep- belerde değil, hudutlarda değil, havalardadır. (Didis) it sarı kafası eğrildi. 1 Eski bir erkâm harp olduğu söylenen bu İngiliz delikanlınm. son kelimelerile âdeta alnından kurşun yemiş gibi sendeledi. Grevs bu bahsi daha fazla kur- enlamaktan çekinir gibi Suat Rah- miye hak verdi — Doğru düşünüyorsunuz dos- tum, Şimdi sizden bir ricam var. Bu mektupta benden sorulan mok- talara cevap vermek lâzim, Tür. yenin hangi noktalarda hangi kısım sanayie ehemmiyet verdiği ni bana rapor şeklinde yazımız. / “(Arkası var) | vetleri zamanda milli

Bu sayıdan diğer sayfalar: