27 Eylül 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

27 Eylül 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

27 Eylül 1934 AKŞAM Sahife 5. komisyoncuları Kanunda değişiklik yapılması için teşebbüste bulundular Komisyoncular birliği, 1093 nu- maralı kanunun tadili için teşeb- büsatta bulunmuştu. Gümrük ve inhisarlar vekâleti, komisyoncu. ların dilekleri, - hazırlanmakta olan yeni kanun lâyihasında ma- zan dikakte alındığını bir tezkere ile birliğe bildirmiştir. Komisyoncuların başlıca istek- eri şunlardır: 1 — Miktarı 200 ü bulan Ranbul komisyoncuları a gnünhal olmadıkça yeni komisyon: cu alınmamak suretile bu. işin ahdide tâbi tutulması, — Gayri mesul şahısların gümrüklere girmesine meydan ve- rilmemesi, 3 — Birlik kanumi bir teşekkül olmak itibarile, baroda olduğu gibi bir inzibat meclisi yapılarak lâzım gelen takibata imkân ve- rilmesi, Komisyonculuğun ıslahına dair geçenlerde gazetemizde çıkan ma- kalehin bazı alâkadarlar arasında yersiz ve yanlış telâkkilere yol aç- ağını öğrendik. O yazımızda bittabi bütün güm- ük komisyoncuları kastedilmiş ildir. Zaten böyle bir vaziyet olamıyacağı şüphesizdir. Ancak her meslekte olduğu gibi komiz- yonculardan da gayri kanuni ha- Teketlerde bulunanlar ve bu yüz- 'den takibata uğrıyanlar vardır ve olabilir. Maamafih yaptığımız tah- kikat, başlıca ewiistimallerde alâ- kadar, görülenlerin hakiki ve ve- sika almış komisyonculardan ol madığını, bu yolsuzluk âmilleri gümrüklere girmeğe salâhiyeti olmayıp ta arasıra bir kolayını bularak tüccar işlerini “gümrük- İlerde takip edebilen bir takım ya- bancı unsurların teşkil ettiğini göstermiştir. Gümrük komisyoncuları bu va- Ziyetten çok müteessirdirler ve (düzeltilmesi içim mütemadiyen te- şebbüslerde bulunmaktadırlar, Komisyoncular birliğinin dikkat pazarına ilişen mühim bir nokta da, gümrük yolsuzluklarının fail derinden olan bir takım şahısların ticaret odasınca tüccar komisyon- cu namı altında kaydedilerek ken- 'dilerine vesika verilmesidi İşte yabancı unsurlar, lerde malı olan tacirler kalarla ve sözdl daha ucuz yapacakları iddiasile kandırarak Piuamelelerini deruhde ediyorlar, İstanbul gümrükleri başmüdür yekili Memduh bey, gayri mesul ve vesikasız şahısların gümrük. lere sokulmaması için şiddetli ted- birler alındığını ve bu hususta müsamahadı görülecek memurla. rin şiddetle cezalandırılacaklarını dün bir muharririmize söylemiş. tir. Almanyaya gönderilecek mallar Türk ofisin verdiği malümata göre, Almanyaya ithal edilecek malların hususi müsaadeyo tal kutulmaması hakkındaki yeni dö viz abkâmı Türkiye menşeli mak- ls tatbi dilmiyecektir. "EMNİYET MESELESİ Teksayt prozorvatifleri (kaput) tayyıkı hava Alo birer birer muayonü edilmiştir. gamının Yumurta ihracatı artıyor Yumurtanın sandığı 12 liradan 21 liraya çıktı İngiltere yumurta ithalâtini tal dide karar vermiştir. Dün yaptığı" mız tahkikata göre, bu kararın Türkiye piyasalarına tesiri olmi- yacaktır. Çünkü, Ingilterenin ithalâta en müsait vaziyette bulunduğu za manlarda bile ihracat teşebbü- sünde bulunan yumurta tacirleri" Polonya mallarının daha cuz olarak arzedilmesi yüzünden zarara uğradıkları için bu mah- seçten istifade edememişlerdir. Son zamanlarda memlekelimiz- 'den en ziyade yumurta satın alan memleket Almanyadır. Almanlar, klering mukavelesi mucibince yaptıkları ihracata mm: kabil burada toplanan dövizler yerine mal almaları lâzım geldi- inden bilhassa yumurta mübaya- asına ehemmiyet vermişlerdir. Bir kaç hafta evvel sandığı 12 liraya kadar düşen yumurtalar 21 liraya yükselmiştir. Bu iyi vaziyetin başlıca âmille- ri, ihracatın artmış olması, yumur. ta mıntakalarından müvaredatın meva sonu dolayısile azalması ve eski zararlı zamanların tesirile müstehliklerin bir kısmının elle- rinden tavukları yok pahasına çi- karmış bulunmalarıdır. Almanyadan sonra yumurta ih- racatımızda en mühim mevkii İs- panya almaktadır. italya ile de yeni anlaşmada yuz murta ihracatına müsait şerait te. min olunmak ihtimali vardır. Şeh- rimizde taze mal stoku kalmamak. tadır. Gelen mallar günü gününe sarfediliyor. Buzhanelerdeki stok 6000 sandık kadardır. Parayı koruma kanununa muhalif hareket edenler Rıza ve Alber efendi isimlerin- de iki kişinin Türk parasını ko- ruma kanununa muhalif bazı mu- ikkati ameleler yaptıkları nazarı celbetmiş ve borsa komiserli bıtaya müracaatta bulunmuştur. Polis ikinci şube müdüriyeti bu müracaat üzerine tahkikat yap- mış ve Rıza ile Alber efendiyi yar kalayıp adliyeye teslim etmiştir. Riza ve Alber efendilerin muha. kemeleri yapılmak üzere hakla- rndaki evrak birinci ceza mah- kemesine tevdi olunmuştur. ! Meşhur yıldızla Bir Greta Disiri'in, bir Frederie Mi ll Eriten husüsl hu İ ; a . ,Eskiumumimeclis neler yaptı? Dört sene içinde görülen işlere bir'bakış Halk Fırkier İstânbul umumi meclisi seçimi için nâmzetlerini ilân etti. Bu arada gene C. H. Fır. kası âzasından olan eski meclisin de yaptığı işlere bir göz atmağı faydali bulduk. Eski meclis çalış- ma devresinde şunları yapmıştır: C. H. Fırkasının programında «amele mıntakalarında kadın iş- çilerin çalışacakları esnada çocuk- larına bakacak müeseseler yaptır rılması» prenşibi vardır. Eski mec- lis bu prensibi güderek Edirneka- Pı, Üsküdar, Beşiktaşta çocuklara mahsu bir bakım evi yapmıştır. Bundan başka Edirekapı ve Üs- küdanin 6 yaşına Kadar olan ço” .cuklara mahsus ayrıca birer ba- kım evi daha yapılmıştır. Eski meclis gene fırkanın proğ- ramını nazarı itibara alarak bula- şık hastalıklarla çok yakindan kadar olmuş, Yalovada, Kartalda birer dispanser açmıştır, Bakır. köy, Çatalca, Silivri, Şile, Kartal, Sarıyer ve Üsküdar kazalarında dört yıl içinde 200 kilo kinin. datılmiştir. Bakır Sarıyer, Beykoz ka- zalarında; birer sivrisinek yatağı | olan durgun mazot ve asit- finik dökül Bundan başka bulaşıcı hastalık- lardan korunma yollarını halka öğretmek için bir «sıhhi müraka- be merkezi» açılmıştır. Bu merkez bu sene Edirnekapı bakım evine Münir. Bundan başka bir de sihh koruma lâboratuvarı açılmıştır. Üsküdardaki Zeynepkâmil has- Hânesi 40 yatakli olarak açılmış ve bu hastaneye bir rontgen cihazı ilâve edilmiştir. Beyoğlu hastane. si genişletilmiş, 40 yatak seksene çıkarılmış, bir rontgen cihazı da buraya ilâve edilmiştir. hpaşa hastanesine bir pa- | aviyon daha ilâvesine karar ve- rilmiştir. Frengi mücadele teşkilâti geniş- letilmiş ve her biri hırsız ve ka olmağa namzet çocuklar için bir «çocuk kurtarma» yurdu açılmış ür. Kara ve deniz hukuk doçentliği Ankara 25 — İstanbul hukuk fakültesi kara ve deniz hukuku doçentliğine Galip Mustafa bey tayin edilmiştir. yakından tanıyacaksi bir. Marlene rehin, bir yaşı, saç Garbo'nin, yonlarca insanlar için ne kadar kıymet enalürmat teşkil eder! İşte SİNEMA YILDIZLARI, 300 den fazla en meşhur kadın, erkek sinema yıldızlarının tercilmei hallerini ve ayni zamanda en cazip va eden parlak kâğıda basılmış bir al. büm kadar güzel bir kitaptır. PEK YAKINDA ÇIKIYOR HEKİM ÖĞÜTLERİ Kadınlar On beş yirmi sene evveline ge” inciye kadar, doğurmakta olan veya hastalığa tutulan kadınlar, hastaneye gitmekten çekinirlerdi. Kendilerinde, hastaneye gittikleri takdirde, ölecekleri kanaatı veya issi mevcuttu. Hakikat halde bu şünce o zaman için doğru idi. Zira, ha Tecede ağırlaşmış ha: rılırdı; ve bittabi bunların çoğu ölürd Lâkin bugün mesele tamamile aksidir: Hastanede öleceği anla- ılan hasta, ya ailesi tarafından evine kaldırılıp akraba ve çocuk- ları arasında ölmesi istenmekte, veya taşrada gelmişse ve kendi- sinde metelâ gayri kabili şifa bir ur varsa, memleketine tebdili ha- vaya gönderilmekte ve orada ve- fat etmektedir. Bu itibarla şimdi hastalar, hastanelerden ziyade ev- lerinde ölmektedirler. Eskiden sıhhat müesseselerine daha ziyade fakirler rağbet gös“ teriyordu. Çünkü fakir kadınlar gerek kendileri ve gerek çocukla- Tı için, hiç bir yerde bulamadık: ları ihtimam ve bakımı hastane- lerde buluyorlardı. Şükranla görüyoruz ki, vaktile kadınlarda hastanelere karşı mev- cut olan nefret yavaş yavaş orta- dan kalkmakta, ve herkese sıhhat dağıtan bu yerlere inhimak çoğal- maktadır. Şüphesiz bir kadın, iyi bir ebe ile ve hini hacette bir kadın heki- mi davet etmek suretile kendi evinde doğurabilir, Lâkin bu do- ğumun tabii ve kolay olması Doğumlar arasında öyle güçleri inne ile çocuğu kurtara- , süratli bir müdahale yapmak icap eder. Bu gibi vaka- ları evde ameliyat etmek müm- kün olmadığı gibi, yapılabilmesi imkânı olan doğum ameliyeleri de hastanede yapıldığı kadar hat, kolay ve müsait bir şekilde tatbik olunamaz, Keza rahimdeki çocuğun ha yatı tehlikeye girdiği vakalarda, gayet kadın evinde doğuruyorsa, doktoru telefonla veya bir adam gönderip getirtinciye kadar, çok defa çocuğun öldüğünü görüyo- ruz. Halbuki hastanede doğuran bir kadın, gerek kendisi ve gerek çocuğu için en ufak bir tehlike Zuhur edince, karşısında hemen doktoru bulacak ve kendisine lâ- zım olan ameliyat ta hiç vakit kaybetmeden yapılacaktır. Bu itibarla bazı kadınlarımız tarafından, hastanelere karşı gös- terilen içtinap, hiç doğru değil dir. Her ne kadar kadının alıştığı ve rahat ettiği evinden ve sevdiği akrabalarından ayrılarak hastane- ye gelmesi, ilk anda kendisini me- yus ve mükedder ederse de; güç olan doğum vakalarında, ameli- yatın selâmeti ve ameliyat tarzına akrabalara müdahale fırsatım vermemek için, hastayı bir sıhhat ine kaldırmak çok daha ene evvelki kadınların, ev- de doğurmak hususunda ısrar et meleri, belki haklı olabilirdi. Çün- kü o zamanlarda ev ile hastanede yapılan doğumlar arasında mü- him bir fark, ve alınan neticeler- de büyük bir değişiklik gör için hastane- lerin faide ve ehemmiyeti bir doğumla, hastanede yapılan bir doğum orasında çok büyük farklar vardır. Bunu bir kaç mi- salle anlatmak isterim: Bazı kadınlar vardır ki, çatılari! yani çocuğun geçeceği mecra, iki kalça kemiği arasında bulunan yol, dardır. Bu darlık az olduğu Gibi, ileri derecede de olabilir, Darlığın çok olduğu yakalar eskiden anneyi kurtarmak için is- ter evde, ister hastanede olsun, çocuğu feda ederlerdi; başını de- lip ufaltır, ve söylediğim kemik yoldan geçirip doğumu yaparlardı. Halbuki bugün tabii yold. kendi kendine doğamıyan çocu- Zu, annesinin karnını açmak sure- tile sağ olarak alabiliyoruz (ame- liyei kayseriye). Bu ameliyenin no gocuğa, ve ne de anneye bir za- varı yoktur. Fakat bu ameliye €v- de yapılamaz; ancak bir hastane- de tatbik olunabilir. Bunun içi 8on terakkiyat, doğum meselesin- 'de hastane ile ev arasında, hasta- nın lehine mühim farklar husule getirmiştir. Bazi doğumlarda çocuğum göbek bağı marazi olarak önden gelmek- tedir. Halbuki göbek bağı erken geldiği takdirde, çocuğun başı ile annenin kalça kemikleri arasında sıkışmakta, ve çocuğa ken gide memektedir. Annesile kan müba- delesi yapmıyan çocuk ise, kısa za- imanda ölmektedir. Böyle bir va- ka evde zuhur ederse, hekim yeti- şinciye kadar çocuk daima ölme- ğe mahkümdur. Halbuki (habli sürrevi sukutu) dediğimiz. bu marazi hal hastanede cereyan ederse, müstacelen yapılacak mü- dahale ile çocuğu kurtarmak müm- kündür. Keza bazan çocuğun sonu (me- şime) rahmin üst kısımlarına ya- Pışacağına, alt kısmına yerleşmiş- tir. Doğum esnasında rahim açıl- mağa başlayınca, son yapışık ol. duğu yerde açıkta kalır. Ve açık yerlerden fazla kan gelir. Bu ka- nama evvelâ çocuğun, sonra da validenin ölmesini mucip olabili (Meşimeyi ipti diğimiz bu hastalıkta da yapıla” cek şey, yine kadının karnını açıp, çocuğu sağ olarak çıkarmak, s0- mu almak ve böylece kadındaki kanamanın da durmasını temin etmektir, Halbuki karından çocu- u alma ameliyesini, yukarıda da söylediğim gibi, evde yapmanın imkânı yoktur. * Uzün süren doğumlarda bazan rahim çatlar (inşikakı rahim). Bu- nun neticesi hem anne hem de ço- cuk ölür; burada da yapılacak şey, süratle karnı açmak, çocuğu çıkarmak, rahmi dikmek kabilse gatlıyan yerini tamamile kapa mak, kabil olamadığı takdirde gocuklu birlikte ihraç etmektir. Bu ameliye de evde yapılamaz. Ve bu hadise evde cereyan eder- se hasta, hastaneye nakledilinciye kadar yolda ölür. Keza (havaleyi nifasiye) dedi ğimiz ve kadının spazmos tarzın. da bütün vücudumun titremesile muttasıf çok tehlikeli gebelik has- talığında, yapılacak olan ameliye- yi kayseriye; sonra (plasenta aks reta) ismi rahme samimi surette yapışık olup, (Devamı 13 üncü sahifede) Dr. Ahmet Asım Ortaköy Şila yurdu. eabip ve müdeza ye) marıını ve verdiğimiz ve sonun

Bu sayıdan diğer sayfalar: