9 Mart 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

9 Mart 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Izmir mektupları Üzüm kongresi için hazırlıklar ileriledi Üzüm ilk defa nasıl bulundu? Bizde nasıl ihraç eşyası halini aldı? Üzümlerin bir imalâthanede yıkanma ve kurutulmasına ait bir resim Mün tarihini bilen azdır. 10 martta An- arada üzüm kongresi toplanacağı için İzmir (Akşam) — Türkiyede üzü- | Bundan seksen yıl evveline kadar üzüm bir ihraç emteası değildi, o sıra” larda İzmirde bulunan baz ecnebi tar Üzüm hakkındaki tarihi malümatı o- |cirler, üzümleri çuvallarla Avrupa mem- turlarımıza sunmayı faydalı bulduk: Meşhur seyyah İbnibatuta, Fergana Şehrinde gördüklerinden ve duydukla- Mindan bahsederken üzümün, İran üze- Tihden geçerek Ortaasyadan getirilmiş * mahsul olduğunu yazıyor. Fransız- Cadaki ÇRezen) kelimesi, Sanskirit di- linde üzüm mânasına gelen (Raza) ke- Mesinden alınmıştır. Menşei Ortaasyayu dayanan üzüm hakkında kadim Yunanda bir efsane Vardır. Bu efsaneye göre zengin bir Yu-! Dalı olan İyonyon —Yovan'ın İstafilos | Adında bir çobam vardı, (efendi)sinin | *çilerini otlatmağa götüren bu çoban, | t keçinin her gün sürüden ayrılıp git- ğini ve akşama doğru tekrar sürüye tihak ettiğini görmüş, merak ede- Yek bir gin bu keçiyi takip etmiştir. Ke- $i dağda yabani şekilde yetişen üzüm lmuş, bunları yiyormuş. Çoban da bunlardan yemiş ve (efen- Üüine götürmüştür. İyonyon, yediği yeni mahsulün suyunu sıktırarak âmmüre bırakmış ve sonra içmiş, | fevkalâde memnun kalmış, bu bilme- Bi güzel mahsulü kendisine veren m adını üzüme koymuş, yunan- Üzüm (İstafilya) diye bu çobanın | adından kalmıştır. İ Amerika, cenunbi Afrika, İran, Avus-| İralya ve Yunanistan üzümlerinin hep- yiöden lezzet ve nefaset itibarile üstün. Üğü dünyaca kabul edilen Türkiye ernin 10 martta Ankarada topla» âcak üzüm kongresinde standardizas. una karar verilecektir. Üzüm stan- zn mz dünya piyasalarında ara erimiz aleyhinde lenen — ley” söy! | İ ! n bien (Akşam) — Sivas Hsesinde açlan zehirli gazlardan korunma usulle- leketlerine ihraca başlamışlar ve kutu ambalajlarla ihraç işi de otoz yıl evveli başlamıştır. Daha evveli üzümlerimiz, işlenmeden ve temizlik kaidelerine rTla- yet keyfiyeti düşünülmeden ihraç edi- lirdi. Üzümün standardizasyonu hak- kında vereceğimiz kararla standardla» rın ihraçlarında kontrol edilmesi saye- sinde, biz de diğer üzüm memleketleri- nin hareketine uymuş olacak ve dış pi- yasalarda üzümlerimizin üstünlüğünü kabul ettireceğiz. İzmir ihracatçılarının şimdi Avrupa memleketlerine ihraç ettikleri tiplere (Tip alyoti) namı verilmektedir ve bunlar İzmirdeki bir cenebi ihracat ta- cirinin, bundan evvel tesbit ettiği tip- lerdir. Üzüm tiplerinin (Türk tipi), (Ege tipi) namı altında tesbiti lâzım- dır. Kongrede bu mühim nokta üzerin-! de ehemmiyetle durulacaktır. Bütün mühim meseleler ve ihtiyaçlar meya- nında tiplere karıştırılan ve Karaböce denilen adi üzümlerin tiplere katiyen sokulmıyarak tamamen ayrı bir şekil- de ve memleket dahilinde satılması me. selesi vardır. Siyah ve içi boş üzüm ta- nelerini teşkil eden Karaböceler, tiple- rimiz için bir (kara belâ) dır. Kongrede görüşülecek meselelerden biri de üzümlerimizin ihraçtan evvel meyva ihracatçılar birliği, mevcud üp-l lerin tamamen kaldırılmamasını ve ye- ni standardların onlara uygun olarak tesbitini istemektedirler. Ve bütün İz- mir ihracatçılarının kongreye iştirak etmek üzere birkaç gün içinde Ankara- ya hareket edecekleri haber alınmıştır. | Bu sene Fuarda elektrik tenviratı da- | İ muştur. Doktor diyor ki: j ia ameli ve nazari bir şekilde öğreğnek için açılan kursun ikinci devresi > ermiş ve devam edenlere yapılın imtihan neticesinde vesikaları tev- ilmiştir. Kursu memleket hastanesi başhekimi ve zehirli gaz mütehassısı AKŞAM Sahife 7 İzmir fuarı Şimdiden hazırlıklara İ faaliyetle devam ediliyor | İzmir (Akşam) — İzmir enternasyo- nal #uarı hazırlıklarına ehemmiyetle devam edilmektedir. Fuar sahasında» ki bütün yolların asfalt olarak inşası- pa başlanmıştır. Ağaçlandırma işi hiz- la ilerlemektedir. Fuar sahasının arka kısmında bir koruluk vücuda getirmek için geniş sahaya binlerce fidan dikil- miştir, Bu yıl Fuar sahasında büyük bir ser- Bİ binası ile Türkiyede ve Ege mınta- kasında bulunan âsarıatikayı iyi bir şekilde propaganda etmek için bir lurizm paviyonu, Egede yetişen (83) çeşid mahsulü bol bir şekilde teşhir İçin dalmi bir (İzmir vilâyeti paviyo- nu) inşa ettirilecektir. Komite tarafından inşa ettirilecek daimi sergi binasının büyüklüğü, Fuar için hükümetin bu sene yapacağı yar- dım derecesine göre büyük olacaktır. ha cazib ve bol yapılacaktır... Hususi müesseselerden daimi ve betonarme sergi binası yaptırmak istiyenler için İ ayrıca yerler ayrılmıştır. Bütün kal- dırımlar yaptırıyor. Buraları ağaç- |! Jandırılacak ve bu yıl bütün paviyon- i lar ağaç kümeleri içinde çok zarif gö- | rünecektir. Fuarın tekemmülü, Kültür parkın tekemmülü demektir. Türk hava ku- rumunun paraşütle atlama kulesi ve inhisarlar idaresinin kapalı atış poli- gonu, Fuarın açılma zamanına yetiş- tirilecektir, Gelecek sene kapalı yüz- me havuzu, tenis kortları ve şehir stadyomu yaptırılacaktır. Bütün bun- lar için plânda yerler ayrümıştır. — Delilik artıyor mu? Izmir doktorları arasında mühim münakaşalar oluyor Jzmir (Akşam), — — Meşhur Fran- sız akliye ve asa- biye mütebassısı doktor Ruges de © Fursac bugün - kü yaşayış tar- anın, selahatin, sefaletin yavaş yavaş insanlara metanetini kay- bettirdiğinden bahsetmişti. Bu- nu müteakip Dr. Harding 2039 se- nesinde insanla» rın kâmilen de- lirmiş olacaklarını ileriye sürdü. Bu sözler İzmir doktorları arasnda son suz bir münakaşa mevzuu doğurdu. İz- mirin değerli doktorlarından muallim doktor bay Abdi Muhtar, bu mevzu Ü- zerinde kıymetli mütalealarda bulun- RENT Dr. Abdi Muhtar — Medeni milletlerin istatistikleri, deliliğin seneden seneye artmakta Ol- duğunu gösteriyor. Profesör Hardingin 2039 yılında bütün insanların delirece-| ği hakkındaki tahminine gelince, bu söz sadece vaziyetin ciddiyetini canlan- dırmak ve hesabi bir ifade şeklinde ha- | kikati hissettirmek için yapılmış bir İ telmihtir. Bununla beraber delilik âmii- leri üzerinde israrla durmak mânasız değildir ve vaziyet zannolunduğundan daha ciddidir. Zor kurtuldu Iki kadına lâf atan sarhoşun başına gelenler Balıkesir 6 — Eğe mahallesinde Hü- seyin adında bir sarhoş Zehra ve Es- | ma ağında iki kız kardeşe 1âf atmıştır.) Bunun üzerine iki kız kardeş Iki balta kaparak Hüseyine hücum etmiş- erdir, Hüseyini kadınların elinden zorlukla kurtarmışlardır. Sürek avları ! Tekirdağ (Akşam) — Halkevi &vcılar birliği âzası, 30 kişilik bir ka- file halinde İnecik nahiyesine git- mişlerdir, İneciklen de bu kafileye 15 avcı katılmış; 45 kişilik bir kafileye grupuü büyük bir sürek avı yapmışlar, rasladıkları Üç domuzu öldürmüş- lerdir. Sürek avlarına bu haftada Bar «İttihad ve Terakki » nin son devirlerinde suikasdlar ve entrikalar Cemiyet nasıl battı? Teceddüd fırkası niçin doğdu, nasil dağıldı? Tefrika No. 36, Yazan: Mustafa Ragıb Talât beyle Enver paşa arasındaki ihtilâf gittikçe daha bariz bir şekil alıyordu BİRİBİRİNİ TARASSUT EDEN İKİ RAKİP Emelleri tatmin edilmemekle hülya- larında derin bir inkisare uğrıyan ©8- miyetin eski fedaisi Yakup Cemil, (sulhü münferid) bahanesile giriştiği ihtilâl teşebbüsünün hesabını, Kâğıdhane sırtlarında bir mange süngülünün ö- nünde verdikten sonra, «İttihad ve 'Terakkianin en kuvvetli, en nüfuzlu iki rüknü, Talât beyle Enver paşa ara- sındaki emniyetsizlik ve rekabet için için kaynıyan, küçük bir sebeple indi- faa müssid bir yanar dağ gibi şiddet- lenmişti, En emin mensuplarından, en yakın dost ve arkadaşlarından sakla- dıkları ve hele biribirlerine karşı bir münakaşa ve ihtilâf mevzuu haline ge tirmek istemedikleri bu karşılıklı kin- ler, günün birinde bütün dehşet ve fe- caatile ortaya dökülecek bir mahiyet alabilirdi. Çünkü (Yakup Cemil vakası) ile varlığını büsbütün canlandıran bu ihtiraslı rekabet, zannedildiği gibi, pek de yeni değildi: «İttihad ve Terakkisnin bu iki mü- him şahsiyeti, daha meşrutiyetin ilâ“ rından evvel, en sıkı hürmet ve inanış bağları ile biribirlerinden ayrılmaz iki samimi dost olarak, hep birlikte ve bir tek gaye uğrunda çalışmışlar, araların- da hiç bir rekabet duymaksızını, mün- hasıran cemiyet hesabına biribirlerini teşci etmişler ve biribirlerinin muvaf- fakıyetini derin bir iftihar duygusile kolaylaştırmışlardı. Fakat Balkan har- binden sonra, hükümet ve <ittihad ve Terakki» işlerinde hâkim olmak ih- tirası baş gösterince, bu samimi dosi- luk ve birlikte çalışmak rabıtası, bir- denbire yarılmış, bir uçurum haline gel- mek istidadını göslermişti!, İlk öncele- ri, sathi bir yarık gibi görülen bu an- laşamamazlık, her mesele ve hâdise ü- zerine biraz daha ehemmiyetli şekle girmiş, biraz daha büyüyüp genişlemiş, derinleşmişti!. YAKUP CEMİL HÂDİSESİ ÇOK MÜTHİŞ OLABİLİRDİ... Harbin tam ortalarında çıkan (Ya- kup Cemil vakası), bütün şümulü ve tesirlerile ve arada doğan karşılıklı em- niyetsizliklerle bu iki rakipten bifine müthiş bir mezar olacak derecede dip- siz, derin bir uçurum kadar korkunç neticeler doğurabilecekti, Fakat gerek Talât bey, gerek Enver paşa, bu mesele karşısında pek ileri gitmemişler, Ya- kup Cemili ölüme ve arkadaşlarını da sürgüne göndermekle meseleyi kapat- mek yolunu tutmuşlardı. Halbuki ha- kikatte baş kaldıran yalnız bir Yakup Cemil değildi: Balkan harbinden be- ri Talât beyle Enver paşa etrafında birleşen zümrelerin biribirlerile çarpış- | ması, bu iki rakip lider arasındaki ge- çimsizliklerin canlı bir safhasını gös- teriyordu. ARTIK ENVER PAŞANIN SERBEST HAREKETLERİNE MÂNİ OLACAKTI Devleti idare eden bu iki mühim şah- #iyet arasındaki münasebet şu mer- kezde iken <İtthiad ve Terakkisn'n bü- tün teşkilâtına istikamet ve talimat ve- Ten (Merkezi umumi)nin hakiki hâki- mi Dahiliye nazırı Talât bey ,332 cemi- yet kongresi toplanmakla -kendi dü- şüncösine göre- çök mühim faldeler temin ettiğine kanaat getirmişti. Talât beye göre, son zamanlarda, bilhassa (Yakup Cemil vakası) ile ce- miyet mensupları arasında baş göste- ren inhilâlin bu kongre sayesinde önü alınmıştı. Artık bundan sonra bütün cemiyet Leşkilâtı, yeni ve taze bir can- lilıkla (Merkezi umtmi)ye ve kendisi. ne kuvvetli, her türlü tesirlerden uzak bir istinadgâh olacaktı. Ancak «İttihad ve Terakkisnin bu kurnaz lideri için, kongreden temin edi- len faide bundan ibaret değildi: Talât bey -kendi kanaatine göre- cemiyet teş- kilâtı üzerinde hâkimiyetini yeniden büyük, küçük her işte, verilen her ka- rTarda sözünü dinlettirmeğe muvaffak olan Enver paşanın istediği gibi hare- ket etmesine, bir dereceye kadar mâni olacak, bir mevkle gelmişti, Çünkü Enver paşa, daha düne kadar, Talât beyin harpten beri, artık eskisi gibi müleazzv bir kuvvete dayanamadığını tahmin ediyor, bütün ordu teşkiiğtı kendi elinde olduğu için Talât beyle (Merkezi umumi) nin tavsiye ve müda- halelerine kulak asmaz bir tarzda ha- reket ediyordu. Enver paşanın böyle bir «haleti ru- hiye» içinde bulunduğuna hükmeden Talât bey, sivli halk arasındaki cemi- yetin en büyük teşkilât ve kuvveti- nin hâlâ kendi emrine tâbi olduğunu -332 kongresinin gösterdiği tesanüdkâr, manzara ile- Enver paşa gibi amansız bir rakibine isbat etmiş olduğuna ka- ni idi, ENVER PAŞA, ORTADAKİ DEĞİŞİK- LİĞİ SEZMEMİŞ MİYDİ? Şimdi Talât bey öyle tahmin ediyor- du ki, Enver paşanın günden güne ar- tan teferrüd iddiasile, «İttihad ve Te- rakkisnin hiç bir nazariye ve prensibi- ne riayete kendini mecbur görmeksi- zin sırf askeri bir mahiyette kurmak istediği şeriksiz ve rakipsiz diktatör- Jüğüne nihayet verecekti. Acaba bu mümkün mü idi?. Talât beyin mantı ğına göre bu, pekâlâ kabildi: Çünkü o, biliyordu ki, hükümeti, bütün mâ- nasile, ele almak için, cemiyet içinden kuvvetli bir zümreyi peşinden sürükle- meğe muvaffak olmiyan lider, hüküme- te de hâkim değil demekti. Enver paşa, - (Yakup Cemil vakasını müteakip. «İttihad ve Terakki» için- deki belli, başlı taraftarlarını kaybet- tikten sonra «İttihatçılık» Âleminde hemen hemen yalnız kalmıştı. Fakat başkumandan vekili, nüfuzunu dâhilen ordu teşkilâtına, haricen de Alman- yaya istinad ettirdiği için -<İttibad ve Terakki» bakımından meydana gelen - bu değişikliği sezmemişti. Halbuki Talât beye göre 332 kon- gresinde kendi etrafında beliren tesa- nüd, Enver paşayı ikaz edecek mahi- yette idi. Bunun canlı bir delili de var- dı. TALÂT BEY, ORDUYA MENSUP DOSTLAR DA EDİNMEĞE ÇALIŞIYORDU Ortada Yakup Cemli gibi eski bir <İt- tihad ve Terakki, fedal ve murahha- sının İdamı ve arkadaşlarının idari bir kararla sürülmesi gibi bin türlü dedi- kodular doğurmuş bir mevzu olduğu halde, kongre murahhaslarından hiç biri, ne heyeli umumiyede, ne de en- cümenlerinde -kongrenin toplantısı tâ» rihine göre- bu pek yeni hâdiseye, ima yolile olsa bile, temas etmemişlerdi. Ni- tekim (Merkezi umumi) raporu her türlü hâdiselere temas etmiş olduğu halde, «İttihad ve Terakki> ailesinde büyük sarsıntılar yapan, devletin siya- setini şiddetle müteessir edecek bir şe- kil gösteren bu bâdiseye temas bile et- memişti. Ağza alınmağa değmez, alel- &de bir mesele gibi gösterilen bu mü- him vaka karşısında murahhasların ses çıkarmamaları, bütün cemyiet teşkilâ- tının (Merkezi umumi) ye ve dolayısile Talât beye ne kadar kuvvetli bir itima- dı olduğunu göstermez mi idi?, Talât bey, bu muvaffakıyetle «İtti- had ve Terakkiş ve hattâ hükümet sa- hasında Enver paşanın her arzusuna mümaşat edecek vaziyetten çıktığına kanaat getirmişti, Şimdi o, cemiyet ve hükümet işlerinde bu lâf dinlemez ra- kibinin nüfuz ve kudretine bu suretle lk darbeyi vurduktan sonra tedrici bir hattı hareketle terazinin kefesine daha ağır basabilecek imkânları ha- arlıyacak ve bu suretle günün birinde vaziyete tamamile hâkim olacaktı, takviye etmekle -harbin doğurduğu a8- £ Celâl Yarkıöz idare etmektedirYukarıki resim ikinci devre zehirli gaz keri zaruretler dolayır(le. devlete ald eri zal Küsunu ikmal edenleri bir arada gösteriyor. beros nahiyesinde devam edilecektir, (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: