10 Mart 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

10 Mart 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Köylüler hora tepiyor... 'Ta uzakta, sarı, penbe fistanlı bir Benç kız tahta köprüden geçiyor. Bi- Zans, imparatoriçelerini, şu yün €e$- Yapı kanın»üstündeki rehkler daha Parlak renklerle bezendirmemiştir, Kilisenin haçı kızıl bir yakut, ko- — sürüsü dalgalanan bir kehirbar- Ufuklarda gün karardıkça, vadiler- “egecenin ışığı belirir: Romanya top- Yaklarından geçiyoruz. Binlerce kuş gökyüzünde kanad $irpıyor. Arılar ovızıldıyor, ağustos kleri ötüyor... Buğday tarlaları *&ri bir deniz gibi engine doğru yayı- İf, UZUYOL. Köy, siyah damlı beyaz sivalıdır. Ber evin balkonu, her balkonun kar Tanfilleri vardır. Bahçelerinde bal- ları yatar... Geceleri şarkılar duyarsınız. Her Yanda büyük ateşler yanar. Bu ateş sivrisinekleri kaçırmak, hem de $inleri ürkütmek içindir. Romanya ltisünde batıl itikadlar hâlâ sürüp Elder, Eğer köyde kalır da çorba içer- Tokmadan #onra sizin şerefini- N dârıs ederler. Uzun yağlı saçlı ka- Alcı hora havasına başlar, Beyaz fis- tenlı erkeklerle, rengârenk bluzlu kız- St hora teper ... e rpatlar yeryüzünün en aydınlık it nlarına, maliktir. Romanya or. arından ak gülgen ağaçların kra- “ir. Öyle ak gülgenler vardır ki, altı İ gövdesini kucaklıyamaz. Yaprak- Mın arasından geçen rüzgürla sel- ve $6si. Karpatların dilidir ve bin <üçük kaynak, durup dinlenme- Ye» Kayalıklarda biribirlerile konuşur a seslere, çobanların kaval sesle- . vap verir. a : misiniz?. Çobanını... Ancak son- harda kayısncağı v ve avuşacağı yavuklu çobanı- * düşünüyor. Çoban, yaz gelince a sünü sp dağa gider, sonbahar- © Beri döner > ie. e, vu tepelerin yam: 1 dökülmüş ağ, hlk gölgeler, rında, yaprak- ra benziyen ka- — piramidleri andıran Yeraltı sarayına, kralın malikânesine yaklaşıyo- Tüz, Bu kral yeraltında yaşar: Petrol| Orta çağların sonlarında papazlar geceleri uçuşan &levcikler görmüşler- di. O zaman bu ışıkların ruh olduğu» na inandılar ve nihayet işin sırrını öğrendiler, Fakat kendilerine sakladı- Jar. O zamanın yolcuları, manastır- ların çok aydınlık olduğunu görüp şaşarlardı. Zaman zaman hâlâ petrol kuyula- rında yangın çikar ve bu yangın işi ğı kilometrelerce mesafeyi aydınlatır. Standard Oil ile Royal Dutche çok pahalıya mal olan bu ışıklar, o civar köylerinde geceleri köylüleri kazan- dırır, çünkü yangın geceleri lâmbâ yakmazlar. Petrol gibi Romanyanın mühim servetlerinden biri de ormanlarıdır. Transilvanya, Bükonina, Eflâk, Buğ- dan baştanbaşa ormandır. ... Romanyalı köylü kızlar, on iki yaş- Jarma basınca, çeyizlerini işlemeğe başlar. Romanya köylüsü, evlendik- ten sonra açık başla gezmez, başım bir mendille örter, Düğün alayı, önlerinde keman ve Düt, tarlalarda dolaşır. Gençlerin el- lerinde tahta testiler vardır. Eğer dü- gün alayına raslarsanız, size bu tes- tiden şarap ikram ederler. Bu şarabi içmeniz şarttır. Gece olunca, müstakbel damad kızı kaçırır, Bu eski bir ananedir.. Herkes, kızın kaçırılacağını bilir, fakat bilme- mezlikten gelir. Ve bir alay genç, evi gece basınca, bir gürültüdür kopar. Ana ile baba haykırırlar, imdad ister- ler, ağlarlar. Kız kaçırıldıktan sonra komşular koşup gelir, havaya birkaç el silâh atılır... Kaçırılan kızı ertesi gün bulurlar, kız anasının evine gelir, dü- ğün gününü bekler. Faket kadın er- kek, bütün eş ve dostun, kızın lekesiz olduğuna şehadetleri şarttır. ... Romanya şiir ve musiki memleketi. dir. Orada her söz manzumdur ve her manzumenin bestesi vardır. Roman- yalı güneş altında dans edip çalgı çalar, ay ışığında çalgı çalıp rakse- der, Rumen musikisinde bütün Rume- linin ezgisi toplanmıştır. Halk hava- ları size yaylaların sesini, ormanların AKŞAM omanyanın maddi ve manevi zensinlikleri ir petrol kuyusundan çıkan yangın kilometrelerce uzakları aydınlatır Rumen kızları milli esvaplarile jimnastik yapıyorlar. iniltisini, çağlıyanların, kaynakların ahengini dinletir... Keman inim inim inlerken, size ayın esrarını söylediği- ni anlarsınız. İşte ayın esrarı: «Ay güneşten çok korkar, çünkü güneş âyın neden solgun olduğunu bilir, ay da güneşin bildiğini bilir, Gü- eş bu sırrı anlatacak diye korkar ve güneş doğunca bunun için ay batar... Ama güneş bana ayın neden sol“ gun olduğunü anlattı, Ay, bir zaman sevdayı tatmış bir genç kızın yüreği- dir. Bu yürek sevdiği zaman güneşti. Aşk kaçıp gidince sarardı, Gökyüzüne yükseldi. Fakat genç kınn yüreği gökyüzünden — yeryüzüne, aşkın ba- rındığı yere bakıyor da daha sararı- yor...» ”.. Rumen köylüsü şair, musikişinas ve usta örücüdür. Rumen kızile kad nın elinden iğne iplik, tığ eksik ol- mar, Rumen kadınım elinden Şaheser 1ş- lemeler çıkar. Rümen bezi üzerine, biribirlerine uygun renklerle yapılan işleme bluz ve etekler, elbiseler cihan piyasalarında büyük rağbet görür. Romanya minddi ve manevi zengin bir memleket, Romanyalı münevver bir millettir — S&.İ. Uşak (Akşam) — Şehrimizin bir şefkat ocağı olan Gazi ilk okulu talebeleri dergi hocalarının yardımile Halkevi salonunda güzel bir müsamere vermişler, bütün Uşaklıların hazır bulunduğu bu müsamere çok parlak olmuştur. Gazi ilk okulu mini mini İzçilerinin muallimlerile beraber alınmış bir resmini gön- deriyorunu. « İttihad ve Terakki » nin son devirlerinde suikasdlar ve entrikalar Cemiyet nasıl battı? Teceddüd fırkası niçin doğdu, nasıl dağıldı? Tefrika No, 37, Yazan: Mustafa Ragıb Talât bey, Meşrutiyetin Ilânı akabinde sadrazam olmakta neden gecikmişti? Bundan başka. Talât bey, Enver pa- | şaya karşı durabilmek için yalnız ce- miyet teşkilâtına da istinad etmenin kâfi gelmiyeceğini anlamıştı. Çünkü | Dahiliye nazırı hükümet işlerine ve «İttihad ve'Terakki> teşkilâtına ne ka- | dar hâkim olursa olsun kuvvetini or- dudan alan Harbiye nazırını tamamile sarsamıyacağını biliyordu. e Binaen aleyh, Talât bey bir taraftan da or içine el atmağa, kendisine taraftarlar teminine muvaffak © du. Bu hususta az çok olmamış değildi TALÂT BEYİ ENVER PA 4 TERCİH EDENLER KİMLERDİ? Harbin başlangıcındanberi Enver paşanın İstanbuldan her uzaklaşışın- da Talât-bey harbiye nazırlığı işlerin- de - Cemal paşa Suriyede olduğu için - Enver paşaya vekâlet ediyordu. Bu vekâlet müddetleri, harbiye nezareti erkânı ile Talât bey arasındaki mü- nasebetleri tanzim etmekte büyük bir Amil oluyordu. Talât bey, ordu ve harbiye nezareti erkânı içinde pek yakm ve samimi bazı dostlar da edin- mişti. Esâsen bu zevattan bir kısmını, daha meşrutiyetin yetlerindenbe- ri tanıyordu. Maamefih Talât bey, bu asker dostlarını tercih ederken Enver paşaya çok yakın, ve ona ta- mamile merbut olanlarla münasebs- te girişmekten çekiniyordu Talât beyin etrafında toplamağa çalıştığı asker dostları, şahsen Enver paşaya karşı resmi bir itaatten başka maren ve hissen harbiye naz karşı rabıtaları olmyanlardı Jar, sivil Talât beyi daha çok yorlar, onunla ülfet etmeği ediyorlardı Talât bey, Harbiye nezareti erkânı tarafından kendi Tehinde bir cereyan meydana gelirmeğe çalışmakla bera- || ber, kendisi sivil olduğu için - harp | zamanında - Enver paşayı istihiğf edecek bir vaziyete de geçmek olmadığını da takdir odiyordu. CEVAD BEYLE GAYET SIKI DOST tercih Dahiliye bilhassa İstanbulun & çok mühim bir mevkii olan Merkez kumandanı Cevad beyi ele air "Talât bey, Cevad beyin karakter iyi tanımağa muvaffak olmuştu. Merkez kumanı Er kın icra Yi 1 olduğu halde, harbiye nazırına yalnız askeri vazife- si itibarile merbut bulunuyordu. Ce- | yad beyin hüviyetinde fırkacılık ve sittihad ve Terakki» teşkilâtı ar: da zümrelerden birine meyyal bir mi- zac aramak abesti. Binaenulevh, bu bakımdan henüz şahsiyeti - işlenme- miş, Enver paşanın inzibat sahasın, bu en kuvvetli icra vâsıtasile gi samimi münasebetler tesis etm kendisi için çok faydalı olacaktı in Talât bey, zaman ve fırsat bulduk ça Cevad beyle beraber sık sık ava gi- diyor, onu evine davet ediyor, bu su- retle aralarında samimi dosiluklar tesisine imkân buluyordu. Cevad bey | gibi siyasi entrikalara akıl erdiremi- | yen bir asker üzerinde, «İttihad ve Terakki» nin en mühim bir rüknü olan dahiliye nazırının bu mütevazı dostlukları çok iyi tesirler bırakıyor. du. Memleket «İdarei örfiye» ile idare edildiğine göre «İdarei örfiye» nin ic- ra sahasında âmiri olan Merkez ku- mandanı, dahiliye nezareti bütçesin- den de resmen tahsisat alıyordu, Bu bakımdan Cevad bey, kendisine yalnız Enver paşayı değil, dahiliye nazır Talât beyi de diğer bir âmir mevklin- de görüyordu. MERKEZ KUMANDANI, HEM ENVER PAŞAYI, HEM DE TALÂT BEYİ MEYİNUN ETMEĞE ÇALIŞIYORDU Bu zihniyetle hareket eden Cevad bey o hale gelmişti ki Enver paşanın verdiği emirleri harfiyyen tatbik et- mekte tereddüt - etmemekle beraber, Wilhassa (Yakup Cemil me denberi Talât beyin de mü; arzularını ayni gayretle is'af etmek ten çekinmiyordu. Çünkü Met mandanı, gerek Almanyaya, cephelere gitmek tanbuldan uzaklı il bıraktığı Tal beyin ha ızırına gd bir yol tuttuğu nazır arasında rekabet ve tunduğunu hatırn ihti n bile gelirmiş de gildi Bu itibarla her iki nazırın - bilhas- sa bu rekabet vadisinde - verdikleri ârâsındaki tezadı o ölçmiyen Cevad bey, hem Enver paşayı, hem de Talât beyi memmun etmeğe çalışıyor her ikisinin de emir ve arzularını ye- rine getirmeğe gayret. ederken nası! mütenakız bir vaziyete düştüğünü tale dir edemiyordu. 'TALÂT BEY ENVER PAŞAYA KARŞI MÜTEYAKKIZDI. Talât bey, Cevad beyle diğer barı askeri erkânı kendisine şahsi dost edindikten sonra Enver paşanın kep- di aleyhine bir harekete geçmesi te- şebbüsünü derhal öğreneceğini ve böyle bir hareketin doğmadan akame- te mahküm olacağını tahmin ediyor- Gu. Dahiliye nasırı, bu tedbiri alırkeh kendi mevkii ve nüfuzu için en bü- yük teminatı elde ettiğine kanaat ge- Lirmişti. Vaziyeti kendi lehinde bu sü- retle hazırlıyan Talât bey, şimdi de- ha emin adımlarla hedefine doğru yürüyebilecekti Dahiliye nazırı bu ken yalnız şahsi vaziyetini takviye et mek düşüncesile İ t etmiyordü 'T: bey kanaat getirmişti ki harbin icablarma ve memleket ahvalinin son zamanlarda aldığı fena şekillerin iza» lesi zaruretlerine göre, işleri daha azimle ve zamana daha uygun bir vu kufla idare etmek lâzımdır. Halbuk* dahiliye nazırına göre Enver paşe n icabiaile hâdiselerin siya" ihale ve zaruretlerini telif etmeğ emiri tedbirleri ahr- | lüzum görecek vazyiette değildi. O gözlerini yalnız cephelere ve Alman ke Targâhı umumisinin aldığı tedbirlere dikmiş, memleketin dahili ve harici $i- yaselil e kendisini pek dı mi idi Bu “takdirde Talât bey, şanın arlik sonuna racağını tahmin etmi SADARETE GEÇMEK EMFLİ Talât bey, işlerin bütün m sını resen ele almak ve hi deri İ seyrine göre hareket etmek için ken- âlsinin yalnız dahiliye nazırı olarak asını kâfi görmüyordu. Binasna leyh artık, yaraş yavaş devletin başıma İ geçmeli, kabine reisliğini de fiilen de- ruhde etmeli idi, Acaba, Talât by bu arzusunu şim- diye kadar neden tahakkuk ettirme- mişti? Bunun sebebini tebarüz ettir- mek için biraz maziye rücu etmek 14- zumdır; 1908 inkılâbındanberi “İttihad ve Terakki» siyaset ve hükümetçiliğinin ön saflarında yer tutan Talât bey, daha çok zaman evvel Osmanlı hükf- metinin resmen ve fiilen başına, gec- mek, yani «Mesnedi sadaretis İhraz etmek çarelerini düsünmemiş değil- di. Fakat kendisini bu mevkie götü- rTecek yol üzerinde bir çok pürüzler ve engeller vardı. Talât beyi hükü- metin basına geçirmekten meneden bu sebepleri bir kaç safhaya ayırmak icab ediyor: 1908 de meşrutiyetin ilânı uharebesi & harbinden Umumi arına kadar geçen safhslar ve Harbi umu- miden sonraki vaziyet, (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: