21 Nisan 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

21 Nisan 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKŞAM Bahife 3 AKŞAMA» İSTANBUL HAYATI Bunu da bekliyoruz: Yez hazırlığı Ücretli, küçük sermayeli ve serbest meslekli bütün insanlara tekaüdiyel aa, bu seler bir adım daha atıyor. muş: Meslek sahiplerile küçük sanat ebabınt da içtimai emniyet altına al'yor ve bu husustaki kanun önü- müzdeki mayıs ayından itibaren mer iyete giriyormuş. Dest ve komşu memleketin Başve- ki'i tefahürle; Bu suretle Yunanistan kendisin- den çok ileri memleketler arasında dahi ön safa geçmektedir! - diyor. Hakkı var: Resmi ve hususi miles- seselerdeki bütün memur, üâmele ve müstahdemlerden başka, küçük ser- mayeli esnafa da - bizdeki memurla- rınkine benzer - bir teknüdlük hak- kı bahşetmek! Az iş değil. Bilâkis, bu, en yüksek içtimai emeller arasın dadır. Ve buna pek az memleket eriş- miştir... Bravo Yunanislana! ... Akşamın bu sütununda sekiz on sene evyel bir yazı yazdığımı hatır yinler! neredesiniz?» Akbabada Yu- suf Ziya, bu fıkrama cevab vermişti. Sözde, Kahvehanelerin kapılarını aç- mışlar: — Buradayız! - diye seslenmişler. O vakitten bu vakite ne inkılâp- lar geçtiği, ne ileri adımlar attığımız meydandadır. Şimdi manzara bam- başkadır. Biz de iş başındayız Kısa bir zamanda şaşılacak Omerhaleler katettik ve bu da, muazzam zaferler. den sonra, dünyayi şaşırtan içtimai inkılâplarla birlikte oldu. Fakat, meslek teşkilâtı cihetinden, değil diğer milletlerin ön safında ol- mak, henüz dümenciyiz. Filhakika bundan İnkisare uğra- mıyoruz. Nasıl her şey bir hamlede ok duysa bu da olacaktır. elbetle... Re jimimiz bu mucizeyi de yapacaklar, Ücretli, küçük sermayeli, serbes meslek erbabı her Türk kadın ve er- keğini, çoluk ve çocuğile beraber her türlü kaza, belâ ve mukadder âkibet- lerin felâketinden masun ve emin görmek!... İşte en büyük milli ideal- lerden biri! m Evlenmeğe mani kii (©) Yukarıdaki münasebeti. le geçen günlü linea gaze tesinde nazarıma çarpan bir fikre ta- kılacağım. Bir müdekkik diyordu ki: — Müteveffa bir memurun yirmi beş yaşındaki genç kızı şayed evle nemediyse maaşından mahrum kah- yor. Lâkin genç karısı ebediyen yük- sek maaş alıyor. Bu hal o tarz taze dulların yeniden kocaya varmamala» rına, belki de şayanı arzu olmyan yollara sapmalarına sebebiyet vere- biliyor. Vazu kanunun dikkatini el bederim, Ben kendi hesabıma eylenmiyen bir meyi eme gl sin bulmam! tashih yapılacaksa bu ei- hetten yapılmalıdır. Yoksa ne dul, ne de yetim maaşı bir kız ve kadının makul bir kısmeti tepmesi se beptir! Cumhuriyetteki fikri varid görmüyorum. İçtimai teşkilâtımızı kurup geniş leterek bütün mühtaç ve âciz vatan- de şu veya bu bahaneyle dışarı uğ- ratmak usullerini aramıyalım... (VA - NO) Çocuklar için yapılan fedakâr» lıklar vatan içindir. Hamamlara UCUZ terkos suyu 15 kuruş yerine 10 kuruş alınacak Hamamlara akıtılan Kirkçeşme su- yunun kesilmesi üzerine bu suya sa- hip olan hamamcılar, tasarruf hakla- rından belediye lehine vaz geçmek için kendilerine verilecek terkos suyu- nun tenzilâllı tarlfeye tâbi olmasını istemişlerdi. Belediye bunun üzerine diğer abonelere metre mlikâbı başıma on beş kuruştan verdiği suyu hamam- lara on kuruştan vermeği münasip gör- müş ve bunun için şehir meclisinden salâhiyet istemiştir. Aradaki beş ku- ruşluk fark, belediye bütçesinden beş, yahud altı sene içinde sular idaresine ödenecektir, Belediye reisliğinin bu teklifi mecli- sin kavanin ve mülkiye encümenle- rinde kabul edilmişti, Şimdi meclis de kabul ederse henüz Kırkçeşme suyun» dan istifade eden hamamların suyu derhal kesilecek ve bunlara metre mi- kâbı on kuruştan Terkos suyu verile- cektir. Cümhuriyet neşriyat müdürü mahküm oldu Cümhuriyet gazetesinde yazılan ya- zılarla kendisine hakaret edildiğini iddia ederek bayan Sabiha Zekeriya tarafından Cümhuriyet gazetesi aley- hine açılan dava dün asliye ikine! ce- za mahkemesinde bitirilmiştir. Muha- keme neticesinde Cümhuriyet gaze- tesi neşriyat müdürü B. Hikmet Mü- nifin dört ay yirmi gün hapsine, 118 lir& da tazminat ödemesine karar ve- rilmiştir. B. Hikmet Münifin evvelce çekilmiş ve katiyet kesbetmiş mah- kümiyeti olmadığından bu cezası te- cil edilmiştir. 'Bir soygunculuk Şoförü yaralamışlar, cebindeki i paraları almışlar Zabita; bir soygunculuk tahkikatı- na el koymuş ve suçluları kısa bir za- mada yakalamıştır, Hâdise şudur: Kadıköyde oturan Ziya isminde bir golör başından kanlar aka aka, Üskü- dar üzerindeki Çinili polis karakoluna müracaat etmiştir. Memurlar ilk iş ola» rak yaranın başta olmasını göz önüne alıp tedavisini yaptırmışlar, bunu mü- teakip müracaatını sebebini sormuş- lardır, Ziya; Kadıköyden aldığı iki müşte- riyi gece geç vakit, Üsküdarda pazar- başına gelirmek üzere yola koyulduk- Jarını kısaca anlattıktan sonra Ş0för- şu sözleri ilâve etmiştir: — Bu iki müşteriyi yukarı yoldan Çinli semti üzerine getirdiğim bir sira da arabadan indiler, Bunlardan biri, taksi ücretini eksik vermeğe kalkışın- ca, ben tam olarak alınık hususunda israr ettim. O da eksik vermekte inad ediyordu. Nihayet diğer arkadaşı da müdahale etti, hiç para vermiyecekle- rini söylediler, Bu sırada hiç umma- dığım bir vaziyet oldu. İki arkadaş, cep- lerinden çıkardıkları büyük taşlarla üzerime hücum ederek başıma vurma» ğa başladılar. Civar tenha olduğu için istimdadımı işiden olmadı. Biraz sonra taş darbelerinin tesirile sersemlemiş, olduğum yere yıkılı kalmıştım, Kendime geldiğim zaman, bu iki adamın yerinde yeller esiğini iç cobir- de bulunan 73 Hranın da aşırıldığım gördüm.» Zabıta memurları, yaralı şoförün bu iddiası üzerine, iki meçhul adamın €5- kâlini tesbit etmişler, araştırmaya başlamışlardır. Kısa bir zaman son- ra bu iki adamın Ethem ve Kadri isim- lerinde iki kişi olduğunu tesbit etmiş ve her ikisini de yakalamıştır, İki adam yaralı şoförle muvacehe edildikleri zaman, şoför Ziya; kendi- sini taşla yaralıyarak yetmiş üç Ura parasını âlan adamların bunlar oldu- ğunu söylemiştir. Zabıta; bunun üzerine icap eden za- bit varakaları ve tahkikat evrakını tanzim etmiş davacı İle suçluları Üskü» o dar adliyesine sevketmiştir, Haklı şikâyetler Ada vapurları yaz tarifesi Akay idaresinin. yaz tarifelerini hazırladığını muhterem gazeteniz- de okudum. Yazları Büyükadada geçirdiğim için geçen seneki tari- Jede bazı uygunsuzluklara rasgel- miştim. Bunların ortadan kaldızılması için aşağıdeki noklaların, Akay idaresinin nazarı dikkatine çar- par ümidile güzelenizde dercedil- mesini rica ile saygılarımı suna- nm, 1 — Pazardan başka günlerde Büyükadadan Köprüye son vapu- run geçen seneki gibi 19,20 de-de- gül, hiç olmazsa bir saat daha 8on- ga kaldırılması, 2 — Pazardan başka günlerde Büyükadadan Köprüye ve Köprü- den Büyükadaya saat 1045 ile 13,30 arasında hiçbir vapur yok- tur, Saat 12 de Büyükada ve Köp- rüden birer vapur kaldırdması, 3 — Pazadan başka günlerde Büyükada te Yürülkali arasında vapur seferlerinin çoğaltılması, 4 — Pazardan başka gilnlerde Maltepe tskelesine biraz'daha faz- la vapur uğratılması, 5 — Pazar günleri Büyükada- dan son vapurun 24 te kaldırı. mas, FERİD Bir kadın çakı ile dostunu yaraladı Hâdiseye sebeb delikan- lının kendisinden yüz çevirmesidir Beyoölu zabıtası, bir kadını, bir er- keği bıçakla yaralamak suçundan ya- kalamıştır, Kadın Dilber ismindedir. Son zamanlarda Dimitri isminde bir gençle Lanışmış ve bununla beraber ya: şamağa başlamıştır. Kadının bazı ira- dile geçinmek suretile bir müddet onunla yaşayan Dimitri, son zaman- larda Dilberden yüz çevirmiş ve artık eve gelmemeğe başlamıştır. Buna hiddetlenen Dilber, evvelki ge- ce bir aralık bir vesile ile Dimitriyi evi- ne çağırmış, ve kendisinden yüz çerir- mesinin sebebini sormuştur, Dimitri bu suale makui bir cevap vermediği gi- bi biraz da ağır sözler sarfetmiş, Dil- ber de bu harekete sinirlenerek yanın- da bulundurduğu sustalı çakı ile Dİ- mitrinin #zerine atılmış, ve kolların- dan yaralamışlır. Dimitrihin istirndadı üzerine civar» da bulunan bir polis nokla memuru koşmuş, Dilberi, elinde çaıkısile bera- ber yakalamıştır. Dimitri tedavi altına alınmış, Dilber hakkında da lâzımge- Jen kanuni takibata girişilmiştir. Yangın başlangıçları Kumkapıda Kuyu sokağında Bayzar isminde bir kadının evinde, Şehzade- başında aşçı Alinin lokantasında, Beys oğlunda Tünel başında Vasilâkinin evinde birer yangın başlangıcı olmuş, itfaiye tarafından genişlemesine mey- dan verilmeden söndürülmüştür, Bir otomobil bir çocuğu yaraladı Şolör Ahmeüin idaresindeki taksi, Kadıköyde Bağdad caddesinden geçer- ken, Bostancıda oturan 13 yaşlarında Cemal isminde bir çocuğa çarparak ya- ralamıştır. Romanyaya pamuk ihracı . Türk Rumen ticaret anlaşmasına göre hazırlanan pamuk mukavelesi meriyete girmiş ve mukaveleye göre gönderilecek olan 11,500 balya pars gun 3000 balyası Mersinden vapura yüklenmiye başlanmıştır. Bu mukavelenin haricinde Roman- yaya satılmış olan pamuklar da orada çok beğenlimiş olduğundan keyfiyet burada da memnuniyet uyandırmıştır. Romanyaya parti, parti pamuk ihra- o Cina devam olunacaktır, o iyii Şişhane faciası muhakemesi bitti Vatman 2 sene hapse ve taz- minat vermeğe mahküm oldu 936 senesi nisan ayının 17 nci gece- si saat on bir buçuk sıralarında Şiş- hane yokuşunda dört kişinin ölümü ve yirmi yedi kişinin ağır ve hafif su- za mahkemesinde bitirilmiştir. Kazada 122 numaralı tramvayın vatmanı Fahreddin, tramvay şirketi atelyesinde müslahdem Lokman Ha- san ve Tesviyeci İsmail tedbirsizlik, dikkatsizlik ve acemilikle ölüme sebe- biyet suçundan, Tramvay şirketi de mesulübilmal sıfatile mazmun bulunu- yorlardı Mahkeme, valınan - Fahreddinle Tramvay şirketini, kazada ölenlerin ve yaralananların zararlarını tazminden mesul görmüştür, Neticede vatman Fahreddinin ted- birsizlik, dikkatsizlik ve acemilikle ölüme ve yaralanmaya sebebiyet su- çundan dolayı iki sene hapsine, iki yüz lira ağır para cezası ödemesine, ayrıca, yaralananlardan Hasana 250 lira, kazada yaralanıp bilâhare bu yar ranın tesirile ölen Mehmedin verese- sine 500 lira tazminatın da Fahred- dinle Tramvay şirketinden mütesel- silen tahsiline, gene vatman Fahred- dinin 2800 kuruş muhakeme harcı, 1600 kuruş nisbi harç ödemesine, ka- zada alâkaları görülmiyen Lokman Hasanla İsmailin beraetlerine, Meh- med veresesi için elli lira avukat üc- retinin de vatman Fahreddinden alın- masına karar vermiştir. Diğer yaralılarla ölenlerin varisle- rinden bir kısmı şahsi tazminat için hukuk mahkemesine müracaat etmiş, bir kısmı da sulhan uyuşmuş oldukla- rından şahsi hak davalarından vâz- tiklerini bildirdikleri cihetle, mahko- me bunlar hakkında bir karar itliha- zına lüzum görmemiştir. Dolandırıcılık davası Maznun Rifat, şahidlerin ifa- delerini kabul etmiyor Beyoğlunda Şerife adında bir kadı- na aid bir apartımanı sahte evrakla kendi üzerine çevirerek dolandırıcılık yaptığı iddiasile muhakeme altına alı- nan Rifatın mubakemesine dün asli- ye birinci ceza mahkemesinde devam edildi, Dünkü celsede şahid olarak dinlenen > eğik Karaosman şunları söylemiş- Rar Meyan oğludur. Bu münasebetle bu aileyi ga- yet iyi tanırım. Kendisinin Mehmed ve Nasır adlarında iki oğlu ile Semine ve Şems. adlarında iki kızı vardır. Ha- lid paşanın oğlu olduğunu iddia eden bu şahsı tanımıyorum. Bu isimde bir oğlu yoktur. Maznun Rifat bu şahidliğe itiraz ede- rek: — Ben bu adamı tanımıyorum. Aile- miz gayet geniştir. Bu adam belki de hakikati gizlemektedir. Dedi. Diğer şahid Türk İslâm müzesi müdürü B. Abdülkadir şunları söyledi: — Maznun benim hemşehrimdir. Ya- ni Konyalıdır. Fakat kendisini bura- da tanıdım, İsminin Rifat olduğunu söylemişti. Ben de kendisinin Konya- da vilâyet konağı karşısında bir mü- hüreliye benzediğini söyledim. Rifat bana, «Evet o adam benim kardeşim- dir. dedi, Ahmet Rifat bu ifadeye de itiraz et- maznun aleyhine sahte nüfus tezkeresi istimalinden dolayı açılmış olan 938/ 1997 numaralı dava dosyasının bu da- va ile birleştirilmesina ve Manisada bulunan bazı şahidlerin istinabe yoli- le İfadeleri alınmak Üzere yazılan tez- kerelerin tekidine karar verilerek mu- hakeme başka güne bırakıldı. Mekteplerin tatili 23 nisan bayramı münasebetile bü» tün mektepler yarınki cuma günü öğ- leden sonra tatil edilecekler ve pazar- İki gündenberi havalar ısınmağa başladı amma, hâlâ bahar geldi de meğe bir türlü dilimiz varmıyor. Fa- kat artık halkın da canina tak dedi, avaz avaz haykırıyorlar: — Badanaacin.... Aksarayın arka mahallelerinden birinde bütün evlerin pencerleri açıl. X mış. Karşı kahvede çalınan radyo- nun sesi ortalığı çınlatıyor. Kolları sıvalı, başları sarılı, çıplak bacaklı kızlar pencerelerin kenarlarına tar- manmışlar cam siliyorlar. Sokağın ortasında iki kadın yanayakıla ko- nuşuyorlar: — Ah konışum. Dün gece sabaha kadar gözlerimi yummadım. Kör ola« sı pireler öyle bir hücum et tiler ki, az kalsın yatak çarşafına sa- rılıp sokağa fırlıyacaktım. Sizne Alemdesiniz? — Ah bayancığım, Onlraın krallas rı bizim evde oturuyor. Şimdiden böyle olursa havalar daha ısınınca adam elindeki teneke kutuyu tıkır. datarak bağırıyor! — Tahtakurusu için, pire için toz satıyorum. Geceleri rahat uyumak istiyenler bana gelsinler. Kadınlraım ikisi birden adamı ça- ğırdılar. Beşer kuruş verip birer ku- tu toz aldılar, Biri sordu: — Bu tozu nasıl kullanacağız? Adam gülerek anlattı: — Evi güzelce temizlersiniz. Tah- takurularım iyice ayıklarsınız. Çıkan tahtakurularını bir yere toplar, bu tozu üzerlerine dökersiniz. bu tozdan dökerseniz pire de gelmez. Cemal Refik Et fiatleri Karaman ve dağlıç kasaplara daha ucuza veriliyor Belediye dünden itibaren kasaplara karamanı 35 ve dağlıcı da 42 kuruştan tır. Kuzu, kıvırcık ve sığırı gene eskisi we dağlıçtır. Karaman ve dağlıç için tesbit edilen yukardaki fiatlerde mezbaha resmi ve mezbahada alınan diğer ücretler dahil- dir. Yalnız kilo başında alman kırk paralık nakliye ücreti kasaplara aittir. Kasaplara karaman kilosu 36, dağ» ıcın kilosu da 43 kuruşa mal olmak- tadır. Perakende satışlar karamanda 40 ve dağlıçta 47 olduğuna göre her iki ette kasaplara 4 kuruşluk bir kâr kal maktadır. Kadın bökimleri aylık ilmi toplantısı “Türk Ginskolog! kurumu bu ayın Prot, Kenan Tevfik Seze- nel'in başkanlığında yaptı. Bu celsede Dr. Mahmud Ata: Miyom amelitesin- yayrdemlağ çi an ağ sı takdim etdi, Dr. Halis Sarıkadıoğlu: Dört tans Granulosa hücreli yumurtalık uru gös terdi ve bunlar hakkında tafsilât ver. di. Dr. Ahmed Asım Onur: Güç doğum bil ameliyesinden bahsetti, Dr, Ahmed Asım Onur: Evipan nar kozuna dair tebiiğetta bulundu. Yapılan münakaşalara, Kenan 'Tey« fik Sezenel, Mahmud Ata, Ahmed Asın Onur, Had! İhsan Gediz, İhsan Arif, Abraham Sâlamön ve Sinay iştirak et 11, . . ii ik

Bu sayıdan diğer sayfalar: