21 Nisan 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

21 Nisan 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ollivuddan Mek sikaya. : Geceleri ışık saçan garip bir ağaç: Allahın şamdanları... San Diegoda Amerika bahriyesi için nasıl gönüllü yazılıyor? - Havayen kızlarının garip kıyafetleri Saatlerdenberi Bahri Muhiti Kebi- rin kıyısındaki asfalt yolun üzerin- den Meksika topraklarına doğru ka- yıp gidiyoruz. Zaman zaman Büyük Okyanus gözlerimizden kayboluyor. Acayip acayip ağaçlarla dolu bir ta- kım ormar giriyoruz. Meksika hududuna ça karşımıza öy- Je çarip ağaçlı çıkıyor ki her biri karşısmda hayretimizi alamıyoruz. Bizim ağaç dediğimiz şey burada bam- başkg kılıklarda karşımıza çıkıyor. Tabiat, ormanlar, ğaçlar o dereca â insan Meksikaya yaklaş- amile başka bir dünyaya or gibi oluyor. Hava gittikçe 15 iri ter taneleri toplanıyor. Medar nun- akasına yaklaşıyoruz. Otobüsümü- zün şoförü karşıda bizim söğüd ağaç- larını biraz andıran yaprakları âde- ta yaldızlı imiş gibi güneşin altında ışıl ışıl yanan birkaç ağaç gösterdi. Bunlar tabii ağaçtan ziyade yaprak- ları yaldızlani birer suni noel ağar cını andırıyor... Şoför otobüs balkına seslendi: Bu ağüçlara «God's Candle ticks» derler... Yani «Allahın şam danları; Bu ağacın yaprakların ön fazla mlkdarda fosfor vardır, En karanlık gecelerde bile ağaçların yap- rakları belli olur... «Allahın şamdan- Jar» İsmi de buradan geliyo Ge- i alarından şimdi Mek- kaçları yolların kene yorlar, Bu ağaçlar âdeta ta- amdan gibi yollar için işa- esini görecektir or. Alnımızda ci 1 kalı şoförün verdiğ hata yanımızda oturan Meksikalı güldü: i bu iza- ihtiyar bir bir şey mi?... dedi. Daha | Meksikada SİZ ne garip ağaçlar gö- receksiniz... Meksika için «Acayip ağaçlar memleketi; derler, «Allahın şamdanları» ağaçlarının önünden geçtik. Bunlar yalnız gece değil, gündüz de yaldızlı yapraklari» le güneşin altında pırıl pırıl yanıyor- Jar. Bir tepenin üstüne tırmanın”&, aşağıda, Okyanusun kenarında hur- ma ağaçları içinde bembeyaz bir şe- hir gözümüze çarptı. Amerikanın bah- riye kuvvetlerinin merkezi meşhur San Diego şehri... Bahriyeye gönüllü yazılıyor "Tepeden denize baktım. Büyük Ok- yanusun üstü zırhlıdan görümüyor gibi... tahtelbahirler, dritnotlar, tay- yare ileri... Yollarda daima aynı lâvhaları oku- yoruz: «Amerika halkı... Gemilerini- gi görünüz, gemilerinizi ziyaret edi- niz.» Şehrin sokaklarından Ameri- ka bahriye askerlerinden, zabitlerin- den geçilmiyor. Olobüsümüz yemek için burada durdu, Otobüs istasyonu- nun tam karşısında küçük bir tribün yapılmış... Bu- tribünde Amerikan bayraklarından şık cibiseleri sırtında beş genç kiz... Önlerinde üç dizi genç © vi | lar, büyü N YER Re dl San Diegoda güvercinlerle dolu bir meydan erkek... Beşi de bir güzellik nümü- | nesi olan kızlar bağırıyorlar: — Delikanlılar... Bahriyeye geli. niz... Amerikan bahriyesi için gönüllü yazılıyor, Bunu Kaliformiyada, Los Anceleste, Long Reach'da görmüş- tüm, Fakat burada her adım başında genç kızlar harıl hari bahriye için gönüllü kaydediyorlar... Ban Diogo'da bir buçuk saat kadar bir vaktimiz | yardı. Bundan İstifade etmek istiyen Amerikalılar ki otörlere biniyor- ri gezmek ışıyorlar, Eskiden donan- mayı ecnebiler de gezerlermiş. Yakat son Japon - Amerika hâdiselerinden sonra San Diego'da sıkı tertibat alın- mış. Zırhlılar ecnebilere gezdirilmi- yor. Fakat ne gönüllü akını... Ameri- kanın yakın şehirlerinden otobüsler Son Dilego'ya mütemadiyen bahriye gönülüsü taşıyor... Bir buçuk saatlik zamandan istifa- de etmek için biz de etrafı dolaşma- ğa başladık. Her sokak bizim İstan- buldaki Beyamd meydanında, büyük çınarın altında olduğu gibi güvercin- lerle dolu... Bunlardan çoğu zırhlıla- rınmış... Her zırhlının 150 güvercini varmış... Bu güvercinler içinde Şang- haya, Uzak Şarka, Singapura iki üç defa gidip gelenler bile çokmuş. Sahilde üç büyük gemi Havayen adalarına, Honolulu'ya, Necker, Jans- ton, Midway adalarına gitmek üzere hazırlanıyor... Amerika bilhassa Havayen adaları- na çok ehemmiyet veriyor. Çünkü bu- raları Japonyaya çok yakm... Hele Birleşik Amerika cümhuriyetlerinin en uzak adası olan Midway'a müte- madiyen Bahriye kuvvetleri gidiyor. Havayen kızlarile ahbablık San Diego'daki bahriyeliler -senelik izinlerinin, fevkalâde vakalar dolayı” sile kesilmesinden - hiç de müteessir Kk zırhlıla; görünmüyorlar. Çünkü San Diegoyu Amerikan bahriyelileri ayni zamanda büyük bir eğlence şehri haline sok- muşlar... Havayen adalarının en gü- zel kızları, Honolulu'nun en dansözleri şimdi San Diego'dadır. Âdeta Havayen adaları buraya gelmiş gibi... «Cennet adaları», «Yeryüzünde cennet> isimlerini taşıyan Havayen adalarile Sarı Diego'nun İkltmi aşağı yukarı bir olduğu İçin burada da sa- hilde, kumsalda; Alemler © yapılıyor, Honolulu'lu kızlar bellerini kıvıra kı- diyorlar, Bütün barlar Ha- reket etmek üzere bir gemi son hazırlıklarını ya- | piyor... Fakat etrafı görmek için da- ha uzaklara gilmeğe imkân yok... Çünkü şoför sesi büyütücü borusile seyyaflara bağırıyor: — Yola çıkıyoruz... Yola... #. Otobüsümüz tekrar doluyor... Bir buçuk saatlik zamandan istifade ede- rek Havayen kizlarile ahbap olan, on- Yara buzlu içkiler içiren Meksikalı er- kekler Amerikalılar âdeta San Diego- dan mahzun ayrılıyorlar, Biribirleri ne; — Yeryüzünün en cana yakın ka- dınlarından biri de şu Hâvayen ka- dınlarıdır... diyorlar... Hele Amerikalılar Hâyayen adala- rının her şeyine meftundurlar; — Neden bilinmez... diyorlar, şu Ha- vayen kadınların insan Üzerinde tu- ba, büyülü bir tesiri var... Bana gelince bu basık burunlu, bü- yük topraklar yüzlü kadınlarda pek o kadar büyülü, büyülüyü bal bu- lamadımı. Yalniz vücüdleri pek cahlı, pek kıvrak... Sonra da yarı çıplak do- laşıyorlar, Belki büyüleyici tesirleri de buradan geliyor... Meksika hududu Nihayet hududa yaklaşıyoruz. Kar- şımıza büyük bir bina çıktı. Şimdiye kadar geçtiğim hududlar alelâde bi- rer yoldan ibaretti. Halbuki San Dİ- ego tarıkile Meksikaya girilirken bü- yük bir binanın, daha doğrusu büyük bir kapının içinden geçiliyor. Bu ka- Pının üstünde hudud bekçilerinin oda- Fakat birşey dikkatime çarptı. Amerikalıların hiç birinde pasaport namına birşey yok. Halbuki bir ecne- bi toprağına geçiyorlar. Sonradan öğrendim ki Amerikalı- Jar yeni dünyada pasaportsuz seyahat ediyorlar. Meselâ bir Amerikalı yalnız «Vatandaşlık kartısnı gösterdi mi Ka- nadaya, Meksikaya, Ekvatura, Pana- ma cümhuriyetine, Costa Ricn'ya, Nİ- caragua'ya, Honduras, Salvador cüm- huriyetlerine girip çıkabiliyor... Nü- fus kâğıdı da pembe, mavi, beyaz bir takım kartlardan ibaret... için Amerikalılar Avruj pasaport çıkartmağı âdeta kü iş addediyorlar. Amerikada pasaport- Suz seyahate alışmışlar... Hikmet Feridun Es kıvrak | Erkek mi, kadın mı daha güzeldir ? Eğer kuvvet güzelliği ifade etmiş olsaydı, hiç tereddüd etmeden «Erkek kadından güzeldiri> dedik. Nitekim hayvanların da erkekleri dişilerinden kuvvetlidir. Fakat güzellikten kasde- dilen mâna vücudün tenastibü, âhen- gi, canlılığı, işlekliği ise erkek ve ka» dın her ikisi de ayrı ayrı güzeldirler. Kadının erkekten veya erkeğin kadın- dan güzel olduğunu iddia etmek zan- nimes doğru olamaz. Beşeriyetin ik- bal devri sayılan Yunanın Perikles asrı güzelliğe miyar olabilecek hey- keller ibda etmiştir. Davidin,Kroton- h Milonun neği olan heykellerinin Venüsün hey- kelinden daha güzel olduğunu nasıl iddin edebiliriz? Estetik mütehassıs- ları vücudün muhtelif aksamı için bir takım ölçüler tesbit etmişler, O esasa yaklaşan vücud tenasübüne malik olanlara bilâ tereğddüd güzel denir. Yaradılış itibarile birbirinden ayrılan kadınla erkekte aynı vasıf- Jarı aramak doğru olmasa gerektir. Binaenaleyh geçende bir sabah gaz€- | tesinde bir muharrir arkadaşın şöyle bir yazısı gözüme ilişti: «Bir güzel kadınla bir güzel erke- ği yanyana koyunuz - yalnız kadında hiç boya bulunmasın - o zaman er- kek güzelliğinin üstünlüğünü derhal teslim edersiniz.» Bu fikir bana hiç mülâyim gelmi- yor. Endam tenasübüne imalik olan kadın boyanmasa da güzeldir. Erkek kadar güzeldir, bazan erkekten de güzeldir. Gene bu muharrir yazısının bir ye- rinde fizik güzellikten bahsediyorum dediği halde kadınların güzelleşmek ndiklerinden, tuvalet yap- boyandıklarından bah- : ğine yak- ediyor. Burada da arkadaşımdan ayrılıyo- rum. Kadınlar tabii buldukları için süsl er, boyanır- lar. Bu kadınlığın zaruretidir. En ip- tidai kavimlerde bile süs, zinet kadın için tabil bir ihtiyaçtır. Bu meyil bu arzu ÜÇ yaşında kız çocuklarda bile görülür. Yoksa aklı basında bir ba- yanın erkeğe benzemek aklından bi- le geçmez. Evet bazı bayanlar pantalona ben- zer pijama giyiyor, saçlarını erkek Elbi kesiyor, sigara içiyor, spora he- ves ediyorlar. Bunları yapanlar için- de belki erkeğe benzemek hevesinde olanlar da vardır, Fakat umumiyetle kadınlar böyle düşünmez ve onlar bi- lirler ki erkeğe benziyen kadın, kadı- na benziyen erkek kadar çirkindir, İkinci mukadder bir suale de cevab vermek İsterim. Bizde güzel erkek var mı? Meseleyi daha ihatalı ala lım. Bizde güzel var mı? r göne güzellikten kasdettiği- miz mâna vücudü mütenasip, hatla- rı muntazam, adaleleri ahenkdâ” ve işlek, canlı insanlar ise, itiraf etmeli- yiz kl vardır, fakat az vardır. Meşhur olur, bakmazsı Muharrir adaş <muay" yaşa kadar erkekler güzeldir. delikanlılık çağıdır» diyor. Burada da (arkadaşımızdan ayrılıyorum. i yaşa kadar kız ve erkek- lerin vücud çirkinlikleri göze çarpmaz. Çünkü henüz yağlanma çağı gelme- miştir. Yoksa duruş, tavır, endam, | yürüyüş güzellikleri ancak çalışarak elde edilir, Canlı vücudlar güzeldir. Bu güzellik muntazam bir sai ile el- de edilir, Yaşı ilerlemiş erkek ve kadınların, bilfarz altinış yaşımda bir erkeğin alt- mış yaşında bir kadından daha genç veya daha güzel kalması hiç bir şey ifade etmez. Yaradılışı ince ve narin olan kadın vücudü, bir de ihmal edi. lirse tabiatile erkekten önce yıpranır ve çöker, Avrupada hep gördük. Elli yaşında, elli beş yaşında dipdiri, çe. vik, çalâk mütenasip öyle kadınlar var ki insan onlara ta tan fazla vere vücudlarını ihmal eden kadınlar da var ki kırk yaşında oldukları halde daha yaşlı gözüküyorlar. Geçen gün Pariste çıkan (Naturis- m6) Natürizm mecmuasında doktor birer erkek güzellik ör- | İ güzel olma Yazan: Selim Sırrı Tarcan (Gaston Durville) Gaston Dürvilt sağlam olmak istiyorsanız çirkinlik le mü e ediniz! Seriâvhalı bir ya ısını okudum. Bakınız doktor ne di yor: «Dostum doktor Hemmer tayor: tcaretle meşg arnınlı okşadım ve iyiyim di yorsun mw bu ne? dedim. A: güldü ve büyük bir | y palım, biraz yağlı şeyler yiyorum, çok yü rüyemiyorum, kaftım şişiyor, amma bi sararını görmedim! de Görüyor musunuz V bozan, onu çirkinleştir nün yirmi senesini kı nluğa dayanabilmesi, iğına. karşı #i, mikroblarla mücadele etmesi, çalışma ğa kudreti olması ve Yaşaması için lâzımdır. Güz tğim mina güz, Kaş, burun ği değildir güzeli. ahengidir, kol ve ba caklar mütenasib olm riti ve da- hill uruvlar sağlam oln Şişmanlığın bir has meliyix “Onu iâçla v barekelle gidermeğe Doktor makalesir tiriyor: «Bir insan biçime girmek, güzelleşmek ve bu sayede mhhatini kazanmak İçin ne yapmalı? 1 — Güneşte, açık havada fırsat bul- dukça gezmeli, 2 — Hazmı k deye uygun gıdaları kanaatle 3 — Kendi kendini her gün oymalı, 4 — Sabahları cimnastik ve duş yapmalı ve sk sık tartılıp kendini kontrol etmeli, Vücudüne böyle bakmasını bilen in- Banlar yavaş, yavaş güzelleği güzellik onları birçok hastalıklard Fur» Bütün memlekette çocuk, genç, olgun, ihi za bir anket açıp sormalıyız ve dok- tor Dürvil'in tavsiye etliği şekilde vü» cudlarına bakanların yüzde nisbetini tesbit etmeliyiz, Sonra da plâjli gi dip mayo ile dolaşan kadınların vı erkeklerin vücudlarını gözden geçir- meliyiz. O zaman hakikat kendiliğin- den meydana çıkar, Güzel erkeklerle, güzel kadınlar ya» ni mütenasip ve işlek vücud! olduğunu bil- çıkla değil, malıyız.» şu sözlerle hi- r halkını lü insan» lar yüzde altmış nisbetinde ise gözü- müzü kapayıp biz güzeliz! demeli- yiz. Aksi takdirde çüzelleşmeğe bak- malıyız. Meşhur edip B. Meterlink'in şu sölzerini unutmıyalım: «La beau- t6 est Valiment ünigue de notre Ame.» Güzellik ruhumuzun biricik gıda- sıdır. Selim Sırrı Tarcan BULMACAMIZ 2 5 4 4 — Kastamonudu bir kaza - Yele 5 — Fena - Ayıp. 6 — Türkistanda bir göl - Zarif sandal 7 — Red - Bir yolcu vapurumuz. 8 — Nota - Uzak nidası - Çabuk, 9 — İşaretle anlatıma - Çalışan, 10 — Para torbası - Boş gezen, Yukarıdan aşağı: 1 — Bir nevi kumaş - Düğme geçecek delik. 2 — Sıkılmış meyva suyu - Mektub, 3 — Merdivende bir adım - İskambilde bir kâğıd — Su - Hayânın tersi, — Kard. — Çirkin - Değnek. - Senenin taksimatından; 8 — Umgu - Cinayet işliyen, 9 — Ada, 10 — Köle - "Tekerleksiz araba Geçen bulmacamızın balli; Soldan sağa: 1 — Çömlekş“Ama, irmara, 4 ki, 6— Kar, 0,7 - a, İl, ât, 9 — Al, Piyi a— Ekar, O, Pi, 6 — Kar, PU, 7 — Masdalya, 8 — Aldka, An, 9 — Merak, Ad, 10 — Asayiş, Tek.

Bu sayıdan diğer sayfalar: