13 Ocak 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

13 Ocak 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yedi kişinin lâkaydliği .. Evvelki gün «Gümüşsuyu yokuşu ptomobiller için açıldı!» diye işittim. Evimin civarında bulunan bu güzel modern yolun inşaatını da zaten ta- kip etmiştim. «Ne hal aldı?» merakı na kapılarak, Ayaspaşadan itibaren başladım. Üst tarafta hastanenin duvarları yıkılıyor. Alt yanda Sultan Mecidin tiyatrosu da hemen hemen kalkmış gibi. Bu iki uç ta tamamlanınca, bu yolla, Beyoğlu semti, müştak olduğu denize mükemmel bir şehrahla ine Bunları düşünerek ve ayaklarımın altma serilen lâtif Boğaziçi manza. | rasmı seyrederek hiç te karanlık ol- mıyan bu gecenin ortasında ilerli- | yordum. Mühendis mektebinin önünde öte- | denberi pitoresk bir taş merdiven var» dır ki, alt ucu Gazhanenin karşısına varan bu basamaklar silsilesini pek sever, dalma da inerim, Gene öy- le yaptım. «— Şu bulunduğum yer bir küçü- cük park haline getirilse, cidden hoş ve Boğaza hâkim manzarasını seyr& de ede Ayaspaşa halkı da nefes ala edecek...» gibi masumane fikirler ak- lmi kurcalıyordu ki, birdenbire önümde bir kum tepeciği belirdi; onu aşınca, üç dört metre ötedeki ye- ni câddenin alt kısmına varacaktım. Bir adım attım; ve .. vücudümü boşlukta hissettim, İnsan boyundan hayli yüksek bir irtifadan kaldırım üstüne düştüm. Pek tehlikeli olabilecek bu sukutu, avuçlarımın parçalanması, saatimin kırılması, üstümün başımın zedelen- mesile atlattığımı, bir şaşkınlık anın- dan sonra anladım. Kalktım. Başım dündü, tekrar düştüm. Evvelâ; Yapılan ve sonları ârızalı yollara işaret koymamak, şehrimizde âdet hükmüne gelmiştir. Geçen hafta da Zincirlikuyu ile Yıldız arasında yol- da otomobille bir kilometreden fazla mesafe katettikten sonra, önümüze yol silindirleri çıktı. Makinistler yari müstehzi: «Yallah geri'» buyurdu- lar. Asıl ikincisi ehemmiyetli: Ben zavallı vatandaş, böyle iki ke- re düştüğüm sırada sokağın vaziyeti- hi anlatayım. Karşıda, yol yapanla- rin kulübesi önünde üç usta duru- yordu. Öteki kaldırımdan bir orta halli bay geçiyordu. Arkasında biri dam, diğeri kavalye bir çift vardı. Üst yandan da, bir kibar bay, cins köpeğini dolaştırmağa çıkarmış, yü- rüyordu. Ne: — Koluna girelim... Evine götüre- Ne: — Bir bardak su verelim... Gel hemşeri şu iskemlede otur!... , Bunlardan da vazgeçtim. Ne de ku- ru bir: — Geçmiş olsun.. Fena düştü- müz... Vah vah... Sanki insan değilmişim... Bir man- zara seyrettiler.. Başlarını öte yana çevirdiler, Eskiden işitirdik: Filânca memle- ketle sokak ortasında can veren olsa, «Yahu insan mısın?» diye başını dön- düren olmazmış ve şükrederdik: «Çok şükür, bizim halk — Dedelerimizin dört, beş kadınla evlenmeleri, devirlerinde makyaj sa- natının ortaya çıkmamış olmasından — İleri ğ o bay Imar plânı Vali dün teferruatını tedkik etti Belediye şehrin imarı için hazır lıklara başlamıştır. Dün Vali doktor Lütfi Kırdar fen işleri müdürlüğün- de Prost plânının teferruatile meş- gul olmuş, imar müdürlüğündeki mühendis ve mimarlardan izahat al muştar. i Vali, imar plânının ilk tatbik edi- lecek safhalarını tesbit etmektedir, Kız kaçırmak suçile mahke- meye verilenler beraet ettiler Erenköyde Kozyatağında Sadberk isminde bir kadını kaçırmak suçile ağır ceza mahkemesine verilen Hik- met, Cevat ile bu mahkemede yalan şahitlik suçile mazmun bulunan Li. sanettinin muhakemeleri evvelki gün intaç edilmiş ve hepsinin beraetlerine karar verilmiştir. Küçük hırsız Gardenbardan 24 koltuk aşıran çocuk k yakalandı Zabıta Gardenbarla, Şehir tiyatro- suna musallat olan küçük bir hırsızı yakalamıştır. Hırsız on dört yaşların- da Necati ismindedir. Yakalanması büyük hasır koltukların üçer beşer eksilmekte olduğunu görmüş, nihayet eksilen hasır koltukların adedi yirmi dörde kadar çıkmıştır. Zabıtaya müracaat eden Gardenbar sahibi, hırsızın meydana çıkarılması. nı rica etmiş, zabıta da icap eden tedbirleri almıştır. Evvelki gece sabaha karşı on dört yaşlarında Necati ismini taşıyan ç0- cuğun arka taraftan bara girdiği ve hasır koltuklardan ikisini alıp savuş- makta olduğu görülmüş ve kendisi derhal yakalanmıştır. Necati, polis karakoluna götürül. müş, burada şimdiye kadar aşırılmış olan bütün hasır koltukları kendisi. nin çaldığını, hatta, bir gece evvel Şe- bir tiyatrosundan da öteberi aşırdığı- ni itiraf etmiştir. Necati, bundan sonra hasır koltuk- ları ve diğer çaldığı eşyayı sattığı dört muhtelif koltukçuyu göstermiş, buraya giden memurlar çalınmış kol- tukları birer birer bulmuşlardır. Zabıta, şimdi bu küçük hırsızın, başka işleri olup olmadığını araştır. KİMİ a eeemssanansanaaamnssssasanmsen ketzedelerle konuşmak üzere, resmen prezante edilmeği beklemez!» Yedi yüz bin nüfuslu şehrin için- de bu çeşld lâkayd, yağınur ola kim- senin bahçesine yağmaz cinsinden yedi vatandaşa raslamak bile, bir «düşmüş» ün pek fenasına gidiyor. Bizim o eski «Aman sevaptır!» diye kım; ayrıldıksa gene o ânanemize ka- vuşalım. (vâ - Nü) ... Çünkü bugün makyaj sayesinde hir kadın beş, altı kadın tipine gire- biliyor... ” . ar a Karilerimizin mektupları Vatmanların şikâyeti Polis işaret memurlarının gece ve yağmurlu havalarda verdikleri işareti göremiyoruz. Bu yüzden bize ceza yazıyorlar. Halbuki evvelce işaret memur- ları kollarına beyaz bez veyahud muşamba takıyorlardı, Bu usule devam. etmelidir. Alâkadar maka man dikkatini çekmek üzere ga- seteniz ile yazılmasını rica eder, ve saygılarımı sunarım. Beşiktaş vatmanlarından 1273 No. lı Ahmed Can Hapse girmek istiyor «Yatacak yerim yok, beni hapisaneye gönderin» diyor Kâmil adında biri yankesicilik su- çundan maznunen yakâlanarak adli- yeye verilmiştir. Dün Sultanahmed birinci ceza mahkemesinde yapılan sorgu neticesinde Kâmilin suçunu tespite kifayet edecek deliller mev- cud olmadığından kendisinin serbes bırakılmasına kârar verilmiştir. Kâmll bu kararı öğrenince: — Aman bay hâkim, beni serbes bırakmayınız, Bu kışta kıyamette ya- tacak yerim yok. Ben sabıkalı bir ada- mım. Allah aşkına beni tevkif ediniz de hiç olmazsa sıcak bir yerde yala- yım. Diye gönüllü olarak tevkifhaneye gitmeğe kalkışmışlır. Kâmil zorlukla | adliyeden çıkarılmış, evrak Iddia ma- kamına verilmiştir. Ruhsatiyeleri alınan otobüs- çülerin talepleri kabul edilecek Vaktile ruhsatiyeleri alınan otobüs- çülerin müracaatları daimi encümen- de tetkik edilmektedir. Bu hususta müracaat edenlerin ta- lepleri kabul edilecektir. Esasen bele- diye yeniden otobüs getirttiği zaman şimdi işliyen arabaların faaliyetine nihayet vereceğinden bu taleplere müsaade edilmekle şimdi işliyen ara- baların sayısı artmiş olacaktır. Rektör Fen fakültesi tale- besine çay ziyafeti verdi Üniversite rektörü B. Cemil Bilsel yeli 17 de Fen fakülte. son sınıf talebesine bir çay ziyafeti vermiştir. Bu çayda talebenin dilekle- ri dinlenmiş, rektör bu dileklere ce. vap vermiştir. Türk Tıb cemiyeti toplantısı Türk Tıp cemiyeti 939 senesi Ilk iç. timaını kongre halinde yapmış ve ye- ni heyeti idareye şu doktorları seç. miştir. Birinci reis: Doktor Şükrü Hazım Tiner, ikinci rels: Doktor Ali Eşref Gürsel, ikinci Telsi Doktor İhsan Şükrü Aksel, umumi kâtip: Doktor Nuri Osman Eren, veznedar; Doktor Fethi Erden. ,.. Sabahleyin sarışın olarak evde bıraktığın bayan, akşam üstü esmer olarak seni karşılıyabiliyor! Yüzünün, özünün rengini değiştirmek elindel.. ŞEHİR HABERLERİ Ucuz ekmek Yeni ikinci nevi ekmek 7,5 kuruşa “satılacak Ekmeğin ucuğatılması hakkında Belediye İktisad müşavirleri heyeti iki haftadanberi yapmakta olduğu tedkikat neticesinde ikinci nevi ek- mek olarak piyasaya çıkarılan ek- meklerin ihtiyaca tekabül etmediği neticesine varmış, yüzde seksen bi- rinci nevi un ve yüzde yirmi nisbe- tinde beyaz mısır unundan Beyazıt- fa Şevkinin fırınında yeni çeşid bir ikinci nevi ekmek tecrübesi yaptır. mıştır. Aldığımız malümata göre, bu tec- rübe tam bir muvaffakıyetle netice- lenmiştir. Bu halitedan yapılan ekmek altın sarısı gibi sarı ve çok lezzetli, çok gös- terisi bir ekmek olmuştur. Fiati şim- dilik Azam! 7,55 kuruş olarak tesbit edilmiştir. Hakikatte bu nevi ekme- ğin fiati 7 kuruş olmak icab ediyor. Fakat piyasada bu aralık kâfi dere- code mısır unu bulunmaması dols- yısile, bu defa tedarik edilen misir unu biraz fazlaya maledilmiş ve bun- dan dolayı fiatte 20 para bir fark ha- sıl olmuştur. Bu ikinci nevi yeni ekmeği tecrü- be edenler çok beğenmişlerdir. Mu- harririmiz de bu ekmekten bir parça almış ve gayet lezzetli bulmuştur. İkinci nevi ekmek diğerine nisbet- le 2 kuruş farkla salılecağı için fakir halk, esaslı gıdasını daha ucuza ala- bilecek ve netice itibarile kendisini i daha iyi besliyebilecektir. Gıda maddeleri Gıda maddelerini o ucuzlatmak için tedkikat (Ooyapan komisyon süt ve yağdan işe başlıyarak bütün karışık maddeleri tedkik edecektir. Bilhassa süt ve sadeyağ derdi halle- dilecektir. Bu hususta hazırlanacak talimatnameye aykırı hareket eden- ler haklarda en şiddetli cezalar tat- bik olunacaktır, Şehir bütçesi Vali ve Belediye reisi tetkiklere başladı Belediye ve İdarel hususiyenin 939 bütçesi Umumi Vilâyet meclisinin şu- bat devresinde müzâkere edileceğin- den, Vali ve Belediye risi Dr. Lütfi Kırdar, yeni bütçenin hazırlıklarile meşgul olmağa başlamıştır. Vali, ye- ni Sene bütçesi için şubelerden ve merkezdeki müdürlüklerden gelen teklifleri tedkik etmektedir. Belediye bütçesinden başka Kara- ağaç müesseseleri, Konseryatuar, Şe- hir tiyatrosu ve Darillâceze mülhak bütçeleri de hazırlanacaktır. Bu mü- esseselerden bir kısmı kendi gelirleri- le çalıştıkları halde, bir kısmı da Be. lediyenin umumi bütçesinden o yar- dım görmektedir. Vali, bu müessese- lerin vaziyetile yakından alâkadar ol- mağa başladığından, dün sabah Kon- servâtuara giderek, müessesenin umumi vaziyeti ve ders programlari- ... Yalnız değiştirilemiyen bir şey var: Dudaklar!., Hiç bir kadın duda- ğını maviye, yahud yeşile boyamı- yorlu. par çarpan | . Yeni bir keşif Şimdiye kadar insanların rahatını bozacak, onları felâketlere uğratacak birçok keşifler yapılmıştır. Meselâ ze- hirli gazlar, muharebelerde mikrop saçan Âletler ve saire... Bir müddettenberi gazeteler meş- hur Avrupalı âlimlerden birinin yeni bir keşfinden bahsediyorlar. Eğer ha- kikaten doğru ise bu yeni keşif insan- ların en ziyade rahatını kaçıracak, dünyayı allâk bullak edecektir. Yeni keşif şu: Roma üniversitesi profesörlerinden Kazamalli adında bir âlim, on senedenberi üzerinde uğraş- tığı bir makineyi nihayet bitirmeğe muvaffak olmuş, bu makine sayesin. de insanların başları içinden geçen fikirleri fotoğrafla tesbit etmek kabil. miş... Avrupalı âlime nazaran insan başı içindeki fikirler bir takım elek- trik ziyaları neşredermiş. Bu ziyalar 300,000 kilometre uzaklara kadar gi- debilirmiş. Fotoğrafla bunları teshit etmek pekâlâ kabilmiş. Hattâ profe- sör birçok kimseler üzerinde, birçok tecrübeler yapmış, türlü türlü fikirle. ri fotoğraf filimleri üzerine tesbit et- miş... Böyle fotoğraflar da muayyen fikirleri, muayyen çizgilerle anlamak kabilmiş. Filimler üzerindeki birçok çizgiler ve şekiller vasıtasile tıpkı bir alfabe gibi bir adamın bütün fikir. Terini okumak kabilmiş, Bu keşif doğru ise felâketin büyük- lüğünü tasavvur ediniz. Avrupalı âlimin keşfine dair olan havadise şöyle bir göz gezdirirken ak- hma vaktile okuduğum bir hikâye geldi. Dünyaca tanınmış bir muharrir ta- rafından yazılan bu hikâyenin mev. zuu şu idi, Muharrir bir gün katiyen yalan söy- Jememeğe karar veriyor. bütün fikir. lerini, bütün düşüncelerini o günü her ras geldiğine olduğu gibi söylü- yor. En samimi dostlarile darıliyor, en candan ahbaplarile kavga ediyor, da- ha neler de neler... Muharrir bütün bunları anlattık. tan sonra hikâyesinin nihayetinde okuyucularına: «Sakm merak etmeyiniz... diyor, si- ze bütün bu anlattıklarım yalandır. Vakıâ bir gün için yalan söylememeğe karar verdim. Amma hakikaten kara- rımda durup da öyle yapmış olsaydım. bütün dostlarımı kaybedecek, tanı dıklarımla kavgah olacaktım. Daha başıma neler gelecekti.» Şimdi Avrupalı profesörün fikirleri fotoğrafa çeken keşfi doğru çıkarsa hayatımız bu meşhur muharririn bize yalandan anlattığı bir günlük zama- nına dönecek, Yer yüzünde bu keşif- ten sonra uzun yıllardanberi dost 0- lanların gırtlak gırtlağa geldiğini gö- receğiz. Sonra dahası var. Meselâ akşam traş olup, en yeni ipekli çamaşırlarını giydikten sonra: — Karıcığım... Ben bu gece şirket müdürlerile bir işi görüşmeğe gidiyo- rum. Geç kalırsam merak etme... diye dürlerile konuşmağa gidiyorsun ha... Bak şu elimdeki fotoğrafa... Ben sen- den şüphelendim de gizlice fikirleri- nin resmini çektim. Şu fotoğraftaki aşağıya doğru inen çizgiye bir baksa- DA... Görüyor musun? Sen bu akşam esmer, urun boylu bir kadınla bulu- şup kapal bir yerde dizdize oturacak- sın... Seni kepaze seni... ... Hep kırmızıl,, Neden acaba?.. © B, A, — Kırmızı tehlike işaretidir

Bu sayıdan diğer sayfalar: