22 Şubat 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

22 Şubat 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

POLİTİKA Ispanya meselesi etrafında ... . . . büyük siyasi faaliyet var Askeri ehemmiyetini kaybeden İspanya meselesinin beynelmilel siya. set sahasında doğurduğu bir faaliyet ilerliyor. Fransa ile İngiltere şimdi mühim müsaadeler teklif ederek İspanyada siyasi nüfuz sühibi olmağa ça- Uşıyorlar. Bu maksadia merkezi İspanyayı elinde bulunduran general Miaja ile general Frankonun arasını bulmak için tavassut teklifinde bulunmuşlardı. Bidayette İspanyanın gelecekte kabul edeceği rejimin reyiime konulması Şartını ileri sürmüşlerdi. Böyle bir şartı general Frankonun işitmek bile is- temediğini anlayınca affı umumi verilmesi şartı üzerinde durmuşlardı. Fran- ko hükümeti bunu da kabul etmiyeceğini tayassut etmeğe çülışan İngiliz ve Fransız nim resmi mümessillerine bildirmiştir. Fransa ile İngilterenin tavassut teşebbüsü okim kalmıştır. Diğer taraftan İspanya Cümhüurreisi Azana, Katâlonyadan hükümeti İle birlikte Fransaya iltica etlikten sonra artık mukavemetin devamı fayda. Sız olacağı kanaatine geldiğinden merkezi İspanyaya dönen Başvekil Neg- rin ile diğer Nazırlara refakat etmekten imtina etmekle sol hükümeti baş- sız bırakmış ve Orta İspunyadaki halkım maneviyatını kırmıştır. İngiltere ile Fransa ancak affı umumi şartını kabul ettikten sonra Fran- ko hükümetini hukukan tanımak istiyorlardı, Şimdi nasıl hareket edecek- lerini henüz tayin etmemişlerdir, Fakat diğer hükümetler birbirini müten- kip Burgos hükümetini İspanyanın yegâne ve meşru hâkim kuvveti olduğu- nu tanıyorlar. En sonra Estonya hükümeti de tanımıştır. Balkan itilâfına dahil devletlerin Biikreş konferansında görüşecekleri ve kuraşlaştıracakları meselelerden biri de budur. Almanya ile İtalya, Franko hükümetini merkezi Moskovada bulünün komünist entermasyonalı ile mücadele için yapılan ittifaka davet etmişler- dir. Bu teklife verilecek cevap yeni İspanya devletinin takip edeceği siyasi istikameti gösterecektir. AM 1548 çocuklu anne Amerikada 4248 çocuklu bir anne wardır, Amerikalılar Lauretta Kress adımda bir doktor kadına 4248 çocuk- Ju anne ismini vermişlerdir. Lüuretla Kress Amerikanın meş hur doğum doktorlarındandır. Geçen hafta Vaşingtonda Lauretta Kress'in doğum dokterluğuna başladığının kırkıncı yıldönümü kutlanmıştır. Doktor, 40 sene içinde tamam 1248 çocuk doğurtmuştur. Bu itibarla kendisine 4248 çocuklu anne Adı ve rilmiştir. Meşhur âoktorun kırk senede do- gurttuğu 4248 çocuk arasında on do- kuz çift ikiz olarak. 12 çocuk ta üçüz olarak doğmuştur. Yani Lauretta dört üçüz vakasına tesadüf etmiş, bu dört vakada 12 çocuk doğurtmuştur. 40 sene İçinde doktorun doğurttu- ğu çocukların en zayıfı 3 libre, en iri- 8i de 12 libre olarak dünyaya gelmiş- tir. ğ Laurette Eress, kırk senelik doktor- Tuğunda gerek anne ve gerek çocuk tarafından tek ölüm hâdisesile karşı: Jaşmamıştır. Amerikalılar da şimdi onun bu meziyetini alkışılıyorlar. Şu- mu da ilâve edelim ki, 4248 çocuklu anne tek çocuk doğurmamışlar, Bir gecede iki nikâh Zagrebden bildirildiğine göre, o ci- vardaki Brcko isimli bir Hırvat kö- yünde geçen gece tuhaf bir hâdise ce. reyan etmiştir. Hırvat islâmlarından Ago Vasyiç, bir günde-iki nikâh kıy- dırmak gibi hergün işitilmiyen bir vaka- nın kahramanı olmuştur. O gün Ago- nuu bir islâm kızile imam huzurun- da nikâhı kıyılıyor. Ago yeni karısını Alıp eve getiriyor. Fakat karısı ne ko- casından, ne de evindeki muhitten hoşlanmadığı için, eve girdikten bir sanat sonra gizlice sokak kapısını açıp kaçıyor. Ago buna fena halde kizıyor, karısının arkasından koş kâğıdını göndermeğe vakit bulamadan, gidip hemen o gece ikinci bir kız buluyor, “imamı çağırıyor, yeni bir nikâh kiy- dıriyor ve ikinci karısını eve geliri yor. Fakat Agonun sevinci uzun sür- müyor, çünkü ikinci karısı da biraz sonra evden kaçıp gidiyor. Kadınla- Mesele, mshkemeye intikal ettiği için muhakeme esnasında Vaziyetin ay- dınlatılmesı beklenilmektedir. Çocuklar artık cam kıramıyacaklar Amerikadan camcıları fena halde felâşa düşürecek bir haber-weriliyor: Bundan sonra top aynamak mörak- kası çocuklar mahalle aralarında cam filân kıramıyacaklar... Amerikanın. meşhur Natural Physi- cal Laborulory müessesesinde lâstik- ten bir nevi cars yapılmışlır. Bu ca- mün tecrübeleri çok muvajfakıyetli neticeler vermiştir. Löstikten cam New * Yorkta büyük bir kaç mağazarun camekânna takıl müşter. ” Sokakld aynıyan. çocuklardan biri- nin kocaman topu şiddetle bu cama çarpmaştır. Fakat lâstik cam topu ge- riye fırlatmış, Çocuk ta hayreller içinde bakakalmıştır, Lâstikten camın istikbali parlak er m çan al MAEMEEEAEANEEERENSE SAZ İçki aleyhinde propaganda Yeşilay cemiyeti, içki aleyhdarlığı genişletmek için bu 8tne parasız bir müsamere vermeğe İntihap defterleri 25 şubat akşamı kaldırılıyor Mahallelere asılan İntihap defter- leri ayın yirmi beşinci günü akşamı karar vermiştir. Bu müsâmete için | kaldırılacaktır. O gün akşama ka Şimdiden hazırlıklar başlamıştır. Ce- | dar yapılan itirazlar Mebus intihabi miyet namına doktor Fahreddin Ke- | teftiş heyeti tarafından tedkik edile- rim, doktor Zati, B, Tahsin “Hamdi, B. Feridundan mürekkep - bir heyet Valiyi ziyaret ederek cemiyetin ve Teceği bu müsamere için bir akşam Tepebaşı tiyatrosunun tahsisini | is- temiştir. Doktor Lütfi Kırdar, bu mü- Tacnatı kabul etmiştir. Cemiyetin müsameresi nisanın ilk haftasında Yerilecektir. Kız talebenin askerlik dersi Büzi gazeteler, liselerdeki kız tale- benin aldıkları Askerlik dersinin haf- tada iki sante çıkarıldığından bahse- diyorlardı, Maarif Vekâletinden ge- Jen bir emre göre, kızlara mahsus Askerlik ders saatleri eskisi gibi gene haftada bir saal piri verilecektir. 4 cektir, Diğer taraftan Halk Partisi kaza te- Şekkülleri, müntebibisani namzedle- rinin isimlerini tesbit elmeğe başla- mışlardır. Geçen inlihapta mentehi- bisani olarak gösterilen namzedler- den çoğu tercih edilecoktir. Ancak iç- lerinde ölenlerle, İstanbuldan başka yere nakledilenlerin yerlerine Parli- ce diğer namzedler gösterilecektir, Tiyatro mevzulu konferans Beyoğlu Halkevinin Tepebaşındaki merkez binasında yarın saat 18,30 da sanatkâr İ. Gülip Arcan tarafından (Tiyatro) mevzulu bir konferans ve- rilecektir. in pe dinliye- “bilir, bt > el Fransız meclisinde en kuvvetli teşekkül balık avı meraklıları grupudur Fransız meclisinde siyasi fırkalar çoktur. Fakat bundan başka ayrıca bir takın; gruplar da vardır. Bu grup» lar siyasi bir fikir etrafında değil, mu- &yyen bir zümrenin hukukunu müda. faa için teşekkil etmiştir. Mensupları muhtelif siyasi firkalara mensup ol- dukları halde ayni maksad için birleş- mişlerdir. Fransız meclisinde bu yoldaki teşek« küllerden biri de «Olta ile balık avlı- yanların hukukunu müdafaa gtupur- dür. Fransada balık &vı meraklıları pek çoktur, Balık avına mtisaade edi. len zamanlarda nehir kenarlarında binlerce avcının toplandığı görülür, Bunlar uzun kamışlar bağlı oltala- rini âtarlar ve saatlerce beklemekten çekinmezler. Bazen nehir: sahilinde toplananlar o kadar çoğalır ki uzun kamışlar âdeta bir orman manzarası Basil ederler. Fransada tanınmış birçok siyasi ri- cal da balık avina meraklıdır. Mese lâ Brland boş vakitlerini, tatil zama- nım hep balık avismakla geçirir, bu suretle dinlenirdi.- Bugünkü mebus. lardan büyük birkısmı da balık avı meraklısıdır, $ Bir Franaz gazetesi bu hususta Şa» şilacak bir istatistik neşrediyor. Bu gazete diyor ki: «Fransız meclisinde grupu olduğu anlaşılmıştır. Bu grupa tamam 310 mebus dahildir. Fransız meclisi 618 mebustan mürekkep oldu- üne göre «Olta ile balık avlıyanların hukukunu müdafaa grupus mutlak Misinde hiç bir fırkanın yalnız başına ekseriyeti haiz olduğu uzun zaman» danberi görülmemiştir. Ekseriyet te- mini için fırkalar arasında uzun mü- zakerelere, müsaadelere lüzum görül. mektedir. Halbuki «Olta İle balık av- lıyanların hukukunu müdafaa grupus yalnız başına ekseriyetle meliktir... Bundan çıkan netice şudur: Bu grup her meselede müttehid hareket ekseriyeti haiz demektir. Fransız meö.. en kalabalık teşekkülün, «Olta ile ba- hık avlıyanların hukukunu müdafâae edebilse istediğini yapabilir, hattâ ha- kiki bir diktatörlük kurabilir!... Halbuki grup yaptığı toplantıda çok mütevazi kararlar vermiştir. Grup rk yasete eski Ziraat müsteşarı Andr& Siyautey'i getirmiş ve ikinci relsle, kâtipleri seçtikten sonra Ziraat ve Na- fia nazırlarına (Kanallâra Nafia nazi- rı hâkimdir, en çok balık avlanan yer de kanallardır) bir heyet göndererek bazı isteklerde bulunmağı kararlaş- tırmıştır. Bu istekler şunlardır; 1 — Beynelmilel bir balık avı komi. tesi teşkili, 2 — Balik avcılarına bazı kolaylıklar gösterilmesi, 3 — Kanalla- rın kirletilmesinin önü âlınması..» iktisadi mesele, Hilekârlıkla nasıl . 1 mücadele edilir ? Eilekârlıkla mı mücadele etmeli, yoksa istihsalâtı mı arttırmalı Bir kı. &m İktisalçıların fikri şudur: Gıda maddelerinde hilekârlık yapmak, eski tabirle malı tağşiş etmek, bir zarure- tin ifadesidir, Bir memlekette böl is- tihsal olursa, rekabet kanunları yü- zünden bir mal karışık bir hale geti- rilemez. Her Güccar ve esnaf daha iyi temiz mal çikarmak hususunda biri. birile rekabet ederler. Halbuki bir ınemlekette istihsal ih- tiyaca kâfi gelmezse, tüccar ve esnaf, ucuz salmak için de malın kalitesinde - hile. yapmağa mecbur olur. Hilekâr. ık bu suretle iktisadi zâruretlerden doğma bir hareket diye kabul edil mektedir. Bizce bu suretle mutlak bir hüküm vermek doğru değildir. Hile- - kârlıkta ahlâksızlığın büyük bir rolü vardır, Bir yerde ticari ahlâk bozul- duğu zaman bilekârlık da inkişaf eder. Hasılı sebep ahlâki olsım, iktisadi ol. sun ne olursa olsun, netice itibarile hilekârlık diye. bir hâdiseyle kar. şılaşıyoruz. Burada düşünülecek bir mesele var. Hilekârlıkla mücadele etmek için, Yalnız idari tedbirler almak kifayet eder mi? Yahud hilekârlığı gene ikti- sadi tedbirlerle mi ortadan kaldıra- lıml Bizce ikinci tedbir, daha makul- dür. Meselâ: Süt hilekârlığına mani olmak için süt istihsalâtını arttıracak olursak herhalde süte su katanların da miktarı azalır, takat İstanbulda ol- duğu gibi, halis süt ihtiyaca kâfi gel- miyorsa sütlerin içine su koymak için, ortaya bir hilekârlık zuhur etmekte. dir, Hilekârlıka mücadele için yalniz idari tedbirlerin alınması kâfi değil dir. Eğer halis tereyağ miktarı ihtiya. ca tekabül etmiyorsa, yağ hilekârlığı pek tabii olarak zuhur edecektir. Hile. kârlıkla mücadele, fiatlere narh koy- mak yeni birşey değildir. Asırlardan- beti tecrübe edilmiş bir usuldür. TI. mürlenk bile, pahalı et satan Semer- kand kasaplarını idam ederdi. İstan- bulun şehir idaresine aid tarihi vesi- kadarda, bu derecede tüyler ürpertici cezalar yoksa da, buna yakın cezalar vard. Bizce asırlardanberi tatbik edilen idari tedbirlerden başka, hilekârlıkla mücadele için iktisatcıların dediği gi- bi istihsali arttırmağa gayret ede- Jim, “Hüseyin Avni KOMINTERN Enternasyonallerin üçüncüsü olan ve faşist devletlerin hücumuna hedef teşkil eden müessesenin tarihçesi Gazeteler mütemadiyen «Antiko- minterm pakt» tan bahsediyorlar. Bu, " «Komintem aleyhinde misak» de mektir. «Kominterm> sözü de «Komü- nist entermasyonaliz terkibinden mu- haffeftir. Dünyada kurulan enlernasyonalle- rin üçüncüsü olan bu müessese Mos- kovada bulunduğu için, faşist zümre- nin düşmanlığı da ik teveccüh. ediyor, Bileriniyinliz. dünyadaki bü- tün işçilerin merkezi olmak emeline düşmüşlerdir, Böyle bir teşekkül ya» Tatmağı evvelâ matmazel Flora Tris- tan düşündü. Onun 1843 te İleri sür- düğü bu teklifi 1847 de Tondrada Marx ve Engels tekrarlamışlardır. 1862 de, İngiliz payıtahtında van sergi esnasında Fransız ve amelesi. ârasındaki ni ez kıs- men ayarlanmış, bir proje hazırlan- mış ve 1864 te Cenevede daha göniş bir yemin üzerinde münskaşa edilmiş. tir. Böylelikle doğan birinci enternas. | yonal, bütün dünyada sosyalist pren- siplerinin tatbiki için çalışmak yolu- nu bulmuştur. Marxın gayeleri daha ziyade iktisadi vadilerdeydi. Meşhur Rus anarşisti Bakunin de 1889 da Bâl kongresinde; kendini göstererek, Marx'in ö zamana kadar pek kuv- vetli olan nüfuzile çarpıştı, Faaliyeti daha ziyade siyasi sahaya sürükle- mek istedi. 1870 muharebesi, birinci enternaş- yonalin faaliyetini tavsattı. Harpten ternasyonsl vücude getirdiler. Bura- da, ıslahatçı ve ihtilâci unsur, muhte- lif, hattâ mütenakız nazariye ve aki- delere salik olarak toplanıyordu. Harp- ten sonra bir aralık, Amsterdâm en. içtima! rolünü kaybetti, Büyük harp esnasında, Lenin, Roza Lüksenburg, Kari Libkneht gibi bazı müfrit sosyalistler, ikinci enternâsyo- Dülin gidişini, kendi prensiplerine uy- gun bulmamış, ondan Ayrılmıştılar, Bunlar İsviçrede üçüncü bir entemas- yonalin esaslarını tasarladılar. Rusya» da Leninin muvaffakıyeti üzerine, Ko- münisl entermasyonali, ibtilâlci pren- #ipler üzerine, merkezi Moskovada olar râk kuruldu. İsmi Komintern olan bu müessese, antikomintem pakta giren bütün dey- ietlerin düşmanlığına hedef teşkil edi- yor. —— anı.“ A Bir saatçi müşterilerinin Denizli gecesi saatlerini satıp rakı içmiş Denizli yüksek tahsil gençliği cu- Saatçilik yaptığı sırada tamir edil- mek üzere kendisine verilen Remzi, Zahide, Münif, Zehra, Hüseyin ve İb- rahimin saatlerini satarak parasını sarfeden Sami adında biri yakalan- mış, Adliyeye verilmiştir. Dün Suk tanahmed birinci sulh ceza mahke- mesinde sorguya çekilen Sami; — Son zamanlarda rakı içmeğe başladım. Bu yüzden aklımı da kay- bettim, Saatlerin bir kısmını sattım, bir kışmını da rehin bırakarak aldı- gum paralarla rakı içtim... demek sur relile suçunu itiraf elmişlir. Sami tevkil edilerek KRALA gönde- rilmiştir. martesi akşamı Perapalas salonlar rında bir gece tertip etmişler, sabaha kadar eğlencelerle devam eden bu toplantıda davetlilere Denizli mah- sülleri “ikram edilmiştir, Denizlili gençler gelecek sene yapacakları gene böyle bir gecede ayrıca bir Denizli mah- sulleri sergisi de açmağı kararlaşlır. mışlardır. Cam kıranlar yakalandı Raşid isminde biri Şehrem'ninde oturan bayan Sıdıkanın, Remzi İs- minde bir kahveci de Fonerde bayan Saranın evlerinin camlarını kırdık- larından polisçe yakalanarak hakla» rında kanuni takibata girişlimiştir, rp pa ğ a

Bu sayıdan diğer sayfalar: