15 Temmuz 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

15 Temmuz 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Milli küme şampiyonluğu Galatasarayla Demirsporun karşılaşma şartları Yapılacak iki maçı İzmir hakemlerinden B. Mustafa idare edecek Mil kime şampiyonluğunu arslarmdapaylaşacak olan iki takım kaptanı; Galatasaraydan Salâhaddin, Demirspordan Necdet Galatasarayla Demirspor klüpleri Bin milli küme şampiyonluğu maç- larında 35 er puanla müsavi bir va- diyete gelmeleri üzerine “göl averajı “usulile hangisinin birinci olduğunu tayin keyfiyetinin sporçutar arasın- dm olduğu kadar matbyatımızı ve alâkalı makamları İşgal eden 'bir mevz haline geldiği malümüur, Bu müsabakaların bidayetinde beş kişiden mürekkep “teknik heyetin hazırlıyarak klüplere 'buma göre ha- reket edeceksiniz diye tevzi “ettiği milli küme talimatnamesinin geçen seneki maçlarda karşılaştığımız ayni şekildeki bir hadise önünde tutulm. yarak eksik yapıldığı meydana çıktı, Puanları müsavi olan klüplerin at tığı ve yediği göllerde hesaplanma $6- raitinin noksan olduğu görüldüğü gibi hükmen mağlüp olan takımlara verilecek “gol ve puan -adedlerinin esaslı bir mevzuat dahilinde olmadığı da anlaşıldı. Federasyonlar dairesi “başkanlığı nın şampiyonun meydana çıkması için heriki takımın birer kere daha gerpışmaları hakkında çıkan tebliği- ne göre çok uzun süren budavada mükemmel ye hiç bir kimsenin -itira- ama mahal bırakmıyacak bir şekilde halledilmiş bulunmaktadır. Beden terbiyesi umum müdürlü. dünün bu karışık meseleyi “hal için bir araya topladığı futbmli teknik heyeti ile yüksek hakem *komitesinin. mevcut vesaik ve hüklmileri 'tedkik- ten sonra verdiği kararın “suretini sporcu okuyucularımızı alâkadar eder düşüncesile aynen neşrediyoruz: Maçlar hakkındaki karar «Genel direktörlükçe “heyetimize havale edilen mesele tezekkür edildi: 1 — Gol avaraj usulünün beynel. milel bir usul ve federasyonumuzca da tatbik edilmesinin esas olduğun- da birleşmekle beraber bu usulün tatbikinde galip takıma verilecek (3) puanın beynelmilel olup olmadığı, mağlüba verilmesi rivayet edilen ve federasyon nezdinde 'mevcuz olan ves sâik arasında hiç bir mesnet ve mü- eyyidesi bulunmuyan nakıs puan usu- Tünün flihakika meri ve bunda mağ- lüp-aleyhine kaydedilecek gol adedi. nin muayyen olup olmadığı ve averaj usulüne müracaatta bilfiil oynanan maçlar adedinin müsavi olup olma- masının netice üzerindeki tesirisri. nin malüm bulunmaması gibi nok- sanlar görüldüğünden bunların ge rek Dilebek ve e e olarak ber ik tara için de ayni derecede leh veya aleyhe karar verilmesine müsait olan “bu eşkâl dahilinde herhangi bir karar Wlihamnın hakkı tebyin ve hakiki şampiyonu tayin için doğru bir ölçü olmayacağnda tamamen birleşmiş olduğu gibi bu hususat hakkında alı- nacak kararların da ancak bundan sonra İçin muta olâbilip makabline şamil olmıyacağında da ittifak edil. miştir. 2 — Bu vaziyet karşısında heyeti- miz İcabını tekrar teemmül eğerek puanları müsavi kalan Galatasaray ve Demirspor klüpleri arasında biri İstanbulda ve biri de Ankarada ol- mak üzere İki maç yapılmasını karar vermiştir, Maçların kura neticesi tes- bit edilen sırası şudur: 23/1/9309 pazar İstanbulda Fener stadında, 30/7/939 pazar Arikarada 19 Mayıs stadında. 3 — Her iki maçın hakemliğini İz- mir hakemlerinden Mustafa Balöz yapacaklır. 4 — Federasyonlar dairesinden, yüksek hakem komitesinden ve böl- ge istişare heyetinden birer zat bu maçlarda hazır bulunacaktır. 5 — Bu iki maçın neticesi puan he- sabile tayin edilecektir, Puanlar:mü- savi olduğu takdirde ikinci maç on beşer dakikalı iki devre temdid olu- nacaktır, Buna rağmen puanlarıgene müsavi kalırsa iki maçta atılan ve ye- nilen goller birleştirilip mukabil ta- kımın attığı ve yediği göllerle rüsbet edilerek hasılada görülecek üstün, lük, bu üstünlüğü kazanan takımın galebesini ve dolayısille şampiyonlu- ğunu bemin edecektir. Bu suretile çı- kacak milli küme şampiyonu ayni zamanda 938 - 939 Türkiye şampiyo- nu addedilecek, galip gelecek takıma kupa verileceği gibi her iki takım sporcularına da birer-madalya verile- cektir. 'Temdidli maçta da müsavat arz6- decek sonuçta Üçüncü bir karşilaşma icrasina lüzum olmadan her iki takım da şapmiyon ilân edilecek ve mevcut kupa bu sürekli karşılaşmanın orijinal hatırası olarak ikiye bölünüp her iki takıma birer parçası vetilecektir. 6 — Yukarıda yazılı ahkâm ve şe- rait hilâfına hareket eden takım iti. raz hakkı verilmeksizin mağlüp sayı- Jacaktır, 7 — Bu maçların neticesi yalnız birinciyi ve ikinciyi tayin için olup diğer takımların aldıkları derecelere ER) | MEŞRUTİYETTE SARAY ve BABIALİ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM —'Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur. Tefrika No, 65 Klüp isimleri hakkında düşünceler Uzun bir maziye istinad eden isimlerin değişmesi mecburi midir? Yeni cemiyetler kanununa göre Türkiyedeki mevcut cemiyetlerin 14 temmuz 939 tarihine kadar yilâyet- lere müracaatle vaziyetlerini yeni ka- nunun hükümlerine uydurmak mec- buriyetindedirler. Bu kabilden olarak şehrimizdeki spor klüpleri de ay başındanberi fa- aliyete geçmişler ve nizamnamceie- rinde lâzım gölen tadilâtı yapmak için azalarını kongrelere davet etmiş- lerdir. Yeni cemiyetler kanununun tefsire muhtaç bir noktası var ki Klüplerimisi, bilhassa semi isimleri taşıyan klüpleri bir hayli telâşa dü- şürmektedir. Klüplerin yaptığı kon- greler bu yüzden çok münakaşalı geçmekte ve uzun bir maziye sahip olan klüp İsimlerinin tadilinı azalar kabul etmemektedirler. Bu cümleden ölarik Topkapı klübü ismini (Top- kap) olarak tadil etmiştir. (Muıntakavi cemiyet teşkili) okay- dından çıkan bu ihtilâf hakkında va- ki olan şikâyetler üzerine vilâyet -ma- kamı da tereddüde düşmüş ve vazi- yeti Dahiliye Vekâlelinden sormak mecburiyetinde kalmıştır. Henüz bu hususta bir cevap gelmemesine rağ- men yakında vaziyetin tavazzuh ede- ceği arilaşılmaktadır. Vazı kanunun maksadında bi- zim anlayışımıza göre bu (muntakayi cemiyet teşkili) kaydı bir şehrin muh- telif isimlerle anılan semtlerine aid olmayıp bir şehir içinde her hangi bir ayrılık uyandırabilecek şekilde isim kullanılmaması kasdedilmekledir, Meselâ İstanbulda Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Beykoz, Ka sımpaşa vesaire gibi isimieri almak kanunun arzusuna aykırı 'değildir, Fakat İstanbulda Erzurumlular yur- du, Eskişehirde İstanbul klübü, An- karada İzmirliler ocağı gibi isimlerle cemiyet kurulması muvafık görütme- mektedir ki, işte © maddenin “0sas ruhunu da bu teşkil etmektedir. Şehrimizde mevcut ve sent isim- lerile kurulu müesseselerin bu 'mad- de ile alâkası görülemediğinden Klüp- lerimizin beyhude yere telâşa düşme- lerine mahal olamıyacağı âşikârdır. Serbes güreş müsabakaları Beden terbiyesi İstanbul bölgesi güreş ajanlığından: 1 — 30/7/939 tarihinde başlamak üzere serbes güreş teşvik müsabâka- ları yapılacaktır. 2 — Bu müsabakalara amatör her güreşçi iştirak edebilecektir. 3 — Klüplere mensup güreşçiler mensup oldukları klüpler namma müsabakalara girebilirler. Başka bir Klüp'namına tesçilli edilmiş bir gü- reşçi diğer bir klüp namına müsaba- kalara kabul edilemez. 4 — Her hangi bir klübe tesçil edil. memiş olan güreşçiler bu müsabaka. lara şahsan kabul edilecektir. 5 — Sikletlerde iki kilo toletens kabul edilecektir. 6 —'Bu müsibakalara Mehmed Çoban, Ahmed Yener, Mustafa Çak- mak ve Fafk Göken kabul edilmiye- ceklerdir. Bu güreşçiler bu müsaba- kalarda derece ülan güreşçiler ara- sırda ayrıca yapılacak olan İstanbul setbes güreş birinciliği müsabakâla- rına iştirak edeceklerdir. 77 — Müsabakalar Veznecilerde kâ- in Süleymaniye spor klübü salonun- da yapılacaktır. Pazar günü Barutgücü saha- sında yapılacak maçlar 1 — Feneryilmaz - Baritgücü A takımları saat 17,30 da. 2 — Feneryilmaz - Barutgücü B takımları saat 1530 da, 3 — Feneryilmaz - Barvtgücü bi- sikletçileri arasında sürat ve muka- vemet müsabakaları saat 17,30 da. 4 — Feneryılmaz - Barutgücü af- letizm müsabakaları saat 18,30 da, İm Osmanlı devleti hazırlıklı bulunacak yerde muahe- delerin, devletlerin boş tekeffüllerine güvenmişti Avrupa büyük devletleri hep inse- niyete hizmet maskesi altında Os- manlı devletinin dahili işlerine mü- dahale vesileleri bulurlardı. Meternihin milletleri hükümdarla- rına karşı kıyama tahrikten ictinap six yasetinin modası çoktan'geçmişti. He- le Rusya bu tahrik usulünü Osmanlı devletine karşı siyasetinde bir pren- #ip'gibi takip ederdi. Tangimat ve ıslahat istemek, yapil- mağa kalkışıldıkça engeller çıkarmak, yapılameadıkça şikâyetlerde bulunul- mâk! İşte samimiyet reklâmları arkasın. da saklanan samimiyetsizlik! Osman- hı devleti iyi idare edilmiyordu. Buna şüphe yok! Fakat Moskof Çarı bütün tebaası- ma karşı zalimane bir istibdnd ile mu- amele ederken, Rusyada Yahudilere pogromlar tertip edilir, Lehlilere ya- pılmadık kahır ve şiddet bırakılmaz- ken, Avusturya, Macaristanda ekal- liyetlere nefes aldırılmak istenilmez- ken Avrupa nazarında yalnız Osmanlı devleti idi ki mülkünü iyi idare ek mek kabiliyetini gösteremiyordu! Çün- kü Osmanlı devleti kuvvetten düşmüş- tü! Çünkü Osmanlı padişakı ve hü- kümeti din ayrılığının tesirine ilâve ten Avrupa hükümdarları ve hükü- metleri gibi kendi lehlerine muhtelif ve müessir şekillerde propaganda yapşi 'mağı, yaptırmağı bilmiyor, Rusyanın ve garplıların, hattâ Balkanlıların us- talıkla kullandıkları bu silâh lde tutmağı beceremiyordu! Avrupaya göre Osmanlı devleti tan- ximat ve ıslahat yapmalı idi. Fakat bu wlahat ancak Avrupa diplomatlarının muvafık gördükleri, plânlarmı hazır. tadıkları ıslahat olmalı idi; mahalli Mmtiyaçlara göre değil, Avrupa bakımı. na göre tertip edilmeli 1di. Hele "Türk. ler ve müslümanların ihtiyaçlarını teğe kik etmeğe bile lüzüm yoktu! 'Hükü- met oriların ellerinde değil miydi? Fa. kat'ecnebi nasihatlarile, ecnebi plân- larile yürümüş, yükselmiş hangi istik- lâl, hangi siyaset gösterilebilir? 'Os- manlı hükümeti desiyasi istiklâlini kaybetmiş gibi idi. Avrupadan ihtiraz zihinlere hâkim kesilmişti. Hangi mühim bir teşebbüste 'bulu- nulsa, meselâ bir vilâyet kanunu tan- zimedilse yahud bir vükelâ heyeti do- giştirilse, Türk milletini, islâm camia- sını intibaha davet edecek bir hareket meydan alsa zihinlerde derhal: (Aca- ba buna Avrupa ne der?) suali teres- süm ederdi. Bu sualin içinde münde- miç Avrupa korkusu devlette şahsiyetj izale eden kemiric bir kuvvet olmuştu. Paris kongresi Osmanlı devleti için bir tamamiyeti mülkiye esası kurmuş- tu; statüko kelimesinin milletlerara- sında marufiyeti Berlin kongresile başlamıştı. Osmanlı devleti için de bu kaideye riayet edilecekti! Kendi ken- dini bile nâkzeden mutantan Paris muahedesinin hükümlerini de, siyasi istirkaplara büyük ve açık kapılar bırâkan Berlin muahedesinin madde- lerini de Avrupalılar işlerine geldik. çe, yolunu buldukça bozdular. Romanyanın, Sırbistanın, Karada. ğın, sonra Bulgaristanın istiklâllerini tasdik ederken, Rusya Anadoludan kendine yer-ayırırken Avusturya Bos- na - Herseği #hak eylerken bu tama- gilizler Küveyt ve Akabe meselelerin. de Osmanlı devletinin kırarken statüko kaidesini tamamen unutmuş göründüler. Bu ahde velfa- sızlıklara aralarında itirazlar vaki ol- muyor detiildi. Fakat her itiraz vuku- unda mutearizler kendileri için de birşeyler koparmak maksadmı takip ediyorlardı. Bu nasil bir tamamiyet ve statüko idi ki her defa bozuldukça bir pren- sip olmak kuvvetine halel gelmiyor. du! Osmanlı deyleti siyasette prensiple- re değil, ancak kuvvete riâyet ve hür. met edildiğinin açık misallerini “çok görmüş, act tecrübelerini çök geçir. miştiri Lâhey sulh konferansında milletler- arasında müsellâh ihtilâflara, tecavüz- lere mâni olmak için tavassut, hakem- Uk, bitarafların müdahalesi gibi ne kadar yüksek tedbirler ortaya konul- muştu! Osmanlı devletile çıkan hangi Mmtilâfta böyle tedbirlere müracaata tenezzül edildi? Trablusgarp işi de siyasette hakkın kuvvet karşısında iflâs edeceğine, bir devlet ve-millet toprağını, tamamiye- tini, şerefini korumak isterse bunla» rı müdalaaya daima hazir bulunmak bedihesini gözü önünden hiç “uzak tutmamak lâzım geleceğine, bu vazi- fede ihmal edince kapı önünde bekti- yen felâketin içeriye gireceğine yeni bir misal olmuştur. Eski Fransız Hariciye Nazırı Ha- notaux (La güerre des Balkans et VEurope) eserinde Alman A. Lasson'- un (Bir devletin vazifesi kuvvetli ol- maktır. Umumi tarihin seyrinde -za- yıf kıymetten mahrum olduğu için dü, şer; kavi muğta şartlar dahilinde in- saniyetin büyük davasına hizmete li- yakatlı olduğu için kalır.) Mütalâasını zikrettikten sonra: (Asıl muharebe sulh esnasında ya- palır.) Diyör ve 'bu fikrini teyid eylemek Üzere Emile Faguet'nin şu İnce mü- lâhazasını naklediyor: (Eğer zamanımızda Avrupada ma- saldaki tavşan gibi boş kafalı ve tem- bel, dalma vaktı olacağını düşünen, kendisini harp arifesinde farzetmiyen, esaslı, esassız her gürültüde hazırlık. sız olduğunu görüp hezimetinin mu- hakkak bir nişanesi olan asabi bir is. tical ile o anda hazırlıklara başlıyan bir millet varsa böyle bir milletin -20- vale uğraması ve yavaş, yavaş kati su- rette erimesi için ona hiç harp İlân etmemeli, sulh ilân etmeli! Sebat edi. hirse kırk, elli sene sürecek böyle bir Sulh-onu bitirir.) Osmanlı devletine o Avrupaca otuz beş sene harp değil, işte böyle bir sulh ân olunmuştur! (Osmanlı - Yunan muharebesinde harp ilân eden Osman- hı devleti idi.) Bu'hal Emil Faguet'nin sözündeki isabete tarihi bir delil teş- kil eder. Abdülhamid idaresi Rus har- bi bittiği sırada İngiltereye Kıbrıs, AAvusturyaya Bosna - Herseği kaptirdi- ğı gibi ondan sonra da tam sulh ha- linde Tunusu Fransızlara, Mısırı İn- gilizlere, Şarki Rumeliyi Bulgarlara bırakmış, Giridi Yunanlılara kaplır. mamak için bir muharebeye giriştiği halde adayı bir Yunan prensinin ida- resine tevdi eylemiş, Makedonyanın bir (Devletler kondominyomu) altına girmesin eboyun eğmişti. Büyük Napolyona mağlüp olan Prus. ya hazırlanarak kendisini kurtarmış. tu. Prens Bismarkın Berlin muahedesi imzalanırken Osmanlı baş murahhası Kara 'Todori paşaya (Osmanlı devleti- nin akılâne hareket ederse kendisini kurtarabilmek için müsaid şartlara nail olduğunu) ve Prusyanın Yena mağlübiyetinden sonra Osmanlı dev. letinden daha fena vaziyete düşmüş iken kalkınmağa muvaffak olduğu) yolunda söylediği sözleri evvelce yaz- mıştık. Abdülhamid Avrupanın kendisine ilân ettiği sulh sistemi içinde hazır bulunmak çarelerini ciddi surette dü- şünmedi. li, Bosna - hakı hep hazırlıksız bulunmaktan ile- Ti geldi. Osmanji devleti bu «Sulh sistemi, içinde eriyor, bitiyordu. Hariçten gelen bir darbeyi (Trab- Tusyarp) ikinci bir darbe (Balkan harbi) takip edince Afrikadan el çek- tiği gibi Avrupa kıtasında mevcudiye- ti de payıtahtı civarında küçük bir hinterlanddan ibaret kahverdi! Osmanlı devleti muahedelere, dev- letlerin boş tekeffüllerin. güvenecek yerde Trablusu iyi bir idareye nall ede rek kuvvetli bir ordu ve müstahikem kaleler ile beklemek, mütecavize uğ- rıyacağı tehlikenin büyüklüğünü gös- terecek müdafanyı evvelden hazırla. mış bulunmak gerekti! 0 Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: