29 Ağustos 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11

29 Ağustos 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Piar Serbes güreşleri sona erdi Birinciliği Istanbul, ikinciliği Ankara, üçüncülüğü de İzmir takımları kazandı İzmir 28 (Telefonla) — Fuar ser- bse güreş müsabakaları bugün sona ermiş, İstanbul güreş takımı üç gün süren müsabakalar neticesinde 19 puanla birinciliği, Ankara takımı 1$ puanla ikinciliği, İzmir takımı 8 puan- la üçüncülüğü kazanmışlardır. Müsabakaları kazananlara Belediye relsi tarafından madalyalar dağıtil- Mmaştar. İstanbul « Ankara muhtelit takım- ları arasında Punr futbol müsabaka- larının tarihleri 2, 3 ve 4 eylül olarak tesbit edilmiştir. Ankara ve İstanbul takımları İzmire gelince kura çeklile- cek ve hazırlanacak programa göre müsabakalara başlanacaktır. Yukarıdaki resimler, İstanbul, An- kara ve İzmir güreş takımlarını gös- termektedir. Manisa mebuslarının tedkikatı Manisa (Akşam) — Manisa mebusu B. Faik Kurdoğlu ve arkadaşları Me- nisaya gelerek müntehiplerile temas etmiş, halkın dilek ve ihtiyaçlarımı öğren- mişlerdir. Yukarıdaki resimde Manisa mebusları Manisa Halkevi önünde ga- setecilerle görünüyorlar. Kadeş vapuru Almanyada inşa edilip te İlmanı- mıza getirilen Kadeş vapuru, Halice alınarak bavuszlanmıştır, Havuzlar mma bittikten sonra geminin tecrübe- leri yapılacaktır, Salataya tuz ruhu koymuş Üsküdarda oturan Ayşe isminde bir kadın, yapmış olduğu salataya zeytinyağı yerine tuz ruhu koyarak yediğinden, zehirlenmiş polis tarafın- dan hastaneye kaldırılmıştır. 5 — Maden işlerile meşgul olmaklık, 8 — Kundura imal eden. 7 — Kadının başı - Uğursuz - Hicap. 8 — Meyletain. © — Yarım - Bir kış sebzesi, 10 — Baba - Uzanmaktan emir, Yukardan aşağı: 1 — Konly değil - Motör. 3 — Tir - Yürüyerek azimet et. 3 — Uyurken - Buşıns «As gelirse gemi | teçhizatı olur. 4 — Avuç içi - Limon lezzetinde, 5 — Büyük tencerenin tutacak yeri. 6 — Birbirini tutmaz, ahenksiz. 7 — Yazıcı « 'Tersi münesgeh demektir. 8 — Üstüne çık - Sıfat edatı - Ekmek, 9 — Telkin - Çocuklarla oynarken söy- lenen bir söz. 10 — Arrunuzu yaparım. Geçen bulmacamızın balli Soldan sağa: 1 — Atak, Alfim, 2 — Fotogralçi, 3 — Orondibak, 4 — Rom, Af, Cin, 5 — Os, AL, Baka, 6 — Akış, Nat, 7 — Etli, Ah, Dü, 8 — Temmuz, Şer, 9 — Mia, Lihe, 10 — Ne, Varil, Askere davet Beyoğlu Yerli askerlik şubesinden: 1 — Şubemiz yerlisinden âskerlik çağına girmiş olan 385 doğumlularla tahsil ve mhhi sebeblerden dolayı er- tesi seneye bırakılanların son yok- MR AMAN Kerse DRL. lacaktır. 2 — Yoklamayıi 1 eylül 939 da baş- Yanacak ve 31/1. 'Teşrin 939 da &on verilecek. 3 — Yoklamaya her hafta pazarte- si, çarşamba ve cuma günleri sabah | saat 9 der 12 ye kadar devam edile- cektir, 4 — Resmi ve hususi okullara de- vam edip tecile tâbi olan okurların kayıtlı bulundukları okurlardan nü- fusa kayıllı oldukları mahalleleri gös- terir fotoğraflı ve tasdikli vesika ge- tirmeleri lâzımdır. 5 — Her nahiye için ayrılan günler aşağıda gösterilmiştir. A — Beyoğlu nahiyesi: 1 eylül 939: 6 eylül (dahil). B — Galata nahiyesi: 8 eylül 939 18 eylül (dahil). C — 'Taksim nahiyesi: 20 eylül 939; 22 eyiti (dahil). D — Şişli nahiyesi: 4/ 1. 'Teşrin (dahil). E — Kasımpaşa nahiyesi: 6/ L. 'Teş 939: 16/ 1. Teşrin (dahi). P — Hasköy ve Kemerburgaz: 18/ 1. Teşrin 23 / 1. Teşrin (dahil). 6 — Şubemiz yerlisi olup hariç şu- beler mıntakalarında bulunanların da bulundukları yerlerdeki askerlik şubelerinde yoklamalarını yaptırma. İarı lâzımdır. 7 — Yoklamaya vaktinde müracaat etmiyenlerin sonradan gösterecekleri mazeretler askerlik kanununun 26 ncı maddesine göre kabul edilmiye- cektir. Bu itibarle her mükellefin tayin edilen müddetler zarfında çu- beye müracaatla yoklamalarını yap- tırmaları, aksi takdirde askerlik ka- nununa göre (cezalandınlacakları ilân olunur, 25 eylül 938: Beyoğlu Yerli askerlik şubesinden: Şubemizde kayıtlı emekli tuğbay Mehmed Halin takaüd ikramiyesi tediye emri gelmiştir. Şubemize acele mürâcaat etmesi. Zayi — Kasımpaşada Hasan Gazi paşa ük okulundan 928 - 929 senelerinde aldı- öm şehadetnamemi kaybettim. Yenisini alacağımdan hükmü yoktur. Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur. 'Tefrika No. 91 anlaşmak için çalıştı Rusya Avusturyaya karşı Osmanlı devleti de dahil olduğu halde yapa- madığı ittifakı şimdi Osmanlı devleti haricinde, hattâ onun aleyhinde vücu- de getirmeği tasavvur eylemişti. Osmanlı devleti ittifaktan hariç ka- nca Balkanllar kendi aralarında ak- tedilecek ittifakı Rumeliyi paylaşmak için bir kuvvet olarak kullanacaklar. hı. Bu ittifaka maddi müsbet bir şekil verdiği için Rusya (Balkan ittifakının vaftiz babası) olmuş, cenupta Bulga- Tistanda, Sırbistanda, Karadağdaki sKüçük Slâv kardeşleri» elele verdir. mekle Slâylık tarihine kendi namına bir fahru mübahat sahifesi yazdırdı- ğına derin bir memnuniyet hisseyle- mişti. Balkanlılar kendilerini Rumelide Osmanlı devletinin doğrudan doğruya varisleri addediyorlardı. Artık mülken menfaatlerinin biribiri aleyhinde bu- Tunmakta değil, birleşmekte olduğu. nu da idrak ve takdir eyliyorlardı. Bir sene evvel kimsenin vücud vere- mediği bu ittifak Rusyanın himmetile nihayet emri vaki haline gelecekti. Balkan ittifakı Bulgaristan ve Sır- bistarnı arasında ilk olarak ve Rusyaya istinad ile imzalandı. Bu ittifakın ruhu ve âmili sadrazam Kâmil paşanın mahud ziyafete kabul etmek istemediği eski Bulgar Kapıkâh- yası ve 24 mart 1911 den itibaren Bul garistanın Hariciye Nezareti inzima- mile başvekili Geşof olmuştu. Abdülhamidin son zamanlarında ol- duğu gibi meşrutiyet senelerinde de Balkan dvletlerile Babiâli arasında it- tifak müzakereleri cereyan etmiştir. Geşof Alliance Balkanigue eserinde bu bapta şu malâmatı veriyor: (1911 yazı esnasında Sofyadaki Os- manli elçisi Asım bey ile bir Türk - ine AKAN senei Anta beş mükslemele ere devamı ediyor- TR bey bu hususta benimle mu- tabıktı. Jön Türklerin Bulgarlara kar. şı dar siyasetlerini takbih ediyor, Ma- nastıra, Seliniğe, Edimeye giderek Jön Türk mahfillerine işi anlatıp bun lar başka bir vaziyet kabul etmeğe sevkeylemekten bahseyliyordu. Bu seyahati yapamadan evvel Ha- riciye Nezaretine tayin edildi. İtalya Türkiyeye harb ilân etti, Bu sırada Osmanlı devletince Bulgaristan ile iyi geçinmek pek faideli olacaktı. Asım bey Sofyadan hareket ederken bir Türk - Bulgar anlaşması lüzumu hakkında en kati beyanatta bulunmuş” tu. Fakat yazık, ki ne Asım bey, ne Sof- yada halefi olan Nabi bey ölü doğ- muş tekliflerden başka bir teşebbüste bulunmadılar. Asım bey Nabi beye, yalnız bir defa, şu talimatı vermişti; (Çoktanberi Bulgaristan ile Osman- hı devletinin müşterek menfaatlerini düşünmekteyim. Tahakkuk etmesini arzu ederek takip ettiğim tasavvurlar arasında Türk - Bulgar münasebetle- rinin iyileşmeşsinden ziyade iltizam ettiğim şey yoktur. Geşoltan müştereken tetkik ve mü. talâa edilebilecek noktaları tafsilen tayin eylemesini hususi surette isteyi- niz.) Asım bey dostane teminat ile müza- kereye şu esasları tayin ediyordu: 1 — Osmanlı imparatorluğu ile Buk gar krallığı arasında muallâk mesele- lerin halli; 2 — İki tarafında dahili işlerine mütekabilen müdahale edilmemesi, Ancak ik taraf da dahili işlerini kom- şusunu şikâyete sevkedecek surette de- gil, bilâkis onu hoşnud eyliyecek bir şekilde tesviye eyliyecektir; 3 — Muayyen bir müddet içinde -me- selâ on sene- Iki taraf da hududlarını tevsi için hiç bir teşebbüste bulunma- mağı taahhüd eyliyecek. Bu şartların Bulgaristanca kabulü- ne imkân yoktu. Zâten Asım bey de bundan sonra bu mesele hakkında ağız açmamış, Bulk garistaha karşı yeni bir siyaset takibi yolunda bir teşebbüste bulunmamış. (150) pumara Ali oğlu Osman Kurç tar.) | i Gene bu eserinde Geşof 1910 ağus- tosunda meydana atılan Türk - Ru- men ittifakının mevcudiyet ve ademi mevcudiyetinden emin bulunmayışını Bulgar - Sırp ittifakı müzakerelerine girişmeği tacil etmesindeki sebepler- den biri olarak göstermektedir. 1910 da Romanya ile Babıâli arasın- da bir defa daha böyle bir ittifak mü- zakeresi geçmiş ise neden akim kaldı- ğını bildirecek neşriyata tesadüf ede- medim. Hazinei evrakta buna dair Dos. ya var mıdır? Bunu da anlıyamadım. Bu bapta malümalı olanların meyda- na koymaları tarihi bir vazifedir sanı- rim. Şurası var ki; 1910 eylülünde Osmanlı devletile Romanya arasmda Avusturya tesirile böyle bir ittifak akdedildiği hakkında çıkan şayia üzerine matbuatta açılan münakaşalar Rusyayı memmun etmiş» ti. Çünkü Bulgarlar aleyhine olacak olan bü ittifak tahakkuk edince Bul- garların Rusyanın kucağına atılacak- ları Rus hükümetine pek tabii ve za» Tur) görünmüştü. Bu şayianın Balkanlara aksetmesi Bulgarlaria Sırpların münasebetlerini sıklaştırmağa sebep olmuş, Iki kavmi biribirine daha ziyade yaklaştırmıştı. Bugünlerde Bulgar Preporeç gazete- 8i İttihad ve Terakki hükümetine kar- Şi İnfialini şöyle izhar ediyordu! (Jön Türkler Türkiyenin iştirakile bir Balkan konfederasyonuna taraf tar olanları ve Balkan devletlerinin Atisi ve istiklâlleri için bunu yegâne müfid bir siyaset addedenleri bile ha- yal inkisarma uğrattılar!) Osmanlı devletile Roamunya arasın- da böyle bir ittifak Avusturyanın Bal kanlarda nüfuzunun artmasına sebep olacaktı. Bu, Rusya kadar İlalyanın da işine gelmezdi. Bu sırada Bulgar- lar da mümaşat eylediler. İttihad ve Terakki erkânından olup Makedonyaya' müslüman ve Boşnak muhacirler celbi fikrinin başlı müdafii olan doktor Nağımın — Vodinede irad ettiği bir nutukta intihabatta İttihad- cılar kazanacak olursa otuz, Kırk sene içinde Makedonyada luristiyan kalmı. yacağını söylediğini Selânik - Manas- tar demiryolu mühendis Mösyö Wigand işitmiş ve bü sözler Manastır Bulgar konsolosu tarafından Bulgar Hariciye Nezaretine bildirilmişti. Bulgar hükü- meti Selânik Bulgar general konsole- su Şopoftan da Makedonyada seneden seneye Bulgarların azalmakta olduğu- na dair raporlar alıyordu. Bu haberler de Bulgaristanın kendi sinin ve bütün Bulgarların menfaat. lerini korumak yolundaki siyasi faali- yetlerini Balkanlılar arasında anlaş. ma cephesinde sevk ve idare eyleme- sinde bir muharrik tesirini yapıyor. du. Bay Galip Kemali kendisinin de karıştığı bu Balkan ittifak müzakere- leri hakkımda bana bazı izahat ver- mek ve bu müzakerelere dair nezdin- deki muhabere evrakını göstermek lüt funda bulundu, Bu izahattarı ve evrak üzerinde yap“ tağım tedkikattan anlaşıldığına göre: Bay Galib Kemali Atinada masla- hatgüzar iken bir taraftan Girid me- ilmik lied kind aki) selesi için Venizelos ile anlaşmağa ça- | Uşıyor, diğer taraftan da Bülgarlara karşı Sırbistan ile Osmanlı devleti aras sında bir mukarenet husulü teşebbüs- lerinde bulunuyordu. Balkan ittifakının daha vücude gel mediği, fakat bu yolda ilk teşebbüsler vaki olmuş bulunduğu günlerde idi. Sırbistanın Atina elçisi Boskoviç ile bay Galib Kemali iki hükümet ara- sında dostluk, anlaşma, ittifak lüzu- mundan birçok defalar bahseylemişler di, Boskoviç bu yolda izhar ettiği t6- mennilerde samimi miydi? Burası bilinemiyor, Ancak Bırbista- nm Babjâliyi avutmak isteyip isteme diğini meydana çikarmak Babillinin uuhtesine düşen bir vecibe ve vazife idi, Çünkü bay Galib Kemâli Sırb elçisi ile dostça yaptığı bu mübabaseleri Bariciye Nazırı Asım beye bildirmişti, (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: