13 Eylül 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 11

13 Eylül 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KN “tik olamaz; falan telâkki (Mistik) dir Dostum; ben bazı mef. huml'ara âdeta acırım. Suhve borç sencdiyle ma- in mülkü haczedil/p sokak- bırakılmış söylu bir in- sana acır gibi.. e mefhumu da bunlard dan. . Gi bir mâna sile - sinden gelen (Mistik) mef ağır şeyler söylemişti. Fransada bile'kolaylıkla ( anlaşılamayan Fran- sizca bir kelimenin gerisindeki mef. hum, hu diyarda ne hale gelir, hesap et! Şu (Mistik) mefhumu, ne esrarlı bir-otomobildir ki, kimse onu kullan- mâktan âciz olduğunu itiraf etmek- sizin, herkes içine atlıyor, var kuvve- tile gaza basıyor; ve hiç bir işaret memuru görmemiş /kargaşalıklar cad. desinde, mâna tenezzühüne Çı Bizde, (Mistik) (delâleti üzerinde düşülen müşterek bata, onun din sof- talığı mânasında alınmasıdır. (Mis. tik), aslında dinlerden çıkma bir mefhum olduğu halde, felsefenin e- linde müşahhas mevzuundan ayırt e- dilmiş, herhangi bir. mevzua tatbiki kabil, hususi bir düşünde ve duygu tarzı olarak sistemleştirilmiştir. Al- laha inanan ve inanmayan iki adam, felsefe ölçüsile, ayni zamanda (Mis. tik) olabilir, Adamma göre, inanan (Mistik) değildir de, inanmayan (Mistik) dir, Meselâ, büyük ve din- dar şair Mehmet Akif, (Mistik) de- Zil; fakat küçük ve dinsiz şair Ah- met Kutsi (Mistik) dir. Namütenahi derin ve seyyaliyetli bir tarif seciyesi olan (Mistik) görü. şü, ilmi bir öz halinde tarife çalışa- yım; dinle dostum: HERHANGİ BİR ŞEYİ, BİR MADDEYİ, BİR HADİSEYİ, ONU SARAN AKLİ KANUNLAR DIŞIN- DA TEFSİR ETMEK, ONLARDA BİRER İÇYÜZ ARAMAK, DELAÂ- LETLERİNDE GİZLİ BİR MÜES. SİR SIRRI BULMAK; İŞTE (MİS- TİK) GÖRÜŞ Ru bakımdan, dinin sadece akli plânında kalanlar, aslâ (Mistik) de- gildir.. Zira onlar, düpedüz bir haki- katin, düpedüz tebliğcileri vaziyetin. dedir. Herhangi bir dinsiz de, (mis- tik) mefhumunun anası olan din çer- çevesinin dışında, herhangi bir mad- de veya hadiseyi, o madde ve hadise. Mistik nin mâverâsına ait bir tefsir tarzına bağlayınca (Mistik) olur. Kaydetmeğe bile değmez ki, en ger- çek (Mistik), top yekün kâinatın mâ- verâsına ait mihrak m olan ilâ- mânanın mün ce zi bidir. i nin avkasındaki işi- ğı gören ve ona vutulan.. (Fra nsz file- zofu (Bergson) din ve sapi iki kaynağı İ- simli Sanda, büyük kudretin yalnız (Mistik) görüş. ten fışkırdığını belirtir. Zira (Mistik) görüş, maddeyi aşmak, eşya ve hâdise- lerin gizli kaynağına ulaşmak hamle. sidir, Demek ki, mücerret mânada (Mis- tik), şu veya bu mevzua bağlı olmak gibi bir katiyet ve muayyeniyetten uzak, içine herşeyi ve her mevzuu âa- labilecek bir görüş ve duyuş tarzı... Onun içindir ki, bir yerde (Mistik) bir tefekkür ve tahassüs edası görür görmez, hemen sormalıdır: — Bu mücerret (Mistik)teki mü- şahhas hedef ve gaye nedir? O da size cevap verir: — Dini, yahut içtimai, veya milli, hayır sadece insani, yahut da hepsini birden içine alan bir (mistik). ostum, benim dostum!.. İşin hazin tarafı, bazı fikir tülüm. bacılarının, (Mistik) le fodlacı yobazı ayni şey zannetmesidir, Ha, dur, sana şu (Mistik) tefekkür Ve tahassüs tarzının günümüzdeki kıymet derecesine âit birkaç lâf ede- yim: Artık ayan beyan bir vâkıa olmaya başlamıştır ki, günümüzün genç a- dam örnekleri, tamamiyle ruhçu ve bütün hedeflerile materyalizmaya zıt bir inanma ihtiyacile çayır çayır yan- maktadır. Bunu binbir alâmetten an. lıyoruz. Bu hal, senin için, yâni dün- yayı ruhçu zaviyeden görenler için, misilsiz bir beşaret haberidir. Genç adam, dünya kıyametinin içinde ve doğmak üzere bulunan dünyanın eşi- ğinde, ilk (Kozmos) çizgilerini müj- deleyen kafasını, ruhçu ve milliyetçi (mistik) anlayışın elmastraşiyla yont. 25. NECİP FAZIL KISAKÜREK yordu , maya başladı. Örne v. r.zamaşı ve mel ekânra hâlis' bir muraka- be b Hibeler ve il - nın dörü bucağından ge me tesirlere karşı ln Diler m ermez ğe ve ksız, rehbersi: Seliisiz,, kendi kendisi ine Se muhasebesini ne ar ağ safını bul. muş ve yolunu seçmiş görünüyor. Bir der Babrâli caddesinin / İİİ — fareleri gibi ko- şan fikir müs- 9 tahzaratçısı şa- irlerie o (bro - şür) cüler hu müdafaas'z genci nasıl istismara kalk. tılar, hatırlama! Artık paydos! Bu zaferin sahipleri, daha dün hok- kabaz düdükleri içinde sesleri boğul- mak istenen ve (Bay Mistik) diye a- nılan bir kaç kalem sahibidir. Güne. şin doğuşu ile batışı arasındaki 12 sa- atlik devreye hiç bir zaman razı ol- mıyan (Bay Mistik), özlediği istik- bale kavuşmak üzeredir. “”* * Senin ne olduğuna, sizin ne olduğu - nuza gelince, bunu (Mistik) kelimesi gi- i, adi, züppe ve orta malı bir mefhüm âletil aslâ tercüme edemez. Nasıl ki, Kan dillide sahilhane sahibi Fransız (Kontu)- Parmaklar » Geçen senelerde Sultan Ahmed camii parmaklıklarının altin olduğu rivayetleri çıkmıştı, Ben o zamanlar bir fırsatını bu- lup gidemedim. Diyordum ki: Hepsini sö- küp aldılar, . Dün yolum düştü gittim. Baktım ki, pamnakdkias wi gom Şöyle bir'yok- ladım, ellerime Lâle Devri ustasının altın parmakları sıcak ai dokundu sanki!., Ürpererek onları öptüm * Hasta gözlerin bu altın elleri görmesi- ne engel olan tunç parmaklıklara hayran, dönerken küşşun şaçlı kübbelerin ve et) i Marmaranın mavi göğsüne dökülü Refik Fikret SAGNAK El i İk , 11

Bu sayıdan diğer sayfalar: