13 Eylül 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 6

13 Eylül 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

77 ra Reşat Ekrem Me eibukdör Mehmet Bey Daria Kâpicibağı | kızı, Çubukdar Mehmed bey. den en az beş yaş büyüktü, fakat güzeldi; bir pırlanta gibi, kapıcıbaşı kızı olduğu için en sade kıyafet altında şaşaalı, muhte. şemdi; beninin üç incisi müste bir hazine olan mücevherat büldesbekiüinin ki, lidini, nadiren, gelinlere ve semt çocukları- na hediyeler vermek, göndermek için açar- dı; Mehmed -Ağa öldükten sonradır ki, par- mağına, basının gök yakut (yüzüğünü takmıştı. Kocasını, çok sevdi, fakat ancak altı yıl beraber yaşıyabildi; bu altı yil için. de de büyüğü oğlan, Emin Paşa, küçüğü kız Fatma Hanım iki” evlâd sahibi oldu. Bir yaz gününde sarı odada şöyle bir sahne gözönüne getirilebilir: Hanım, kanarya sarısı bir boy min- derinin üzerinde oturuyordu; ü aşında küçük Fatma, önünde küçük bir gergef, rengârenk iplikler çile çile, sap sap dökülüp saçılmiş, gerilmiş bir kaneviçeye nakış iğne batırmasını (o öğrmiyordu. Şam dokuması, sarı ipekli perdeler toplan- mış, hemeh minder hizasında alçak pence, relerin tahta kanatları, çerçevesi gül ağa. dar açık; dışarda saksılarda gönliğünler; sardun- yalar, sünbüller, güller... kartopları, Ayşe hanım, e topuklarına ka, dar inmiş... gaye , limon küfü dna8- kodan, fsi sü sırma işleme ile çiçek işlemeli gayet geniş, şâlvar... Şalvarin üstünde limon sarısı, etfafi sarı ipek işle- weli küfür küfür bir sinesinin bütün güzelliği görülmekte... O- un üzerinde altın sırmâ benekli beyaz da- maskodan bir entari, belinde, dört parmak hir sal bağlanmış... beyaz güderiden ter, Fkler, birer sanbak aprağı eğin hafif, bir kana ara şöylece bırakılıverm Odanın bir - köesind, bakı uslu- mdâ Öğle ie için yer sofrası Holamnekta..; &uruyordu... Birden odanın kapısı açılıp, içeriye gi. ren nur topu gibi bir oğlancığın; henüz beş yaşındaki Emin Paşanın sesi bir kuş gibi şakıdı; ( çırpınan bir neşe ile annesinden bir kemer istedi, Ayşe hanımı zorla . Fame ime bir sırmalı kemer çı- ke karttı, ana merini biline iki defa dolıyarak etli iliştirdi ve odanın orta, sına kurulmuş olân sofranın üzerinden üç sırmalı peşkir alıp birini bir yanına, birini öbür yanına, birini de arkasına kemerin al. tından sokup salına salına ümeğe baş- ladı, Benli Gm Hanımın beyninde bir şim- şa, İstanbul kesimi üç miş bir adın taklidi vapı- yordu... ,Masumun güzel güzel kızlardan bahsetmesi-üzerine de oğlunun elinden tu. n mabeyine fırladı.. Hanımın mabeyin halkı çil sürüsü E bi g çıldı ve birbirinden güzel dört kadın Ayşe hanımın ayağına kapandı; bunlar, sırtların, da üç peşli entariler, dört kapatma idi. Ben. li Ayşe hanımın “Kabahat sizin değil, kork. mayın kadınlar,, dediği aile tarihinde tes. bit edilmiş sözdür; şu tafsil, >” ği ilâve edi. liyor: Hanım hareme döner, delille asım Miki mına varınca dört bohça donatır, dört ke- se beraber kocasının kapatmalarına gönde- rir, “İsterlerse burada, benim yanımda kal, isterlerse, kendil imdi be m, der, Kadınlardan ikisi ha- ; bunlar Çetkes Afet ile, bir Rum baliçiyan kızıdır; oÇubukdar Mehmed beyden birincisinin iki yaşında bir Fatmi sı, ikincisinin yine iki yaşında bir Hâlidesi ile karnında bir-- Süleyman beyi vardır; Ayşe hanım, bu iki kadını çocuklarile bera. ber kabul eder. Diğer iki kadın Ün alıp İrani yolunu tutarlar. Vak'ayı ha- b Mel y konağa ll neler sınlar, P bi makin boş kâğıdını alır. Hünkâr huzu- runda ağlıyan Ayse hanım, Çubukdar Meh, med ile oğlunun diyet Zağraya Ayşe hanımdan evvel gelir; bu di. yet, bir teraziye . konulan Emin Paşanın ağırlığınca altındır. Çubukdar kn bey Niş'de ölmüştür; götüren çavuş anlatırmış, oğlunun diyet; ne cl sürmemiş... Çiftlikten ayrılırken ır. te köylüye ve kâhyaya m sözü: “Bir ham ndan da üç Taşlabıdü Cemile isminde bir kızı olduğu. pv, bu masumu da hanıma emanet ettiğini , tenbih etmek olmuş. ME hanım, kocasının bu kızını da bağ- a basmıştır, Bütün bu çocuklardan Ay- şe Mari Fatmasi ile Çerkes Afetin kızı kücücük iken ölmüştür, Afet hanım ailin konakta kendisine amam odası hizmeti verilmiş, geceyleyin v3 bir mum yakıp hamama girer, bir kurha başına oturup ağlar, göz görülmesin diye ku urriaya akıtırm ke anası, Ri beyin hasretine ALİR, verem di fırsat buldukça: “Ah Afet, sen:nasıl tp ediyorsun?,, dermiş. biraz güçtür, kırılan hir itimadın iiikamı olsa gerek, benli Ayşe hanım, 9 ği e baskınından dönünce, eli eline dey. memek şartile ergin bir erkekle kırk gün e için evlenmeye ahdetmiş... Ahdını da yerine “getirmiş... Eski Zağra öesarıtldak henüz on çil eğ Ali Paşa ile nikâlu kıyıl miş VW e de ergenlik ila olarak dört e ve emi koru ve kırk ta bağışlanmış... Ali Paşa e şı İ ğında kırk gün misafir edilmiğ.., Kırk gün sonra Ayşe hanımı boşamiş... i hanım, ikinci kocası o ü kasabanın, Fatma isminde pek dilber, pek cazip bir bakiresile o evlendir. miştir. Bu düğünde, Fatmanın göğsüne, ruğu Kapıcıbagı hazinesinden o arslan “bi Kapıcıbaşı ailesine bir Hacı Arif Ağa'nın sattığı bu mücövhe. rin garip bir masalı vardır: Arslan kuyru, ğu, altında tuğ şeklinde bir ie üç diliminden biri imiş... oskof seferinde, kuvvetle o tahmin sölbiliz ki, 1201 sefer'idir, bu Hacı Arif Ağa, bir or. manda ağlıyan ii sesleri işitmiş... O tarafa gitmiş. Bir meşenin dibindeki çalılıklar arasinda gi oğlan, biri kız, bir- birine sarılmış iki yavrucük bulmuş... Oğ- lanın iki kolunda iki mücevherli Hüsüyend, kizm koynunda bu mücevherle bir name Kırımlı bir hanzade, ciğer- çocukların, onları bulan varmış, içinde, pöreleri olan bu tarafından evlâd edinilmesini ve bu mücev- herlerin' parasile: bakılıp büyütülmesini isti- yormuş... Hacı Arif Ağa çocukları . almış, büyütmüş. Oğlana kendi adını vermiş, kıza atma o ismini “koymuş... iç şüphesiz ki; 93 deki Rumeli bozgunu, Kırım bozgu. nunun devamıdır, Halbuki, dünyanın en . büyük bir devleti kurulurken Rumeli ne. kadar, nekadar bizimdi: Nemiz vardır im Şam u Halebde Kalk ahi ai Ramillerinel, . ONe gizlisin, ne e şaşkınlık veri- . cisin N Şeytanla Adeını yan yana yarat- tin da rının Bbulyaln di ötekini Nnasıp- sız 'bıraktın. Gülle tliyda bir tabiatın memesinden süt emdiler; ama kurtla kuzu kadar bir- birine vahşi kaldılar, Her kuşa uçmağı senin hünerin öğret- ti; ama kumrunun hühüsunu “akahın han- çeresine (bağışlamadın; atmacanın çıktığı ye ez yabancı kıldın. Balı ide süren mahlüklara şaştı vg acıdı: nin cezaları ne bü - yükmüş ki, havasız, “kupkuru toprakta ya- : «Zavallıyı boğmak i için denize atmışlar, vah yazık!» diye eseflendi. Erkekle kadını bir imayadar yatatmış- ken, e ve ayrı dokudun; son- ra ıda bu ayrılığı, aralarında eh şiddetli 5 yakini ve Ülfet ani düzd , senin oyununa bu dila kimin çakı örrnii ki, benim ersin Devletlim... Samiha AYVERDİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: