13 Eylül 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 7

13 Eylül 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

, ri'bulmak Televizyondan neler bekleniyor? Yük. Müh. Muhiddin DİLEGE Geçen yazımızda televizyonun u. fak bir tarihçesini yapmış, bilhassa Amerikan cemiyetinde bugün oynadı- ğı önemli role işaret etmiştik, Bu â- etin tekâmülü üzerinde incelemeler devam ederken aile ve cemiyet haya- tında > yer hakkında dikkate eğer AZI tah aym yürütül - düğü kii İlerde televiz- yon müşterilerinin ii evler teş- kil edecektir, Bu itibarla seyircilerin büyük bir kısmı evdeki çocuklar ola- caktır. Programlarda yer alacak olan büyüklere mahsus ciddi ve (drama. tik) sahneler, miniminiler üzerinde derin tesirler bırakacak ve onlara belki de ebeveynlerini düşündürme- ğe ve kaçamak cevaplar vermiye sev- kedecek sualler (o sorduracaktır. Yaş haddi sinemalar için könulduğu halde bunu televizyon için tatbik etmenin (teknik) bakımdan imkânsiz olduğu meydandadır. Televizyon aleyhtarla- rı bu âletin ev kadınını işinden alıko. yacağını iddia ediyorlar, Radyodaki müziğe kulak vererek mutfakta ye- mek pişiren kadın, perdede olup bi- tenleri seyre geler Sa işlerin yü- züstü kalacağı tabiidi Diğer taraftan simli ilânat ve reklâmcılıkta baş döndürücü bir in- kilâp yapacağını söyleyenler ekseri- yeti teşkil ediyorlar, Mütehassıslar reklâmcılık bakımın. dan 100.000 televizyon cihazının 00.000 radyoya muadil olduğunu iddia etmektedirler. Bir ilânat ajan- sının müdürü, fenni tetkikler netice. sinde, televizyonla yapılan bir reklâ- mın radyoya nazaran 80 defa daha müessir olduğunu söylemiştir, Hib ne olursa olsun, televizyonun vaç bulması ve inkişafı karşısına e lam) dikilmiş bulunuyor: “Prog- ramların mükemmel tertip edilebil- mesi için ağa masrafları karşıla. kadar işteriye lüzum vardır. Halbuki evinde bir televizyon cihazına sahib olmak isteyenler evve- lâ programların çok güzel olmasını beklemeği tercih ediyorlar.,, Televizyonda çalışacak artistle- ayrı /bir mesele teşkil edi- yor. Radyo istasyonlarında vazife alan artistlerle, sinema yıldızların. l dan hakkiyle istifade edilemiyeceği anlaşılmıştır, Çünkü birincilerin sah- ne tecrübeleri noksan, ikincilerse sik sık tekrarlanan kısa ve muayyen rol- lere daha alışkındırlar, Buna muka- bil televizyon o (aktör) leri rollerini baştan sona kadar ezberlemek mecbu- riyetindedirler, Bu işe en yatkın olan- lar tiyatro artistleridir. Fakat onlar da televizyon (Kamera) sı karşısında acemilik ve şaşkınlık Na der, aladağ (stüdyo) larında sl a lan (aktör) lere mutadın altında ya. vaş hareket yapmaları tenbih edil- mektedir, Çünkü geri haroketler por . SE Televizyon tedükelerindea yaralananlara ) balım "dede gayri tabii ve asabi birer (ref- leks) seklini alır, (Aktör) lerin sah. nenin ortasından ayrılmamaları bir kaidedir; aksi halide seyirciler bunia- rın hayallerini devaynalarındaki ha- yaller gibi ezik ve Ne vaziyette görürler, Lİ ; Televizyonun sinemaya nazaran hem daha üstün, hem de daha düsük tarafları vardır. Sabırsızlıkla bekle- nen bir boks maçını nakleden televiz. yonun meraklıları heyecandan heye- cana sürüklediği muhakkaktır. Bazan garip ve gülünç vaziyetler olmak tadır, Buna biraz da (stüdyo) da ya- pılan (teknik) hatalar sebep oluyor. Medelâ (Romeo ve Jüliyet) in meş. > hur “balkon,, sahnesinde (tele ka- mera) nın: erken faaliyete geçmesi yüzünden (Jüliyet) henüz korsasinı takarken gösterilmiş, diğer taraftan ölüm sahnesinde (tele kamera)nin vaktinde stop etmemesinden, ölen (Romeo) nun cansız (Jüliyet) in ya- nından kalkıp gittiği görülmüştür. Televiziyona alinan bir futbol ma- çında, (tele kamera) lar sahanın en hâkim noktalarına yerleştirildiklerin, den odasında maçı seyreden bir kim- so, oyunun seyrini asıl sahada bulu- nan birinden daha iyi takip edecek durumdadır. Meselâ bir gün televizi. yonla bir futbol maçını nakleden (spi. ker), seyircilere bir kenara atılan to- pun taç olup olmadığını bildirmek i. çim Wir dakika beklemelerini rica ede » israfa doğru giderken, evde seyirciler topun taç çizgisi dışında olduğunu mükemmel görüyorlardı. Amerikada televiziyon o(reportu- var)larının tenevvü ve zenginliğine çok itina edilmektedir. Seçilen mev. zular her yaş ve başta ölan seyircileri tatmin edecek kadar çeşitlidir. Bazan programa hakiki bir mektep sahnesi «irer, Yaslılar artık mazi olmuş, eski güzel günleri yeniden yaşamış gibi mahzuz olurlar. bir ihtiyar bir sürü mini mininir or. tosmda masal söylerken gösterilir. Vavrucakların hikâye devam ederken korku, “heyecan, sevinç ve hiddetle dalga dalga değişen çehreletini sey- retmeğe doyum olmaz. Televiziyon (aktör) leri arasma dört avak'ı olanların e katıldığı gö. rülmekteadir, (Wiladelfiya)daki seyircilar e gün televizyonla gösterilen kara yıla - nm doğrularak, perdede üsürietine döğrü gelmesinden fena halde kork- dukları günü halâ“unutamamışlardır. Televkyonun çöğuk milli eğitim, en reklâm, hal kın tenvir ve irşadında birinci dere cede rol oynamıya sed olduğunv kimse inkâr edemez. Gelecek FER Ae ve te'eviziyonda son zamanlarda başarı- lan (teknik) ami eşe bahöede, ceğiz, 7 Bazan da ak we” (pedagojl) si, ,

Bu sayıdan diğer sayfalar: