11 Mayıs 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

11 Mayıs 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 11 Mayıs 1936 Kan içen bir hayavn: Vampir Fenerbahçe Güneşi, Galatasaray da Beykozu yendi D ü n k ü müsabakalar ç o k h e y e c a n l ı oldu, S ü l e y m a n i y e İstanbulsporu 2 1 , A n a d o l u d a Hilâli 2 1 yendiler Lik maçlanna dün üç sahada da de vam edilmiştir. Taksim stadyomunda Galatasaray, Fenerbahçe ve Güneş kır lüblerinin oyunlan olduğu için bu ku lüblerin taraftarlan burada toplanarak hayli kalabalık bir seyirci kütlesi teşkil etmişlerdi. Hindistandan Londraya dört Vampir getirildi Istikbaldeki harblerin korkunc silâhı zehirli gaz Boğan, yara açan, zehirliyen, göz yaşartan, aksırtan ve öldüren gazlere karşı kendimizi nasıl müdafaa edebiliriz? Galatasaray 5, Beykoz 0 lik oyun Galatasarayla Beykoz ta kımlan arasında oynandı. Bu oyuna Galatasaraylılar hayli eksik bir halde şu kadro ile çıkmıştı: Avni Suphi, Reşad Suavi, Hüse yin, Salim Bülend, Haşim, Gündüz, Eşfak, Necdet. Beykozlular da, Nihad Bahadır, Halid Turgud, Sekiz Mehmed, Sadeddin Şahab, Said, Kemal, Mustafa, Turhan şeklindeki bir takımla çıkmışlardı. Oyuna üçü çeyrek geçe hakem Fe nerbahçeden Caferin idaresinde başla nıldı. lik yirmi dakika karşılıklı ve neticesiz akmlarla, daha doğrusu akın te şebbüslerile geçti. Galatasarayhların haEimlanna nazaran biraz daha iyi ve teknik oynadıklan görülüyordu. 25 inci dakikada her iki takım mu hakkak birer gol fırsatı kaçırdılar. Ga latasaraym fırsatını Eşfak altı pas çiz gisi içinden topu direğe vurdurmak su retile, Beykozun fırsatını da Said gene altı pas çizgisi içinde topu havaya dik mekle kaçırdılar. Bundan sonra Galatasarayın birkaç mükemmel ve tehlikeli akınmı hakem ofsaydla durdurdu. Galatasarayın gittik çe artan tazyikı nihayet 32 nci dakika da semeresini verdi. Haşim, bir favul atışından gelen topu kale önünde kapa rak Galatasarayın ilk golünü yaptı. 10 galib vaziyete geçen Galatasaraylılar on dakika sonra da Gündüzün bir kafa vuruşile ikinci gollerini kazandılar ve devreyi galib bitirdiler. ikinci devrede rüzgârı arkalanna a lan Beykozlular on beş dakika Galata saray nısıf sahasında oynadılarsa da gol yapacak vaziyetlere giremediler ve Gündüzle Necdetin yaptıklan iki kişilik bir akınla üçüncü golü de yiyince oyun te fevvukunu da kaybettiler. Bundan sonra Galatasaraylılar 30 uncu dakikada Eşfak, 38 inci dakikada da Dünkü Galatasaray Beykoz maçından bir görünüs Vt ler ve Ali Rızanın kargaşalık arasında çektiği bir burun şütıle beraberliği temin etmeğe muvaffak oldular. Devre sonuna kadar Fenerbahçeliler bir gol daha çıkarmak için çok uğraştılarsa da muvaffak olamadılar ve vaziyet 11 iken ilk devre bitti. Fenerliler, ikinci devrenin ilk on beş dakikasında Bülendin de sakatlanması yüzünden dokuz kişi oynadılar. Bu müddet zarfında Güneş kalesine hiç yanaşamadılarsa da Güneş hücum hattını da kalelerine hiç yanaştırmadılar. Top mütemadiyen ortalarda dolaştı. Bülend tekrar oyuna girdikten sonra karşılıklı akınlar fazlalaştı ve maç zevkli, fakat ayni zamanda daha sert bir şekil aldı. Oyun, sakatlanıp yere düşenler ve kıvrananlar yüzünden birkaç kere durdu. Bir defasmda Niyazile Safa çok tehlike/i bir şekilde çarpıştılar ve ikisi de yan yana kıvranmağa başladılar. Bir seferinde Ahmed Kemal ortalarda Yaçandan müthiş bir tekme eyedi ve oyundan çrkanlmasına mecburiyet hasıl oldu, fakat biraz sonra tekrar geldi. Bir seferinde de top tribünlerin arka sına kaçtığından bir müddet te onun için beklenildi. Oyunun son kısımlan nerede ise karanhkta oynanacaktı. Fakat bu vaziyet olmadı ve Fenerbahçeliler Nacinin Güneş kalesine sokularak çektiği bir şütle son dakikada galibiyet golünü kazan dılar. Fenerbahçeliler bütün oyunu tam olarak oynasaydılar herhalde daha fazla gol yapabilirlerdi. Fakat son Galatasaray Fener maçında Galatasarayın düştüğü talıhsiz vaziyetin başka bir nev'ine çattılar. Esadın kızgınlık anında savurduğu bir tekme on kişi kalmalarına sebeb oldu. Fikret müteaddid gol fırsatlan kaçırmış olmasına rağmen en iyileriydi. Galibiyet golünün atılmasında büyük hissesi vardır. Mehmed Reşad, Niyazi, Yaşar da diğerlerine nisbetle iyi oynadılar. Son zamanlarda, Londra hayvanat bahçesine Hindistandan dört tane vampir getirilmiştir. Nice hikâyelere, nice efsanelere mevzu teşkil eden bu hayvan da artık ilim adamlannın müspet tetkikle rinden geçmiş, bütün hususiyetleri anlaşılmıştır. Bir îngiliz, vampirler hakkında şu malumatı veriyor: Bir maden arayıcısı ve birkaç yerli ile birlikte, bir gün, Orta Afrikada, Kongo kıyılannda, bir mağara ağzında kamp kurmuştuk. Maden arayıcısı, bu mağaranın içinde, bizi hayatımızın sonuna kadar servete garkedecek miktarda elmas bulacağımızı temin edıyordu. Civarda yaşıyan yerlilerin elinde bu elmaslardan birkaç tane görmüştü. Geceyi geçirmek üzere çadırımıza yerleşmeden evvel mağaranın içini bir defa doJaşmak istedik. Fakat içeride elli metro kadar ancak ilerlemiştik ki, karanlık köşelerden fırlıyan gayet iri vampirler ellerindeki meşalelere çarparak bunIan yere düşürdüler. Bir lâhza içinde etrafımızı yüzlerce vampir sardı. Yanımızdaki üç yerli çığlık çığlığa kaçıştılar. Biz de çadırımıza avdet ettik. Dünyanın altınını ve elmasmı versek, bu yerlileri bir daha geri çevirmeğe imkân yoktu. Ertesi sabah, arkadaşım yataktan kalkarken bayıldı. Ensesinde garib bir ısınk yeri vardı. Yerliler, bu ısırığa bakarak, aralarında, «vampir, vampir!» diye fısıldaşıyorlardı. Arkadaşımın ensesini sarıp sarmala dık. Fakat harareti yükselmiş, ciddî bir tedavi lüzumu hasıl olmuştu. Üstelik, yerliler de bizi yüzüstü bırakıp tabanları kaldırmağa hazır bir vaziyetteydiler. Kararımı verdim ve ortalık kararmadan, medeniyet diyarına doğru yola çıktık. Yırtıcı muhafızların, bekçilığini yaptıkarı o elmas mağarası, benden daha cesur bir maden arayıcının gelmesine intizaren, hâlâ durup duruyor. Londra hayvanat bahçesine getirilen dört vampiri seyrederken dimağımda bu hatıra dolaşıyordu. Şarkî Hindistandan ;etirilen bu vampirler, Avrupaya ilk dea gelen vampirlerdir. Cam duvarın arkasından bu siyah ve korkunc mahlukları seyrederken, bunların, Afrikada tesadüf ettiklerimizin ayni olduğunu gördüm. Bunların, gerek insan, gerek hayvan kanile yaşıyabildiklerini ve şikârlanna, hiç duyurmadan hücum ettiklerini herkes bilir. Vampirlerin, hayvanat bahçesinin gözdeleri olacağına pek ihtimal veremiyo rum. Lâkin, alimleri ve hususile zooloji alimlerini alâkadar edecekleri muhak kaktır. Zooloji alimleri, nihayet, vampireri işbaşında görmüş ve bu hayvanlar hakkında nakledilen birçok hususiyetleri tesbit etmişlerdir. Vampir, şikârının vücudünde, ustura ağzı kadar keskin dişlerile öyle acıtmadan bere açar ki, en hafif uykulu insanları bile uyandırmaz. Hatta, bazı vampirlerin, uyanık bir keçinin sırtma, tıpkı bir yaprak düşer gibi hafifçe konarak kanmı emdiği ve keçinin, bunun farkına bile varmadığı görülmüştür. nğilterede zehirli gazlere karşı hazırlanan hastabakıcılar teftiş ediliyor Bir hava harbının en fecı sahnelerını aratacak olan silâh, zehirli gazlerdir. Bugün gözleri yıldıracak kadar korkunc ;örünen bu afetin mahiyetini bilir ve :endisinden korunma çarelerim öğrenir ak tesirinin mahdud kalacağı şüphesiz Bu hususta verilen birçok konferansardan ve yapılan neşriyattan maada Vlaârif Vekâletinin nisan ayından itibaen ayrı bir ders olarak mekteblerin ders rogramlarına ilâve ettiği zehirli gazler r e korunma çarelerine aid dersler de bu ahada isabetli tedbirlerden biri olacakr. Boğan ve yara yapan gazler gaz muarebesinin baş rolünü oynarlar. Bunların isimleri ayrı ise de her ikisi ıin de vücude tesirleri, hücrenin protop azmasını tahrib etmek suretile olur. Boucular akciğerleri, yakıcılar da cildi yaarlar. Boğucular; çabuk tesir e\'ici gazler lir. Bunlarla bulasık havayı teneffüs elenler ;gazın kesafetine göre evvelâ yukarı teneffüs yollarının tahrişe uğra masmdan dolayı kuvvetli surette öksür meğe başlarlar. Göğüste bir sıkışma ve boğazda da sanki nefes birdenbire duraakmış gibi bir sıkılma hissedilir. Gazleen bu hal karşısında yakasını, boyun tağını, düğmelerini açar ve bulunduğu 'erden kaçmak için çabalar. Fakat ye rinden kımıldıyamaz. Yere çökmüş bir lalde bu yorucu ve yıpratıcı öksürüklerle köpüklü balgam çıkararak kan kusmağa başlar. Gaz kesafeti içinde uzun za man bu halde kalınırsa netice ölümdür. Hastada gerek gaz bulutunun uzaklaşmasından gerekse maske takılmasından onra görülen zorluklar durur ve öksü ük kesilir. Uzun süren bir rahatsızlıktan ionra kendine gelir. En çok tehlike ilk eçen 36 saatlık zamandadır. Böyle hasalarda nevrasteni alâmetleri de görülür. Gazlenmiş hastalar saf havaya çıka ılır; gayet kesif bir gaz tabakası içinden çıkarılmışsa, hemen kendisini soymalı ve mutlak bir istirahate bırakmalıdır. Hastalar kat'iyyen yürütülmez. Hareket et tırilmez, hatta, sun'î teneffüs hareketleri bile yaptırılmaz. Akciğer ödeminin önüne geçmek için bir defada 500700 sanimetre mikâb kan alınır, kalbi kuvvet endirecek şırıngalar yapılır ve oksijen verilir. Hasta iyi oluncıya kadar sıcak ve sakin bir muhitte bulundurulur. îlk 24 saat içinde birkaç kaşık hafif çay ve kahve verilir. İkinci günden sonra bol sulu yemekler yedirilir. bozan kuvvetli bir zehırdır. Metro mikâbında yarım gram Fosgen bulunan hava bir dakika teneffüs edılse, ölüm tehlıkesi başlar. Nefes yolları derinlıklerine girinciye kadar tesiri duyulmaz. Ondan sonra tesırinı göstermeğe başlıyarak öksürük, dilın tad duymaması, (bilhassa sigara ıçenlerde) benız sararması, göğüste kuvvetli bir tazyık duyulması başlar; nefes alma hızlaşır. Daha kesıf gaz içinde kalırsa köpüklü balgam çıkartarak akciğer ödemınden öldürür. Bununla zehirlenenlere umumî tedbırler alınır. Di Fosgen: Perştof, Almanların yeşil salibı. Fransızlar buna Sürpalit te derler. Renksız bir mayidir. Bir yere atılınca orada uzun müddet kalır. Yavaş yavaş tahallül ederek Fosgen gazini ver diğinden tesiri ve korunması da onun gibidır. Yakıcı gazler Yakıcılar yara yapıcılar: Bu gazler, vücude temastan sonra yavaş yavaş ,derın, mevzıî olarak deriyı, muhatî gışayı tahriş ederek yakar ki kabarcıklar, sulu ve geç iyi olan yaralar açar. Bu gazler, gözlere de tesır ederek göz kapaklarmı iltihablandırır, şışirir. Bazan da ınsanı kör eder. Bunlar düştükleri yerlerde bazan bir, bir buçuk ay gıbı uzun zaman kalırlar. Bunların temas ettiği yere ilk on beş dakika içinde kireç kaymağı mahlulü yahud permanganatla pansıman yapılır. Bunlarla bulaşmış yemekler yenmez, sular içilmez. iperit: Almanların san salib, yahud Los ismını verdıklerı bu gaze Amerikalılar hardal gazi derler. İperit yağ gibi suda enmıyen, bayırturbu, sarmısak, yahud keskin hardal kokusunda mayidir. Do kunduğu her höcreyı tahrib etmekle kal maz, kuvvetini kaybetmiyerek derinlere kadar girerek yara yapar. Toprakta dört beş hafta kalarak oradan geçenleri bulaştırır. Elbise ve ayakkabıdan da geçerek tesirini gösterir. Bir yerde fazla kesafette bulunursa hazim ve teneffüs cihazına da tesir ederek yanıklar meydana ge tirir. Bundan korunmak için hususî İperit geçmez elbiseler, ayakkabı ve eldivenler giymek lâzımdır. İperıtlenmiş bir saha dan geçerken atların ayaklarına da kesif permanganat mahlulü ile ıslatılmış çuha, cuval parçaları sarılır. Dokunduğu yere ilk on beş dakika zarfında potasyom permanganat mahlulü, kireç kaymağı mahlulü sürülerek tesiri giderilır. Fenerbahçe Güneş maçından bir enstantane uğramadan muvaffakiyetli bir müdafaa yaptılar. Fenerbahçelilerin mütemadiyen hâ kim oynamalarına rağmen gol yapama malanndaki sebeb hücum hattında bir türlü ahenk teessüs edememesi idi. Devrenin tam ortasında Güneşliler soldan anî bir akın yaptılar. Ahmed Kemal ortalanan topa koşan Esadı kıvır dıktan sonra kuvvetli bir şütle sağ üst zaviyeden güzel bir gol yaparak takımını 10 galib vaziyete getirdi. Bu golden sonra o vakte kadar birbir Güneş takımında müdafaa ve muhacim hatları birbirlerile kıyas edilemiyecek derecede zıd iki oyun çıkardılar. Mü dafaa nekadar şuurlu, hesablı ve düzgün oynadise muhacim hattı da o kadar bo zuktu. Güneş takımında bilhassa Rıza Yalnız, burada, tasrihi icab eden bir nazan dikkati celbedecek derecede ıyı Fenerbahçe Güneş maçından bir görünüs idi. Safa ile Alâeddin de iyi idiler. nokta vardır. Vampir, şikârının kanmı Gündüz vasıtalarile iki gol daha yapa erine karşı çok nazikâne bir şekilde harak sayılannı beşe çıkardılar ve maçı 50 reket eden iki taraf oyunculannda bir Süleymaniye 2, Istanbulspor 1 emerek değil, yalıyarak içmektedir. Dicanlıhk ve sertlik başgösterdi. Bu sertlik kazandılar. Fenerbahçe stadyomunda karsılaşan şile yaptığı o bereden sonra, uzun dilini Beykoz takımında Bahadır, Turgud lilhassa golü yiyinciye kadar adamakıllı Süleymaniye ile Istanbulspor takımları çıkararak kanı o kadar süratle içer ki, ve Şahab herzamanki oyunlannı göste hâkim oynıyan Fenerbahçe takımında maçında ilk devre 11 beraberlikle neti uzaktan bakan bir insan, vampirin ağzile, remediler ve diğer arkadaşlannın derece daha fazla görülüyordu. Fenerbahçeli celenmiştir. İkinci devrede bir pol daha şikârının yarası arasında kırmızı bir şerid bazı oyuncular adeta sinirlenmiş bir va atan Süleymaniyeliler maçı 21 kazan uzanmış, duruyor zanneder. sinden üstün bir hal alamadılar. Galatasaray takımında da Avni, Re ziyette oynuyorlardı. Nihayet hakem o mağa muvaffak olmustur. Salâhiyetli bir mütehassıs olan doktor şad, Suavi ,Necdet, Gündüz, Haşim ve yunu durdurma düdüğü çaldığı halde, Ditmars, Nevyork müzesinin zahifelere Anadolu 2, Hilâl 1 Bülend geri kalan arkadaşlarına nisbet hasmına bir tekme yapıştıran Esadı sa Ayni stadda karsılaşan Hilâl Ana mahsus salonundaki kafeslerden birine hadan çıkardı. le biraz daha iyi oynadılar. dolu maçı hayli zevkli bir lekilde cere canlı bir vampir kapatmıştı. Hayvan, kaFenerbahçe 2, Güneş 1 Fenerbahçeliler " on kişi kalmalarına yan etmiştir. Anadolulular hasımlarına fesin en yüksek köşesine kadar uzaklaşSıra Fenerbahçe ile Güneşin maçına rağmen rüzgânn da fevkalâde yardımile nazaran daha canlı ve üstün oynıyarak mış ve tepeüstü asılarak, ölüme benziyen bir atalet içine gömülmüştür. geldi. Takımlar oyuna başlamak üzere Güneş kalesini sıkı?tırmakta devam etti maçı 21 kazanmışlardır. karçılıklı dizildikleri vakit şu kadrolarla Doktor, hayvan üzerinde tetkikatta oynadıklan görülüyordu: bulunabilmek için, onun, yeni hayatına Fenerbahçe: Necdet Yaşar, Fazıl alısmasını beklemiştir. Mehmed Reşad, Esad, Cevad Fikret, îlk tecrübe, vampirin, canlı hayvan Bülend, Ali Rıza, Naci, Niyazi. feda etmeden kanla beslenmesmi temin Güneş: Safa Alâeddin, Asım Daetmekti. Doktor, vampirin kafesine bi niş, Rıza, Hiristo Tevhid, Mehmed, bardak dolusu kan koymak suretile bu Ahmed Kemal, Cambaz, Kefere. tecrübeyi yapmıştır. Hayvanın, kanı, e Fenerbahçeden yalnız Şabamn eksik merek değil, yalıyarak içtiği bu tecrüb olmasına mukabil Güneşten Faruk, Re ile anlasılmıştır. şad, îsmail, Melih, Necdet ve Rebii ekAmerikalılar ayni tecrübeyi, vampiri siktiler. Hakem, Galatasaraydan Sadi Kar içine kapattıkları kafese canlı bir keçi kosan. yarak yapmışlardır. Vampirin bir yapralı Fenerbahçeliler, zayıf bir halde ya gibi yere düşercesine kecinin sırtına kon kaladıklan hasımlarını derhal sıkıştırmaduğu ve hayvanın kanını emdiği müd ğa başladılar. Bu hakimiyet 25 dakika detçe, keçinin bunu hissetmediği bu tec kadar sürdü. Güneşliler bu müddet zarGalatasaray Beykoz maçından heyecanlı bir an rübede anlaşılmı».tır. fmda heyecana kapılmadan ve bozguna Dık: Bu da meyva kokusu veren bir Boğucu, tahriş edıci gazlerden klor: mayidir. Yakıcılığını bilhassa gırtlakta ve havadan iki buçuk defa ağır ve kireç tırnaklarda göstererek tırnakları düşürür, kaymağı gibi kokan bir gazdir. Mayi cildi de İperit gibi yakar. Tesiri pek çahaline getirilerek çelik şişeler içinde bir buktur. Maskelerden geçer elbiseden taraftan öbür tarafa götürülür. Kokusu ayakkabıdan geçmez. Bunun dokunduğu çok uzaktan bile duyulduğu için bugün yere kireç kaymağı, permanganat mahludaha müessir gazlerin yapıhşında kulla lü ile pansıman yapılır. nılır. Gözyaşı getırenler: Bunların daha koKloropikrin: Buna Akinit yahud kuları duyulmadan gözün munzam tabaKlop ta derler. Suda erimiyen keskin küf kasındakı asablar sonuna tesır ederek, kokulu bir mayidir. Atıldığı zaman gaz göz batmalarını, yanmalarını, ve şiddetli haline geçerek gözleri, hançere ve ciğer göz yaşarmalarını ve ağlamaları mucib oleri tahriş eder, kuvvetli öksürükler mey lur. Bir yerden gazin kaybolmasile te dana getirir. Metro mikâbında iki • gram sirleri de zail olur. Gözlere bol su vuru klor ve pikrin bulunan havayı bir dakika lur. Asidborikli su yahud karbonat mahteneffüs edenler ayni boğu ârazı göstere lulü ile yıkanır. rek ölürler. Aksırtıcı gazler: Bunlar genze, gırtAlmanlar İtalyanların İzonzo geçi lağa tesir ederek insanı şiddetle aksırtırdini klor ve pikrin kullanarak yardılar. lar, öldürücü tesirleri pek mahduddur. Bu gaz maskeden geçmez, hatta, muha Daha kesif gaz tabakası altında kalınırfazalı soför gözlüklerile de gözler koru sa, ağızda salya çoğahr, burun akar, bunulabilir. run ve yüz hissini kaybederek kulaklarGazlerin en sinsisi dan çenelere, dislere kadar yayılan şidFosgen: Fransızlar bu gaze Palit te detli ağırılar başlar. Gazlenenler iradederler. Havadan 3,5 defa ağır bir gaz lerini kaybederler. İki tarafa sallanarak dir. Kloruform, çürük elma, yahud, ot, giderler, bosboğaz olurlar. Karşısına kim saman çürüğü gibi kokar. Zehirli gazle gelirse gelsin bildikleri herşeyi saklamarin en sinsisi ve müessirlerindendir. Ak dan söylerler... Vefa Lısesı kımya muallimt ciğerlerden kana karışarak, kandaki küM. Mazhar Tobur reyvabn emoglobinile birleşerek terkibini 1 Zehirli gazlerin tesirleri Tırnakları döken ve göz yaşartan gazler

Bu sayıdan diğer sayfalar: