27 Eylül 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

27 Eylül 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

27 Evlul 1936 CUMHURIYET Türk Askeri HiKAY CAVA ORMANLARINDA... Çocuk ata pendini Dinleyip adam olur: Büyüyünce kendini Şanlı orduda bulur!.. Türk genci asker olar!~ Askerlik kıldan ince, Kıltcdan da keskindir!.. Lâyık millete bence Yalnız askerlik dindir!.. Vatan böyle kurtulur; Türk genci asker olur!.. Askerlik yüreğimde Silinmiyen dilektir!.. Bu şeref uardtr kimde?.. En muhterem meslektir!.* Emek verir, yorulur, Türk genci asker olur!.. * Asker kurtarır ancak Bir milleti göçerken!.. Hele şu zabite bak: Anlı, şanlı geçerken «Bu kim?..» diye sorulur!.. Türk genci asker olur!.. Bizim meşhur avcı Bay Sadi geçen gün bir mecliste: Biliyor musunuz, dedi, dünyanın en güzel aslanını nerede vurdum. Kat'ıyyen ihtimal veremezsiniz.. Cava adasında.. Hazır bulunanlann hepsi sanki bir koro heyetine dahillermiş gibi birden: Cava adasında aslan!.. Bizi aptal yerine mi koyuyorsun.. Orada aslan bulunmadığının beş yaşında çocuklar bile farkındadır. Diye mırıldandılar. BJr tanesi dayanamadı, ilâve etti: Şüphesiz Fasta da kaplan avladın! Bay Sadi ortadaki hayret ve asabiyet dalgasınm geçmesi için bir müddet sustu. Ancak sükunetin tekrar dönüp geldiğini görünce sözüne devam etti: r Hikâyenin sonunda bunun bir lâtife olmadığını pekâlâ göreceksiniz.. Onun için şimdilik size haddim olmıyarak yalnız sabır tavsiye edeceğim. Bundan tam altı sene evveldi. Batavyaya çıkar çıkmaz bir gece bile kalmaya tahammül edemeden içerilere doğru hareket ettim. Yanımda eskiden tanıdığım yerli rehber Piri ile eşyaları ve silâhları taşımak için tuttuğum üç hamal vardı. Birkaç günlük yürüyüşten sonra bir yerli köyünde mola verdik. Gördüğümüz misafirperverlik bizi minnettar edecek derecede genişti. Bu hal köylülerin hepsile sıkıfıkı ahbab olmaklığımı temin etmişti. Bir sabah içlerinden birkaç kişile Pirinin tercümanlığı vasıtasile konuşuyordum. Adamlar bahçelerine, kümeslerine dadanmış garib bir hayvandan bahsettiler. Bu acayib mahluk yırtıcılar cinsine mensubdu. Kendisinin ne olduğunu birden farkedemediği için üzerine silâh çekmekte teıeddüde düşmüş olan ihtiyar bir yerliyi de parçalamıştı. Ben, fazla düşünmeğe hacet görmeden: Hiç şüphesiz bir kaplandır! Dedim. Adamlar gülümsediler. Kö yün reisi ihtiyar: Biz de kaplanı tanımazsak, kimler tanır, bilemeyiz! cevabını verdikten sonra ilâve etti: Vakıâ tavırları, hareketleri oldukça kaplanı andırıyor amma, homortusu, bağırtısı kat'iyyen onunkine benzemi yor!.. Hatta bu sesi taklid etmeğe kalkıştı. Ne yazık ki bu gürültüyü ben şimdiye kadar karşılaştığım canavarlardan hiçbirinin sesile ölçemedim. Çünkü ihtiyar bu taklidde hiç te muvaffak olamıyordu. Velhâsıl hayvanın ne olduğu bir türlü meydana çıkamadı. Bu kördüğümlü bilmeceyi halletmek için tek çare kendi gözümle görüp kendi elimle vurmaktı. Piri ile bir gün bir gece civarda döndük, dolaştık. Hiçbir fevkalâdeliğe rasgelmedik. Bence bu acib mahlukun bir kaplan olduğunda şüphe yoktu. Yalnız öyle bir kaplan ki herhangi bir gayritabiilik neticesi sesi kendi hemcinslerinkine benzemiyordu. Ertesi aksam ormanın ortasında münasib bir yere bir keçi yavrusu bağlayıp pusu kurduk. Piri ile göz yummadan güneş doğuncıya kadar bekledik. Aksilik bu ya.. Gene hiçbir zuhurat yok.. İkimiz de suratlan asmıştık. Bu vaziyetten memnun olan yalnız keçi yavrusu idi. Etraf aydmlanınca tehlikeyi atlattığını anlamış, sevincli sevincli bağırıyordu. Günü dinlenmek ve uyumakla geçir dik. Akşam olunca yemeğimizi çarçabuk yiyerek gene ormana çıktık. Talihsiz keçi yavrusunu ikinci defa tehlikeli kazığa bağladık. Zavallıcıkta sabahki sevinc den eser yoktu. Bu sefer ağlar gibi haykmyordu. Piri ile ben bir yaprak yığınınm arkasına saklandık. Bu akşam o garib hayvanla karşılaşacağımıza kat'iyyen kani olmuştum. Çünkü rüzgâr bize karşı esiyordu. Acıkan kaplan muhakkak gelip keçi yavrusunu bulacaktı. Gökte ay bütün parlaklığile hâkimdi. Ormana ancak büyük gövdeli ağaclann geniş yaprakları arasında parça parça aksediyordu. Aradan saatler geçtiği halde gene bir şeyler gözükmeyince adeta sinirlenmeğe başlamıştım. Birden tuhaf bir hayaletin bize doğru yaklaşmakta olduğunu farkettim. Hafiften homurtusu ve soluyuşu bile işitiliyordu. Aklımdan geçeni Piriye söylemekliğime imkân yok tu. Fakat kendi kendime şöyle düşün düm: Budala herifler.. Kaplan olmadığını iddia ettikleri hayvanı mübarekin ta kendisi! Biraz daha yaklaşıp ayın aydınlattığı parçalardan birinin üzerinde durmasını bekledim. Sonra dikkatlice nişan alarak tetiği çektim. O kadar alışmışımdır ki bu gibi vaziyetlerde kurşunum kat'iyyen şaşmaz. Nitekim mesele sene öyle oldu. Kaplan can acısile müthış bir feryad kopardıktan sonra yere serildi. Zavallı keçi yavrusu bir taraftan kaplandan, bir taraftan da silâh sesinden duyduğu korku neticesi ümidsiz ümidsiz bağırıyordu. Gidip muayene ettik. Mükemmel bir hayvandı. Kaplan postu koleksiyonuma kıymettar bir parça daha ilâve edecek derecede güzel bir derisi vardı. Hâlâ çırpınan ve meliyen keçi yavrusunu susturmak için oksarken Piri: Nasıl oldu da, diyordu, bizimkiler bunun bir kaplan olduğunu farkedemediler! Kanada da bir annenin bir defada hep birden dünyaya getirdiği beş kız kardeş büyüyüp adatn olmak yolunu tuttular. Hepsi nhhatli, şen ve şatır, ne güzel banyo ediyorlar. |meraklı şeyler Kuşlar konuşurlar mı? Bazı kuşlar öter, bazıları cıvıldar, bazıları da tuhaf tuhaf sesler çıkarır. Şimdiye kadar kanadlı hayvanların gırt laklarının ve ağızlarının meziyetleri hakkında bildiğimiz bundan ibaretti. Fakat Alman âlimlerinden biri kuşlardan bir kısmının ötüşlerini gramofon plâğına alarak inceden inceye tetkik ettikten sonra onların konuştuklarına kail olmuş. Bu âlıme göre, sade her cins kuşun değıl, ayni cinsten başka başka Bümeceyi çözenler N. R. Böcek yiyen nebat Cenubî Meksikada Droser isminde dikenli bir nebat vardır. Bu nebatm yapraklan tıpkı bizim bildiğimiz ısırgamn yaprakları gibi insanı dalayıp iğneler ve ayni zamanda şekerli ve renksiz sulu bir memleketlerde yetişmiş kuşların bile ayrı ayrı şiveleri varmış. Bu işte en zararlı çıkan papağanlar olsa gerek. Çünkü onlar, öğrendikleri birkaç kelime ile yegâne konuşan kuş kendilerini sanı yorlardı. Meğer, bütün kuşlar konuşuyorlarmış ta bizim haberimiz yokmuş! Havadan gemi nakliyatı Almanyadaki Hohonzollern kanahmn bir noktasında gemilerin havadan naklolunmasına mecburiyet hâsıl olmaktadır. Çünkü bu kanal Oder nehrile bir leşmekte ise de nehrin yatağı alçakta, kanal da yüksekte kaldığı cihetle her Ya.. Ya!.. Diye cevab vermeme meydan kalmadan yakınımızda müthiş bir homurtu îşitildi. Ben şaşkınlıkla: Acaba kaplan mı dirildi? Diye yere baktım. Halbuki bu bir kaplan homurtusu değildi. Hemen yere bıraktığım tüfeğime yapıştım. Pirinin de o anda telâşla tüfeğini bir cihete doğrultmakta olduğuna dikkat ettim. Gözüm o tarafa kayınca beş adım ötemizde kocaman bîr aslanm gözlerini açıp, yelesini kabartıp üzerimize hücum etmeğe hazırlanmış olduğunu gördüm. Derhal yere yatıp kaplanm ölüsünü siper aldım. Hayvan bana doğru bulunduğu yerden fırladı. Silâhı çektim. Fakat kurşun deminki gibi birden kat'î bir tesir gösteremedi. Aslanı zararsız bir yerinden yaralamış olacağım ki pençesini omuzuma yapıştıracak kadar yaklaşmakta gecikmemişti. Lâkin o anda ormanın sükununu ikinci bir silâh sesi yırttı. Piri de ateş etmiş ve hayvanı can alacak noktasından vurmuştu. Bir taraftan kanıyan omzumu silmeğe çalışıyor, bir taraftan da nasıl olup ta Cava adasında aslan bulunduğuna şaşıyordum. Evet bu bir aslandı, yerlilerin sözüne inanmadığım ve onları budala farzettiğim için şimdi kendi kendimden utanıyordum. Adamların tamamile hakları vardı. Aslan hiç şüphesiz onların tanımadıkları ve sesini işitmedikleri bir hayvandı. Fakat nasıl olup ta bu adaya gelmişti? *** Muammayı ancak üç gün sonra halledebildim. Omuz başımdaki yaranın te Bılmeceyi doğru çözenlerden bize fotoğraf gönderenlerin resimlerini bas mıya devam ediyoruz. Fakat burada resmi çıkmak mutlaka hediye kazan mış olmaklığa delâlet etmez. Mükâfat kazananlarm isimleri, her ayın ilk haftasında basılan büyük listede neşrolunur. Soldan sağa sıra ile: 1 Cağaloğlu Mollafenari sokağı No. 25 Vedad. 2 Beşiktaş Vişnezade mahallesinde Çekirdek sokağı No. 6 Ali Öğud. 3 İzmir General Kâzım mektebi 259 Ali Rıza. 4 Beyazıd îş Bankası karşısında 126 berber salonu Ahmed Haskurt. 5 Denizli İsmet İnönü ilk okulu 61 Süer. 6 Erzurum lisesi 718 Şahin. 7 Bursa Dörtyol ağzında berber salonu Zeki Eriş. 8 Konya Hacı Hasanpaşa caddesi 321 sokak 5 numarada Mahmud. 9 Ankara İsmet İnönü okulu 1186 Sevim. 10 İlk okul 120 Adapazarlı Ali. 11 Ankara Ulus ilk okulu 680 Hasib Güner. 12 İstanbul Vefa erkek lisesi 711 Esad. 13 Tarsus fabrikator Ahmedin oğlu Hüseyin Rasim. 14 Bakırköy ikinci ilk okul 22 Ferhunde. 15 Konya Muftacir pazarında No. 12 hanede Aytop. c tnadde salıverir. Bu sulu maddenin üze~~ rıne konmak bedbahtlığına uğnyan kii çük böcekler tıpkı ökseye tutulmuş gibi oraya yapışıp kahrlar. Biraz sonra yaprak yavaş yavaş ka panır, sıkışır ve böceği ezer. Aradan nç dört saat geçince yaprak eski haline gelir. Fakat böcekten eser yoktur. Nebat onu yemiş ve hazmetmiştir. Eylul bulmacası YAZISIZ HiKAYE iki seviyeyi bırbirıne yaklaştırmak pek fazla masrafa ihtiyaç göstermektedir. Bunun için nehirle kanal arasma su dolu büyükçe bir havuzu kaldırıp indiren bir vinç inşa edilmiştir. Gemiler bu havuzun içine girmekte, nehirden kanala veya kanaldan nehre bu suretle nakledilmektedir. Şu dünyada kolayı bulunmıyan iş hemen kalmadı gibi! davisi için Batavyaya gitmeğe mecbur olmuştum. Üç günlük bir istirahatle hastaneyi terkedecek bir hale gelmekte gecikmedim. Bu fırsattan istifade ederek eski bir ahbabım olan valiyi de ziyaret ettim. Vali lâkırdı arasında: Neronu siz öldürdünüz, değil mi? dedi. Hayretle: Neron da kim? Diye sordum. Herhalde eski Roma împaratoru değil, buraya gelen bir cambazhaneden kaçan aslan.. Ormana dalar dalmaz alışık olmadığı bir memlekette bile tekrar eski yırtıcılığını ele almış, bir müddet köylüye çok ziyan vermişti.. Tebrik ederim.. Bir taşla iki kuş.. diye buna derler! Hem güzel bir av.. Hem de halka hizmet! Köpeğin marifetleri Bu yavrular, ne gibi spor yapma, oyun oynama veya iş görme hareketleri yapıyorlar. Bu parçayı kesip bir kâğıda ıliştirerek numaralarına göre cevabla nnızı o kâğıdın üzerine yazıp bize gönderiniz! Cevablarm eylulün sonuncu gününe kadar «Cumhuriyet Çocuk Sahifesi> adresine gelmesi şarttır. Bu şartlara riayet etmıyenler hediye kazanamazlar. Bilmeceyi doğru çözenlerden bize fotoğraf göndere*nlerin jesimleri de ga zeteye basılır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: