2 Mart 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

2 Mart 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURtYET 2 Mart 1938 Muhterem misafirlerimiz [Baştarafı 1 Inci sahltede] Kjlıç, Yunan başkonsolosu M. Gafos, Romanya başkonsolosu M. Luvaçyano, Yugoslav başkonsolosu M. Vukotiç tarafından karşılanmıştır. Askerî mızıka Yunan, Rumen millî marşlarile İstiklâl marşını çalmıştır. Muhterem misafirle rimiz, askeri teftiş ettikten sonra, garın içini ve dışını doldurmuş olan halkın şiddetli alkışları arasmda emirlerine tahsis edilen hususî vapura binmişlerdir. Ekselâns M. Metaxas ile M. Com nene havanın güzelliğinden istifade ederek vapurun üst güvertesine çıkarak İstanbulun manzarasını seyretmişlerdir. Bu sırada Atina büyük elçimiz Ruşen Eşref İstanbulun tarihî yerleri hakkında misafirlere izahat vermiştir. Aziz misafirimiz M. Metaxas bu izahatı büyük bir alâka ile dinledikten sonra, bir muharririmizin suallerine cevab vermek lutfunu esirgemiyerek aşağı daki mühim beyanatta bulunmuşlardır: ayrıldım. Türkiyede bütün seyahatimiz tam bir samimiyet ve kardeşlik havası içinde geçti. Ankarada dünyanm en büyük adamı Reisicumhurunuz Atatürkü ya kından tanımak şerefine nail oldum. Atatürk kudsî bir vaılıktır. Allah onu size ve bize bağışlasm, korusun.» memleketlerine gittiler kan matbuat mümessillerine Balkan Antantı devletlerinin ittihadı hakkında yapt:ğı beyanatı olduğu gibi neşretmektedirler. Konsey kararları ve Milletler Cemiyeti Belgrad 1 Yarıresmî Vreme gazetesinin Başvekile bütün seyahatlerinde refakat eden hususî muhabiri Svetovski, Balkan Antantı Konseyinin kararları hakkında şunu yazıyor: «Balkan Antantı devletleri Milletler Cemiyetinin dört azası olarak kalmak azmindedirler. Bununla beraber, Milletler Cemiyetinin Romanya dahilî islerine ekalliyetler meselesi karışmak istemiş olmasını tenkid eylemek mecburiyetinde kalmışlardır. Binaenaleyh Balkan Antantı, Milletler Cemiyetine diğer devletlerin siyasî isAtatürkün çay ziyafetinde bulunan Başvekil, Büyük Millet tiklâllerine riayet etmek mecburiyetinde Meclisi Reisi ve Erkânı askeriyemiz olduğunu hatırlatmak üzere açık ve sarih ekspresine bağlanan hususî vagonla Ro istikbal edilmiş ve şiddetle alkınlanmış manyaya hareket etmiştir. Dost memleke laıdır. Vali Hâmid Oskay, kıymetli mi bir lisan kullanmıştır.» Fransızca Tan gazetesinin bir tin Hariciye Müsteşan Sirkeci gannda safirlerimize İzmitlilerin sevincini arzet merasimle uğurlanmış, askerî mızıka Ru rriş ve bundan pek mütehassis olan misamakalesi Paris 1 Anadolu ajansının hususî men marşını çalmış ve halk samimî teza firlerimiz, coşkun alkışlar arasmda uğurmuhabiri bildiriyor: hürat yapmıştır. lanmışlardır. «Tan» gazenesi bugünkü baş yazı Dost ve müttefik Yunanistan Başve General Metaxas Yunanistanda smda Balkan Antantı konseyinin Ankara kili, refakatinde Yunanistanın Ankara merasimle karşılacanak büyük elçisi M. Raphael, Yunan başAtina 1 (Hususî) Ankaradan dön toplantısında almış olduğu kararları mevkonsolosu M. Cafos ve Atina büyük el mekte olan Yunan Başvekili M. Me zuu bahsederek neşredılen tebliğde, Ançimiz Ruşen Eşref olduğu halde Sirkeci takxas'a bütün Trakya şehirlerinde bü tant devletlerinin Cenevre müessesesine garına giderek, Romanya Hariciye müs yük istikbal merasimi hazırlanmıştır. teşan ekselâns Komnen'i uğurlamıştır. ttalyan matbuatı memnuniyet Topanede Muhterem misafirlerimizi hâmil olan ^apur Topane rıhtımına yanaşırken, li mandaki vapurlar dost ve müttefik devlet rıcalıni düdük seslerıle selâmlamışlardır. Aziz misafirlerimiz Topaneden otomobıllerle ve yollarda toplanan halkm şiddetli alkışları arasmda doğruca vilâ yete giderek Valı Muhiddin Ustündağı n'akamında zıyaret ettikten sonra Taksime giderek Cumhuriyet abidesine birer çelenk koymuşlardır. mekte olan Yugoslav Başvekili M. Stoyadinoviç ile Bulgar Başvekili M. Kö seıvanof arasmda Filibede cereyan eden mülâkat Bulgaristanda büyük bir alâka uyandırmıştır. Bu mülâkatın Sofyada yapılacağı, hatta M. Stoyadinoviç'in birkaç gün Sofyada kalacağı zannediliyordu, fakat Yugoslav Başvekili derhal memle « ketine db'nmek mecburiyetinde bulundu ğundan, Bulgar Başvekili misafiri Fili bede karşılamışür. M. Stoyadinoviç, Sofyayı resmen ziyaret edecek M. Stoyadinoviç, gazetecilere beyanatında demiştir ki: « Filibede dostum M. Köseivanofla buluştum ve kendisile seyahat müddetince enternasyonal vaziyetle iki memleketi alâkadar eden meseleler üzerinde görüştüm. Sofyada bu kısa duruşumun, resmî hiçbir mahiyeti yoktur. Yakında Sofyayı resmen ziyaret edeceğim. Maamafih, bu seyahatimin tarihi henüz daha takarrür etmemiştir.» istasyonda yarım saat durulmuş ve bunu müteakıb M. Stoyadinoviç, ayni trenle Belgrada gitmek üzere yoluna devam etmiştir. M. Köseivanof, M. Stoyadinoviç'i hududa kadar tesyi eylemiştir. Cumhuriyet abidesinde Bu merasimden sonra M. Metaxas Cumhuriyet abidesinin dört tarafını gezerek abide hakkında izahat almışlardır. Bu sırada Taksim meydanındaki radyo, «yaşasın Balkan Antantı, yaşasın dost ve müttefik Yunan Başvekili M. Metaxas ile M. Comnene» diye bağır nıış, Cumhuriyet meydanmı dolduran kes'f halk kalabalığı ise bir alkış tufanı ile radyonun temennisine iştirak etmiştır. M. Metaxa$'ın beyanatt « Ankaradan çok memnun olarak dönüyorum. Aramızda mevcud bağlar bu seferki konuşmalarımız neticesinde bir kat daha kuvvetlenmiştir. Beynelmilel mahıyeti haiz son derece nazik meseleler hallettik. Bundan başka Türkiye ile Yunanis tan arasında yeni bir muahede parafa et Valinin ziyafeti koyma Çelenk merasiminden sonra, Franko hükumetiniri; Ankaradaki ajanı Bükreş îspanyanm eski elçisî oîup General Metaxas'tn hareketi Muhterem misafirimiz General Me taxas da saat 23,30 da Sirkeciye gide rek, kendilerine tahsis edilen hususî trenle Yunanistana hareket etmiştir. Dost ve müttefik devlet Başvekili Sirkeci garında Istanbul Valisi, Istanbul Kumandanı, Merkez Kumandanı, Polis Müdürü, Yunan, Yugoslav ve Romanya başkonsoloslan ile kolonileri, bir müfreze asker, kalabalık bir halk kütlesi ve yüksek tahsil gencliği tarafından büyük tezahüratla ve alkışlarla uğurlanmıştır. Muhterem misafirlerin hareketi sıra sında Unıversıte talebesınden bir genc, kısa bir hitabede bulunarak şunları söylemiştir: « Ekselânsınıza Istanbul Üniver sitelileri en derin saygı ve muhabbetle rin< duyurmakla şeref duyarlar ve yüksek tavassutunuzla Atinalı Universıtelı ar kadaşlarımıza en samimî kardeşlik ve dostluk selâmlarının iblâğını rica eder ler.» General Metaksas, bu sözlere teşekkür etmiş ve tren hareket ederken yük sek tahsil gencliği büyük tezahürat yaparak «yaşa, gene geliniz» diye bağırmıştır. izhar ediyor Atatürkün çay ziyafetinde bulunan müttefik devletler ataşemiliterleri tik. Bu muahede, Türkiye Başvekili dosh'm Celâl Bayann nisan sonunda Atinayı ziyareti esnasında imzalanacaktır. Yeni muahedemiz iki dost ve müttefik memleketi daha sıkı surette birbirine bağlıyacaktır. Ankaradaki toplantı sonunda ha zırlanan tebliği neşrinden evvel alâkası dolayısile Ankaradaki Bulgar elçisine bildirmenizden Bulgaristanın, Balkan Antantına yeniden davet edilmekte olduğu neticesi çıkanlabilir mi? Bulgaristanın Balkan Antantına girmesini isteriz. Antantın kapısı her vesile ile tekrar ettiğimiz gibi bu komşu millete daima açıktır. Onun aramızda bulunması bizim en samimî arzumuzdur. Fakat biz hakikatleri arzulara tercih e deriz. misafirler Perapalas oteline giderek, Is tanbul Valisi Muhiddin Üstündağ tarafından şereflerine verilen ziyafette hazır bulunmuşlardır. Patrikhanede Muhterem misafirler yemekten sonra otomobille Istanbul tarafmda bir gezinti yaptıktan sonra Fenere giderek Patrik Benjamin'i ziyaret etmişlerdir. Ekselâns M. Metaxas ile M. Comnene Patrikha nede yirmi dakika kadar kalmışlar ve Fenerden otomobillerle Perapalas ote lme dönmüşlerdir. Patrik Benjamin muhterem misafir lere birer altın salib hediye etmiştir. Misafirler de Patriğin elini öperek, teşek kürlerini bildirmişlerdir. Misafirlerimiz îzmitten geçerken îzmit 1 (Hususî muhabirimizden) Ankaradan memleketlerine db'nmekte olan dost ve müttefik Yunanistan Baş vekilile Romanya Hariciye Müsteşan îzmitten geçerlerken, istasyonda toplanan kesif bir halk tabakası tarafından Yunan kulübünde General Metaxas otelde bir müddet General Franko hükumetini tanı istirahat ettikten sonra saat 19 da Yunan ma hususunda verilen karar neticesinde kulübüne gitmiş ve orada şehrimizdeki Franko hükumetile Balkan Antantı dev Yunan kolonisini kabul etmiştir. Konsoloshanede letlerinin diplomatık münasebatı ne şe kilde başlıyacaktır? Yunan kulübündeki resmi kabulden Balkan Antantı devletleri ayn ay sonra, aziz misafirimiz saat 20 de Yunan n General Franko hükumetile münasebat konsoloshanesine giderek, başkonsolos tesis edeceklerdir. Ancak bu hususta ce M. Gafos tarafından şereflerine verilen reyan edecek müzakereler Ankarada tes ziyafette hazır bulunmuşlardır. bit ettiğimiz esaslar dahilinde yapıla Rumen konsoloshanesînde caktır.» Bu müddet zarfında Romanya HariM. Comnene'in intıbaları ciye Müsteşan M. Comnene Romanya îlk defa olarak Ankarayı ziyaret e konsoloshanesine gitmiş ve başkonsolos den dost ve müttefik Romanya Hariciye M. Lukaçyano tarafından şerefine veriMüsteşan M. Comnene de, bu ziyaretten len ziyafette bulunmuştur. duyduğu heyecanı şu kelimelerle ifade M. Comnene'in hareketi etmiştir: Ekselâns M. Comnene konsoloshane « Ankaradan çok iyi intıbalarla den doğruca Sirkeciye giderek, Semplon Milâno 1 İtalyan İmparatorluğu nun Balkan Antantı tarafından tanmması matbuat büyük bir memnuniyetle mev zuu bahsetmekte ve bunu beynelmilel anlaşma yolunda mühim bir adım olarak tefsir eylemektedir. Korriera Della Sera diyor ki: «Balkan devletlerinin son kararları mühim bir hâdise teşkil etmekte ve Balkan siyasetinin bazı garb diplomasi faaliyetlerinden ayrılmasına zemin hazırla maktadır. Franco rejimini tanımak kararı da Balkan hükumetlerinin realist zihniyet lerini gösterir.» Muhterem misafirlerimiz Patrikhanede Gazetta del Popolo şunu yazıyor: karşı olan bağlılıklarının ifade edilmiş bu bilâhare General Franko'ya iltihak eden «Ankara kararları, Avrupa siyasetinin lunmasına ve gene bu devletlerin Akde M. Prat'ın Ankarada bulunduğu haber değişeceğine kat'î bir işaret olarak telâknizin başlıca devletlerile iyi münasebetler aîınmıştır. General Franko hükumetile ki edilebilir.» idamesi hususunda izhar eyledikleri ar iktısadî münasebata vasıta olacak olan Yugoslav gazetelerinin mütaleaları zuya bilhassa ehemmiyet atfetmektedir. asıl ajanın daha sonra memleketimize geBelgrad 1 Balkan Aantantı konleceği, M. Prat'ın sadece ilk temaslarda «Tan» diyor ki: seyinin tebliği hakkında tefsirlerde bulu«Balkan Aantantı devletlerinin umu bulunduğu kaydedilmektedir. nan Vreme gazetesi sureti mahsusada Anmî politikada hürmete değer prensiplerde Yunanistanın General Frankaraya gönderdiği muhabirinuı yazısma sulhun tahkimi endişesiyle mütehassis ol ko nezdine göndereceği ajan atfen Ispanya hakkında Balkan Antantıduklan farkolunuyor. nın şimdiye kadar olduğu gibi tam bir biAtina 1 (Hususî) Eskiden Yuna Günün meselelerinde prensipleri, zataraflıkla hareket ettiğini yazmaktadır. nistanın Paris elçiliğinde ataşenavallık Habeşistan meselesine gelince, Ro manın hakikatlerini telif etmekle bilhassa yapmış olan vali Amiral Becaris, Yunamanyanın da Yugoslavyanın yaptığı gibi meşgul olmuştur. Habeşistan meselesinin nistan hükumeti tarafmdan General pek yakında «îtalya Krah ve Habeşistan kalmadığı, General Franco ile münasebet Franko nezdine ajan tayin edilecektir. Imparatoru» nezdine bir elçi gönderme tesisi meseleleri bu meyanda gösterilebilir. Af. Stoyadinoviç'in resimlerî fıpkı Ingiltere gibi Türkiyenin de buna sine intizar edilebilir. Diğer cihetten bütün gazeteler Türki karşı ltalyadan Montreux mukavelesine Yugoslavya Başvekili M. Stoyadinoviç ye Reisicumhuru Kemal Atatürkün Bal iştirakini istediği görülmektedir. Bunun evvelki gün Yugoslavya konsoloshanesinRomadaki akisleri alâka ile beklenilmek de Foto Süreyyayı kabul ederek muhte lif pozlarda portrelerini çıkarmasına mütedir.» saade etmiştir. Yunan gazetelerinin mütaleaları Misafirlerimiz Haydarpaşa ganndan çıkıyorlar Atina 1 Atina ajansı bildiriyor: Fransanın haricî siyaseti ve Ankarada parafe edilen Türk Yunan Yugoslavya munzam muahedesinden bahseden gazeteler, bu muahedenin Türk Yunan an Belgrad 1 Fransız parlamentosu tatantı ve teşriki mesaisini kuvvetlendirmek rafından Fransanın haricî siyaseti hakle kalmayıp ayni zamanda tevsi de et kında yapılan müzakerelerden bahse den Samouprava gazetesi, Şotan hü • tiğini ve iki devlet tarafından şevkle kakumetinin kazanmış olduğu itimad rebul ve tasvib edilmiş olan bu antant ve yinin ehemmiyetini kaydettikten sonra teşriki mesainin, Balkan Aantantmm Şotan'm söylemiş olduğu nutukta Frantemsil ettiği banş binasının ana temelle sız milletininİtalyaya karşı müttefikan rinden birini teşkil etmekle olduğunu mü dostluk ve sempati hisleri beslemekte şahede ve tesbit etmektedirler. olduğunu yeniden beyan etmiş ve FranYugoslav • Bulgar Başvekilleri sanın merkezî Avrupadaki milletleri himaye vazifesini ifada kusur etmiye « arasmdaki mülâkat ceğini söylemiş olduğunu yazmaktadır. Sofya 1 (Hususî) Ankaradan dönparmağım gezdirerek, orada yazılı isimler arasmda benim adımı anyordu. Bu zahmetin boşa çıktığını görerek üzülüyordum. Zira, bir yanlışlık yüzünden, o günü asabiyet içinde geçirdiğim yetişmiyormuş gibi, bir de Nişantaşından buraya kadar beyhude yorulmuş olacaktım. Adam, kendi kendine söylenir gibi: Acaba hangi iş için çağırdı... Dedi, sonra, bana döndü, sordu: Bu davetname size geleli kaç gün oldu? Bu sabah aldım. Kâtib, hayretle: Garib §ey! Dedikten sonra yerinden kalktı: Lutfen, bir dakika oturun, Teşrifinizi haber vereyim. Dedi; cam bölmenin öte tarahna geçti; birkaç saniye sonra döndü: Buyurun efendim, Şevket Bey sizi bekliyor. Avukatın yanına girip çıktıktan sonra, bakışları, bana, daha mütecessis bir ifade almış gibi göründü. İçimi, korkuya, ürküntüye benzer anî bir eza kapladı. Neden korkuyordum? Avukat Ahmed Şevket Beyi tanımıyordum. Yusuf Haddad ismine kulaklarım büsbütün yabancı idi. EHmdeki davetnamenin, dalgın bir kalemin yanlışhğı olduğuna emindim. Korkacak ne vardı? Avukatın karşısma çıktığım zaman, bu çehre bende hiçbir hatıra uyandırmadı. Bu simayı ilk defa olarak gördüğüm muhakkaktı. Avukat Ahmed Şevket Bey, elli yaşlannda kadar görünen, çok ciddî, çok ağır, fakat çok sevimli bir adamdı. Beni pek mültefit karsıladı; yer gösterdi ve ben oturur oturmaz, zâhir vakti pek kıymetli olduğu için, hiç mukaddeme yapmağa lüzum görmeden, davetinin sebebini anlatmağa başladı: Biran evvel yazıhaneme teşrifinizi rica edişinin sebebi, îzmirli Necib Beyin hesa^'rında, sizi alâkadar eden mual lâkta kalmış işleri halletmektir. îzmirli Necib Bey mi? Evet. Müteahhid Necib Bey. Zannederim, validenizin vefatından sonla vasiniz olmuştu. Evet. Necib Bey benim vasimdi. Tabiî biliyorsunuz; üç ay evvel vefat etti. (.Arkası var) . Aşk ve macera romam : 2 Nakleden: Hamdi Varoğla Dünkü kısmın hulâsası Mukbile Nusret, merhum Nizameddin Pasanın konağında mürebbiye dir. Bir sabah, onun konaktaki imtiyazlı mevküni kıskanan hizmetci Sı dıka, elinde bir mektubla odasına girer. Zarfın üstünde. Mukbile Nusret isminin basında «Yusuf Haddad Bey zevcesi» diye yazılıdır. Mukbile Nusret, konakta kendisini mektebden henüz cıkmıs bir genc kız olarak tanıttığı icin, Sıdıka, onun evliliğini bir ayıb gîbi yüzüne vuran ve sanki gizli tutulmus bir hakikati ortava cıkaran küstab sözler sarfeder. Nihayet, mektubu Mukbile Nusrete bırakr.r, odadan cıkar. Fakat, mürebbive, hakikaten evli değildir ve isnıine ilâve edilen bu erkek adını ilk defa işitmektedir. Zarfı açtım. İçinden, tıpkı zarfın üstündeki gibi başlıklı bir kâğıd çıktı. Ayni adres bu kâğıda da yazılmıştı. Bana hitab eden şu satırları, gıtgide artan bir hayretle okudum: «Size aid bir mesele hakkında görü şülmek üzere, yazıhaneye biran evvel teşrifinizi rica ederim.» Altında «avukat Ahmed Şevket» imzası bulunan bu davetnameyi, üstüste iki defa okudum. Fakat, beni, mektubun kendisinden ziyade adres meraka düşü rüyordu. Bu Yusuf Haddad ismini benim ismime nasıl olup da eklemişlerdi? Bu isımde bir adam tanımıyordum. Tanımak şöyle dursun, bu ismi, o güne kadar ne işitmiş, ne de bir yerde okumuştum. Avukat Ahmed Şevket Beye derhal bir mektub yazıp bu yanlışhğı tashih et tirmekten başka yapacak şey yoktu. Bu hem gülünc, hem çirkin vaziyetin daha fazla devam etmesine meydan veremez dim. Masanm başma oturdum; kalemî elime aldım. Fakat, anî bir düşünce, yazmağa hazırlandığım mektuba başlamaktan beni alıkoydu. Yusuf Haddad isminin, Mukbile Nusret adına kazara ilâve edildiğine şüphe yoktu. Evet amma, bu yabancı ismi bir tarafa bıraksak bile, Ahmed Şevketin benimle görüşmek istediği anlaşılıyordu. Mektub yazmaktansa, bu davete icabet edip işin aslını anlamak daha doğru ol maz mıydı? Yüzyüze görüşünce, hem beni alâkadar eden meselenin ne oldu ğunu biran evvel anlamış, hem de isim karışıklığmı düzeltmiş olacaktım. Hatta, hiç vakit kaybetmeden, hemen o gün harekete geçmek lâzımdı. Sabiha Hanımefendiyi gb'rüp izin istemek için aşağı kata indim. Tam salo na gireceğim sırada, kapının önünde Sıdıka ile karşılaştım. Salondan çıkıyordu. Müstehzi bakışı, küstah sırıtışı, hanımına beni çekiştirdığini, mektub meselesini, bire bin katarak anlattığını gös teriyordu. Şu dakikada, Sabiha Hanımefendinin de beni evli zannettiği muhak kaktı. Vaziyeti anlahp izin istediğim za man, bu münasebetsizliğe, benden daha fazla üzülmüş göründü: Vah, vah Mukbile Hanım! dedi. Çok canım sıkıldı doğrusu. Git kızun, işini düzelt. O münasebetsiz avukata da iki lâkırdı söyle Allahaşkına. Böyle patavatsızlık olur mu ya! II Avukatın yazıhanesine girdiğim za man, saat ikiye geliyordu. Camlı bir bölme ile ikiye aynlmış, loş bir odada, Ahmed Şevket Beyin kâtibile karşılaş tım. Beni görünce ayağa kalktı. Nazik bir tavırla: Bir emriniz mi var efendim? diye sordu. Avukat Ahmed Şevket Beyi görebilir miyim? dedim. Kendisi çok meşguldür. Eğer randevu almadınızsa, görüşebileceğınizi tahmin etmiyorum. Beni kendisi çağırmış. Hatta, mektubunda «biran ev'vel» diyor. O halde, iş değişti. îsminizi lutfedermisiniz? Mukbile Nusret. Kâtib, ismimi, hatırlamağa çalışır gibi, bir iki defa tekrarladı. Ayni zamanda, masasının üstünde duran bir kâğıdda

Bu sayıdan diğer sayfalar: