31 Mart 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

31 Mart 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Flakiki sporcular memleketindel! !zmir gazeteleri; futbol federasyonu Bir zamanlar dünyanın en iyi atleti olan Kolehmainen'le mülâkat Bilâtereddüt denilebilir ki, dün- yanın en sporcu memleketi Fin- landiyadır. Vakrıa İngiltere de, sporun ve sporculuğun en parlak- nümunesi şeklinde gösterilebilir. Fakat ideal, tam manasiyle ama- tör vo temiz spor ve sporculuk hiç bir yerdo, —Finlândiyadaki gibi, tekâmülün en yüksek zirvesine u- Taşamamıştır. Fransızların en tanmmış — spor muharriri ve röportajçısı Gaston Benak ahiren — Finlâdiyaya git miş ve bu «porcu memleketi ya- kından tetkik ederek ihtisaslarını Fransanın — en büyük — gazefesi “Paris-Solt" da yazmıştır. Karilerimizi alâkadar edeceği- ne şüphe olmıyan bu çok entere- san röpartaj serisini bugünden İ- tibaren aynen alıyoruz. ... Helsinkiye çıkıp da, eski derebeyi şatosunu andıran, kırmızı kerpiçli ko, caman garı geride bırakmca, iki nokta muhakkak insanm hnazarı dikkatine çarpar. Evvelö, birçok haftadanberi karla örtülü ve namütenahi ormanlarla, bu mevismde donan yüzlerce gölle dolu o- lan bu niemlekette, en asri, en Ameri. kanvari bınalarla, Çar Nikolaya tâbi z>«ki vilâyetin son hatıraları olan tah. tadan barakalar arasındaki tezat in- sanı hayrette bırakıyor. Öyle ki, dün sabah, otelimin on dördüncü katında kahvaltımı ederken, bu çok Amerikan. vari “grat.syel” lerin yanıbaşında, Rus hâkimiyeti zamanından kalma ufacık eski tahta evleri görebiliyorum. Hayretbahş ikinci nokta da şudur: sokakta ilk rsatladığınız bir çocuğa, bir gence, bir kadın veya ihtiyara s0- run, size derhal Nurminin, Jarvinenin, İso Hollo'nm, Kolehmainen'in kim ol. duklarımı, nerede oturduklarını, ne iş gördüklerini, gelecek müsabakalarda kimlerin kazanabileceklarini derhal söylerler. Bundan başka, bir Amerikan Alman, İngiliz veya Fransız şampiyo. nunu herhangi bir Finlandiyalı, Ame- rikalr, Alman İngiliz veya Fransızdan daha Jiy tanır, Kolehmaltnen çafışırken Hariciye nezaretinde, büro gefleri atletizm dereceleri hakkında . salise. lerine varıncaya kadar isabet göstere- rek - münakaşalar yapıyorlar, Eeki ski şampiyonu olan reisicümhur Kyos. ı ki Kallio ise, dünya kış sporları şam- Piyonasının açılış töreninde söyliye- * ceği nutku hazırlarken, mükavemet müsabakaları hususundaki derin vuku. fundan haklı bir gurur duyuyor, Ancak 8.700.000 i bulan nüfusu ile küçük bir memleket olan Finlandiya, bilhassa atletlerinin olimpiyat oyunla- rında (elli küsur altın, altmış beş gü- müş ve yetmiş bronz madalya kazan. | mak guretiyle) gösterdikleri büyük muvaffakıyetle iftihar etmektedir. ve | bunda tamamiyle haklıdır. Böyle bir memlekette Nürminin ha. ' ! olimpiyadında giyniişti ve bilâhare ba- yattayken heykeli yapılmasına, Ko- lehmeinecu'e eski devir mabudu gibi hürmet edilmesine, Jarvinen, Lethi - | nen, İso Hollo, Porbhollaya yarı — ilâh nazariyle bakılmasına nasıl hayret etmemeli? An'aneye kargı olan derin hürmete en asri, en ilmi fikirleri imtizaç etti. ren bu sade ve sıhhatli milletin teşki- lâütmı yerinde tetkik etmek enteresan- dı. Kolehmainen Finlandiya sporu hakkındaki bu notlara, gimal memleketleri koşu şam. piyonlarının en eskisi olan, bu mem. leketlerin atletizmine müthiş inkiyaf ve faaliyetni kamçılıyan ve ismi, spor dünyasında — hatıralar canlandıran Hannes Kolebmaineni' ziyaret etme- den başlanamazdı. O Kolehmeinen ki, dünyanın en büyük mukavemetçisi sa- yılan Fransa şampiyanu Jan Buen'i, unutulmaz ve müthiş bir mücadeleden sonra yenmişti. Stokholm'ün, olimpiyat pisti üze. rinde, 1912 de yapılan ve &por tari- hinde, barpten evvelki en mühbheyyic hâdişeelrden biri olarak kalan bu ©- nutulmaz 5.000 mtrelik yarığın hatı. rasını anarak Helsinkinin en büyük caddesinde Kolehmainen'in idare etti. ği muazzam mağazaya gittim. Otuz metro genişlik üzerine yapılan pembe renkli kocaman harfler bu spor ve sâir eşya mağazasının ehemmiyeti- ni ve büyük şampiyonun hiç sarsılmı- yan şöhretini göstermektedir. Amerikalılarm "Gülen Finlandiya. Ir,, Hikabını taktıkları bu harikulâde sabık atlet, sıkı vücudunu hiç yağlan- madan muhafaza etmiş ve saçları bir a3 eksilmiş olmakla beraber meşhur te- bessümlünü kaybetmemiştir. Büyük halırayı yadederken Hannes Kolehmainen, kendisine Jan Buen'in Marsilyadaki âbidesinin ve mezarı üzerindeki heykelinin resimle. rini getirdiğim için, bana teşekkür et. tikten sonra son derece mütehaasis ol- muş bir halde şöyle diyor: — Ne uzak bir hatıra! O zaman 22 yaşım vardı; şimdiyse 48 yaşımda- yım. Fakat Buen'i ve onunla Stok. holmde yaptığım müthiş mücadeleyi dün olmuş gibi hatırlıyorum. Buna rağmen şunu da ilâve etmeliyim ki, onun üzerindeki galibiyetimi bir defa ha tekrar etmiş olabileceğimden hiç de emin doğildim. Filhakika böyle şa- yanı hayret ve yarışta bu kadar müt- hiş enerji sarfedebilen bir atlete nadi- ren raslamıştım. Önun ölümü yalnız Fransa için değil, fakat dünya sporu için büyük ibr kayıptır. Çünkü o, is. tihlâf edilmiyen spor harikalarından. di. Kolehmeinen kendizini bürosuna ta- kip etmemi söylüyor. İçeriye giriyor Ve yazı masası karşısındaki duvarda, bir cam içinde hıfzedilen soluk mavi bir atlet fanilesi görüyorum. Gözleri yaşaran Kolehmainen bana dönerek göyle diyor: — Bu mayoyu Jan Buen Stokholm na hatıra olarak gönderdi. Bu, spor. culuk havyatımın en kıymetli mukad- des emanetidir.,, Şimdi, Kolehmeinen'e hayat tarzı, projeleri ve Finlandiya atletizmi hak- kında sünller soruyorum. — Böyle mükemmel bir sıhhatte bulunmak için hangi s#porlarla meşgul : oluyorsunuz? —— Bol bol tenis oynuyorum. Yazın | da geyik avına gidiyorum. Bu gı_vety zor, fakat 6 nispette enteresan bir spordür, Fakat tabil atletizmle de hep alâkadar oluyorum. Bilhassa genç at- letlerin beni hatırlamaları, bheni son Bd İ n ” ü İngüteredeki sporcuların pek garib huyları vardır. Talamların, tanınmış sporcuların çoğu “Masoot” denen uğur getirici birçok şeylere pek. fazla inan. mahktadırlar. Yukurki resim, Oksford üniversitesi denizcilik kaptanı, kendisinin “Mas. o0t” u saydığı bebeğiyle beraber gös- termektedir. derece mlütehassis ediyor. Birçokları gelip benden nasihat ve tavsiyeler so. ruyorlar, Esasen müstait gördüğüm birçok gençleri mağazama memur ola. rak alıp kendileriyle yakından alâka- dar oluyorum. — Şimdiki Finlandiya sporu hakkın- da ne düşünüyorsunuz? — Belki eskisi kadar a& yok, fakat beyeti umumiyestile spor günedn güne tekâmül etmektedir. Eğer Finlandiya Helsinkide olimpiyat oyunlarınmdan bi. rini! tertip ettirmeye müvaffak olsay- dı, inkişafı cidden müthiş olurdu. Nurmi — Sizin halefiniz olan büyük Nurmi hakkmdaki fikriniz nedir? — Bence Nurmi koşuyu çok erken bırakmıştır. Bütün imkânlarmı tüket- meden çekilmekle hiç de iyi hareket etmiş olmadı, Çünkü böyle bir insan- dan, uzun mesafeler üzerinde daha bir. çok şayanı hayret dereceler beklenebi. lirdi. — Nüurmiye karşı koştunuz mu? — Evet, birçok defalar. Evvelâ 1914 de karşılaşmıştık. O zamanki Nurmi henüiz bir müptedi idi. Onun stili naza- rı dikkatimi celbetmişti. Fakat o, bilâ- hare ulaştığı dereceye yaklaşmaktan bir hayli uzaktı. O günkü müsabakada ilk gn koşucu arasında bile :a>r alama, maştı. Maraton yarışını kazanmış ol - duğum Anvers olimpiyadından sonra, bu defa geneliğinin ve formlarının en had devresinde — bulunan Nurmiyle gılaştım. Nurmi beni, oldukça kolaylık- Ta 10.000 metro Üzerinde mağlüb etti. Bundan kat'iyyen sinirlenmedim, çün- kü artık spor hayatımın sonu yaklaşı. yordu ve çünkü, bilhassa Nurmiye bü. yük talebem nazariyle bakıyordum. Filhakika başlangıçta, ona birçok tav- siyelerde bulunuyor ve onun, bunları | harfi harifne tatilx ettiğini görünce son derece memnun oluyordum. Nur - miyle bu an'ane, görüyorsunuz ki İ. dame ediyor.,. — Sizce halihazırda iszin ve Nurmi- bahseden ve İzmir takımlarının haksız> Buna mukabil yine bu yıl İstanbulda relsini, Güneşi himaye İle ilham ediyorlar Milli küme müsabakalarında Gü- neşin İzmirdeki maçları için Anka- radan hakem celbetmek ve bu ka laşmaları yakından takip etmek üze. Te federasyon reisi Sedad - Rızanin İzmire gidişi orada büyük dediko. dulara sebeb olmuştur. Bu hususta İzmir gazetelerinin son günlerdeki neşriyatı arasında Yoni Asır'ın 23 mart tarihli wüsha. sında çıkan yazıyı enteresan buldu- ğgumuz için aynen iktibas ediyoruz: “Daha iki hafta evvel İzmirin Al- Bancak takımının İstanbulda Fener- bahçe ve Güneşle yaptığı müsabaka- Jarda İstanbullu hakemlerin idaresizli- * ğinden ve bariz tarafgirliklerinden lıklara kurban gittiğinden bahseden Son Posta gazetesinin, hiç bir sebeb ve vak'a yökken iki hafta sonra, İzmir spor muhitine ve İzmir hakemlerine böyle bir iftirada bulunması şaşılacak geydir. Eğer Son Postanm spor muharriri bu havadisi kendiliğinden uydurmuş . sa, biz buna sadece teessüfle iktifa e. deriz. Fakat şayet bu haber futbol fe- derasyonu relsinin gayri resmi bir be- yanatı şeklindeyse, o zaman iş değişir. Burada ehemmiyetle kaydetmek 14- zımdir ki, fudbol federasyonu filhaki- ka, Güneş takımının bugün ve yarm İzmir takrmlart ile Alsancak stadında yapacağı müsabakalar için antrenör (Hores) 1 Ankaradan İzmire gönder - miştir. Ve yine futbol federasyonu re. isl bay Sedat Riza bu müsabakalarda bulunmak Üzere bizzat şehrimize gel miştir. O halde havadisin bu — kısmı temâmen doğrudur. Acaba, antrenörün ve futbol fede. rasyon reisinin İzmire gelişleri, haki- katen İzmir «por muhiti, idarecileri, hakemleri ve spaorcuları aleyhine hâ- Bıl olan bir düşünceden mi ileri geli- yor? Bu noktanın halledilmesi lâzımdır. Bizim bildiğimiz, bu yıl İzmirde ya- pılan ve İzmirli hakemler tarafından idare edilen Ankara ve İstanbul müsa. bakaları çok normal ve sportmence şartlar altında netlecelenmiştir. Ha . kemlerimiz dürüsttür, vukufludur, se. yircilerimiz çok centilmendir. üzerine atmak — itiyadı yüzünden salo. nun en pahalı koltuklarına müşteri bu- | vT ' — Bu adamm hasımlarmı seyircilerin İ nin en iyi halefi kimdir? Hannes Kolehmainen düşünüyor. Dereceleri tartıyor gibi bir hali var... Nihayet şu cevabı veriyor: | — İki atlete çok güveniyorum: Ma- ki ve Peruki... Bilhassa Peruki geçen sene kendisini göstermeye başlamıştır ve büyük bir şgampiyon olmak için bü- tün meziyetlere meliktir. Bu mağazanın masaları ve vitrinle. ri etrafında memurlar büyük bir faa. liyet gösteriyor, fakat patron bu alış- veriş hususunda bazı fikirler vermek mecburiyetindedir. Bunun için, eski günleri.. Finlandiya atletizmini, bu günkü mütekâmil hale getiren o bü- yük günleri yadetmekten son derece mes'tu görünen Kolehmalnen'den ay . rılıyorum. (Dünyantın en sporcu milleti olan Finlandiyaya ait röporlaj serisine devam edeceğir.) yapılan İzmir müsabakalarında 16f bizzat İstanbul gazetelerinden öğren * diğimize göre vaziyot tamamen al ” olarak cereyan etmiştir. Hattâ, yıl İzmirde yapılıp İstanbullu haketifi ler tarafından idare edilen müsabakâi Jarda, bu hakemlerden bazıları, sahamızda İzmirli çocuklara haksızlıklar yaptıklarını biliyoruz. — — Vaziyet bu merkezdeyken, yani İf mirliler ve İzmirli sporcular mi ÇA iken, futbol federasyonu reisinin İ& mir hakkında birtakım fevkalâde birler almağa lüzum göstermesi eXbİJ A teçok mantıksız olur. Futbol federasyonu reisi geçen 867 ne de hazı müsabakaları seyretmek Ü* zere İzmire gelmişti. Bu defa'da sadt ce seyir için gelmiş bulunabilir. F8* kat bu yıl deplasman müszsabakalarınt yabancı hakemler gönderilmesi âdet edilmemişken, Güneş müsabakaları - - çin Ankaradan antrenörün getirtilmif olmasının manası nedir?.. Diyorlar ki; İstanbulda Alsancak tâ« kımına yapılan baksızlıklara buradii ı mukabele edilmesi imkânı görül: için böyle bir tedbir alınmıştır. D'yorlar ki: Güneş takrmının müsüs bakalarınım bir antrenör tarafındafi | idare edilmesi huzusunda Güneş klü' | bü erkânı federasyon Teisi üzerindi nafiz olmuşlardır. İ Yine diyorlar ki: fudbol federasyonu — — reisi bay Sedat Rizanm Güneş klübüt | ne karşı hususl bir sempatisi vardır. İ Ve onun için bizzat İzmire gelmek zahi İ metini ihtiyar etmiştir. Dioyrlar ki: İstanbulda Alsancak — | takımına yapılan haksızlıklar ve ys* rım bırakılan Güneş . Alsancak oytmı hakkında federasyon reisi acaba n0 düşünüyor? Diyorlar ki: İzmirli Mustafa, Esatı İ Ferit gibi liyakatleri ve dürüstlüklerk İ federasyonun vediği diplomalar ve * daro ettikleri müsabakalarla sebit ©& lan hekemler hakkında bay Sedat Rİ* za nasıl bir kanaat taşryor. Bunlarda!! güphesi var mı >Şüphesi yok idiysei niçin Güneş müsabakalarına Ankar&'” dan bir antrenör getirtmektedir. İ Diyorlar ki: eğer futbol federasyo” nu reisi, böyle hareket etmekle sadecti milli küme talimatnamesinin federa#” yyona bahşettiği Balâhiyetleri kullandi ğımna zahip ise, o halde ayni salâhiyetli iki hafta evvel Alsancak takımının İ$- tanbulda Güneş ve Fenerbahçe İ yaptiğı müsabakalarda neden kullaf « mamış ve piçin İzmirli futbolcularl? mağduriyetine yöl açmıştır? Yine ni * çin, bundan evvel İzmirde yapılan Be” şiktaş, Muhafızgücü müsabakal da yabancı hakem kullanılmamışt!?- Bu hak, bu imtiyaz, bu dikkat, Dü ihtimam yalnız Güneş klübüne mi hai redilmelidir? Bütün bu suallerin bizi tatmin cek cevâplarmı futbol federasyon T sinden beklemek hakkımızdır. Bekliyoruz. ee SŞ

Bu sayıdan diğer sayfalar: