23 Şubat 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

23 Şubat 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ik ğ ii Milliyet Asrın umdesi “MİLLİYET” tir. 73 ŞUBAT 1932 İdarehane: Ankara caddesi, 100 No. Telgraf adresi: İst, Milliyet Telefon Numaraları: Başmuharrir ve Müdür 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Mathaa 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için O Hariç için Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen nüshalar 10 ku- ruştur.. Gazete ve matbaaya ait için müdiriyete o müracaat edilir. Gazetemiz İlânların mes'u- liyetini kabul etmez. BUGUNKU HAVA Yeşilköy | askeri rasat merke- sinden verilen malümata göre bu İçün hava kısmen buhutlu olacak- mutehavvil kuvvetle Yangınlar neden Büyür? Eğer şimdiye kadar yangın- ların neden büyüdüğünü keşfe- demedilerse ben haber vereyi, — Yangınlar ateşten büyür... >. çok olur, rüzgâr da eser, Mimi iddia ediyorlar ki; yangınların büyümesinin bi itfaiyeye vaktinde haber ve. rilmemesidir.. Başka memleketlerde derhal « itfaiyeye haber verilmesi için fanlı Selafonlar vardır, Bu k- falardan yangın olan civardaki. ne gidip cami kırarlar ve tele- fon letini alıp “filân yerde yan t Li i © bir şey yapsanız hergün bu © camları kıran ve iz yangın haber veren münasebetsizler- den baş alamazsınız... Onun i. sin bizde bunların yapılmasın. “dan faide beklemem. Yalnız iti 'raf etmeliyiz ki; bizdeki itfaiye numaraları karışıktır. Telefon- ar otomatik olduğu zaman it. k faiye idaresi tarafmdan yangın © ihbarını kolaylatmak için bu nu imaralar gazetelerle ilân edil. mişti, Ben unuttum, Tayyare bileti alıyorum da bir türlü nu- | , marasımı aklımda tutanmyorum. Allah sizi inandırsın, çok defa evimin telefon numarası aklım. dan çıkıyor. Kabahat aklımda | mı, numarada me bilmem. Yal. | nız muhakakk bir şey varsa oda - şudur: — Yangın telâşı arasında it | faiye telefonunun e numarasını bulmak güç olur... Onun için bu ma daha basit bir numara ver. mek yahut şimdiki halde tele. fon santralından “itfaiye” yi is temek esasını koymak çok faide li olacaktır. Sahte dilenciler!.. Pariste sahte dilenciler var- | ite bir polis ilişmez, cemiyet hüs- nü telâkki eder ve her yere gi- rip çıkarlar... Sahte dilenci bizden alsa al. İ heyeti fenniyesi Perşemb itibaren MAJİK'te ARLO ve GUSTAV FRÖLİCH tarafından mış.. Bursada sahte dilenci bul muşlar, Bin lirası çıkmış... Da. ha bilmem neler. tah yeni bir mal değildir. Dün. yanın ber tarafında her zaman tesadüf edilen (o şeylerdendir. Bunları her tarafta takip eder. ler. Cemiyet bunlara hiç taham mül edemez... Halbuki: Sahte zenginler, sahte âlimler ve sah mün rızasile.. Sahte zengin bin lerle kaldırır, sahte âlim fikri- mizi harap eder ve sahte kibar cemiyetin vekarını yıkar... Birinciyi takip, tecziye ve ter hip ederiz.. İkinciyi tedip et- mek aklımıza gelmez, Yenibahçede stadyum Nihayet, galebe!.. Belediye memnun ve bahtiyardır. İstanbul şehrinin stadı onun istediği yere yapıla- I cak. Bu işten az çok anlayan sporcuların fikirleri kâğıt sepe- ine atılmıştır.. Şehir meclisi sporculardan ziyade belediyeci- leri dinledi ve onları tercih etti, Ben den olsam böyle yapardım. Zaten spor, spor diyoruz... Bu o kadar ehemmiyetli şey midir Ki, Belediye reisini, belediye er- kânını kırıp ta onların dedikle. rini © yapmayalım. O Yaşa. Yenibahçe (stadı ve onun Oo kahramanları. © Sta. dın nezaman biteceğini bil mem amma, yapıldıktan altı ay sonra içinde ot bitip çayırı satt- irin çıkarılacağına yemin ede. ei belediyenin bir zaferi de. gil, sporcuların ve spor teşkilâtı nm bir eseri zaafıdır... İstanbul mıntakası başında bir belediye mensubu varken İstanbul stadı nın belediyenin istemediği şekil İde yazili imkâ ii zın vaz” derler. Elele böylü | No özeli bedendir GO Ne yapalım kaderimizdir. Çeke riz.. FELEK EM İrtihali müessif Merhum tüccar Kazanlı Hacı İs- mail Efendinin haremi ve Tuzla iç. meleri sahiplerinden Kâmil Dr. Na- fiz ve tüccar Faik Beylerin validele. ri Münire Hanım irtihali daribeka Tiyet matbaası karşısındaki hamesin- den kaldırıtarak ikindi namazını Fa- Dr. Celâl Tevfik Zührevi ve idrar yolu hasta- lskları mütehassısı: Sirkeci, Muradiye caddesi No. 35. Her gün saat 14-18. “Yeni neşriyat Holivut Holivut'un ikinci sene altıncı mu- maras dün zengin mündericat ve bir çok Artist resimlerile intişar etmiştir. Milliyet'in Edebi Romanı: 18 GÖZYAŞLARI! Etem İZZET Hiç sesimi çıkarmıyordum. | onun için tek kelime elini Söyliyecek sözüm yoktu ki, se. | rum. Yeğenim çok yüksek ruh sim çıksın.. Halbuki, o durma. | lu bir kadındır. Onu yüzüstü © macasına söylüyordu: © —Üstelik bir de karının ge- © be olduğunu unuttun ha.. Maskaralık, âdilik, rezalet bundan fazla olamaz. Devlet, millet te seni bir insan zannet- miş ve iş emniyet etmiş. Yazık lar olsun. Karısına bunları ya- pan, canı ciğeri çıl.uğunu gö- zü görmeyen ve orospular pe- ine düşen bir adama ben ol. sam eşek çobanlığı bile yaptırt mam, Nerede kaldı ki şifre mü- - bir mana çıkarma. Buraya ne karın namma (geldim, nede evinde bırakıp çıktıktan sonra, o da senin kadar alçalabilme. lidir ki peşinden koşsun; nere kibarlar vardır. Bunlara hiç | sa beş kuruş alır. O da gönlü-| yi l lar... Sahte dilenci ismindeki ma- ! şı karşıya! Birinin ismi nü tabiat”, ötekinin ismi “Bin bir gömlek, . Birinin sahibi Fe rit Bey, ötekinin Cezmi Bey. Cumartesi sabahı (o Leman Hanım “Hüsnü tabiat,, mağaza smın kapısını aralayarak, dedi — Ferit Bey, geçen günkü al kordelâdan bir metre lâzim oldu. Şimdi bizim hizmetç İirse kendisine ver.. — Peki' hanımefendi. Ferit Bey kutuları karıştır. dı. Allah, -Allah.. Al kordele. den hiç kalmamış. Ne yapsm! Müşterisini yirmi dört saat bek letsin de, gidip İstanbuldan mı alsım?. Birden aklına geldi. “Bin bir gömlek,, ip mağa | za, amma oradan aldırsa ne o- lur? Derhal çırağına emir verdi: — Küçük, al şu on beş kuru şu da, karşıda Cezmi | Beyden bir metre kordele getir. Ferit Bey al kordeleyi alın. ca, bir kâğıda sarmağa hazırla- wıyordu, El alışkanlığı olacak, bir kere ölçtü ve şaşırdı: — Vay, bu da ne? Kordele bir metre değil, seksen sekiz santimetre. Bir kere daha ölçtü, bir kere daha ölçtü: — Evet, tam (seksen sekiz santimetre.. Bak, bak, senşu | Cezmi Beye bak. Bir metrenin İ parasını al, öeksen sekiz santi- metre ver.. Bunu öğrendiğime memnun oldum. Ma ; Her gün saat birde Osman Recai Bey Ferit Beyin mağaza- sm önünden geçer. Pazar gü nü Ferit Bey Osman Recai Be yi durdurttu: Nasılsınız Recai Bey? de di, bügün bir şeye ihtiyacmız yok mu?, — Teşekkür ederim, Bugün- lük e şoy lâzım değil Ferit — Zararı yok. zlgi — şey lâzım olursa, (sakın “Bin bir gömlek,, mağazasından serbi nız. Benden alınız. Ve ilâve etti: — Evet, Recai Bey. Hani defnedile- | bunu “Bin bir gömlek,, mağaza sı rakibimdir diye söylemiyo. İ rum. Buyurun şu on kuruşu. Benden izahat te istemeyin. Sa dece “Bin bir gömlek,, mağaza, #ina giderek bir metre kordele | satın alın ve sonra buraya ge "Recai Bey © kördeleyi aldı, geldi ve Ferit Bey © de hemen ! metresini ortaya koydu: — Bakm ölçeceğim, dedi, bir metre ne eder? Yüz tantimetre değil mi, işte! Bu kordele tam seksen sekiz santimetre.. Gözü büzle gördünüz değil mi? Mak sadım da bu idi.. Naim Bey her gün sabahle. isnü tabiat, mağazası. Fakat, tam bu anda telefon dün... — Müsteşar Bey sizi istiyor Dediler. Ben telefonda: — Müsteşar Bey mi?.. Derken amca da bunu duy. — Eh ben de gidiyorum! Dedi, yerinden kalktı; elimi filân sıkı a lüzum görmeden çıktı gitti. Müsteşarla konuştum, gel- desin, ne yapıyorsun, gelsene?.. | dim. desin. Benim yeğenim, benim kanımdan gelen Nesrin hiç bir zaman onu (yapmaz. Ancak, hiddet, hayret ve asabiyetim- dir ki beni seninle karşılaştır. dı. Hakikaten hayret (o ediyo- rum: Sen bu kadar âdiliği na- sıl yapabildin? Yaradılışındaki bu iğrençliği nasıl şimdiye ka. dar saklıyabildin?. — Amcacığım.. Dedim, bir şeyler de ben söy lemek İstedim. Söze başlamış- tam: — Hakkınız var. Nesrin.. Hâlâ kafamın içinde amca Bey, Nesrin, Ergin ( biribirini kovalayan birer kii gibi dolaşıyorlardı. Dü: — Amca Beyin alir var. Dedim. Ne kadar ağır söy- lese, ne kadar hakaret etse ye. rinde idi ve.. tek kelime ile bile olsa cevap verilmezdi. Zaten amcanın bütün bana söyledik- lerini ben daha evvel kendi ken dime (söylememiş mi idim yı Yalnız fikirlerim şimdi kafam. da daha canlı bir inkişaf bulu. yor, ve muhakemem daha çok Kaş yapayım derken... İki tuhafiye mağazası, ri jem önünden geçer. Ferit Bey “Hüs- onu da durdurdu; — Nasılsınız Naim Bey? İ- yisini inşallah.. Bugün bir şeye ihtiyacınız var mı? Yoksa za. rarı yok. Şayet bir şeye ihtiya emız olursa karşıdan değil, ge. lip benden setin alınız. Ferit Bey, Naim Beye de on dileyi Biçti. Tam selen sekle santimetre... — Gördünüz ya Naim Bey, bir metre değil., hakkım var mu itmiş. ire Yen Ferit Bey ak$am üstü dük- kâninı kapatırken, sevincin: İ kabına sığmayordu. Çünkü | bahtan akşama kadar tam elli İ alis kişiye 15'e kuruş vermiş, karşı mağazadan bir metre kor bu kordeleleri ini ünde ölçmüş ve hepsine de kordelelerin tam bir metre olmadığım göstermiş ti, Filvâki epice para sarfetmiş ti. Etmişti amma, şimdi bu el- Mi altı ki leride bir şeylefe ih tiyacı olursa, göz göre göre al- daitmağa razı olacak değillerdi ya? Sonra bu elli altı kişi gör- düklerini sağa sola da anlata. caklardı, an daha mükem. mel reklâm olur mu idi.? O neş'e ile ber zaman gitti- ği kahvehanenin kapısını aça- irak girdi. Sağdan soldan tanıdı ğı bir çok kimselere selâm ver- di,ellerini sıktı.Kendisi de bir ke nara oturarak bir kahve ısmar. Tadı, Derken biysoylk. Bu sefer de “Bin bir gööülek,, mağazası nin sahibi Çeri Bey içeriye girdi. O da sağa sola selâm verdi, eller sıktı ve Ferit Beyin karşı taral masaya oturdu, Fe rit Beyi görünce bağırdı: — Merhaba Ferit geri Ya-' hu sara çok teşekkür ederim. — Bana mi teşekkür ediyor. sun? Ne yaptım ki neye teşek. kür ediyorsun? — Canım, sabahleyin bizim çırağa bir metre kordele verme miş mi idin? Kahvede bulunan Recai Be- yin, Naim Beyin ve diğer elli altı kişinin huzurunda izah et. ti: — Anlatayım, Bu sabah dük kün açtım. Dükkünda bir tane metre var. Ararım, ararim, yok, Bizim metre kaybolmuş. - Eh, metresiz'masil alış veriş ei ğrm? Aklıma bir şey geldi: He. men çocuğu senin dükkâna gön derdim. Bir metre kordele al. dırdım. Bütün gün senin verdi. ğin kordele bana metre vazife. sini gördü. Onun için teşekkür ediyorum. İyiye! ELLİK Kadina “ARF konuşuyordum: — Karım haklı. Onu ben terkettim! Ondan ben ayrıldım. Ona ben hakaret ettim., Kartlık hakkı düşünmedim. Çocuğumu yüzüstü bırak- tım!, Ve.. gittikçe dalarak düşü. nüyordum: — O çok masum!, Melek gibi temiz kadın!. Kim olur da sabaha kadar beni beklerdi?. Kocasını merak etmekten, gözlemekten başka ne yaptı?. Kim olsa benim yaptığıma tahammül ederdi?. Ve.. daha sonra kendimi o- nun yerine koydum. İyice dal. dım. Derin derin düşündüm. Korkarak, haşyet duyarak dü. şünüyordum ve kendimden 10- | ise ruyordum: — Benim yaptığımı ydı ne olurdum?. Yine bunun cevabını yordum: karım veri- — Biz erkekler, kadını"elek' Tavsiyemde | fim Kari sütunu Antrasit kömüründe hile yapılıyor Bu sene beldenilmiyen tarzda ha vaların soğuk ve karlı gitmesi yü- | sünden ihtikâra sapan odun ve kö- mürcüler meyanında antrasit kömür satan bazı müesseselerde bulunmak- tadır. Salamandın liz antrasit kömürü satan bu müet seseler, son zamanlarda çok açık bir bileye tevessül ettiklerinden alâka betmeyi pek faydalı lüm olduğu | üzere, inin tonu 46 ve Rus antrasit leri ise 30 liradır. Böyle bir mücsse- seden aldığım ve parasını 46 liradan Slm Birler üçte iki misbe- görüyorum. Ma İngiliz antrasit Bu usul doğru değildir Bendeniz Erzincan müddeiumu- misi merhum Celâl Beyin refikası- yan. Yedi yaşımda oğlum - Memduh ve üç yaşmdaki kızım Mediha ile bir likte muhasses eylam maaşımızı ö- tedenberi Samatya şubesinden al maktayız. Dun yoklama için şubeye müracaatımızda yoklama ilmü habe- rinin nahiye müdürlüğü tarafından İ dahi tasdiki lâzem geldiği tebliğ edil di. Yoklamaları icra edilecek eshabı de intişar İ izahnamede eden yedi o maddelik buna dair bir kayt yoktur dedik memur beyler nuf ve şiddetle hay! Ofasmn da tasdiki lâzımdır,, dediler. Bunun ü- zerine kesif kar fırtınası içinde yav rularımla Samatya'dan Şehreminine kadar kitim, tasdiki yaptırdım. Fa- kat mesele bu yorgunluğumuzla bit medi, bu sefer de “sizin yollamanız Eyüp şubesince (yapılacaktır bina- enaleyh oraya emmi denil. di. İkametgâhem Hekimoğlu Alipa- şada olduğu ve bunca zamandanberi le olunduğunu itirazkâr bir ifade ile sordum ve göz yaşlarla tazallamım halde bulundum memurlar ihtarla- rında ısrar ettiler, İşte beyefendi. derin "teessür ve İS, M, M. V. LV. Dikim e- winin Sirkecide Saraciyye am- sele ikırpıntısi aleni münakasa usulile 9 Mart 932 çarşamba günü saat 15 te satılacaktır. Taliplerin kösele kırpıntıları- nı görmek üzere mezkür am- bar MD. ne ve şartnamesini almak ve münakasaya iştirak etmek üzere Kom, a müracaat- triğe benzetiyoruz. Onu sevmi yen, beğenmiyen, hayran ol- mıyan kimse yoktur. Fakat, “hiç birimiz ona el süremeyiz. sürersek yanarız, mahvoluruz. Kadım da böyle görmek iste- riz. Beğenilsin, sevilsin, hoşa gitsin; fakat kimse ona el sür. düşüncenin esiri bir gün bana gelse: “Benim sevdiğim bir erkek © var. Onu çok seviyorum. Ona bayılıyo- rum.. Ben onsuz olamam.., seydi ve benim kendisine yap- tıklarımı yapsaydı ne olurdum? Ya he onu boşama- ğa kalkar, yahut ta asabiyetle kimbilir neler yapmağa kalkar. dım?, Ve.. her vakit — olduğu gibi yine bükmümü veriyordum: — Bir koca için vaziyet ne , karısı için de tıpkı odur. | Ben nasıl onun — sahibi isemo da benim sahibim. Ben nasıl © onun en küçük bir şey yapmasına tahammül edemiyorsam, o da, dayanama- makla haklıdır. Bende onun için İngi | dar makamatın nazarı dikkatini cel.| maaşın yapacakları işleri tasrih eden | ve muteber gazetenizin 7 şubat 902 | barında mevcut 10,000 dilo kö- | malıyım. Ben de onunum. de| gelir, beni arar, Ben gitmeli, Bütün dünya halkı tarafından Sinema -Ti Bügün Akşam kenabul Seledişsi i. | Saat 21,30 da ŞehirTiyafeasal ENİNDE SONUNDA Komedi 4 perde Yazan: L. Verneyil Tercüme eden; s Bedia Mi. Vasfi vi IN | Tensilâtir alebe gecesi 3 mart perşembeden itibaren YALOVA TÜRKÜSÜ —e— Pangaltı sinemasında Hem tiyatro hem “sinema şuba- tan 22 inci salı günü akşamı Komik Şevki Bey (tarafından o DENİZ KORSANLARI 3 perde, Varyete- İer, danslar, Her yer 30 kuruş. —— ECONOMOU OPERET HEYETİ Fransız Tiyatrosunda Bu akşam saat 21,30 te Rouketa, Yarınki çarşamba akşamı son defa olarakLohagos Lily, Pek yakmda Rose Marie, Horos tis tihis. ——— RAŞİT RIZA TİYATROSU Bu akşam saat 21,30 da ilk defa SERSERİ Piyes 4 perdi Tercüme eden: Muht: B. Talebeye, muallim -ve zabitana Cumartesi akşam 21,30 da Aziz Hüdai Beyin AŞKIN MANASI m — Şehzadebaşı FERAH SİNEMADA Bu gece halk gecesi duhüliye 20 amumi koltuk 35 komik dümbüllü İsmail ve Ahmet Beyler temsilleri, Z oyun bir arada Cihaz Sandığı 2 İ perde pansiyoncu | Cevriye 3 pende Yvain'in meşhur opereti ve NICOLAS RIMSKY ile Mogador tiyatrosu yıldızlarının temsili Ağzımdan Değil (Pas sur la bouche) tiyatroda beyenildikten sonra Yarın akşamdan itibaren MELEK Sinemasında Fevkalâde bir mucaffakiyet kazanacaktır. « Bugünkü program İSTANBUL — Saat 18 den 19 » kadar gramofon, 19,5 Hafız Burhan Bey heyeti, 205 Opera, 21 Hafız Burhan Bey heyeti, 22 örkestrn. BELGRAT (429,8 m.)—28 kilovat, Sant: 18 Çek lisan dersleri, 19,30 havadis, 20,50 radyo orkestrası. BÜKREŞ (3042 m.).16 kilovat. Saat: 16,10 muhtelif musiki, 19,40 müntehap musiki parçaları, 20 radyo orkestrası, p PEŞTE (5505 m.) Saat: 19,40 konferans, 20,30 kon- ferans, 20,45 toganmi, 21,05 radyo orkestrası, * BUDAPEŞTE (6505 m )—25 kilavat. Saat: 18,30 operadan nakil, LONDRA (3005 m.)—70 kilovat. Sant: 21 köman konseri, 21,30 ko medi, 22,15 askeri muzika, 23,35 dans havaları, PRAG (488,6 m.)—120 kilovat. Saat: 18,25 Radyo jurmal, 19 jim- nastik, havadis, 19.05 konferans, 20,55 havadis ve saire. ROMA (441,2 m.)—75 kilavat, Saat: 20,15 Muzika, 21 komedi. VARŞOVA (141 m.)—158 kilovat, Saat: 18,50 muhtelif, 19,45 Rad yo jurnal, 20,15 halk konseri, 22/40 Radyo jurmal, dans muzikası, VİYANA (5172 m.)—20 kilovat. Saat: 18,10 musahabe, 19 öimnas- tik 19,20 Havadis, 19,30 halk konse- ri, 20,15 musikili komedi, 22,15 ha- vadis, 22,30 dans musikisi, İstanbul ikinci iflâs memurluğun dan: Müflis Sultenhamamında İ- kinci vakıf hanında 11 No, da Ku- mağçı Abraham Hasan ve Mahtümü Halefi Moiz, Hanri, Nesim Bahar biraderler şirketine ait mallar tasfi ye edilmiş ve mahkemece iflâs İ ayrıca pehlivanlar ve Anastar bale İ heyeti, l Ve.. kat'iyetle ilâve ediyo- rum: — Karımın hakkı var, Yerden göğe kadar (o hakkı var. Hem düşünüyordum: — O çok hassas, çok vekar- lı, izzeti nefsine düşkün bir ka dındır.. Ben onu aramadıktan yalvarıp yakarmadıktan sonra benim ne yüzüme bakar, ne de bir lokma ekmeğe muhtaç olsa. onu aramalı, af dilenmeli ve bir daha bir şey yapmamağa yemin etmeliyim, Belki, ancak böyle- likle kabahatimi affettirebili. rim, Hattâ bir aralık: — Gideyim.. Diye düşündüm. Hele ço- cuğumun mehtap gözleri göz. lerimin içine doğdu ve,. kalbi - me bir sızı, çok azaplı ve hü. zünlü bir sızı düşürdü. Fakat, | tam bu anda sanki bir el, kuv- vetli bir el omuzumdan yakala dı, beni:silkeledi: * — Ne yapıyorsun? kapanmasına karar verilmiş olduğu ilân olunur Itünadı Milli TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ Harik ve hayat üzerine sigorta muameles. icra eyleriz. Sigortaları halk için müsait geraiti havidir. Merkezi idaresi: Galatada Ünyon Hanında Acentası bulunmayan ei acenta aranmaktadır. Tel: Beyoğlu : Naran'ı e e O ne olacak?. Dedi. Ve hemen Naran göz lerimde canlandı, dirildi; sanki karşımdaymış, oyanımdaymış, benimle konuşuyormuş, bana: — Olmaz. Diyormuş gibi oldum. Titre dim. Utandım. Kalbimin: — Olmaz.. Olmaz. Diye çırpınışımı hissettim. Ve. bu çırpmış bir anda bütün hayalime, hissime, | varlığıma hâkim oldu; sar'alı, alevli bir hâkimiyetin hümmasına esir ol dum, kararımı verdim: — Ben gidemem.. Naran'dan ayrıla. mam., Ayrılmak.. Bu, imkânsız b seyi. Ve., tekrar bu sarhoşluk be- Si ve ben bütün hüviyetimle tekrar , Onunum.. Diye diye o hayaletin peşin İ den yürüdüm. “Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: