ğmiüliyct Asrın umdesi “MİLLİYET"” tir. 26 ŞUBAT 1932 g h : Anhn Adaesi 100 No. Telgraf adresi: İst. Milliyet Telefon Numaraları: Başmuharrir ve Müdür 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbaa 24310 NHİKAYE| | BO L Fırtınalı gece — Fransızcadan — O yaz, Normandiya sahillerinde ki oteller tıklım tıklım dolu idi. Hat ' tâ bir yer bulamayıp ta avdet etme- ğe mecbur kalırsam diye korkı üyor- sonra, teşrinlere doğru ge ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için Hariç için L K. LK 3 aylığı 4 — lıp denize girmek müyesser olacak- | Fakat cüzdanın ucunu açtıktan sonra bir çok gayri mümkünler mümkün oluyor. Otelin kâtibi ile bu tarzda uyuşarak, en yukarıda, hiz- lLı'leılçİlerin katımda bir küçük oda Hi n 4: Gelen evrak geri Müddeti geçet nüshalar 10 ku- ruştur. Gazete ve matbaaya ait işler için müdiriyete — müracaat Üöedilir. Gazetemiz ilânların mes'u- liyetini kabul etmez. BUGÜNKÜ HAVA Yoşlkoy zshri hava rasat mer- D yatmak a yıp ııyılmız. Zıteıı alt katlarda oda bulamayan yüksek ve zengin sını- fından bir çok zevat ta benden son- ra aşağıdan yukarıya doğru sökün etmişlerdi. Nitekim sol taraftaki odaya dil- ber bir dul kadın misafir oldu. En Yalnız bu kadın öyle şen bir dul ılezılılı Üç, dört defı fırsat ıetırlp takdirde banyo mevsimi | lut ve bir damlâ su bile yok. Sıcak- lar da fazla olmadığı için, ortada yağmura dair alâmet te görülmiyor. Nihayet genç dulun hareketinden iki gün evvel, o kadar bekledi MİLLİYET CUMA 26 ğim fırtı | h Yeni neşriyat Mülkiye mecmuası Her ay intişar eden Mülkiye mecmuasının on birinci sayısı intişar etmiştir. İçtimai, huku- ki ve iktısadi sahada muntaza- man neşriyatına devam eden ve her nüshasında ciddi bir te- kâmül müşahede edilen bu kıy- metli ılım Mecmuasının bu nüs na belirdi. Oh, ne güzel fırtına bu! Ne gü- zel hava! Sanki sipariş üzernie imal edilmiş. Gece saat ona dogru ilk gök gü rültüleri başlayınca, hemen yataktan fırladım, kapıyı açtım ve bekledim. Hiç şüphesiz komşu odadaki dil dadem korkarak, sofaya çıkacak ve kapımı açık görünce, odama girecek ti. Bekledim, bekledim. Hattâ kü- çük sayhalar bile işittim. Şimşek ça kınca, kadının sesi duyuluyordu: Allahım, korkuyorum, Allahım, sen beni muhafaaz et.,, Nihayet sofada ayak sesi duyul- du ve genç dulun duvara — akseden gölgesini gördüm, Artık galebe yak- Taşmıştır. * Hüsnü kabul için kollarımı bile açmıştım. Sabah disi _Dün tazyiki nesimi 75S nulımet re idi. En fazla sicaklık 5, en az 1 santigrat kaydedilmiştir. Yağsız peynir Bir ahbap bir bakkalın önün- den geçerken mostrada bir pey ü Peynirin üstünde Diye bir yıftı var, Merak et iş içeriye gırmıg ve sormuş: — Bu peynir yağsız mı?. — Hayır efendim! Kaymak gibi peynir.. — Neden yağsız diye yafta ! dun! — Vallahi efendim! Belli ol- —muyor ki... Bazan yağlı diye yafta koyuyoruz Belediye tah- il ediyor, yağsız çıkıyor. Ceza veriyoruz. Onun için ben de — hepsine yağsız diye yazıyorum. ağlı çıkarsa kimse şikâyet et. —miyor. Cevabını vermiş.. Eğer insanların yağlı ve ya- — van olarak taksimi lâzım gelse de tahlilde kaybedip ceza var. —memek için ben kendime: (Yağsız) , - Diye yafta yapıştırırdım... Simitçi ile hasbıhal Bir simitçi dostum var. Sa- kin, basit ve filozoftur. Geçen- “deönünde camekânile altmış paraya susamlı halkalar satar- rastladım. Beni durdurdu — — Aman Bey! Azıcık sizle n görüşmek istiyorum... — Buyurun... dedim. O de. vam etti: — Küçük esnafı ticaret oda- sına yazacaklarmış... Ben tica. odasının nerede ve nasıl şey duğunu bilmem, Orası efendi in yeridir. Okur yazar adam vardır. Ticaret işlerile uğra- ar. Bizim oralara gitmemiz e güçtür. de fırtıma dinmiş, iraz | rip kendisini odama davet tazımda bir imada bulunduğum zaman, göz- leri ciddileşmiş, alnı kırışmıştı. Bu yolda konuşmaktan beni menettiği anlaşılıyordu. Fakat ben kadınları iyi tanırım. Üç mukabil taarruzdan sonra kendi mi mağlüp edemezdim. Bunun için evvel emirde, kadının bana karşı kul landığı zırhın zaif ve çürük tarafları nı aramağa başladım. Bu zaif tarafı n iKine d K odama kumecıkler gelmemişti. Öğle yemeğine inerken, şoförle karşılaştım. Onunla da dostça pek çok defalar konuştüum. Beni kolum- dam çekti ve yavaşça dedi ki: — Yahu, sizden bir akıl danışa- cağım. Ne yapacağımı bilmiyorum. Bir defa ben evli adamım. Sonra mevkilerimiz mütenasip değil, Bu dul kadın mutlaka benimle evlen- mek ınıyor Bu gece kapımı açık bi da Genç dul otelde tanınıyormuş. Al tı seneden beri her yaz buraya geli- yormuş. Yine cüzdanın ucunu goııerınce, kâtip bana daha hayli şeyler anlattı: Bu kadın son derece - sinirli- dir, dedi, elektrik pili gibi bir şey! Serapa sinir.. Eğer bir gün taliiniz olur da, yağınur yağar, gök gürler ve şimşek çakarsa.. (Niçin taliim o- lursa?) Göreceksiniz ki... Şey... Sizi tıının ederım ki gök ııırlerken bu lü ve puy yalnız kılımıyor Bizi : Kâtibin ne demek benim mi? Odam da hava sıcaktı. Boğulacal gibi i- le şu makaleler vardır: Türkiyede mahalli ida- reler ve beynemilel Londra kon gresi, suların tâbi olduğu huku ki rejimler, Amerika müttehit devletlerinde bankacılık, hasta- hanecilik — ve köycülük, kuvvetlerin yaradışı, beynelmi- lel tahdidi teslihat konferansı, polisin vazife, salâhiyet ve teş- kilâtı, Pilsudskisme, Fransa- nın refah venüfuzu, Japon mil- leti ve Japonyâda siyast hayat.. Memleketimizin hukuki ve iktı sadi sahasındaki neşriyatta kıy mecmuasını karilerimize bilhas sa tavsiye ederiz. —...—-- Kadro mecmuası İkinci sayisı birçok kıymetli ya- zılarla çıktı. Kadro, aylık fikir mec- muasıdır, İktısadi ve içtimai en kıy- metli, en yeni yazıları Kadro mec- muasında bulursunuz. Kadro'nun ilk nüshası da - ikinci defa basılmıştır. Münevver - gençli- ğgimizin fikri ihtiyaçlarına cevap ve- ren bu mecmuanm gördüğü rağbet meşruhye!ten beri hiçbir fikir mec- nasip ol dim, Kapıyı açık bıraktım. Şimşek- ler çakarken odama girdi. Korkusun dan yaprak gibi titriyordu. Birden bire yatağıma girdi, Eh, nihayet ben de erkeğim değil mi ya? Banâ bir akıl öğretiniz, rica ederim. Ne yapa- yım? Kızdım amma, hiddetimi belli et medim, Sadece dedim ki: — Ne tavsiye edeyim birader? Bir daha fırtınalı. gecelerde kapıyı açık bırakmazsın. nıçın ıuııçek ve gok gurultuıu bek< bir talih Kâtip devem etti: — Müteveffa kocasını da öyle ta nımıştı. Bir fırtınalı gece, korkusun dan adamcağızın odasına gitti ve o geceden sonra da evlendiler.. Bana bu kadar iyi malümat veren kâtibe teşekkür ettim. Artık sinirli dulu kollarımda görmek için, sabır- sızlıkla yağmur ve fırtına bekliyor- dum. Fakat gök yüzü de öyle mavi, öy le mavi ki.. Havada nokta kadar bu de simit satacak olmuş hemen sepetlemişler. Hakları var.. Biz kim, onlar kim... Lâkin şimdi bizi de oraya yazacaklarmış... Birkaç kuruş ta para alacaklar mış... Peki verelim... Allah ne verdise bir parça da onlara ve- relim. Verelim amma, kuzum Beyim bana anlat! Bu işten ba na ne kâr gelecek?.. Ben daha fazla simit mi satacağım! Ya- hut simit fiatı mı artacak, ya- hut benim ticaretim büyüyecek tuccar mı olıugmı, yoku ge. kar- İNGİLİZCE TİYATRO Haber aldığımıza göre, “English players” namında bir İng—iliz h'yıh-o heyeti yakındı Fransız tiyatrosunda oynıyacaktır Davetler Darüşşafaka mezunları. cemiyet yapacaklar Darüşşafaka mezunları klübün- den: 26 şubat cuma günü saat 9 da Halkevinde aktedilecek fevkalâde kongrede klübün mesaisi ve bir Me- zunlar cemiyeti teşkili hakkında mü- davelei efkârda bulunulmak — üzere bütün — Darüşşafaka — mezunlarının teşrifini ehemmiyetle rica eder ve bu ilânın davetiye makamına kabul edilmesini istirham ederiz ef. #a Ve Galatasaray Ticaret kısmı mezun ları birliği riyasetinden: Teşekkül etmekte olan “Galata- saraylılar birliği” ne iltihakımız hak kında görüşülmek üzere bütün ar- kadaşların 26 şubat 1932 Cuma gü- nü saat 14 1/2 de Lobon kırşuındı dı kışta sokaklarda altmış pa- raya simit mi satacağım?.. E. ğger bir kârım olacaksa, can fe- da.. Yazılalım.. Yook! Eskisi gibi kalacaksak bizi neden oda ya alıyorlar... Biz odalara alışık değiliz, yadırgarız.. Şunu bir yazsan!.. Dedi.. Ben de olduğu gibi yazdım. Tabii bu satırlara Ticaret odası cevap vermez ve- Ki lokali le rica olunur. » » o* Halkevi Riyasetinden: Halkevi Dil, Edebiyat ve Tarih şubesi için geçenlerde Fırka merke- zinde içtima eden zevat ile bu şube- ye mukayyet azanın ve ayni zaman da bu mevzu ile alâkadar ve bu şu- beye girmek isteyen zevatın şubenin idare heyeti intihabını da yapmak üzere 26-2-932 cuma günü saat on Merkezi: Muallim Hılıı kitapha- nesidir. 25 kuruş. Sinema -Tiyatro | Bugün saat 15,30 da matine ve suare Saat 21,30'da —— İstanbul Belediyesi MÜŞKÜL — ŞehirTiyatrosu) ıııııımııım (.) KNN Hasse Tercüme eden: Nabi Zeki, 3 mart perşemibeden itibaren YAuovşfrÜRKÜsU & '-_5"",, D ŞehZâdebaşı FERAH ,,ŞİNEMADA Bugün saat 2'tle komik dümbül- lü İsmail ve Ahmet Beyler temsil- leri Pariste İMisk sokağı cinayeti (Yahut) Sarratin kızi (7 perde) ge- ce lubiyatı (Hindiyana) 4 pende ay- rıca Anastas bake heyeti, duhuliye- ler gündüz 20 gece 25. —— RAŞİT RIZA TİYATROSU Bugün gündüz saat 15 te ve gece saat 21,30 da SERSERİ piyes 4 pende . Nakleden: Muhtar B. Yarın akşam: AŞKIN MANASI, — reası Fransız Tiyatrosunda te Rose Marie. İkinci matine saat 18 de Ya Sena Hrijsomou. Akşam suvare saat 21,30 te Tchin Tchi La. —— KADIKÖY SÜREYYA SİNEMASINDA BOYALI MELEK Bir arkadaş var, | ya veremez... dörtte Halkevini teşrifleri rica olu- R ee yaş ö a F l bir defa odanın kapısın- FELEK nür. ilk şarkılı sözlü filmi. -— —a öi Semarez Mıllıyet in Edebi Romını. 41 S eee ğ Hakikaten bu son ve en kes- me sözü idi ve ısrar ediyor- -— Yapılacak başka hiç bir yoktur! Belki dakikalarca bu fikrini, ısrarının Manasını anlattı. — Anlıyordum ki; Naran ser- yaşamağı evli adile yaşa- ğa tercih ediyordu. Ve.. sa.- benim oluşunda bile yine iyetine sahip kalmak iste- Niiııyel, GÖZYAŞLARI!. Etem İZZET ısrar etme, Diyordu. — Ya, annen:. Dedim. Ona da. — Annem nihayet boğazıma sarılacak değil ya.. Bu adamı seviyorum, Onunla nikâhsız yaşayaca- gım., Der, keser atarim. Cevabını verdi ve.. ilâve et- ti: — Canım her şeyin bir çaresi bulunur. Ben annemi idare ede rim.. — — Hayır. İllâ benim dediğim O zaman: olacak.. — Pekı dedıgın olsun., ? Diy dim. Ve.. bu nokt D taldıim. NE di fedıkulıgı hiç tahammülü | yapıyor, edıyor yine her istedi- 'Oktll: — Söyle senin için canımı Ne istersen onu ğini bana yaptırıyor. Artık iyi- den iyiye biliyorum kı, ben bü- lümle : n ran bır aşk ve ıevdı sultani!. Böylesine: — Boynum kıldan incedir.. Denir. Daha sonra, yeni — evimizi, aşk ve gönül yuvamızı konuş- tuk. İştahlı iştahir bana tasvir etti: — Küçük bir oda. Tek karyola!. Elimle işleyeceğim örtüler. Her gün değişen çiçekler...... Yastıkları bol bir aşk köşe- si! Çılgın kahkahalar!. Mes'ut birer gönül!, Süslü bir masa.. Yalnız iki sandalya.. İştahlı yemekler!.. Ve.. sordu: — Daha başka ne istersin?, Bunlar yetmez mi? Hemen cevap verdim: — Hiç bir şey. Yalnız se- ni!, t .Bu.guînle'rde. i;_ler de o ka- dar çoğıldı kı.. H gonderıyoı'uz. Bütün sefaret. ler seferber. Hele Paris, Ber. lin sefirlerimizde öyle geveze. ki. Durmamacasına yazıyor- lar. Bizim nazır da sanki onlar. dan aşağı mı kalryor?. Lâf tor bası. Bir lâfı, bin ediyor. Her halde çok nazik, hassas, ehem miyetli günler içindeyiz. Siya- set havası epeyce fırtınalı, bu. lutlu, şimşekli!.. — Fakat, her şey — bana vız geliyor. Onun gözlerinin gölgesi altında ben bütün yorgunluğumu dinletti- rebiliyorum ve.. öyle çalışıyo- rum. Araya araya — istediğimiz gibi bir odacık bulduk. Hem Gönül apartımanına da uzak değil. — * KOi Bir sokak ötede. Döşeli bir oda, Bunu beğeninceye kadar ak la karayı — kendisine de, bana da seçtırttı' Fakat, nhıden gü zel bir Belki Iıı iki gını sonra hıı- rıyı l gizı zıt | metli bir varlık olan Mülkiye | l 193 K A Türkçe - Sözlü - Sazlı - Şarkılı AK Ç Önümüzdeki Pazar gününden itibaren ALEMDAR sinemasında Her sınıf halkı çok yakından alâkadar eden büyük Türk filmini herkesin görebilmesi için sinema müdiriyeti tertibat almaktadır. LA R Lily Damita, Ernest Torence ve Don Alvardo Dün akşam sinemada Bir aşk ve entrika romanı olan KANLI KÖPRÜ filminde halkı fevkalâde tehyiç etmişlerdir. Bugün saat 4,30 mâtinesinde ve suvarede ZENGİN VAR- YETE PROGRAMI ile 7 ASAYELOFF'un yeni program- larının son haftası. Bugün Dita Parlo — ve MAJİK sinemasında Gustav Fröehlich HİCĞRAN filmi ve BOX ŞAMPİYONLUĞU İÇİN SCHMELLİNG-STRİBLİNG (Tamam 15 rund'luk büyük maç) Bügün 11 de tenzilâtlı matine — Dühuliye 25 kuruş. CECİL B, DE MİLLE tarafından vücude getirilen tarihi ve muazzam filim BAYo A ELI SİNEMASINDA OPERA B SA gösterilmektedir. Bugün saat 10,30 matinesinin umumi duhuliye 25 kuruştur. Beş Hasta Var! Etem İzzet Beyin en yeni edebi romanı. Kitap halinde çıkmıştır. Tevzi merkezi Suhulet kütüphanesidir. Darülfünun Hukuk Fakültesi Reisliğinden Hukuk Fakültesi mezunlarından olup şimdiye kadar diplo- masını almamış olanların evvelce verilen mezuniyet tasdikna- mesile ve 4/2-6 eb'adında iki fotoğrafları ve bir liralık damga pulu ile Fakülteye müracaatları, (711) ECONOMOU OPERET HEYETİ Bugün birinci matine saat 14 301 e”un İâder&rıüîşmwe/er cam-ıhnlm urkmeve /w g MWYY taklbetleri inde Görnünülülyetla seil olüre Bromural «Knoll» tabletleri dünyada en ziyade müteammim âsap müsekkini ve münevvimdir. Bu müstahzar milyotı- larca vakada tecrübe edılmışur ve hergün binlerce doktor- Yarafıne dıl 20 dakika | Al lar tavsiye olatı geçer g y y tesirini gösterir. Uzun zaman alınsada hiç bir zararı yoktur. — Eczanelerde 10 veya 20 tabletlik cam tüplerde satılır. — Fabrikası Alman- yada Rheirı üzerinde Ludwigshafen, de KNOLL A.-C. dır. rüiı—d; ;ı;ılındırdığı hayal sil- silesi o kadar tatlı, o kadar ba yıltıcı ki.. Yeni evdeyiz Odamda. Onun ve benim odamız. O kadar neşeliyiz. o kadar mes'uduz ki, Cıvıl cıvıl ötüyor. — Ruhi!. Dediği zaman bütün canımı alacak gibi oluyorum! Saadet: — İşte bu benim.. Der gibi kulaklarımda sani yelerce çınlıyor. Gündüzleri ben daireye gi- diyorum. O işlerini bitiriyor, annesine, ahbaplarına gidiyor. Bazan geliyor, çıkış saatimde beni de alıyor. Güle güle, ge- Ze geze beraber yuvamıza d7- nüyoruz. Anluıııyorum. — Ne var?.. yapayalnız yattım. Fakat, u- yumak ne mümkün? — Sabahı Zor ettim. Bütün bunlar, o ko ca karının başı altından - çıkı- yor. Eve döndüğüm zaman Na- ran yoktu. Onu — görmemek, onun sihirli, büyülü gözlerine daha kapıdan girerken gönlü- mü ve gözlerimi kaptıramamak öyle fenama gitti ki. yıldırım- la vurulmuşa döndüm. — Belki sinemadadır. Bir arkadaşına gitmiştir.. Şimdi gelir!. Diye düşündüm ve.. bekle- dim. Fıkıt, saniyeler geçtik- çe içim içime sığmıyor, bunalı- yordum. Hayatımda bu kadar sıkıldığımı, kalbimin — daralıp kıskaç içinde sıkıldığını hisset memiştim. Aklımdan neler geç ti, neler? Sanki o yenilecek, içi lecek, kapılacakmış gibi korku 'İ|yor, kıskanıyordum. — Bir yere gitti de bir şey mi geldi?. başına İyi temir;at ile 1500 - 2000 Lira aranıyor Şehri 150-200 lira kâr müem mendir. “M, M. rumuzile İs- tanbul'da 176 No.lu pos- ta kutusuna yazılması. VEFAT Aslan Veresiye Şirketi Şürekâ- sından Ahmet Münir Beyin valide- si Vasilik Hanım - eceli mev'udile vefat etmiştir. Yarın cenazesi Üs- küdar'da Selâmsızda Sürp Haç kli- sesitmden saat iki buçukta kaldırıla- taktır. Arzu edenler Köprüden saat 2 de hareket eden vâpurla teşrif e- debilirler. ALENI TEŞEKKÜR . C. Eminönü şubesinden: Emmonunde Hüseyin efendi ha- nında Arslan veresiye şirketi sa- hiplerinden ve şubemizin — azasın- dan Ahmet Münir bey vefat eden Validesinin vasiyet ettiği Elli lira- yi şubemize teslim etmiştir. Mer- humeye rahmet dileriz. Doktor Hafız Cemal Dahiliye hastalıkları mütehassısı Cumadan maada hergün öğ- leden sonra saat (2,30 dan 5e) kadar İstanbulda Divanyolun- da 118 numaralı hususi daire- sinde dahili hastalıkları mua- yene ve tedavi eder. Telefon; İstanbul 22398. RADYO Bugünkü program İstanbul — Saat 18 den 19 a ka- dar gramofon, 19,5 Vedia Rıza Ha- nım, 20,5 Habibe Molla, 21 İnci Ha nım heyeti, 22 tango. Belgrat (429,8 m.) — 18,45 Çek lisanı dersi, 19,45 konferans, 20,15 senfonik konser. Bükreş (394,2m.) — 13,10 askeri muzika, 19,40 gramofon, 20 konfe- rans, 20,15 koro heyeti tarafından şarkı, 21,15 radyo orkestrası. Budapeşte (550,5 m.) 18,15 | stenografi dersi, 18,40 piyano kon- seri, 19,20 musahabe 20,30 konserva- tuar konseri, 21,45 haberler, Fran- sızça musababe, Roma (441,2 m.) — 19,50 gramo- fon, 21, keman keman konseti. Varşova (m. 1411) — 19,45 Rad- yo jurnal, 20 musahabe, 20,15 sen- fonik konser 22,40 Radyo jurnal, 22,50 dans havaları: Viyana (517,2 m.) — — 18,40 mu- sahabe; Radyo jürnal, 19,40 saksa- fon ve klarinet, 20 Godounav boris güutnut operaıx. 22,5 dans havaları. H —7 ğu vururken yüreğim yerinden sökülüp atılıyor zannettim ve.. bu anda kıskançlığın, itimatsız İrğın bir insana neler yaptıra- bileceğini, nasıl deli edebilece. ğini denedim. Düşünüyordum: — Dalgın kızın birinci vas fi hercailiğidir!. Acaba bir başkasımnı mı gör Onu mu sevdi?, Şu dakikada hiç tanımadı- ğgım bir erkeğin kolları arasın. da mı?, Beni terk mi edıyor Hele: — Beni terk mi ediyor?.. Derken boğazımın - sıkıldı. gını, ciğerlerimin çekilip yum rulduğunu, beynimin ateşler i- çinde yandığını hissediyordum. Onun bir erkekle konuşması de ğgil, göz göze gelmesi bile beni delirtiyordu! Gözüm pencere. de, kulağım kapıdaydı. — Eğer onu bir erkekle ko nuşurken bile goruııı dıyıın- x - Kazaya mı ugrıdı Dıye vehim çi